Ülke öyle bir hale geldi ki suç işlemek serbest, hak aramak adeta suça dönüştü. İşçiler, öğrenciler, gençler, siyasi partiler, memurlar, meslek odaları, Aleviler, kadınlar ne zaman hak arasa, sıradan bir basın açıklaması yapsa kolluğun sert müdahalesi ile insanlık onuruna yakışmayan ters kelepçe vb. muamelelerle gözaltına alınıp sık sık tutuklanmaktalar.
Ülkede en aşağıdan en yukarıya dek her yerde itaat eden kişiler istenmekte. Hakkını arayanlar, haksızlığa karşı koyanlar tehlikeli olarak görülmekteler. Oysa hak arama hakkı bizzat Anayasa ve yasalarla sağlanmış durumda. Bundan olsa gerek, Anayasa’ya karşı kararlar almaktan çekinmiyor iktidar, onun çevresi. Ve elbette uğruna çalıştıkları sermaye de…
AKP iktidarının sendika karşıtı politikalarını artık sağır sultan biliyor. Yandaş olmayan sendikaları etkisiz hale getirip, sarı bile olmayan yandaş sendikalar ile emeğin sömürüsünü nasıl utanmazca yöntemlerle artırdıkça artırdıklarını asgari ücret tespiti dönemlerinden biliyoruz. Aynı şekilde ücretini alamayan işçilerin eylemlerinden, yine işçilerin insanca ücret ve çalışma koşulları için verdikleri mücadele süreçlerinden biliyoruz. İş cinayeti davalarından da…
AKP’nin işçi düşmanı politikaları en çok sermayenin ağzının suyunu akıtıyor. Onun işçi hakları konusunda yasaları tanımaz işçi düşmanlığı, işçilere karşı saldırılarında sermayeyi iyice azgınlaştırıyor. Erkeklerin kadınlara yönelik işledikleri suçlarda ve kadın cinayetlerinde uygulanan cezasızlık politikalarının benzeri sermaye için de geçerli.
İşçiler nasıl direneceğini bilir
Agrobay işçileri bir aydan uzun süredir direniyor. Direnişe patron baskılarının yanı sıra jandarmanın sert müdahaleleri de eklenince, haklarını arayan kadın işçilerin yerlerde sürüklendiğine, bayıldıklarına, bu saldırılara isyan ettiklerine şahit olduk.
İşçiler işten atılma sebebi olarak sendikaya üye olmalarını gösteriyorlar. Patron ise işten atma gerekçesi olarak Kod 46’yı gösteriyor. SGK’nin bu çıkış kodu “işçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması” durumunda kullanılıyor. Bu kodla atılan işçiler tazminat alamadığı gibi işsizlik ödeneğine de başvuramıyor.
İşçiler haliyle bu kodun değiştirilmesini talep ediyor. Hem gerçek olmadığından hem de işçiyi bir tür “damgalamak” anlamına gelen bu kod yeni bir işe girmelerinin önünde önemli bir engel oluşturduğu için… Zaten patronlar da en çok bunun için Kod 46’ya başvuruyor.
İşçilerin diğer talepleri ise ödenmeyen maaşlarının ve tazminatlarının ödenmesi.
Taleplerinin karşılanması için işyeri önünde direniyorlar. Haklı mücadelelerini duyurmak için topladıkları ürünlerin gönderildiği iki ülke olan Rusya ve Almanya’nın İstanbul’daki başkonsolosluk binaları önünde eylemler yaptılar.
İşçilerin tüm saldırı ve zorluklara rağmen sendikaları Tarım-Sen ile direnişleri, Agrobay Seracılık Yönetim Kurulu Başkanı Arzu Şentürk Salık’ın canını epey sıkmış olmalı ki işten attığı işçilere nasıl direnmeleri gerektiğini de öğretmeye kalktı.
“Hak bu şekilde aranmaz, yargıya gidilir. Hepimiz biliyoruz ki işçi zaten bu ülkede 1-0 önde başlıyor. Ama burada birileri kahraman olmak, birileri de kolaydan para almak istiyor” dedi.
Mirasla geçtiği şirketin başından; sağlığını yitirme pahasına, insanca ücret almadan, saygı görmeden her gün üretimde bulunan işçilerin direnişlerini değersizleştirmeye çalışmak, onlara “Kahraman olmak, kolaydan para kazanmak istiyorlar” diyebilecek kadar kibirli olmak da az şey değil. Sömürerek zenginleştiği emeğe nasıl düşman olduklarını anlatmak açısından ders niteliğinde…
Her gün iş cinayetlerinde ölen işçiler, çocuk işçiler, insanca yaşamasına zaten yetmeyen bu ücretleri daha eline geçmeden enflasyon karşısında eriyen işçiler, meslek hastalıkları nedeniyle sağlıklarını yitiren işçiler, patron Arzu Hanım’a göre 1-0 önde başlıyorlarmış.
Hangi başlangıcın 1-0’ını kastediyor bilinmez ama çok övündüğü Agrobay’ında işçiler tuvalete gitmenin bile sorun olduğunu söylüyor.
Yargı da Arzu Hanım’ı haksız buldu
Haklarını işyerinin önünde, sokaklarda, kentlerde ve uluslararası platformlarda arayan işçilere “Hak yargıda aranır” diye akıl veren Agrobay patronu Arzu Şentürk Salık’a bir cevap da Çiğdem Toker’e açtığı davadan geldi. Salık, Çiğdem Toker’e açtığı 1,5 milyon liralık tazminat davasını kaybetti.
Agrobay patronunu rahatsız eden, sadece işçilerin ona itaat etmemesi değil, örgütlü şekilde itaat etmemesi. Yani hem sendikalı olmaları hem de örgütlü direnişleri… Patronların korkulu rüyası bu. İşçiler örgütlü mücadele vermeye başladıklarında patronlar için birinci tehdit, ödemediği ücretler değil, mevcut örgütlü mücadele oluverir. Arzu Hanım’ın işçilere vermeye çalıştığı “nasihatte” gizli hedef, kuşku yok ki budur.
Ama işçiye tarif gerekmez. Direnenler için yasalar sokakta yazılır, hak sokakta aranır. Sokakta kazanan her yerde kazanır.
Fotoğraf: Tarım-Sen