Hareketin gerçek savaşçılarından: Pauline Staegemann

1873 yılında hizmetçi ve fabrika işçisi kadınların sorunlarını çözmek amacıyla Berlin Kadın İşçi ve Kız Çocukları Derneğini kuran Pauline Staegemann’ın kendisi de hizmetçilik yapıyordu.  Uzun süre unutulan Pauline’nin torunu Jutta Limbach’ın yazdığı kitapla birlikte tekrar hatırlandı. 
Paylaş:
Necla Akgökçe
Necla Akgökçe
nakgokce@gmail.com
Derleyen: Necla Akgökçe

1873 yılında hizmetçi ve fabrika işçisi kadınların sorunlarını çözmek amacıyla Berlin Kadın İşçi ve Kız Çocukları Derneğini kuran Pauline Staegemann’ın kendisi de hizmetçilik yapıyordu.  Uzun süre unutulan Pauline’nin torunu Jutta Limbach’ın yazdığı kitapla birlikte tekrar hatırlandı. 

Son dönemlerde kadın biyografilerine yoğun bir ilgi var. Bu doğal bir ilgi, ilk olarak Batı’da ve Amerika’da bu konuda araştırma yapan pek çok feminist tarihçi bulunuyor. Dolayısıyla kısa bir Google taramasıyla ulaşabileceğiniz ciddi sayıda kadın biyografi sitesi var. Biz de çeviriyoruz, birkaç yere bakarak derleme yapıyoruz, yazıyoruz. Bizimkisi bir aktarma faaliyeti esasında, bulup çıkardığımız bir şey yok.  Çünkü, her alandan bu arada kadın işçi mücadelesi alanından da kadın biyografilerine ulaşma imkanımız var artık.

Kadın biyografileri, harekete katkı sağlayan kadınlarla buluşmamıza hizmet ederken çok daha elverişsiz koşullarda her şeye rağmen devlete, kapitalizme ve erkeklere karşı mücadele veren kadın işçilerin deneyim ve kazanımlarını öğrenmek de bizi güçlendiriyor.

Türkiye’deki kadın hikayelerini bulup çıkarma konusunda çok iyi olduğumuz söylenemez, fakat biz de son zamanlarda kadın internet siteleri ve sözlü tarih siteleri aracılığıyla kadın biyografileri yazmaya, biriktirmeye başladık.

Her durumda geçmişte öne çıkan bir partinin, bir sendikanın, bir siyasi hareketin temsilcisi kadınların deneyim ve hikayelerine ulaşmak daha kolay iken, aynı mücadele içinde yer alan fakat o kadar ünlü olamamış kadın deneyimlerine daha zor ulaşabiliyoruz, ya da onları atlama ihtimalimiz daha yüksek oluyor. Kadın işçiler ise en görünmez kesim içinde yer alıyor. Ama yine de varlar. Bunlardan birinden bahsetmek istiyoruz sizlere; Pauline Staegemann’dan.

Torunu hikâyesini yazdı

Onun hikâyesine 2016 Kasımı’nda yaşamını yitiren Alman hukuk profesörü, akademisyen ve aynı zamanda SPD’li politikacı Jutta Limbach’ın Wahre Hyänen – Pauline Staegemann ve Kadınların Politik İktidar Olma Mücadelesi- isimli kitabının yayınlanmasından sonra erişilebildik. Bu biyografi kuşaklar arası farklılaşan kadın deneyimlerini mücadelenin sürekliliğini göstermesi açısından da çok ilginç.  Dietz Verlag tarafından 2016 yayımlanan kitabı kendisi de mücadeleci bir kadın olan Limbach, ölümünden birkaç ay önce bitirerek yayıncıya teslim etti. Wahre Hyänen’in Türkçe’ye motomot çevirisi “ Gerçek Sırtlanlar” biraz biçimsiz bir ifade. Bunun yerine yırtıcı kelimesi tercih edilebilir, ama bizce Gerçek Savaşçılar, en uygun ifade gibi…

Cinsel taciz ve şiddet yoğundu        

Pauline Staegemann

Staegeman Almanya’da 19. Yüzyılın ikinci yarısında yükselen sosyalist kadın işçi hareketi içinde yer almış bir kadın.  18 Mart 1838’de Şimdi Polonya sınırları içinde kalan Almanya’nın Orderberg kentinde dünyaya geldi. Genç yaşta Berlin’e giderek hizmetçi olarak çalışmaya başladı. Prusya imparatorluğu döneminde hizmetçilerin çalışma koşulları çok ağırdı, işverenin istediği zaman işten çıkarılıyorlar, şiddet ve cinsel tacizine maruz kalıyorlardı. Torunu Limbach büyük büyük annesini şöyle anlatıyor: “Teorisyen sayılmazdı. Onun gün içinde en fazla bulunduğu yer yazı masası değil, Berlin’de bir bodrum katında çocuklarını doyurmak için açtığı manav dükkanıydı.”

Yaşamı zorluklar içinde geçen Pauline, eşinin genç yaşta ölümünden sonra ikisi kız, ikisi oğlan olan dört çocuğunun geçimini sağlamak için açmıştı bu manav dükkânını.  Burası kısa zamanda çevrede oturan sosyalistlerin (Alman Sosyal Demokrat İşçi Partisi’ne mensup) ve hizmetçilerin, fabrika işçisi kadınların uğrak yeri oldu. Manavda işçi kadınlara eğitim verip, onların talepleri doğrultusunda parti politikası üretirken, çabasıyla sosyalist hareket içinden övgü alıyordu.  Onu fark eden sadece parti değildi.  Faaliyetleriyle Prusya Emniyeti’nin ve devletinin de dikkatini çekmişti. Defalarca gözaltına alındı, tutuklandı… Ceza yasalarının sınıf özüyle sık sık karşı karşıya kaldı.

Bu noktada yine torununa kulak veriyoruz. “ Büyük büyük annem hakkındaki ilk kayıtlı belgeye Berlin Kadın Hapishanesi internet sitesinde rastladım. Bu benim için şaşırtıcı olmadı”

Eğitim ve dayanışma için

Hizmetçi kadınların ve kız çocuklarının şartlarını iyileştirmek için P. Staegemann 28 Şubat 1873 yılında Bertha Hahn ve Johanna Schackow, Ida Cantius ile birlikte ilk sosyalist kadın derneklerden biri olan  “Berlin İşçi Kadın ve Kız Çocukları Derneğini” kurdu.  Kuruluş toplantısına 70 kadın katılmıştı. Derneğin amacı resmi olarak, kadınların entelektüel, ahlâki gelişimini sağlamak için eğitim vermek ve kadınlar arası dayanışmayı sağlamak, şeklinde tanımlanmıştı. Dönemin Prusya yasalarına göre kadınların politik dernek kurmaları yasaktı onlar da bir hayır örgütü gibi tanımlamak zorunda kalmışlardı kendilerini. Staegemann beş yıl bu derneğin başkanlığını yürüttü. Kendilerini sosyalist olarak tanımlayan dernek dönemin Alman sosyalistleri arasında ortaya çıkan ayrışmaların dışında kalmak istiyordu.

Kadın ücretlerinin yükseltilmesi, işten çıkarmalara karşı korumak ve kadın işçilere daha iyi eğitim koşulları sağlamak için mücadele veren dernek erkeklere kapalıydı. Alman Sosyalist feminist tarihçi Gisela Notz, yazdığı Staegemann biyografisinde Klara Zetkin’in derneğin sosyal demokrat hareket içinde kendine bir yön belirlememesinden de memnun olmadığını ama asıl memnuniyetsizliğinin erkeklerin dernek dışında bırakılmasından kaynaklandığı tespitini yapıyor.  Staegemann ve arkadaşları da kadın ezilmesinin maddi temeli hakkında bilgiye sahiplerdi,  cinsiyet eşitsizliğini üreten toplumun köklerine dokunmak istiyorlardı ve kadınların esas kurtuluşunun bir devrimle gerçekleşebileceğini biliyorlardı. Staegemann ve Ottilie Baader daha sonra Alman sosyalist kadın hareketinin ilk öncüleri olarak değerlendirildiler.

.

Bir yandan kadın işçilerin şartlarını düzeltmek için mücadele ederken, ülkenin her tarafına giderek eylemlere katılıp bilinçlendirme toplantıları yapıyorlardı.  21 Şubat 1879’da Pauline Staegemann ve Ida Cantius, 20 Mayıs 1878’de işçilerin bir protesto gösterisinde yapmış oldukları bir konuşmadan dolayı “din adamlarına hakaretten” altı hafta hapis cezasına çarptırıldı.

Dernek sosyalizm propagandası yaptığı gerekçesiyle bir süre sonra kapatıldı.

Emma İhrer arkadaşı

Bu dernek kapatıldıktan sonra Pauline 1885’li yılların başında Kadın İşçilerin Çıkarlarını Koruma Derneğini kurdu… Dernek Tekstilde çalışan kadınların pek çok talebini dile getirerek bu doğrultuda uğraş verdi. Emma İhrer’in de içinde bulunduğu derneğin en önemli başarılarından biri de İngiltere’den gelen ve kadın terzilerin kendileri tarafından satın alınan iplikler için gümrük vergisi indirimi sağlamasıydı. Daha sonra tekstil işçileri tarafından yapılan greve de katıldılar. 1886’da Emma İhrer’le birlikte dernek faaliyetlerinden dolayı para cezasına çarptırıldı ve dernek de kapatıldı.

1887 yılına kadar Manto Diken Terziler Derneği’nde Emma İhrer’le birlikte gece vardiyasının yasaklanması,  Pazar gününün ücretli izin günü olarak kabul edilmesi için mücadele ettiler. Polis baskıları ve takipler hayatı boyunca devam etti.

Mide kanserine yakalanan Pauline Staegemann, korkunç acılarla baş etmek zorunda kaldı. Pauline 5 Eylül 1909’da Berlin de hayata gözlerini kapadı. Arkadaşı Emma İhrer ölüm ilanında onun için şunları yazmıştı  “Cesaret ve enerjisinin yanı sıra işçilerin ruhundan anlıyor, onların acıları karşısında yürekten üzülüyordu. Tüm bunların yanı sıra olağanüstü bir konuşma yeteneğine sahipti”

Paylaş:

Benzer İçerikler

1983 Britanya’da büyük toplumsal çekişmelerin yaşandığı bir yıldı. Liverpool’da yüksek düzeyde sınıf mücadelesi yaşanıyordu ve kadın işçiler bu eylemlerde önemli rol oynuyorlardı.
Almanya’da birinci dalga feminizmin önde gelen isimleri arasında yer alan Minna Cauer, kız çocuklarının eğitimini, kadınların istihdam ve oy haklarını savundu. Sayısız kadın derneğinin yönetiminde yer aldı… Kadın Hareketi Dergisi’ni çıkardı, burada eşit haklar konusunda yazılar yazdı. 60’lı yaşlarının sonunda bile konferanstan konferansa koşturuyordu.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!