Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) bizlere enflasyon, yani tüketim harcamalarımızdaki fiyat artışı (TÜFE: Tüketici fiyat endeksi) olarak bir sayı veriyor. Örneğin, 2021 yılına ait son verilen yıllık enflasyon %36,08. Bu sayının anlamı şu: Türkiye’de ortalama bir hanede 2021 yılının ilk günü ile son günü arasında tüketime yönelik mal ve hizmetlere yapılan harcamalarda fiyatlar, örneğin 100TL’den 136 TL’ye yükselmiş. Sadece 2021 Aralık ayının başından sonuna kadar fiyat artışı ise %13,58. Aralık ayının başında 100TL harcamayla satın alınan mal ve hizmetlerin aynısı Aralık sonunda ancak 113 lira 58 kuruş vererek alınmış. TÜİK’in yaptığı enflasyon hesabı aslında en basit hesaplama yöntemi. Önce TÜİK’in enflasyonu nasıl hesapladığını anlayalım, sonra da kendi yaşadığımız hanedeki pahalılığı nasıl hesaplayabiliriz onu tartışalım dedik..
TÜİK, Türkiye çapında 81 il merkezinden ve seçilmiş ilçelerden her ay tüketim maddelerinin fiyatlarını topluyor ve onları ürün gruplarında bir araya getiriyor (ayda 27 980 işyerinden 550 632 fiyat derliyor ve 4 274 kiracıyı takip ediyor). Bu çok sayıda mal ve hizmet fiyatlarındaki farklı değişimleri enflasyon rakamını bulmak için tek bir sayıya dönüştürmek gerekir. Onu yapabilmek için bir tüketim sepeti oluşturuyor. Bu sepetin içine hangi mal ve hizmetlerin ne ölçüde dahil edileceği, hanelerin o mal ve hizmetlere yaptığı harcamaların toplam tüketim harcamaları içindeki payları belirliyor. 2021 yılında sepete 415 mal ve hizmet hanelerin harcamaları içindeki önemine göre dahil edilmiş. Bu sepetin içindeki mal ve hizmet gruplarını ve paylarını sabit tutup sadece yıl içinde değişen fiyatlarla çarptığımız zaman aynı mal ve hizmet sepet bize yılbaşında ne kadara mal oluyordu ve bir sonraki yıl ne kadara mal oluyor görebiliyoruz. Sepetin değeri bir yıl, örneğin 5000TL iken bir sonraki yıl 6000TL ise, enflasyon (TÜFE) %20 olarak hesaplanır. Aynı tür hesaplamayı aydan aya da yapabiliriz.
Yukarıdaki tüketim sepetinin içindeki mal ve hizmetlerin içeriği ve dağılımı hepimiz için aynı değil. Bazı hanelerde kira toplam harcamanın içinde çok büyük yer tutarken, diğerlerinde gıda en yüksek yer tutar. O zaman resmi enflasyon oranının bizim için yararı nedir ne anlamı var diyebilirsiniz. Şöyle ki resmi enflasyon rakamına göre ücretlerimiz maaşlarımız arttırılıyor ya da ödediğimiz kira eğer resmi enflasyon rakamı üzerinden arttırılırsa kira artışını belirliyor. Dolayısıyla harcamalarımızın yanında gelirimizi de etkilediği için yaşam standardının belirlenmesinde çok önemli bir rol oynuyor.
Satın alma gücümüz eridi
TÜİK farklı sosyo-ekonomik gruplardan topladığı verilerle Türkiye için ortalama bir tüketim harcama sepeti oluşturur. Aynı zamanda, TÜİK haneleri gelirlerine göre sıralayıp beş gruba ayırarak gelire göre farklı sosyo-ekonomik gruplar da oluşturur. Son yayınlanan 2019 yılı verilerine göre, en düşük gelir grubunda yer alan haneleri, konut ve kiraya %31,2, gıda ve alkolsüz içeceklere %30,7, ulaşıma %9,0 ve mobilya ve ev eşyasına %5,3 harcama yapıyor. En yüksek gelir grubunda yer alan hanelerde ise, konut ve kiraya %20,1, ulaşıma %20,0, gıda ve alkolsüz içeceklere %15,3 ve lokanta ve otele %8,1 harcama yapıyor. Düşük gelirlilerin temel harcamaları kira ve gıda iken, yüksek gelir grubundakiler toplam gelirlerinin daha düşük bir oranını gıdaya harcıyor. Bu, düşük gelirlilerden daha az para harcadıkları ve daha az yedikleri, daha düşük kaliteli ürünler aldıkları anlamına gelmiyor. Yüksek gelirliler düşük gelirlilere göre, gıdaya daha çok para harcamış olsalar da, toplam harcamaları çok yüksek olduğundan, toplam harcamaları içinde gıdanın payı göreli olarak düşük oluyor. Düşük gelirlilerin toplam harcamaları içinde kira ve gıda %60 gibi yüksek bir paya sahip. Şimdi siz diyebilirsiniz ki, benim harcamalarım içinde konut ve gıda harcamaları %80. Bu da sizin tüketim sepetinizin ortalamadan farklı olduğunu gösterir.
Bu rakamlardan şu çıkarımları yapabiliriz. Enflasyon genel olarak hepimizin satın alma gücünü eritir, olumsuz etkiler. Bununla birlikte, gıda ürünlerindeki fiyat artışları en düşük gelir grubunu en yüksek gelirlilere kıyasla iki kat daha fazla etkiler. Konut, kira artışları yine en düşük gelire sahip haneleri en yüksek gelirli hanelere göre bir buçuk kat daha fazla etkiler. Bu nedenle, daha yüksek satın alma gücü kaybına karşı korunmak için genellikle, düşük gelirli hanelerde gıda ürünlerinin miktarları azaltılır, daha ucuz, daha düşük fiyatlı ve muhtemelen kalitesi düşük ürünlerle ihtiyaçlar karşılanmaya çalışılır. Kadınlara bir iş daha çıkar, hangi mal hangi market ya da pazarda daha ucuz, onun arayışına uzun saatler harcarlar.
Hanemize etki eden pahalılığı hesap etmek için ne yapmalıyız?
- Kendi sepetimizin dağılımı nasıl, kabaca onu tahmin edebiliriz. Genelde yaptığımız aylık harcamalarımızdan yola çıkabiliriz. Toplam harcamalarımız içinde gıda harcamalarınız yaklaşık ne kadar? Varsayalım %40 düzeyinde hesapladınız (bkz. tabloda hane 1). Kira ve doğal gaz, elektrik, su faturalarınız toplam harcamalarınızın %30’u; ulaşım da %5’i kadar olsun. Bir diğer hanenin aylık harcama dağılımı ise Hane 2 gibi olsun. Gıda ve konut harcamalarının payı birinci haneye kıyasla düşük, diğer harcamaları ise yüksek olsun. TÜİK’in topladığı ve gruplandırıldığı fiyat endeksindeki değişimleri kullanacak olursak karşı karşıya kaldığımız enflasyon etkisini şöyle elde ederiz: her grup harcamanın payı ile o harcamalardaki fiyat artışını çarparız ve sonra tüm grupların toplamını alırız. Örneğin tablodaki rakamlara göre ilk hane için %37,5 ikinci hane için çok daha düşük %30.3 olarak elde ettik enflasyon etkisini.
Aylık harcamalarınız içindeki paylar(Yüzde) | TÜİK TÜFE değişim oranı | Enflasyon(Yüzde) | |||
Hane 1 | Hane 2 | Tüketim sepetinin değerindeki yıllık artış | Hane 1 | Hane 2 | |
Gıda | 40 | 20 | %45 | 40 X %45 | 20 X %45 |
Konut (Kira, elektrik,doğalgaz, su vb.) | 30 | 25 | %25 | 30 X %25 | 25 X %25 |
Ulaşım | 30 | 20 | %40 | 30 X %40 | 20 X %40 |
Diğer | – | 35 | %20 | 0 X %20 | 35 X %20 |
Toplam harcama | 100 | 100 | %37.5 | %30.3 |
- Diyelim ki tüketici fiyatlarındaki değişim rakamlarına ulaşamadık ya da örneğin kiranız TÜİK’in verdiği %25 artıştan daha yüksek. Örneğin kira ve elektrik, doğalgaz, suya %35 fazla para ödemiş olabilirsiniz. TÜİK’in fiyatları yerine bunları koyduğunuz sizin için daha gerçekçi bir enflasyon hesap etmiş olursunuz. Toplam harcamanızdaki artışa bakarsınız veya kalem kalem harcamalarınızdaki artışları ağırlıklarıyla çarparak toplayabilirsiniz.
Aylık harcamalarınız içindeki paylar(Yüzde) | Harcamalarınızdaki artış | Kendi Enflasyonunuz(Yüzde) | |
Hane 1 | Hane 1 | ||
Gıda | 40 | %50 | 40 X %50 |
Konut (Kira, elektrik,doğalgaz, su vb.) | 30 | %35 | 30 X %35 |
Ulaşım | 30 | %35 | 30 X %35 |
Diğer | – | – | – |
Toplam harcama | 100 | %41 |
Yukarıdaki örnekte yer alan hane gibi, tüm harcama gruplarında TÜİK’in verdiğinin üstünde fiyat artışıyla karşı karşıya olabilirsiniz. Böylelikle birinci tablodaki hane 1’in enflasyonu %35 iken aynı hanenin ikinci tabloda enflasyonu %41’e çıkar. Burada birkaç noktaya dikkat etmek gerekir. Fiyat artışları kadar gelirimiz artmadıysa satın aldığınız mal ve hizmetlerde kısıntıya gidersiniz. Eskiden tükettiğiniz eti azaltabilir sinemaya gitmeyebilirsiniz. Böylelikle tüketim sepetinin içindekiler de değişir. Daha ucuz ve düşük kaliteli ürünler satın almaya da başlayabilirsiniz.
Ücret artışı TÜİK enflasyon oranına göre düzenlenmiş olsa dahi, ki birçok işyerinde bunun çok altında kaldığını biliyoruz, hayat standardımızı korumak ve yükseltmek için esas olan kendi enflasyonumuzun yarattığı tahribattır. Bu nedenle kendi hayatımıza etki eden enflasyonun takibini ve hesabını elden bırakmayalım!