Heybemdeki kadınlar

Bu kamp benim için iyileştiriciydi. Yıkıntılarımdan, çöküntülerimden, çaresizliğimden arındırdı beni. Korkularımla başa çıkarken güvenebileceğim, sırtımı yaslayabileceğim kadınların olabileceğine inandırdı.
Paylaş:

Bir yolculuktan bahsedeceğim sizlere. Öncesini ve sonrasını anlatacağım. Bahar’dan aldığım telefon ve Kadınİşçi eğitim-yaz kampına davet edilişimle başlayan bir yolculuk…

Bir eğitim kampı… Başka ne isteyebilirim ki? Tam da ihtiyacımız olan şey. Bilgi, eksik olduğunu düşündüğüm yanımız. Öğrenmemiz gerekiyordu, öğretmemiz de. Heybemizi doldurmamız lazımdı. Çünkü yıkıntılar vardı şehirde, enkaz. Toz vardı, toprak. Hüzün ve yaş. Ve tutunmak lazımdı hayata. Çalışmak lazımdı. Başlamak bir yerden… Ve sanırım depremden sonra benim için bir dönüm noktasıydı. Terk edemediğim, gidemediğim bu şehirden birkaç günlüğüne uzaklaşmaya ihtiyacım vardı. Bir şeyler kazanmak ve yine bu şehirde tutunmak için.

Çanakkale’ye gitmek için çıktığımız bu yolculuk çok keyifliydi ve heyecanlıydı, ne kadar önyargılı da olsam. Ama eli boş, yenilenmeden, kabuk değiştirmeden geriye dönmek yoktu. Otel, kamp alanı, eğitim alanı, deniz… Daha ne ister ki insan? Birbirine geçirilmiş halkalar halinde… Sabah sporu, kahvaltı sohbetleri, eğitim süreleri ve tabii ki deniz. Yeşil ve mavinin iç içe geçtiği, yıkıntıların olmadığı bir alan…

Hikâyelerimiz ortakmış meğer

Sendikal örgütlenmede yalnızca erkeğe ‘alıştırılmış’ olmamıza bağlı olarak birbirimizin hikâyelerinden habersizdik. Kadının tüm alanlarda olduğu gibi sendikal alanda da insanüstü bir şekilde varoluş mücadelesi verdiğini görmek… Hayata tutunması, tutunma çabası içerisinde kayıtsız şartsız, menfaatsiz, birbirine sırtını yaslaması… Dal olması, yol olması heyecan verici değil mi? İşte bu deneyimleri topladım heybeme. Farklı iş alanlarında, farklı zorluklarla benzer mücadeleler vermiş, farklı şehirlerden toplanmış kadınlarla yaşamlarımız ortakmış meğer.

Ve anladım ki hangi meslek grubunda olursanız olun; hangi şehirden, hangi dinden, hangi ırktan olursanız olun, kadın hep taşıyıcı kolon. Babanın yükü, abinin yükü, kocanın yükü, çocuğun yükü, ev işleri yükü ve toplumun baskısı; hepsi kadının omuzlarında. Şimdi de kapitalizm sırtında kadının. İnmek bilmeyen bir asalak. Kazanılmış haklarımızı ellerimizden tek tek almaya çalışırken bedenimizi ve ruhumuzu sarıp sarmalamış bir ahtapot. Oysa ahtapot sevimlidir. Bunlar sevimli değil. İnsan değil. Neyse ki yaratmaya çalıştıkları karanlığa gedik açan kadınlar var. Ve ben onlardan bazılarıyla buluştum işte.

Kampta ilk gün tanışırken, buraya gelme sebeplerimizi ve beklentilerimizi sormuşlardı. “Bilgi” demiştim. “Benim bilgiye ihtiyacım var. Heybemi doldurup öyle döneceğim Malatya’ya” demiştim. Çünkü nereden baksan altı aydır bütün olanaksızlıkları yaşayan binlerce insan gibi benim de önceliğim tamamen benim ve çocuklarımın karnını doyurmaktı; günlerim, soğuktan-sıcaktan korunacak mekânı inşa etmek ya da küçük bir cennete çevirmek için gereken ihtiyaçları temin etmek mücadelesiyle geçiyordu. Yine binlerce kadının yaptığı gibi benim de kendimi unuttuğum bir dönemin ardından, gelen bu telefonun ne anlam ifade ettiğini kelimelerle anlatamayacağım. Ama ilk hissettiğim şey, içimdeki sızının vücut bulduğu gözyaşıydı.

Beş gün boyunca oldukça keyifli geçen sohbetler ve tartışmalarda bildiklerimi pekiştirmiş, bilmediklerimi not almıştım. İstanbul Sözleşmesi, çalışan annelerin hak ve talepleri, emzirme ödeneği, annelik sigortası, kreş hakkı, haklı fesihler, regl izni, TİS’lerle kazanılabilen haklar ve yürütülen pazarlıklar, toplumsal cinsiyet eşitliği, ILO 190, hane içi şiddet ve aile içi şiddet arasındaki fark ve tutum değişikliği, sendikalarda kadınların yürüttükleri mücadeleler, meslek hastalıklarını işaretlediğimiz çizme manken… Ve bu çerçevede kadınların deneyimlerini aktarması…

“Heybemi doldurup öyle döneceğim Malatya’ya” demiştim. Öyle de oldu. Ama sadece bilgi yok heybemde. 32 KADIN. Dik, asil, korkusuz. Huzur verici 32 KADIN. Bu kadınlarla başka kadınların hayatına dokunabileceğimizi, başka varoluşlar ortaya çıkabileceğimizi artık biliyorum.

Derinlikten yüzeye çıkarken iyileşmek

Dahası, bunlar sadece resmi konular… Bir de bunun ruhsal aşaması var. İyileşme boyutu. Bu kamp benim için iyileştiriciydi. Yıkıntılarımdan, çöküntülerimden, çaresizliğimden arındırdı beni. Korkularımla başa çıkarken güvenebileceğim, sırtımı yaslayabileceğim kadınların olabileceğine inandırdı. Azmin ve çabanın sadece kendi başına bir yeterlilik olmadığını, birlikte mücadele ettikçe başaracağımızı…

Kısaca bir anımı anlatmak istiyorum kampa dair: Ben, çocukluktan kalan bir travmamdan ötürü asla bir su birikintisine, denize giremezdim. Fatma Betül’ün beni boyuma kadar suya sokması, su üzerinde elleriyle tutması ve bu güveni aşılaması inanılmazdı. Normal şartlarda dizime kadar da olsa asla suya giremeyen ben, sonrasında boyum kadar derinlikte suyun üzerinde kendisini başkasının ellerine bırakacak kadar güvenen ben… Bunlar kendi başımıza aşabileceğimiz şeyler değil. Bir el gelip sizi derinlikten yüzeye çekebilir.

Öte yandan deli gibi halaylar, horonlar, çifte telliler… Bilip bilmeden, sorgulamadan, yadırgamadan, bir korunma mekanizması oluşturmadan saatlerce eğlenebilmek… Ve tabii ki bir 6 Şubat depremi gerçeğimiz var. O hiç ayrılmadı yanımdan, depreşti birçok zamanda. Anlattım defalarca, bıkmadan usanmadan dinlediler, üzüldüler, ağladılar, derman da oldular. Yüklerimi hafiflettiler, yüreğimdeki acıların bir nebze de olsa dindiğini söyleyebilirim.

“Heybemi doldurup öyle döneceğim Malatya’ya” demiştim. Öyle de oldu. Ama sadece bilgi yok heybemde. 32 KADIN. Dik, asil, korkusuz. Huzur verici 32 KADIN. Bu kadınlarla başka kadınların hayatına dokunabileceğimizi, başka varoluşlar ortaya çıkabileceğimizi artık biliyorum.

*Aslında döndükten hemen sonra yazabilsem tüm duygularımı anlatabilirdim. Ancak malum koşullar nedeniyle bugüne kadar bekleyince yazmak biraz zor oldu. Yazacağım diğer yazı ve haberlerde bunu da aşarız diyorum. Bu arada ben Halime, yakınlarım Haluş der.

Paylaş:

Benzer İçerikler

Gösterilecek içerik bulunamadı!
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!