İzmir’deki tramvay duraklarında güvenlik işçisi Hülya Onaylı’nın ölümüyle sonuçlanan iş cinayetinin ardından tuvalet sorunu halen çözülmedi. İşçiler tepkili.
İzmir Büyükşehir Belediyesi (İZBB) iştiraklerinden Metro AŞ’ye bağlı Köprü Tramvay Durağı’nda güvenlik görevlisi olarak çalışan 38 yaşındaki Hülya Onaylı, 20 Eylül’de tuvalet ihtiyacı için karşıya geçmek isterken trafik kazasında hayatını kaybetmişti. Genel-İş Sendikası İzmir 9 No’lu Şube’nin aktif üyelerinden olan Onaylı’nın çalışma arkadaşları ve ailesi, yıllardır seslerini duymayan ve tuvalet sorununu çözmeyen yetkililere tepki göstermişti. Bu tepkiler üzerine İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Metro AŞ yönetimi, duraklara tuvalet konulacağını açıklamıştı.
Konuldu da. Ancak aralıklarla sekiz farklı durağa konulan tuvalet kabinleri, işçilerin tepkisini dindirmeye yetmedi. Hülya Onaylı’nın çalışma arkadaşlarından güvenlik işçisi bir kadın, Kadın İşçi’ye ulaşarak yaşadıklarını ve son durumu aktardı. Duraklara konulan sekiz tuvalet kabininin sekizinin de sorunlu olduğunu belirten işçi, olayın unutturulmaya çalışıldığını da vurguladı. Kazaya dair oluşturulan bilirkişi raporunda yer alan “kurumların ihmalinin olmadığı” yönündeki ifadelere dikkat çeken işçi, söz konusu raporun, belediye ile Metro AŞ’nin suçu üzerinden atmalarına vesile olduğunu ifade etti.
‘Yanlışa yanlış demeliyiz’
İş cinayetinin ardından, Onaylı’nın bağlı bulunduğu sendikanın iki kere eylem yaptığını ancak değişen pek bir şey olmadığını belirten kadın güvenlik görevlisi, tepkisini şu sözlerle dile getirdi:
“İkinci eylem de bizlerin zorlamasıyla oldu. Sendika mecbur kaldığı için yaptı biraz da. Hülya’nın kadın arkadaşlarından biri sosyal medyadan ‘Siz nasıl sendikasınız, neden eylem yapmıyorsunuz?’ diye peş peşe paylaşım yaptığı için zorlama bir eylem yapmış oldular. Sendika ölüme kayıtsız kaldı açıkçası, pasif kaldı. Çünkü ucu belediyeye dokunsun istemiyorlardı. Çünkü ‘Ülkenin gidişatı kötü’ diyorlar. Evet kötü, birlik olma zamanı. Tamam da… Yanlış giden bir şeyler var! Doğru adım atılıyorsa birlikte atalım ama yanlış yapılıyorsa da, bu kim olursa olsun karşısında durmak lazım. Ama maalesef işte…”
‘Hülya trenlerin önüne yatardı’
Hülya Onaylı’nın dik duruşlu ve lafını esirgemeyen bir kadın olduğunu anlatan çalışma arkadaşı, böylesi bir ölüm başka bir çalışanın başına gelse Hülya’nın trenlerin önüne yatacağını dile getirdi. Çalışma arkadaşlarının, ölümün hemen sonrasında neden çalıştığını ve sendikanın iş bıraktırmadığını da sorgulayan işçi, bunu kabullenemediklerini dile getirdi:
“Biz onun yapacaklarının çok azını bile yapamadık maalesef. Dik duruşlu bir kadındı, asla lafını sakınmazdı. Hülya’yı tanımış olsaydınız keşke. Babası da sendikacıydı. Ailesi çok bilinçli bir aile. Öleceklerini bilseler geri adım atmazlar. Hatta açıklama yapıldığı gün bir kadın arkadaşı tam olarak şunu söylemişti: ‘Ölen başka bir arkadaşımız olsaydı ve Hülya burada olsaydı, bu trenler buradan kalkamazdı. İşten atsalar dahi kendini trenin önüne atardı, yatardı trenin önüne, iş bırakma eylemi yaptırırdı.’ Öyle değerli bir kadındı. Maalesef azınlıkta kaldık.”
Sonrasında Twitter’dan eylem yapıldığını hatırlatan işçi, “2 No’lu şube üyeleri katıldı daha çok. Hülya’nın üyesi olduğu 9 No’lu şubeden 3 kişi katıldı. Tunç Başkan da etiketlenerek ‘Bu sorunları çözün’ denilen bir eylemdi. Ama Hülya’nın bağlı olduğu sendika destek çıkmadı. TT olamadı” diye konuştu.
‘Yaptık’ demek için tuvaletleri koydular
Kadın güvenlik görevlisi, Onaylı’nın ölmesiyle artık sorunu görmezden gelemeyen İZBB ve Metro AŞ yönetimlerinin hızlıca bazı duraklara tuvaletler koyduğunu, bu tuvaletlerin bir nevi “yaptık işte” demek için yapıldığını söyledi. İşçi, o günden beri tuvaletlerle ilgili yaşanan sıkıntıları ise şöyle sıraladı:
“8 tane tuvalet koydular, 8’i de sıkıntılı. Bir tanesi, Gazi Bulvarı durağındaki çöktü. Alsancak Gar’daki tuvaletin tepesindeki şamandıra delik, su akıyor. Kapısı çok zor açılıyor. Hatta bir arkadaşımız orada 2 saat kapalı kaldı. Yanında telsiz telefon da yok. Tuvalete giriyor, kapıyı geri açamıyor. Değiştiricisi gelince fark edilmiş. Zaten daha önce kullanılmış olan tuvaletleri getirip koymuşlar. Olabilir elbette. Ama kapılarının dışına tedbiren konulan sürgüler de duruyor hâlâ üzerlerinde. Yolcuların akın akın geçtiği bir durakta, bir kişi sürgüyü dışardan kapatıp geçmiş. Başka bir arkadaşımız da bu esnada içeride tabii. 1 saat de o arkadaşımız içeride kilitli kaldı.”
Hülya Onaylı’nın yaşamını yitirdiği Köprü durağındaki tuvaletten ise su geldiğini belirten işçi, “Su dediğim de şu: Haftada bir geliniyor tuvalet boşaltmaya. Çukuru ne kadar az kazmışlarsa artık, adımınızı attığınızda çiş ve kaka yayılıyor işte. Göstermelik yapıldı bunlar anlayacağınız. Kış geliyor şimdi. Göreceksiniz, bir fırtınada gidecek bu tuvaletler. Uçacak. Denizde bulacağız biz onları” diye konuştu.
Yeni yapılan duraklarda proje değişikliği yok
İşçi, halen yapım aşamasında olan metro ve tramvay hatlarında ise projelerin aynı haliyle hayata geçirildiğine, çalışanlar için tuvalet veya dinlenme/soyunma odaları gibi eklentiler yapılmadığına dikkat çekti:
“Karşıyaka ile ilgili hâlâ bir çözüm yok. Aynı sorunlar devam ediyor. Çiğli bölgesine uzatılıyor tramvay/metro. Yeni yapılıyor. Tuvaletler hâlâ orada gündeme alınmış değil. Martta açılacak bu duraklar ama bir açıklama da yok. Oraya tuvalet yapsalar diğer yerlere de yapmak zorunda kalacaklar çünkü. Zaten şu an koydukları duraklar deniz tarafındakiler. Kara tarafına konulmadı. Arkadaşlarımız yine kafe ve camilere gidiyor. Ne zaman konulacağına dair bilgi de verilmiyor. Gerçekten niyet önlem almak olsaydı, her yer için herkes için önlem alınırdı. Bu haliyle bekletmek demek, biz bunu unutturalım demek. Başka bir anlamı yok bizim için.”
‘Bu iş cinayetinden belediye, Metro AŞ ve İzenerji sorumludur’
Onaylı’nın çalışma arkadaşı, “Kurumların ihmali yok” diyen bilirkişi raporuna da kızgın olduklarını ifade etti. Sorumluların, sorumluluklarını üstünden atabilmesi için böyle bir rapor hazırlandığını dile getiren işçi, başta tramvay emekçileri olmak üzere belediye işçilerinin seçim sürecine endeksli koşullara mahkûm edilmeye çalışıldığını vurguladı.
İZBB, Metro AŞ ve İzenerji AŞ’nin bu ölümden sorumlu olduğunu vurgulayan güvenlik işçisi kadın, bilirkişi raporunun yok saydığı ihmalleri şu şekilde özetledi:
“İzenerji çalışma ortamına bakmadan, fiziki koşulları değerlendirmeden personel yönlendirdiği için sorumlu. Sen personel azaltırsan, ‘Tuvalete yalnızca mola saatinde gidebilirsin, değiştirici gelmeden gidersen tutanak tutarım’ dersen, çalışanların tuvalete koşturarak gitmesi çok normal zaten. En azından şunu söylemiş olsalardı; ‘Tuvaletin geldiğinde kabinetleri kilitleyip gidebilirsin’… Bu ölüm olmazdı. Metro AŞ de suçlu. 8 saat içerisinde bizim 3 molamız var. Toplamda 1 saat 10 dakika. Molalarda tuvalete koşa koşa gidip gelirse insanlar, zamanı yetiştirmeye çalışırsa ne olacak? İş kazalarının ya da cinayetlerinin önünü nasıl alabilirsin böyle? Belediye en başta suçlu zaten.
Ama herkes suçu üstünden attı. Ne Metro’daki yönetime dokundular bu konuyla ilgili, ne belediyede yer yerinden oynadı ne de İzenerji’de. Sorumlular görevinden alınsın dedik ama hiçbir şey olmadı. Seçim öncesi, ‘Aman CHP’li belediye yıpranmasın’ dediler.”
‘Kime güveneceğiz?’
Kadın işçi, son olarak sendikaya ilişkin hayal kırıklığını dile getirdi:
“Kime güvenmemiz lazım? Sendika, benim gözümde çok başkaydı eskiden. Herkesin, doğru bildiğini konuşabileceği bir yer diye düşünüyordum. Birbirimizi tamamlamamız gereken bir yer diye düşünürken çok farklı bir ortamla karşılaştık.”
Fotoğraf: Ege Telgraf, Genel-İş