İnsanca tatil bu yıl da hayal

Bavullarımızda bikinilerimizle bikini bölgelerine gidip iki hafta deniz-kum-güneş üçlüsünün kollarında yatıp dinlenmek artık hayal oldu. Tek kişi için de çiftler için de aile için de...Barınma gibi tatil yapma hakkını da kaybetmekle yüz yüzeyiz.
Paylaş:
Gülfer Akkaya
Gülfer Akkaya
akkayagulfer@gmail.com

Ne demişti zamanın Hazine Bakanı Berat Albayrak: “Dolarla mı maaş alıyorsunuz?”

Dünyada değersiz paralar arasında birinciliğe koşan lira ile maaşını alıyor işçiler, emekçiler, emekliler. Maaşını dolara, euroya göre alanlar yok mu, var. Bir değil; iki, üç, dört, beş maaş alan yok mu? O da var. Ama Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca hazırlanan Temmuz 2022 istatistiklerine göre çalışanların yüzde 62,54’ü ancak asgari ücret alıyor. Kayıtsız kuyutsuz çalışan milyonlar var, onlar asgari ücretin de altında maaş alıyor. Yani çalışırken bile karnını doyuramayacak kadar az maaş alıyor. Sayıları az değil. Göçmen işçileri de unutmayalım.

Bir de ne kadar çalışırsa çalışsın sosyal güvencesi, üç kuruş maaşı, yıllık izin hakkı dahi olmayan, emeği görünmeyen ev içi köleler var. Ailesi için karın tokluğuna çalıştırılanlar… Evet bildiniz, kadınlar! Sayıları milyonlara varan… Hayırlı kocaya (efendiye) sahip olanların kenarda bir miktar altını yahut parası vardır. İhtimal ya, üzerine yapılmış taşınmazı da olabilir. Bunlar en “şanslı” kadınlardır.

Şöyle güzel bir tatil yapabilmek

Maaşını dolarla alamayan kesimler açısından önemli bir soru olarak duruyor: “Yıllık iznimi bikini bölgelerinde geçirebilecek miyim?”

Üç yanı denizlerle çevrili ülkenin çalışanları için bikini bölgelerinde yani deniz kenarında tatil yapmak, otellerde konaklamak, pansiyonlarda kalmak istikrarlı şekilde her geçen yıl zorlaşıyor.

Maaşını lira olarak alanlar, kendi ülkelerinde deniz kenarında tatili ancak euro/dolar karşılığında yapabiliyor. “Bu yaz oteller, plajlar cep yakacak” haberlerini görmeyen kalmamıştır.

Geçen yıl tatil fiyatlarının yüksekliğinden bahsediyorduk çalışanlar olarak. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da yoksullaştık. Çalışırken geçinemez olduk. Etin gramla alındığı ülkede gramla tatil yapıldığına şahit olursak şaşırmayalım.

Gramla tatil mi olurmuş demeyin. İki haftalık yıllık iznin tamamını değil de misal üç-dört gününü deniz kenarında geçirme seçeneği de eklenebilir “tatil sepetlerine.” Yahut üç-dört günlük turlar yıllık tatilin yerini alabilir. Hoop, gezdik geldik.

Yazlıkçılar yazlıklara hücum etmiştir, henüz gitmeyenler bugünlerde yola koyulacak. Yazlıkçıların bir kısmı maliyetli geldiği için yazlıklarını elden çıkarma derdinde. Bazıları da elindekinden olursa deniz kenarında tatil yapmanın rüya olacağını bildiğinden dişini sıkma pahasına tutuyor yazlığını. Ancak ev demek masraf demek.

Deniz, kum, güneş ticarileştirilemez

Pandemiden bu yana işsizlik, düşük ücret, paranın değer kaybetmesi, iktidarın gerçek üstü “ekonomi politikaları” aralıksız devam etti. Çalışma hayatına atılarak ailelerinden ayrılıp ayrı evlere çıkanların bir kısmı geri dönmek zorunda kaldı. Bir kısmı zorlanmayı göze alarak hayatlarını yürütüyor. Kadınlar için hâlâ yalnız yaşıyor olabilmek şans ve lüks. Ortak ev tutarak yaşayan öğrenci kadınların bir kısmı, aile destekleri az olduğu ya da hiç olmadığı için ailelerinin yanına dönmek zorunda kaldı.

Barınma gibi tatil yapma hakkını da kaybetmekle yüz yüzeyiz.

Otellerde kalarak tatil yapmayı çoktan unuttuk. Apart sistemiyle tatil de artık cep yakıyor. Geriye kaldı mı yazlıkçı arkadaşlarımızın, akrabalarımızın yazlıklarına sırayla gitme şıkkı…

Bavullarımızda bikinilerimiz ile bikini bölgelerine gidip iki hafta deniz-kum-güneş üçlüsünün kollarında yatıp dinlenmek, soğuk bira ile serinlemek, rakı masasında demlenmek artık hayal. Tek kişi için de çiftler için de aile için de.

Siz de görmüşünüzdür, plajlara giriş ücretleri el yakıyor. Çünkü dövize göre belirleniyor yerli ve milli ülkede plajların giriş ücretleri!

Maaşımızı dolarla almıyoruz ama tatilimizi dolarla yapıyoruz. Turistin getireceği dolara ayarlı “ekonomi” ve turizm politikaları yüzünden ülkenin emekçilerine düşen ya borçlanarak tatil yapmak ya da ‘Turist Ömer’lik. Diyeceksiniz ki “Ne var, her yıl borçlanarak tatil yapıyorduk, bu yıl ilk değil ki?” Bir yıl çalışıp borçlanmadan tatil yapamıyor olmak başlı başına sorun değil mi?

Ayrıca plajların ücretli olmasını da kabul etmemek gerekmiyor mu? Deniz de kumsal da plaj da halka neden ücret karşılığı veriliyor?

İnsanca ve uygun tatil için ücretlerin düzeltilmesi yeterli değil. Denizin, kumun, güneşin ticarileştirilmesine karşı politikalar üretilmeli.

Velhasıl bikini bölgelerine gitmek, insanca tatil yapmak, doya doya dinlenmek için özelleştirme karşıtı; doğaya, kadına, emeğe uygun politikaların bir bütün olarak üretilmesi ve savunulması gerekiyor.

Fotoğraf: Canva

Paylaş:

Benzer İçerikler

Evli ya da bekâr fark etmez, kadınların tek başına plan yapma, tatile gitme hakları var. Bu bir ihtiyaç. Aileden, erkeklerden, çocuklardan ayrı zaman geçirmeli, kafa dinleyebilmeli, sırf kendisi için bir şeyler yapmanın tadına varmalı, bu özgürlüğü yaşayabilmeli.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!