İranlı kadın işçiler: “Bu isyan bitmeyecek”

İranlı kadınlar, kendilerini her alanda köleliğe mahkûm eden molla rejiminden kurtulmak için direniyor. İşçi Hakları Savunucuları Merkezi’nden Nikorvan, “Bu, köklü bir değişim isteyen kadınların ayaklanması ve hemen bitmeyecek” diyor. Eski mağaza işçisi Meryem ise çalışmasına izin verilmeyen kadınların para için böbreklerini sattığını anlatıyor.
Paylaş:
Öznur Kaya
Öznur Kaya
oznurr.kayaa@gmail.com

İran’da başörtüsü kurallarına uymadığı gerekçesiyle ahlak polisi tarafından işkenceyle gözaltına alınan 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin 16 Eylül’de yaşamını yitirmesinin ardından, kadınların öncülüğünde başlayan ayaklanma sürüyor. İranlı kadınlar, kendilerini her alanda olduğu gibi çalışma yaşamında da köleliğe mahkûm eden molla rejiminin yıkılması, kadın ve LGBTİ+lar başta olmak üzere tüm İran halkının özgürce yaşaması için direniyor.

Ülkede farklı işkollarında çalışmış/çalışan İranlı kadın işçilerle direnişi, yaşadıklarını, İran’da çalışan kadın olmanın zorluklarını konuştuk. Şer-i hukuk yüzünden birçok işte çalışma haklarının dahi olmadığını söyleyen kadınlar, çalıştıkları işlerde de erkeklerden az maaş aldıklarını; yoğun baskı, şiddet ve tacize maruz bırakıldıklarını anlatıyor.

“Kadınlar, işyerlerinde kendilerini güvende hissetmiyorlar. Birçok işte çalışma hakları dahi yok ve maaşları bir erkeğin maaşının yüzde 75’i kadar.”

Shahnaz Nikorvan

Ücret ayrımcılığı, şiddet, taciz

İşçi Hakları Savunucuları Merkezi’nde görev yapan İranlı gazeteci Shahnaz Nikorvan[i], İranlı kadınlara yönelik sistematik şiddetin her alanda olduğu gibi çalışma yaşamında da on yıllardır sürdüğünü belirterek, İran Devrimi’ne işaret ediyor.

Ülkede çalışan kadınların işyerlerinde yaşadığı şiddet ve tacize ilişkin yapılan araştırmalara değinen Nikorvan, “Son 40 yılda fabrikalar ve işyerlerinde çok sayıda kadının cinsel taciz ve şiddete maruz bırakıldığına, haklarının ihlal edildiğine dair çokça rapor var. Üç yıl önceki bir rapora göre kadın muhabirlerin yüzde 90’ı, çalışırken en az bir kez cinsel tacize maruz bırakılmış. Yüzde 36’sı erkek milletvekilleri ve Meclis çalışanlarının kendilerini taciz ettiğini söylüyor. Kadınlar, işyerlerinde ve çalışma alanlarında da kendilerini güvende hissetmiyorlar. İran’da sendikalar var ama bunlar bağımsız değiller” diyor.

Ülkenin şer’i hukukla yönetilmesi nedeniyle kadınların emek alanında çok daha fazla sorunla yüz yüze olduğuna dikkat çeken Nikorvan, “Birçok işte çalışma hakları dahi yok ve maaşları bir erkeğin maaşının yüzde 75’i kadar. Onlarla aynı parayı alamıyoruz” şeklinde konuşuyor.

Bu durum artık ‘protestoyu’ aştı

İran’daki protestoların en ön safında kadınların yer aldığını vurgulayan Nikorvan, ülkedeki son duruma ilişkin şu bilgileri veriyor:

“Kadınlar cesurca direniyor. Bugüne kadar birçok kadın kurşunlanarak öldürüldü. Yine de başörtülerini çıkararak erkek egemenliğe karşı geliyorlar. Üniversite ve okullarda da protestolar düzenlendi. 80’den fazla şehrin sokağında emniyete bağlı motosikletli güçler kadınları dövdü. Bugüne kadar 55’ten fazla insan öldü, binlerce insan tutuklandı.”

Bu süreçte yaşananları, hükümetin protestoculara karşı takındığı tutum sebebiyle İran-Irak savaşındaki olaylara benzeten Nikorvan, “İslam Cumhuriyeti kadınlara karşı başarısız olmak istemez. Başörtüsü onlar için kırmızı çizgi. Ama bu durum artık ‘protestoyu’ aştı. Bu, köklü bir değişim isteyen kadınların ayaklanması ve hemen bitmeyecek” ifadelerini kullanıyor.

‘İç çamaşırlarını neden vitrine koydun?’

Meryem

Bir süredir Türkiye’de yaşayan Meryem[ii] ise, İran’da yaşadığı ve çalıştığı süreçte başına gelenleri şöyle anlatıyor:

“Orada çalıştığım zamanlarda çok sıkıntı çektim. Mağazada çalışıyordum. Ahlak polisleri her yerde geziyor. Eğer kadınların başörtülerini kendilerine göre ‘iyi’ olarak görmezlerse mağaza içine girip kadınları uyarıyorlar. ‘Bu şekilde devam ederseniz mağazayı kapatırız’ diyerek kadınları tehdit ediyorlar. ‘İç çamaşırlarını neden vitrine koydunuz?’ diye soranlar da oluyor. ‘Neden oje sürdünüz?’ ‘Neden makyaj yaptınız?’ diyorlar. ‘Para verirseniz sizi serbest bırakırız’ diyorlar.”

Ahlak polisinin kendisini birkaç kez uyardığını aktaran Meryem, “Babam onlara ‘Kızım bir daha böyle dışarı çıkmayacak’ sözünü verdiği için serbest kalabildim” diye konuşuyor.

“Bu savaş kadınların savaşı. Bunlar kadın neslini öldürmek istiyorlar. Bizim İranlı kadınların sesini duyurmamız gerekiyor.”

Meryem

‘Kadınlar böbreklerini satıyor’

Meryem, İran’da çalışmasına izin verilmeyen kadınların para kazanabilmek için anlaşmalı olarak bedenlerini yahut organlarını sattığını söylüyor:

“Kadınlar çalışacak alan bulamıyorlar, bu yüzden anlaştıkları erkeklere para için böbreklerini satıyorlar. Fuhuş da özellikle son yıllarda oldukça arttı.”

Şu anda ailesinin İran’da olduğunu ve onlardan haber alamadığını belirten Meryem, “Bu savaş kadınların savaşı. Bunlar kadın neslini öldürmek istiyorlar. Bizim İranlı kadınların sesini duyurmamız gerekiyor” diyor.

Aslında rejime yönelik protestoların 20’den fazla yıldır sürdüğünü dile getiren Meryem, “Kasım Süleymani[iii] öldükten sonra 3 gün içinde bin 500 kişiyi öldürmüşlerdi. Ama bu seferki farklı. Bu sefer yeni nesiller sokağa çıktı” ifadelerini kullanıyor.

‘İranlı kadınların sesini herkes duymalı’

Leo (İstanbul Kadıköy’deki eylemden)

Türkiye’de yaşayan Leo, İran’dayken gizlice evlerde dans eğitmenliği yaptığını, komşuları tarafından çok kez polise şikâyet edildiğini, sonunda ülkeyi terk ettiğini anlatıyor.

Ailesinin ve çok sayıda arkadaşının halen İran’da olduğunu belirten Leo, “Bu, şu ana kadar ülkede yapılmış belki de en büyük, en kapsamlı protesto. Çok sayıda insanı öldürdüler. İran’daki sesi herkesin duymasından çok korkuyorlar. Ama bu sefer bizim gençlerimiz çok güçlü ve inatçılar” diye konuşuyor.

Türkiye’de ve dünya genelinde İranlı kadınlara verilen desteğin yetersiz olduğunu da vurgulayan Leo, “Dünya yeterince duyarlı değil. Bizim İranlı kadınlara daha fazla destek olmamız, onların sesi olmamız gerekiyor” ifadelerini kullanıyor.

Fotoğraflar: Twitter ve İranlı kadın işçiler


[i] Shahnaz Nikorvan’ın Farsça anlattıklarını Merve Beyinli, Kadın İşçi için çevirdi.

[ii] Kadınlar, soyadlarını paylaşmak istemedi.

[iii] İran Devrim Muhafızları Ordusu’na bağlı Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani, ABD güçleri tarafından 2020 yılı başında Bağdat’ta öldürülmüştü.

Paylaş:

Benzer İçerikler

22 yaşındaki Mahsa Amini’nin öldürülmesinin ardından İranlı kadınlar sokakları terk etmiyor. İsfahan’da sanat okuyan Sepide, “Bu olay İran tarihini ikiye bölecek; öncesi ve sonrası…” diyor. Feminist arkadaşımız Selin Top ise kadın dayanışmasının önemine vurgu yapıyor: “Şimdi bu isyanı bulunduğumuz her yerde büyütme zamanı…”
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!