İranlı üniversite öğrencisi Sepide: ‘Bu olay ülke tarihini ikiye bölecek’

22 yaşındaki Mahsa Amini’nin öldürülmesinin ardından İranlı kadınlar sokakları terk etmiyor. İsfahan’da sanat okuyan Sepide, “Bu olay İran tarihini ikiye bölecek; öncesi ve sonrası…” diyor. Feminist arkadaşımız Selin Top ise kadın dayanışmasının önemine vurgu yapıyor: “Şimdi bu isyanı bulunduğumuz her yerde büyütme zamanı…”
Paylaş:

İran’da 13 Eylül günü 22 yaşındaki Mahsa Amini, kıyafet kurallarına uymadığı gerekçesiyle İrşad devriyeleri tarafından gözaltına alındı. Gözaltında uğradığı şiddet sonucunda komaya giren genç kadın, 16 Eylül’de hayatını kaybetti.

Mahsa Amini’nin katledilmesinin ardından İran’da halk, başta kadınlar olmak üzere protestolar düzenlemeye başladı. Mahsa Amini protestolarında 35 sivilin hayatını kaybettiği kayıtlara geçmiş durumda. İran’ın pek çok kentinde gösteriler devam ederken hem ülke içinde hem de ülke dışında pek çok kadın, zorunlu başörtüsüne karşı tepkilerini dile getirmek ve İran’daki kadınlarla dayanışmak amacıyla saçlarını kestikleri videoları yayınlamaya başladılar.  

‘Etkilerini şu an kestiremiyoruz’

İranlı kadınların haklı isyanı ve öfkesi son bir haftadır tüm dünya tarafından yakından takip ediliyor. İran şehirlerinde var olan son durumlarla birlikte bundan sonraki süreçte sivil halk ve kadınlar için hangi gelişmelerin yaşanacağı ise merak konusu.

Bu eylemlere dair İsfahan Sanat Üniversitesi’nde doktora öğrencisi olan Sepide Noora ile görüşüp kendisinden yaşanan sürece dair bilgi almaya çalıştık. Noora, ülkede yaşanan protestolarla birlikte baskının da arttığını belirtti ve ekledi:

“Burada interneti kestiler ve zor iletişim kuruyoruz. Dünya çapında özgürlük sloganları atıldı ama burada herkes tepkisini işiyle de gösteriyor; ben yazıyorum, çiziyorum. Elimden ne gelirse…”

Kentlerde sivil halkın protestolara katılarak kolluk kuvvetlerine direnmesi ve gösterilerin devam etmesi, sınırları aşarak geniş yankı oluşturdu. Noora, “Tüm İran şehirlerinde halk eli boş savaşıyor ve destek görmüyoruz. Bugüne kadar gördüğümüz tek destek medyadan, fakat onların da sahada olmaları gerek. Birçok genç insan öldürüldü” ifadelerini kullandı.

Gözaltında uğradığı şiddet sonucunda hayatını kaybeden Mahsa Amini’nin ardından yetkililer yaşanan olayı muğlaklaştırma üzerine birçok hamle yapmış olsa da halk şüpheli gösterilmeye çalışılan ölüm şekline ikna olmuyor. Sepide Noora, “Bu masum kıza yapılan zulüm herkesi son derece üzdü ve kızdırdı. Bu nedenle yaygın protestolar başladı ama etkileri ne olacak, şu anda tam olarak tartışılamıyor. Ama şunu biliyorum ki bu olay İran tarihini ikiye bölecek; öncesi ve sonrası” diye konuştu.

‘Mücadelemiz ortak’

Türkiye’de de pek çok ilde kadınlar Mahsa Amini için eylemler yaparak İranlı kadınların yanlarında olduklarını gösterdiler.

Feminist arkadaşımız Selin Top, İran’daki olaylarla ve destek eylemleriyle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

“İran’da Mahsa Amini’nin katledilmesi ile başlayan isyan her gün büyüyor. İranlı kadınlar ölümü göze alarak sokaklarda, gerici rejime karşı ‘artık yeter’ diyor. Biz bu baskıcı rejimi tanıyoruz. Türkiye’deki feminist hareket, Kürt Kadın Hareketi İranlı kadınlarla dayanışırken her seferinde altını çiziyoruz ki Türkiye’deki mevcut iktidarın kadın düşmanı politikaları da farksızdır. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıp, her hak talebimizde sokaklarda kadınlara, LGBTİ+’lara saldıran, kadın derneklerini kapatan, kadın siyasetçileri tutuklayan, sokaklarda nefret söylemi ile LGBTİ+’lara karşı yürüyüş yapanların reklamını yapan iktidarın da temennisi itaatkâr, aileye hapsedilmiş makbul kadınlardır.

Biz burada İran’da direnen kadınların sesine ses olurken mücadelemizin ortaklığının altını çiziyoruz. İran’da kadınların isyanı şiddet ile bastırılmaya çalışılırken, internete erişim de engellenmiş durumda. Şimdi bu isyanı bulunduğumuz her yerde büyütme zamanı. Bu direniş hepimizin. Yan yana, omuz omuza Jin Jiyan Azadi, Kadın Yaşam Özgürlük sözünü büyütme zamanı.”

Paylaş:

Benzer İçerikler

25 Kasım’da kadınlar erkek ve devlet şiddetini protesto etmek ve mücadeleyi birleştirmek için sokaklardaydı. Kadınlar eylemlerde “Filistin’deki soykırıma karşı İsrail’le ticarete son” çağrısı da yaptılar. 25 Kasım sendikaların da gündemindeydi.
Hatay Deprem Dayanışması’ndan Canan Yüce anlatıyor: “Devletin afetlerde kadınlara, kadınların sorunlarına ilişkin hiçbir özel önlemi ve politikası yoktu. Kadınları yok sayan politikalarını deprem sürecinde de sürdürdüler. Yine kadını aile içine hapsettiler ve ‘Aslolan aile’ dediler.”
EŞİK’in raporuna göre, depremi böyle büyük bir afete çeviren doğa değil; erkek egemen, ayrımcı, rantçı, tekçi, reisçi devlet anlayışı. Raporda, 18 yaş üstü tüm kadınlara özel nakdi destek verilmesi, kreş ve bakım merkezlerinin açılması, erkek şiddetine karşı koruma mekanizmalarının acilen oluşturulması talep ediliyor.
Hatay Samandağ’daki kadınlara Mor Tır’ın getirdiği malzemeleri dağıtan feministler, izlenimlerini aktardı. Kadınların yaslarını bile yaşayamadığı ve yine yalnız bırakılmaktan korktuğunu anlatan feministler, dayanışmayı akut ihtiyaçların da ötesine taşıyarak sürdürülebilir kılmanın önemine dikkat çekti.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!