İstanbul Sözleşmesi bizim, vazgeçmiyoruz!

İstanbul Sözleşmesi sadece kadın, çocuk ve LGBTİ+lar için değil, aslında bütün toplum için barışçıl bir formül sunuyor. Bütünlüklü bakış açısı ile cinsiyet temelli şiddeti ortadan kaldırmayı hedefliyor. Şimdi tabii ki en endişeli olanlar, cinsiyet temelli şiddete maruz kalan ve kalma riski bulunan kadınlar ve LGBTİ+lar. Ancak İstanbul Sözleşmesi’nin hâlâ yürürlükte olduğunu hatırdan çıkarmayalım. 
Paylaş:
İpek Deniz
İpek Deniz
ipekkdeniz@gmail.com
İpek Deniz    ipekkdeniz@gmail.com

İstanbul Sözleşmesi sadece kadın, çocuk ve LGBTİ+lar için değil, aslında bütün toplum için barışçıl bir formül sunuyor. Bütünlüklü bakış açısı ile cinsiyet temelli şiddeti ortadan kaldırmayı hedefliyor. Şimdi tabii ki en endişeli olanlar, cinsiyet temelli şiddete maruz kalan ve kalma riski bulunan kadınlar ve LGBTİ+lar. Ancak İstanbul Sözleşmesi’nin hâlâ yürürlükte olduğunu hatırdan çıkarmayalım.

Psikolojik şiddet, fiziksel şiddet, zorla evlendirme, genital sakatlama, ısrarlı takip, kürtaja zorlama, zorla kısırlaştırma, tecavüz, taciz… Erkek şiddetinin tüm türleriyle mücadeleyi kapsayan İstanbul Sözleşmesi, 11 Mayıs 2011 tarihinde imzaya açılmış ve 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe girmişti. Türkiye, sözleşmenin ilk imzacısıydı.

Kadınlar o günden bu yana sözleşmenin tam olarak uygulanması için mücadele ediyor. Ancak sözleşme uygulanmadığı gibi şimdi de tek bir kişinin kararı ile feshedilmeye çalışılıyor. Eşit, özgür, adil bir yaşamı savunan, haklarından da sözleşmeden de vazgeçmeye niyeti olmayan kadınlar ise ülkenin dört bir yanında eylemlerini sürdürüyor. Kadınlar sözleşmeden çıkış tarihi olarak açıklanan 1 Temmuz gününe dek sokaklarda olmaya, “İstanbul Sözleşmesi bizim!” diye haykırmaya devam edecek.

Bu kapsamda İstanbul Sözleşmesi’ni Uygula Kampanya Grubu’nun çağrısıyla 19 Haziran Cumartesi günü İstanbul Maltepe’de bir miting düzenlenecek. “İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz” adını taşıyan bu miting öncesinde farklı alanlardan feminist kadınlarla İstanbul Sözleşmesi’ni, bu sözleşmenin önemini ve kadınların haklı isyanını konuştuk.

Av. Arzu AYDOĞAN

Tek kişinin kararıyla uluslararası sözleşmeden çıkılamaz

Tek bir kişinin kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması hukuka uygun mu? Anayasa’nın 90’ıncı ve 104’üncü maddelerine rağmen, Meclis’i yok sayıp böyle bir karara imza atılabilir mi?

Şu an sahip olduğumuz ya da sahip olduğumuz varsayımıyla yaşadığımız anayasal düzlemde, tek kişinin kararıyla herhangi bir uluslararası sözleşmeden çıkılamaz. İstanbul Sözleşmesi’nden de bu şekilde çıkmak mümkün değil. Bugün maalesef  kadınların temel hak ve özgürlüklerinin fiilen ellerinden alındığına şahit olurken bunu hukuken de yapmaya çalışmalarının sonucudur, bu usulsüz çekilme. Anayasa’nın 90’ıncı maddesi, sözleşmeleri imzalama yetkisini meclise vermiştir. Sözleşmelerden çıkma yetkisi de keza meclistedir.

Anayasa’nın 104’üncü maddesi de Cumhurbaşkanına devletin organlarının düzenli çalışması görevi vermiştir. Bu madde aynı zamanda anayasal ilke olan kuvvetler ayrılığının da gözetilmesi gerektiğini ihtiva eder. Cumhurbaşkanı, meclisin yetkisini gasp edecek şekilde kararname yayımlayamaz.

.

Kılavuzumuzu ortadan kaldırıyorlar

Sözleşme zaten uygulanmıyordu, şimdi sözleşmenin feshinin tartışılması bile ciddi problemler yaratıyor. Durum böyleyken bu karar, kadınların ve LGBTİ+ların hayatında yasal olarak nelere mal olacak?

Sözleşme hiç uygulanmıyordu diyemeyiz. Sözleşme aslında bir kılavuz gibi düşünülebilir. Doğrudan uygulama beklenmemeli, bazı kanun ve uygulamalar (6284 sayılı kanun, TCK’daki bazı değişiklikler gibi) İstanbul Sözleşmesi’nin rehberliğinde hazırlandı. Ancak şu an maalesef o kılavuzun ortadan kaldırılması söz konusu. Ev içi şiddeti ortadan kaldırmakla görevli hâkim, savcı ve kolluk güçlerine takdir yetkisi veren yasal boşluklar var. Biz bunları İstanbul Sözleşmesi’yle belli bir zeminde tutmaya çalışıyorduk. Bu zemin yoksa, kılavuz yoksa, ortada nereye gideceği belli olmayan bir süreç var demektir.

İstanbul Sözleşmesi sadece kadın, çocuk ve LGBTİ+lar için değil, aslında bütün toplum için barışçıl bir formül sunuyor. Bütünlüklü bakış açısı ile cinsiyet temelli şiddeti ortadan kaldırmayı hedefliyor. Şimdi tabii ki en endişeli olanlar, cinsiyet temelli şiddete maruz kalan ve kalma riski bulunan kadınlar ve LGBTİ+lar. Ancak İstanbul Sözleşmesi’nin hâlâ yürürlükte olduğunu hatırdan çıkarmayalım.

Altın varaklı salonlarda hazırlamadık!

İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmediğimizi göstermek için kadınlar ve kadın örgütleri olarak nasıl hukuki bir yol izleyebiliriz?

İstanbul Sözleşmesi’ni hâlâ referans göstermeye ve kılavuzluk ettiği konularda savunuculuk yapmaya devam etmeliyiz. Sözleşme bizim tecrübelerimiz ve arzuladığımız dünya esas alınarak hazırlandı. Bundan vazgeçmek hiç de kolay değil. Şu an söz konusu kararnamenin iptali için davalar açıldı. Bu davaları etkin şekilde izlemeliyiz.

Son olarak şunu söyleyeyim: Biz bu sözleşmeyi altın varaklı salonlarda hazırlamadık. Kaybedeceğimiz yer de orası olamaz. Mesela 19 Haziran’da Maltepe’de büyük bir miting olacak. Anayasal bir hak olan toplantı ve gösteri hakkımızı gücümüz ve sesimiz yettiğince kullanacağız.

Paylaş:

Benzer İçerikler

Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası yeni kurulmuş bağımsız sendikalar içinde eylemleri ile dikkat çekiyor. Sendika uzun bir hazırlık sürecinden sonra geçtiğimiz günlerde kadın komisyonunu da oluşturdu. Kreş, eşdeğerde işe eşit ücret gibi patronları zorlayacak somut talepleri başlangıçtan itibaren sendikal mücadelenin konusu haline getirerek, önemli adımlar atıyorlar.
Türkiye’nin her yerinden kadınlar ve LGBTİ+lar olarak şiddetsiz bir yaşama kavuşmak açısından bizler için hayati öneme sahip olan İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme kararını tanımıyoruz demek için 19 Haziran Cumartesi günü Maltepe’deydik. DİSK Kadın Komisyonu, KESK Kadın Meclisi alandayken, Türk-İş’in kadın yapıları mitinge kayıtsız kaldı. 
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!