İstanbul Sözleşmesi bizim, vazgeçmiyoruz!

19 Haziran'da Maltepe’de yapılacak mitinge biz DİSK Kadın Komisyonu’ndan kadınlar da alanda olacağız, “İstanbul Sözleşmesi güvencemizdir, geleceğimizdir ve asla vazgeçmeyeceğiz” diye haykıracağız.
Paylaş:
İpek Deniz
İpek Deniz
ipekkdeniz@gmail.com
İpek Deniz    ipekkdeniz@gmail.com

19 Haziran’da Maltepe’de yapılacak mitinge biz DİSK Kadın Komisyonu’ndan kadınlar da alanda olacağız, “İstanbul Sözleşmesi güvencemizdir, geleceğimizdir ve asla vazgeçmeyeceğiz” diye haykıracağız.

Psikolojik şiddet, fiziksel şiddet, zorla evlendirme, genital sakatlama, ısrarlı takip, kürtaja zorlama, zorla kısırlaştırma, tecavüz, taciz… Erkek şiddetinin tüm türleriyle mücadeleyi kapsayan İstanbul Sözleşmesi, 11 Mayıs 2011 tarihinde imzaya açılmış ve 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe girmişti. Türkiye, sözleşmenin ilk imzacısıydı.

Kadınlar o günden bu yana sözleşmenin tam olarak uygulanması için mücadele ediyor. Ancak sözleşme uygulanmadığı gibi şimdi de tek bir kişinin kararı ile feshedilmeye çalışılıyor. Eşit, özgür, adil bir yaşamı savunan, haklarından da sözleşmeden de vazgeçmeye niyeti olmayan kadınlar ise ülkenin dört bir yanında eylemlerini sürdürüyor. Kadınlar sözleşmeden çıkış tarihi olarak açıklanan 1 Temmuz gününe dek sokaklarda olmaya, “İstanbul Sözleşmesi bizim!” diye haykırmaya devam edecek.

Bu kapsamda İstanbul Sözleşmesi’ni Uygula Kampanya Grubu’nun çağrısıyla 19 Haziran Cumartesi günü İstanbul Maltepe’de bir miting düzenlenecek. “İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz” adını taşıyan bu miting öncesinde farklı alanlardan feminist kadınlarla İstanbul Sözleşmesi’ni, bu sözleşmenin önemini ve kadınların haklı isyanını konuştuk.

DİSK Genel-İş Sendikası, İstanbul Konut İşçileri Şube Başkanı Nebile Irmak Çetin

Maskeler düştü, AKP özüne döndü

Ülkenin İstanbul Sözleşmesi’nden ‘tek adam’ın imzasıyla bir gece yarısı çekilmesi hakkında siz ne düşünüyorsunuz?

2002 yılında “Türkiye’yi cunta rejiminden kurtaracağız, hak ve özgürlükleri getireceğiz; işçiler, emekçiler, kadınlar, kimlik ve kültürleri özgürleştireceğiz” aldatmacasıyla bu denli uzun ömürlü oldu.

Bu aldatmacalı süreç içinde sağ gösterip sol vurdular. AKP’nin en parlak yıllarında bu aldatmaca politikasına uygun şekilde, “kediye ciğer gösterir” gibi oyalamacı, bir o kadar da “umut” verici taktiksel yöntemler devreye koydular. Hatırlayalım; 2008-2011 yılları arasında “demokrasi-özgürlükler” adına toplumun çeşitli kesimleriyle temas kurulup açılımlar yapıldı. Kürt sorununun çözümü için ‘akil insanlar girişimi’ oluşturuldu ve müzakereler başlatıldı. Alevi açılımı, Roman açılımı için türlü çalıştaylar yaptılar.

Özellikle kadınları yanlarına çekmek için Kadın ve Aile Bakanlığı kuruldu, TBMM’de Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu kuruldu.

Bu faaliyetler paralelinde, ideolojide aynı ama rekabette ayrı duran parti ve şahsiyetleri de içlerine çekmeye çalışıp, potalarında eritip kıvamlarına getirdikten sonra kendilerini alternatifsiz duruma getirerek güçlendiler. N. Kurtulmuş, S. Soylu, D. Perinçek gibi somut örneklerde bunu görmek mümkün.

.

Tüm vaatler çöpe

Güç elde eden AKP iktidarı 2015’ten sonra özüne döndü, Kürt sorununun çözümü için başlatılan müzakere süreci başta olmak üzere Alevi açılımı, Roman açılımı gibi hak ve özgürlüklere ilişkin vaatlerinin hepsini çöpe attı. Bakanlığın adından ‘kadın’ sözcüğünü çıkarttı, TBMM’deki Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nu işlevsizleştirdi.

En büyük kötülüğü de kadınlara yapmaya başladı. Kürtajı yasaklamaya girişti, nafakayı ortadan kaldırmaya çalıştı. Aslında adım adım gelen bu saldırılar İstanbul Sözleşmesi’ni hedefliyordu.

Mayıs 2011’de büyük bir hevesle imzalamış olduğunuz İstanbul Sözleşmesi’ni 10 yıl boyunca uygulamayacaksınız… Binlerce kadının katledilmesine; şiddet, taciz ve tecavüze maruz bırakılmasına karşı caydırıcı hiçbir önlem almayacaksınız… Sonra da kadınların sokakta yankılanan ‘İstanbul Sözleşmesi’ni uygulayın’ çığlığını bastırıp, bir gece yarısı sözleşmeden çekildiğinizi açıklayacaksınız. Bunun insani, vicdani, devlet ciddiyetine yakışır bir izahı yoktur.

AKP iktidarı ve onun genel başkanı, AB ülkeleriyle ticari-askeri ilişkilerini güçlendirmek, itibar kazanmak ve ikbal-iktidarı için o dönem İstanbul Sözleşmesi’ni imzalamıştır. Şimdi ise özüne dönen AKP iktidarı, kadın politikasında ideolojisini yaşamsallaştırmaya çalışıyor; kadını eve hapsetmeye, ona erkeğin kölesi, çocuk bakıcısı rolünü biçmeye çalışıyor. Kimsenin bizim kimliğimiz, bedenimiz ve emeğimiz üzerinde söz söylemeye ve karar vermeye hakkı yok, biz kadınlar buna asla izin vermeyeceğiz.

Siyasette, ekonomide krizin dibini gören Türkiye’de toplumun çeşitli kesimleri, Türkiye’nin refaha çıkabilmesi için kadın mücadelesine umut bağlamış durumda. Kadınlar karanlığa geçit vermeyecek ve toplumun umudu olacak.

Çalışan kadınlar için sözleşme temel ihtiyaç

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı işçi kadınları nasıl etkiler? Sendikaların konuyla ilgili tepkileri neler?

Çalışan kadınlar şiddetin her türlüsünü katmerli yaşıyor, ev içi şiddet yetmiyormuş gibi iş yerinde de şiddetle karşı karşıyalar. Bir de buna kamusal alandaki şiddet eklendiğinde, çalışan kadın her alanda tehlike altında. Özellikle çalışma yaşamında kadına yönelik şiddete karşı önlem alınması için Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 190 no’lu tavsiye kararı var. Birçok ülke IL0 190 sözleşmesini  imzalarken maalesef Türkiye imzalamadı. İstanbul Sözleşmesi ile benzer içerikte olan bu karar, çalışan kadınların güvenliği için alındı. Dolayısıyla çalışan kadınlar için İstanbul Sözleşmesi temel bir ihtiyaç ve asla vazgeçilemez.

Erkek egemen, iktidar yanlısı sendikalar bu meselede iktidarla işbirliği içinde, tek adamın iki dudağı arasından çıkan ve “kanun” sayılan her şeye biat ediyor. DİSK ve KESK ise İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin tepki ve hassasiyetlerini kamuoyuyla her durumda paylaşıp, sözleşmenin uygulanması için mücadele ediyor. Gerek DİSK gerek KESK üyesi kadınlar İstanbul Sözleşmesi’nden asla vazgeçmeyeceklerini vurguluyor.

19 Haziran’da Maltepe’de yapılacak mitinge biz DİSK Kadın Komisyonu’ndan kadınlar da alanda olacağız, “İstanbul Sözleşmesi güvencemizdir, geleceğimizdir ve asla vazgeçmeyeceğiz” diye haykıracağız.

Türk-İş ve Hak-İş’e üye kadınların yüreklerinin bizimle olduğunu ve erkeğin dayattığı biat kültürünü reddettiklerini düşünüyor, bizimle alanlarda olmalarını bekliyoruz.

.
Paylaş:

Benzer İçerikler

Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası yeni kurulmuş bağımsız sendikalar içinde eylemleri ile dikkat çekiyor. Sendika uzun bir hazırlık sürecinden sonra geçtiğimiz günlerde kadın komisyonunu da oluşturdu. Kreş, eşdeğerde işe eşit ücret gibi patronları zorlayacak somut talepleri başlangıçtan itibaren sendikal mücadelenin konusu haline getirerek, önemli adımlar atıyorlar.
Sağlık meslek örgütleri 29 Mayıs’ta Ankara’da Beyaz Miting’de taleplerini bir kez daha dile getirdi. Alanda kadınlar bu kez daha görünürdü. İstanbul Sözleşmesi’nden ücretsiz HPV aşısına, mobbingden ev içi ve iş yeri şiddetine kadar her mesele dövizlere yansıtılırken, femina işaretli SES ve TTB önlüğü giymiş kadınlar dikkat çekiciydi.
Türkiye’nin her yerinden kadınlar ve LGBTİ+lar olarak şiddetsiz bir yaşama kavuşmak açısından bizler için hayati öneme sahip olan İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme kararını tanımıyoruz demek için 19 Haziran Cumartesi günü Maltepe’deydik. DİSK Kadın Komisyonu, KESK Kadın Meclisi alandayken, Türk-İş’in kadın yapıları mitinge kayıtsız kaldı. 
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!