İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz: İtaat Etmeyen kadınlar 1 Temmuz’da barikatları yıktı

İstanbul Sözleşmesi’nin fesih günü olan 1 Temmuz, biz kadınlar ve LGBTİ+lar için tarihi bir gün oldu. 1 Temmuz’da Türkiye’nin her tarafında sokaklara döküldük, fesih kararını protesto ettik. Gaz yedik, dayak yedik ama geri adım atmadık.  Kadınİşçi de alanlardaydı.
Paylaş:
Haber Merkezi  

İstanbul Sözleşmesi’nin fesih günü olan 1 Temmuz, biz kadınlar ve LGBTİ+lar için tarihi bir gün oldu. 1 Temmuz’da Türkiye’nin her tarafında sokaklara döküldük, fesih kararını protesto ettik. Gaz yedik, dayak yedik ama geri adım atmadık.  Kadınİşçi de alanlardaydı.

Sözleşmeden geri çekilme kararını tanımayan ve bunu kararın alındığı günden beri protesto eden kadın ve LGBTİ+lar 1 Temmuz’a eylem koyup Taksim Tünel’e çağrı yaparak günün tarihe başka türlü geçmesini sağladı. 1 Temmuz Perşembe Günü Saat 19.00’dan itibaren Tünel’de bir araya gelen sözleşmeden geri çekilme kararını tanımayan binlerce kadın barikatları yıkarak “Susmuyoruz, Korkmuyoruz, İtaat Etmiyoruz” diye haykırarak, polis gazına ve şiddetine rağmen geri çekilmediler.

1 Temmuz Tünel eylemi hem çok uzun bir aradan sonra Taksim’de toplanılıp yürünebilmesi hem de barikatların yıkılması ile son dönem bu topraklarda mücadele edenlere coşku ve umut verdi. Eylem hayatlarımıza dair son sözü kimin söyleyeceğini iktidara bir kez daha hatırlattı.

Haberimizde Kadınİşçi’den kadınların güne dair kısa değerlendirmeleri ve fotoğraflara yer veriyoruz…

Korkudan çok öfke ve coşku vardı…

Nilgün

.

Tünelde yapılan her kadın eylemi gibi akşamüstüne doğru yüzlerce kadın bir anda çıkıverdiler sokağa.

Arkadaşımı beklerken hem alanı görebildiğim hem de Tünel’e kendimce en yakın konumlandırdığım Alman Kitabevi’nin penceresinden aşağı baktığımda gördüğüm renklerin giderek çeşitlenmeye başlaması oldu içimi ilk kımıldatan.

Pandemi nedeniyle eylem öncesinde duyduğum kaç kişi olacağız telaşı, kalabalığa karıştığımda yok oldu. Pandemi nedeniyle eve kapanmış olmamız bizi alanlardan uzaklaştırmamış aksine isyanı büyütmüş gibiydi. Kadın eylemlerini özlemişiz diyen pek çok kadının sesini duydum etrafımda. Kadın ve LGBTİ+ örgütlerinin, sendikaların, siyasi partilerden kadınların kendilerine özgü pankart ve dövizleri ile kaplıydı sokaklar. Bir ara CHP Üsküdar İlçe Örgütü kendi pankartlarını açmak istedi ama görevli kadınlar tarafından ikna edildiler, neticede talepler aynıydı… Gittikçe derinleşen dertlerimiz için yan yana yürümek bizi iyileştirecek diye düşündüm ben de.

Alanın renkleri ve hareketliliğinin yürüyüşe geçen eylemcilerin daha da inanarak, daha da haklılığını vurgulayarak yürüyüşüne katkı sunduğunu düşünüyorum.

Cadde boyunca yürürken polisle pazarlık devam ediyordu, pankartın önünde yürüyen kadın zincirinde bulunan biri olarak eylemcilerin “aç, aç barikatı aç” sesleri ve eylemin coşkusu ile gidişatı kontrol edememe ihtimali heyecanlandırdı beni. Polis müdahalesinden önce bir barikat yıkıldı. Burada ezilme tehlikesi geçirmek tedirgin ediciydi ama kadınların gayet güçlü otokontrol mekanizması sayesinde olayı hasarsız atlattık. Kadınlar barikatlara tırmanıyorlardı. Barikatı iterek değil kendimize çekerek havaya kaldırdık. Yol açıldı. Polisin kalkanlarının ele geçirilmesi komik ve eğlenceli geldi.

Polis biber gazı ile müdahale ettiğinde de aynı şekilde kontrollü geriledik. Alanda tüm kadınlar açısından korkudan çok öfke ve coşku vardı. Yeniden alanlarda birlikte, güçlüydük!

Biber gazına rağmen alan terk edilmedi bir süre daha eylemde ısrarcı olundu.

.

Cesaretimiz hiç kırılmadı

Bahar

Sözleşmeden çekilme kararına olan isyan ve öfkenin hâkim olduğu yürüyüşte katledilen Deniz Poyraz için sık sık sloganlar atıldı. Bayraklarını göğe yükselten LGBTİ+ların coşkusu ve katılımı da oldukça yüksekti. Binlerce kadının buluşmasını, tek yürek olmasını engelleyerek eylemi dağıtacağını zanneden polis, kurduğu barikatlarla kitleyi bölse de kadınların cesaretini kıramadı. Adım adım barikatları gerileten kadın ve LGBTİ+lar biber gazlı saldırıyla karşılaşmalarına rağmen barikatları yıktılar. “Kadınlara değil katillere barikat” sloganlarını atmaya devam eden kitle ara sokaklarda slogan atarak Karaköy’e yürüdü. Kadınlar Karaköy’e yürüyüp bir süre sonra “Bizim için bitmedi” diyerek dağıldılar.

 

Hayatlarımıza dair ilk sözü de son sözü de biz söyleyeceğiz!

İpek

.

İstanbul Sözleşmesi Bizim 1 Temmuz Taksim Tünel yürüyüşü, kadınların, LGBTİ+ların tüm renkleri ile katıldığı bir yürüyüş oldu. Kadına yüklenen tüm rollerin dövizlere yansıdığı bir eylem oldu.  Dövizlerdeki sloganlarda ısrarla bu roller reddediliyor ve makbul kadın olunmayacağının altı çiziliyordu. Herkesin el emeği ile yazdığı, çizdiği dövizler hem göz doldurucuydu hem de enerjimize enerji katan türdendi. Dövizlerde İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmeyeceğimizin altı çizilirken, erkek, devlet şiddeti ile öldürülen kadınların hesabını soran dövizler de sesimize ses katıyordu. Giyim tarzımıza yapılan müdahalelerden, çocuk istismarı aflarına, doğa, hayvan katliamına karşı durduğumuz her şeyi yüksek, gür sesle haykırdık İstiklâl’in sokaklarında.  Bu yürüyüş, haklarından, hayatlarından vazgeçmeyenlerin evde, sokakta, hayatın her alanında yaşadığı ötekileştirmelere karşı bir yürüyüştü. İstiklal Caddesi yürüyüşe kapatılınca, kadınlar barikatları açmak için yoğun çaba sarf etti. Kadınlar barikatı zorlarken de birbirlerini kollayarak, izdihama mahal vermeyecek şekilde davrandı, ” kadın kadının yurdudur” dedik hep beraber. “sokaklar bizim”, “sen vermedin ki alasın” gibi sloganlar İstiklal Caddesini çınlattı. Haklarımıza, hayatlarımıza dair ilk sözü de son sözü de bizler söyleyeceğiz!

Paylaş:

Benzer İçerikler

ILO’nun 3.007 kişinin katılımı ile gerçekleştirilen “İşyerinde Şiddet ve Taciz Algıları ve Deneyimleri” araştırması sonuçlarının açıklandığı toplantıya katılan kadın sendikacılar, şiddetin tırmandığına dikkat çektiler: “Şiddetin azalması için sendikalaşmanın, örgütlemenin önündeki her türlü engelin kalkması lazım. Araştırma sonucu da bunu ortaya koyuyor.”
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası yeni kurulmuş bağımsız sendikalar içinde eylemleri ile dikkat çekiyor. Sendika uzun bir hazırlık sürecinden sonra geçtiğimiz günlerde kadın komisyonunu da oluşturdu. Kreş, eşdeğerde işe eşit ücret gibi patronları zorlayacak somut talepleri başlangıçtan itibaren sendikal mücadelenin konusu haline getirerek, önemli adımlar atıyorlar.
Bu ülkede kadınlar bir yüzyıldır sahnelere çıkıyor. Bunu erkekler bahşettiği için değil, önlerinde engel olarak duran erkeklik ahlakını, gelenek ve görenekleri yendikleri için. Erkeklerin doğuştan sahip oldukları hakları yüz yıllarca direnerek kazandı kadınlar.  Haklarımızdan bir tekini bile vermeye tahammülümüz yok.
Taylan Acar ve Şemsa Özar’ın hazırladığı Beden, Emek, Aile- Türkiye’de Kadınlık Halleri- isimli kitap geçtiğimiz günlerde Metis Yayınları’ndan yayımlandı. Kitap “9 Mart 2018’de Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen “Birinci Ferhunde Özbay Anma: Türkiye’de Aile, Evlilik ve Kadın İstihdamı” başlıklı Konferans’ta sunulan makalelerden oluşuyor. Arkadaşımız Zuhal Esra Bilir kitap vesilesi ile Şemsa ve Taylan Hocalarla konuştu. 
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!