Ayla Önder onderayla@gmail.com
Türkiye’de bu kez şiddete karşı mücadele eden bir dernek hedefte. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği, ‘hukuk ve ahlaka’ aykırı davranmakla suçlanıyor. Kadın savunmasıyla, ‘aileyi yok etme’ fikrini örtüştürüyorlar. Dernek 1 Haziran’da görülecek davaya destek bekliyor.
Kurşunlandılar, testereyle kesildiler, iple boğuldular, yakıldılar! Bazen sokakta, bütün mahallelinin bakışları karşısında, bazen de çocuklarının gözü önünde katledildi kadınlar. Katil kocaydı, babaydı, ağabeydi, sevgiliydi. Yaşam hakları en güvenli aile ortamında ellerinden alındı. 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun vardı. Ne var ki bu yasaya rağmen günbegün bu cinayetler arttı. “Adı olmayan” kadının canı da yok! Ve bu ortam patriyarka tarafından üretiliyor. Erkek egemen sistemde kadınların ölüm haberleri hiç bir şekilde hız kesmedi. “Namus”a bağladılar, “intikam” dediler ve gencecik kadınları hayattan kopardılar. Bazen de kadınları ölüme ittiler. Fiziksel ve cinsel şiddet başta olmak üzere her türlü şiddet biçimlerine tanık olduk ülkece. Bu şiddet biçimleri arasında intihara itme de dikkat çekiciydi. Kadınları ve kız çocuklarını “namus” adı altında canına kıymaya veya kendini yakmaya yönlendirdiler! Veya 9. katlardaki pencerelerden itilerek, dik bir yamaçtaki uçurumdan atılarak en vahşi biçimlerde koparıldılar hayattan. “Kaza süsü” verilerek arkada suçlu bırakmamak için senaryolar hazırladılar!
Şiddet daha da barbarlaştı
12 yıl önce, lise öğrencisi Münevver Karabulut feci bir yolla öldürüldüğünde, kadın cinayetlerinin geldiği nokta herkesi daha fazla ürküttü. Ve bu katliamın ardından bir platform kuruldu. Gülsüm Kav öncülüğünde kurulan bu oluşum “Kadın Cinayetlerini Durduracağız” sloganıyla faaliyete geçti ve adını da bu iç yakıcı talepten aldı. Platformun Kurucularından biri olan Gülsüm Kav feminist bir kadın. “Artık geldiğimiz noktada şiddet olağanüstü bir boyuta ulaştı ve daha da barbarlaştı” diyordu. Kadın düşmanlığı yapan muhafazakar yapının ataerkil şiddeti körüklediğine işaret ediyor. Eşinden boşanmak veya ilişkisini bırakmak isteyen kadınlar için artık o koca veya sevgili potansiyel tehlikeydi. Bir kadın kırımı yaşanırken, bu tablonun “münferit” gösterilmesi karşısında tepkiler arttı ve şiddet karşıtı protestolar da çoğaldı son dönemlerde… Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu da dernek olma yoluna gitti. Derneğin kurucuları, Gülsüm Kav, Fidan Ataselim ve Melek Önder’le birlikte katledilen kadınların aileleri, barolardan, sendikalardan ve diğer kuruluşlardan kadınlardı.
Kapatma kararı tebliğ edildi
Kadın katliamlarına dikkat çeken Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği şimdi, yasal bir tehditle de karşı karşıya. Derneğe kapatma davası açıldı. Savcılar tarafından “ahlaka aykırı” hareket ettiği ve “aile yapısını zedelediği” gerekçesiyle feshi talep edildi! 12 yıldır Türkiye’de kadına yönelik yüksek düzeyde şiddeti vurgulamak için mücadele eden derneğe yapılan mecazi anlamıyla taşları bağlamak! Gruba “hukuka ve ahlaka aykırı hareket etmekten dolayı” kapatma talebini tebliğ ettiler. Dava, nafaka ödememe nedeniyle cezaevine giren bir kocanın şikayetiyle açılmış! Herhangi somut gerçeğe dayanmayan birkaç şikayet üzerine kurgulanan bu dava, 1 Haziran’da görülecek. Derneğin “aile yapısını yıktığı” iddiası da yine “suç uydurma” olarak yorumlanıyor. Dernek yönetimi “Hukuksuz ve mesnetsiz iddialarla bize suç uydurulmaya çalışılıyor” açıklamasıyla da bu gerçekliğe dikkat çekiyor
Aile kurumunu yok etme suçu!
Bir İstanbul savcısının “yasal olmayan ve ahlak dışı faaliyetler” nedeniyle bir kadın hakları derneğini kapatmaya kalkması bir ilk. Dernek, İstanbul Sözleşmesi’nin iptaline karşı eylemler düzenleyenler arasındaydı. Şiddetle mücadele amaçlı olarak uluslararası bir anlaşma olan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmaması çağrısını defalarca yinelemişti. Derneğin Sekreteri Fidan Ataselim’e göre, Türkiye’nin anlaşmadan çekilmesine yönelik olarak yürüttükleri mücadeleye karşı bir tutum alınmıştı. Böylece, kadın cinayetlerinin belgelenmesi ve takibi alanındaki faaliyetler suç sayıldı! Dernek, “kadın haklarını savunma bahanesiyle aile kurumunu yok etmekle” itham ediliyordu. Duruşmanın ilk oturum tarihi 1 Haziran 2022. Birçok feminist kadın destek amaçlı duruşmaya geleceğini beyan etti. 16 Nisanda Türkiye’nin birçok şehrinde kapatma tehdidine karşı protesto gösterileri gerçekleştirdi.
12 yıllık bir dayanışma ağı
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği Temsilcisi Melek Önder, 12 yıl adım adım örülen bu kadın dayanışma ağının çok güçlü olduğunu söylüyor. Diyor ki; “Biz kadın cinayetlerini durdurmak için 12 yıl önce mücadeleye başladık. Gazetelerin üçüncü sayfalarında ‘aşk, sevgi cinayeti’ olarak yayınlanan o haberlerin hayatta kalabilen özneleriyle görüştük. Bizim mücadelemizin ne olduğunu adıyla, hedefiyle, özneleriyle ortaya koyduk. Öldürülen kadınların mahkemelerce alelade kapatılmış dosyaları bizlere ulaştı. Katledilen kadınların yakınları ile birlikte tüzel kişilik elde etmek için harekete geçtik. En sonunda “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ni kurduk. Bu topraklarda tanık olduğumuz ‘kadın cinayeti” kavramı sürekli gündemimizde yer aldı. Şüpheli kadın ölümlerinde gerçekleri açığa çıkardık. Tüm kadınlarla yasaların, yönetmeliklerin uygulanmasının peşine düştük. Her ay yayınladığımız verilerle nasıl bir yaşam savaşı verdiğimizi gösterdik. Kadınların eşitlik mücadelesini yok sayanlar karşısında ‘Asla yalnız yürümeyeceksin’ dedik. Hiçbir kadını şiddet karşısında yalnız bırakmadık.”
Ayak basmadığımız bir adliye bırakmadık
Derneğin üzerine hukuksuz ve hiçbir dayanağı olmayan iddialarla “kanuna ve ahlaka aykırı faaliyet yürütmek” suçlamasıyla gelinmesi tam da bu dönemde çok düşündürücü. Bazen çocukların da anneleriyle birlikte öldürüldüğü vakaların mahkeme duruşmalarında, acılı ailelerin yanından ayrılmadıklarını belirten Dernek sözcüsü Melek Önder, sürecin manidar olduğuna dikkat çekiyor ve şu yorumu yapıyor; “Davaları sahiplendik, yıllardır Türkiye’nin dört bir yanında ayak basmadığımız bir adliye dahi bırakmadık. Bu mücadeleyi yürütmek için çabalayan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ne hukuksuz ve hiçbir dayanağı olmayan iddialarla ‘kanuna ve ahlaka aykırı faaliyet yürütmek’ suçlamasıyla fesih davası açıldı. Biz kadın cinayetleri dursun diye mücadele ederken, hükümet kadın cinayetlerinin azaldığını ve bu sorunun çözüldüğünü söylemek istiyor. Bunu çözümlemenin bir yolu olarak da gerçekleri ortaya çıkaran bir derneği fesh etmek istiyorlar!”
Umudumuz var
“Kadın savunmasıyla aileyi yok etme fikrini bir görüyorlar. Daha önce de İstanbul Sözleşmesi kaldırılmıştı. Şimdi de kadın cinayetlerine karşı mücadele eden derneğinizin kapatılmak istenmesine karşı cevabınız nasıl olacak?” sorumuzu yöneltiyoruz Melek’e. Kadınların şiddetle en fazla cebelleştiği bu dönemin de altını çizerek… Yanıtı şu ifadeleriyle aktarıyor; “Tüm bunları değiştirecek gücümüz, umudumuz var. İstanbul Sözleşmesi’nden imzayı çekenlerden, Kadınların eşit ve özgür olmasını istemeyenlerden, göstermelik yasalar çıkaranlardan, kadınları ve LGBTİQ+’ları şiddetle baş başa bırakanlardan beklentimiz yok. Kadınların yaşadığı sorunlarla ilgilenmek yerine, derneklerini kapatmakla, örgütlenmelerini engellemekle uğraşanlardan beklentimiz yok. Emekçilere krizden başka bir şey vaad etmeyenlerden beklentimiz yok. O nedenle de eşit ve özgür dünyayı, biz mücadelemizle var edeceğiz.”
Kimse bizi durduramaz
Kadınların öldürülmemesi için mücadele eden bir STK’yı kapatmak niye? Bu sorunun yanıtının dikensiz gül bahçesi yaratmakla ilgili olduğunu hepimiz biliyoruz. Dernek yönetimi davanın tüm kadınları ilgilendirdiğinin altını çiziyor. Melek Önder sözlerini şöyle noktalıyor; “Türkiye’de kadın cinayetleri böyle devam ederken, yaşam hakkımız söz konusuyken kimse bizi durduramaz. Biz eşit ve özgür olana kadar mücadelemize devam edeceğiz. Her ay kadın cinayeti verilerini açıklamaya, Türkiye’nin dört bir yanında süregelen davaları takip etmeye, illerin meydanlarında eylemler yapmaya devam edeceğiz. Milyonlarca kadının mücadelesi görmezden gelinemez. En önemlisi, kadın cinayetlerini durdurma mücadelesi durdurulamaz ve durmayacak.”