“Kadın emeğinin örgütlü mücadelesini örüyoruz”

TKP’den milletvekili adayı Hale Mildan, “Semt evlerimizde, işyerlerimizde Kadın Dayanışma Komitelerini kuruyoruz. Kadın Dayanışma Komitelerinde kadınların örgütlü mücadelesini örüyoruz” diyor. Meclis’e girerse kadın emeği alanında atacağı adımların da gücünü bu örgütlülükten alacağını söylüyor.
TKP İSTANBUL 3. BÖLGE MİLLETVEKİLİ ADAYI HALE MİLDAN:
Paylaş:
Yadigar Aygün
Yadigar Aygün
yadigaraygun93@gmail.com

TKP İstanbul 3. Bölge Milletvekili Adayı Hale Mildan ile seçimleri, adaylığını, kadın emeğine dair sorunları ve politika önerilerini konuştuk.

Hale Mildan 33 yaşında, İstanbul Üniversitesi Antropoloji bölümünden mezun. “20’li yaşlarından bu yana emeğiyle hayatını geçindirmeye çalışan işçi bir kadın” olarak tanıtıyor kendisini. Aynı zamanda TKP çatısı altında oluşturulan Kadın Dayanışma Komitelerinin İstanbul Bakırköy sözcüsü olduğunu belirtiyor.

Önce kadın emeğine dair acil çözüm bekleyen sorunları konuşuyoruz Hale’yle. Türkiye’nin özellikle son 20 yıldır ciddi bir gericileşme politikasıyla karşı karşıya olduğunu vurguluyor. Laikliğin aşama aşama kaybedilmesi, din-ahlak adı altında artan sömürüler, kadının toplumsal yaşamdan uzaklaştırılmaya çalışılması vb. süreçlerin kadın emeğine de ağır darbe vurduğunu söylüyor. “En ufak bir kriz ortamında ilk gözden çıkarılanların kadınlar olduğunu görüyoruz, yaşıyoruz. Yine çalışma hayatlarında ikinci sınıf muamelesi görmemiz, kayıtdışı çalışmaya mecbur bırakılmamız, tacize ve mobbinge daha sık maruz bırakılmamız gibi başlıklar da yakıcı sorunlarımızdan” ifadelerini kullanıyor.

Hale, kadın emeğine dair sorunların bu seçim döneminde yeterince gündemleştirildiği kanısında değil. “Seçim döneminde bu alana pek odaklanılmıyor; bu meseleler üzerine konuşulmuyor. Bizim için kadına yönelik her türlü ayrımcılık kadar, kadının eşit yurttaş olarak toplumda yer edinmesini sağlayacak olan çalışma hakkı da önemli bir konu” diyor ve şu eklemeyi yapıyor:

“Örneğin eşit işe eşit ücret sloganı, kadın hakları konusunda en öne yazılması gereken sloganlardan biri. Ancak kadının toplumsal yerini yalnızca ‘anne, kız kardeş’ gibi konumlandıran gericiliğe karşı kadının eşit bir yurttaş olmasını, yalnızca emek-sermaye çelişkisi içerisindeki konumu belirleyebilir. Bugün Kadın Dayanışma Komiteleri olarak da Komünist Kadınlar olarak da mücadelemiz bunun üzerinedir.”

Kadın işçiler AKP zihniyetinden kurtulmak istiyor

Kadın işçiler bu seçimlerden ne bekliyor, ne istiyor? Gözlemlerini soruyoruz Hale Mildan’a; şu yanıtı veriyor:

“Faturalar, ev kiraları, market-Pazar fiyatları, düşük ücretler, her geçen gün ağırlaşan yoksullaşma… Cemaatleşmelerin kadınlar üzerindeki baskıları… Az önce de bahsettiğimiz, gericileşmenin getirdiği ağır sonuçlar… Laikliğe dönük saldırılar ve ekonomik kriz, kadınlar üzerinde diyalektik bir süreci işleterek sömürüyü artırıyor. Sadece seçimlerde değil, hayatın her alanında önce laiklik mücadelesinin yükselmesini bekliyorlar. AKP düzeninin ve zihniyetinin artık son bulmasını istiyorlar. Sonrasında da emeğin gerçek karşılığını aldıkları insanca bir yaşamı kazanmaya doğru ilerleme bekliyorlar.”

Kadın emeğine dair somut politika önerilerini konuşuyoruz bu kez. Örneğin işyerlerinde cinsiyete dayalı ücret eşitsizliği, kreş meselesi, cinsiyetçi iş bölümü, iş yaşamında şiddet ve taciz… Meclis’e girerse, elbette bu sorunların çözümü için atacağı somut adımların olduğunu söylüyor. Geçen yıl yayımladıkları Kadın Çözüm Belgesi’nde bu adımları net şekilde paylaştıklarına dikkat çekiyor.

Söz konusu belgede, “Cumhuriyet’in 100’üncü yılına yaklaşırken eşit, özgür, bağımsız ve laik bir ülkenin kuruluşunda kadınların en önemli toplumsal dinamiklerinden biri olacağından emin olan Türkiye Komünist Partisi, iktidara geldiğinde kadınların kurtuluşu için şu adımları atmakla başlayacaktır” deniyor ve 20 madde sıralanıyordu. Bu maddelerden kadın emeğiyle ilgili olan bazıları şu şekildeydi:

  • “Aynı işi yapan tüm emekçiler aynı ücreti alacak, kadın emekçilerin daha düşük ücretlendirilmesi ayrımcılık suçlaması ile nefret suçu bağlamında değerlendirilerek, cezalandırılacaktır.
  • İşyerlerinde kreş açılması zorunluluğu, sadece kadın işçi sayısı kriterine göre değil, çalışan tüm emekçilerin ihtiyaç ve talepleri göz önüne alınarak belirlenecektir.
  • İşyerinde -bir kişi bile olsa- emziren annelerin çocuklarını emzirmeleri için emzirme odalarının bulundurulması zorunlu hale gelecektir.
  • Doğum sonrası çocuk bakımı için kadınlara verilen ücretli izin hakkı, talep edilmesi durumunda diğer ebeveyn için de sağlanacaktır.
  • Her işyeri ve mahalleye ücretsiz kreş ve gündüz bakımevleri açılacaktır. Tüm yurttaşların bu kreş ve bakımevlerinden eşit ve ücretsiz bir şekilde yararlanması devlet tarafından planlanacaktır.
  • Çocukların bakımı, sağlıklı gelişmesi ve eğitimi her iki ebeveynin ve devletin kamusal yükümlülüğü olacaktır.
  • Ev işleri için mahallelerde tüm yurttaşların kolaylıkla karşılayabileceği düşük ücretli yemekhaneler ile çamaşır ve ütü evleri kurulacaktır.”

Kadın Dayanışma Komiteleri

Sendikalardaki erkek egemenliği, kadın emeğine dair özel politikalar üretilmeyişi ve bununla bağlantılı olarak kadın işçilerin örgütsüzlüğüne dair ne gibi adımlar atmayı düşündüğünü de soruyoruz Hale’ye. “Bu başlıktan bahsederken Türkiye işçi sınıfı hareketlerinden bahsetmeden geçemeyiz” yanıtını veriyor.

Türkiye işçi sınıfı tarihinde kadınların ön planda olduğu örgütlenmelerin, hareketlerin mevcut olduğunu belirterek, “İşçi sınıfı örgütlüyse otomatik olarak kadınlar da örgütlü oluyor. İşçi sınıfı örgütsüzleştirildikçe gericileşmeyle de birlikte kadınlar daha da örgütsüz bir hale geldi” diye konuşuyor.

Hale Mildan, bu konunun yalnızca Meclis’te çözülecek bir konu olmadığını da vurguluyor. Seçimlerin ötesinde, işçi sınıfının güçlendirilmesi ve kadınların mücadeleye dâhil edilmesiyle bu sorunun çözüleceği görüşünde. “Bunun çalışmalarını TKP olarak somut bir şekilde yürütüyoruz” diyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Semt evlerimizde, işyerlerimizde Kadın Dayanışma Komitelerini kuruyoruz. Kadın Dayanışma Komitelerinde kadınların örgütlü mücadelesini örüyoruz. İktidarın ve yandaşlarının sembolik olarak aralarında bulundurdukları kadınlar değiliz biz. Partimizde de bulunan, Kadın Dayanışma Komitelerinde örgütlenen tüm kadınlar, gerçek emekçi kadınlardan oluşuyor. Hatta TKP’nin kadrolarına bakarsanız kadın-erkek sayılarının eşit olduğunu görürsünüz. Bazı alanlarımızda kadınların daha yoğun olduğu çalışmalarımız da mevcut. Biz örgütlenen bir partiyiz. Örgütlülüğümüzü emek ekseninden kurduğumuz için de Meclis’te de sokakta da işyerinde de bu emeğin örgütlülüğü yansır.”

İki ittifakın sessizliği rahatsız edici

Son olarak diğer partilerin ve ittifakların seçim bildirgelerinde, programlarında kadınlara ve özellikle kadın emeğine dair politika önerilerini nasıl bulduğunu soruyoruz Hale Mildan’a; şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Kadın sorununa dair ortada konuşmama durumu hâkim. Millet İttifakı içerisinde İstanbul Sözleşmesi’ne dair ortak bir kanı yok. Cumhur İttifakı’nda zaten apaçık bir kadın düşmanlığı var.

Emek ve Özgürlük İttifakı’nda bu soruna dair görüşler var. Onun dışındaki diğer iki ittifaktan partilerin sessizliği rahatsız edici.

Biz, parti programımızda da çözüm belgemizde de anayasamızda da bu konuya derinlemesine yer veriyoruz. Kadınlar bizim mücadelemizde gerçek emekçi sınıfın temsilcileridir. Eşit yurttaşlık için mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz.”

*Bu haber, Rosa Luxemburg Stiftung tarafından desteklenen ‘Solun Kadın Emeği Politikaları: Sorunlar ve Çözümler’ başlıklı çalışmamız kapsamında yayımlanmıştır.

Fotoğraf: TKP

Paylaş:

Benzer İçerikler

Tarım ve sanayi işçileriyle, emeğin kenti haline gelmiş Bursa’da hem Yeşil Sol Parti hem de SOL Parti’den vekil adayı olarak gösterilen kadın işçilerle bir araya geldik. Kadın işçilerin yaşadıkları sorunları ve partilerinin kadın sorunlarına dair çözüm önerilerini konuştuk.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!