Kadın gazeteciler daha fazla baskı, engel ve mobbingle yüz yüze

TGS’nin ‘Türkiye’de Gazetecilik: Algı ve Profil Araştırması’, medya sektöründe toplumsal cinsiyet temelli eşitsizlikleri de gözler önüne seriyor. Buna göre, kadın gazeteciler daha güvencesiz çalışıyor; baskı, mobbing ve sansüre daha çok maruz kalıyor, meslek hastalıklarına daha fazla yakalanıyorlar.
Paylaş:
Sare Öztürk
Sare Öztürk
ozturksare48@gmail.com

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), iki hafta önce Türkiye’de Gazetecilik: Algı ve Profil Araştırması başlıklı bir rapor yayımladı. Avrupa Gazeteciler Federasyonu’nun (EFJ) desteği ile yapılan araştırmanın saha çalışması, Adhoc Araştırma tarafından yapıldı.

Rapor, Türkiye’de gazetecilik mesleğini icra ederken çalışanların karşılaştıkları zorluklara, çalışma koşullarına, meslek hastalıklarına, mobbinge odaklanmasının yanı sıra sektörün mevcut durumuna dair algıyı da gösteriyor. Gazetecilerin baskı, engel, sansür ya da oto-sansürle karşılaşma durumlarını ve mesleki örgütlenmeye bakışlarını verilerle açıklıyor. Sektöre dair ihtiyaç, algı, beklenti ve öncelikleri ortaya koyuyor. Aynı zamanda rapor, medya sektörünü güncel olarak ulaşılabilir kılacak veri tabanı ihtiyacını vurgularken alana dair araştırmaların artması gerektiğinin altını çiziyor.

Kasım 2022 ile Ocak 2023 tarihleri arasında 285 gazeteciyle, telefon üzerinden yapılandırılmış bir anket formu yardımıyla görüşülerek yapılan araştırma; cinsiyet, yaş, eğitim, il dağılımı, ulusal ve yerel düzeyde kurum ölçeği ve sendika üyeliğine göre alt kırılımlar ile sektöre dair detaylı niceliksel veriler içeriyor. Söz konusu anket formunda, özel olarak toplumsal cinsiyet eşitliği/eşitsizliğine odaklanan herhangi bir sorunun yer almadığı görülüyor. Buna karşın verilerin cinsiyete göre ayrıştırılmış analizi, kadın gazetecilerin durumuna, deneyimlerine ve sektördeki toplumsal cinsiyet temelli eşitsizliklere dair çok şey söylüyor.

Ben de bu yazıda, rapordaki cinsiyet dağılımı üzerinden toplumsal cinsiyete, kadınların sektörde yaşadığı sorunlara dikkat çekmeye çalışacağım.

Medyada cinsiyetçi iş bölümü sürüyor

Araştırmaya göre gazeteciler, çoğunlukla küçük işletmelerde, haftalık 45 saatin üzerinde, yıllık haklarını kullanmadan ve düşük ücretlere çalışıyorlar. Sektördeki hak gaspları, cinsiyet ve yaş kırılımlarında farklılıklar gösteriyor. Sektörde en çok sömürüye maruz kalanlar gençler ve kadınlar. Erkeklere göre kadınlar daha düşük ücrete, güvencesiz olarak çalışıyor, daha fazla meslek hastalığı yaşıyorlar.

Rapor cinsiyet dağılımı ağırlıklandırılarak analiz edildiğinden veriler Türkiye temsili sağlıyor. Araştırmaya katılanların yüzde 38,5’ini kadınlar, yüzde 61,5’ini ise erkekler oluşturuyor. Bu oran, gazetecilik mesleğinin ağırlıklı olarak erkekler tarafından yapıldığının da işaretini veriyor. Aynı zamanda Türkiye’de gazetecilerin yüzde 62’si 36 yaş ve üstüyken, yüzde 38’i 35 yaş altından oluşuyor.

Raporda, işyerinde cinsiyete dayalı ayrımcılık, cinsiyet dağılımı üzerinden veriler incelendiğinde ortaya çıkıyor. Gazetecilerin kurumda hangi pozisyonda çalıştığına baktığımızda kadınlar çoğunlukla muhabir, editör, teknik rollerde çalışırken; genel yayın yönetmeni, yayın koordinatörü, haber müdürü gibi yönetim pozisyonunda çalışan erkeklerin oranı (yüzde 46,4) kadınları (yüzde 27,5) geçiyor. Bu dağılım gösteriyor ki kadınlar medya kuruluşlarında yönetici olarak çalışmada sorun yaşıyorlar.

Kurumdaki rollerin dağılımı

Ev içi karşılıksız emeğin yansımaları

Rapor, hem sektörde hem de son çalışılan kurumda erkek gazetecilerin kadınlara kıyasla daha uzun süre çalıştıklarını ortaya koyuyor. Türkiye’de çok sayıda kadının iş yaşamının, ev içi patriyarkal sömürü nedeniyle sekteye uğradığı düşünülürse bu veri şaşırtıcı değil.

Bununla ilişkili başka bir dikkat çekici veri, pandemiyle birlikte değişen çalışma biçimlerinde görülüyor. Kadınlar (yüzde 68) erkeklere göre (yüzde 78,2) daha az işyerinde çalışıyor. Evden çalışmada ise cinsiyetler arası fark daha belirgin şekilde ortaya çıkıyor; evden çalışan kadınların oranı (yüzde 16,8), erkeklerin oranının (yüzde 4,8) tam 3,5 katı.

Dolayısıyla bu veri şu soruyu akıllara getiriyor: Kadınların karşılıksız ev içi emeğinin buna etkisi ne? Kuşkusuz tek neden olmamakla birlikte önemli bir etkisi olduğu tahmin edilebilir.

Nicel verilerin altında örtük olan karşılıksız ev içi emeğin yansımalarını, mesleği icra ederken yaşanan zorluklar tablosuna dikkatli bir şekilde baktığımızda da görebiliriz. Örneğin, mesleki gelişim için zaman sorunu yaşayan kadınların oranı yüzde 53,8 iken, erkeklerde bu oran yüzde 36,6. Yoğun çalışmaya ek olarak karşılıksız ev içi emek, kadınların zaman sorununda etken olabilir.

Bununla paralel olarak mesleğinden dolayı kendini zorlanmış ve tükenmiş hisseden kadınların oranı (yüzde 59), erkeklerin oranının (yüzde 26,8) iki katından fazla.

Tüm bunlara ek olarak kadınlar, kişisel gelişim için zaman bulamadıkları gibi finansal olarak erkeklere göre daha fazla kaynak sorunu yaşıyorlar.

Kadınlar ve gençler daha çok mobbinge maruz kalıyor

Meslek hayatları boyunca mobbinge maruz kalma oranlarına baktığımızda kadınlar (yüzde 59,7) erkeklere göre (yüzde 21,7); 35 yaş altı gazeteciler (yüzde 55,9) ise 36 yaş ve üstüne göre (yüzde 24,9) çok daha fazla mobbinge maruz kalıyor. Bu, aynı zamanda medya kuruluşlarındaki cinsiyete ve yaşa dayalı ayrımcılığın ciddi şekilde devam ettiğini gösteriyor.

Kayıtdışılık oranı kadınlarda çok daha yüksek

Sigortalılığa dair verilerin cinsiyet dağılımında da farklar ortaya çıkıyor. Gazetecilerin yüzde 7,7’si sigortasız çalışıyor. Kadınlarda sigortasız olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 16,6’yken, erkeklerde bu oran yüzde 2,3. Buna göre, kadınlarda kayıtdışılık oranı, erkeklerin 7 katından fazla. Bununla bağlantılı olarak, emeklilik oranlarında da ciddi bir farklılık söz konusu. Erkeklerde emekli olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 12‘yken kadınlarda bu oran yüzde 3,3.

Öte yandan basın, medya ve gazetecilik sektöründe çalışanların 5953 sayılı Basın İş Kanunu’na tabi olması gerekiyor. Sektörde daha çok 212 olarak bilinen bu yasa, gazetecilerin on yıllar önce mücadeleyle kazandığı, yalnızca onlar için değil, basın özgürlüğü için de büyük önem taşıyan bazı haklar içeriyor. Örneğin bu yasaya göre, patronun kendisine yalan haber hazırlaması için baskı yapması durumunda, gazeteci iş akdini tek yanlı olarak feshetme ve tazminatını alma hakkına sahip.

Ancak patronları karşısında gazetecileri güvence altına alan bu yasaya tabi çalışanların oranı yalnızca yüzde 44,7. Gazetecilerin işkolu üzerinden değil de genel sigortalı (4857 sayılı İş Kanunu) olma oranları ise yüzde 39,1. Bu durum, gazetecilerin haklara erişimde sorunlar yaşamasına neden olduğu gibi basın kartı almalarına da engel teşkil ediyor.

5953 sayılı Basın İş Kanunu üzerinden sigortalı olma durumunda erkeklerin oranının (yüzde 51,7) kadınlara (yüzde 32,4) göre daha yüksek olduğu görülürken, 4857 sayılı İş Kanunu’na bağlı olanlarda kadınların oranı (yüzde 47,7) erkeklere göre (yüzde 34) yüksek. Bu veri, sektörde kadınların daha güvencesiz ve hak gasplarına açık şekilde çalıştığına işaret ediyor.

Kadınlar daha çok baskı, engel ve sansürle karşılaşıyor

Rapora göre, gazetecilerin neredeyse yarısı siyasi baskı hissettiğini söylerken, her 4 gazeteciden 1’i mesleği değiştirmeyi düşündüğü bir dönemin olduğunu belirtiyor. Bu noktada kadınların (yüzde 63,1) siyasi baskıyı daha yoğun hissettikleri görülüyor. Öte yandan, mesleğini yaparken çalıştığı kurumdan baskı gördüğünü söyleyen kadınların oranının, erkeklerin iki katı olması da dikkat çekici.

Bu baskıların yanı sıra kadınlar, haberlere erişim engeli, darbedilme, dijital materyallere el konması, işkence ve kötü muameleye maruz kalma, cinsel saldırı tehdidi alma, adli kontrol uygulaması gibi engellerle daha fazla karşılaşıyor.

Bir diğer dikkat çekici veri ise şu: Kadınların yüzde 52,6’sı sansüre uğradığını söylerken bu oran erkeklerde yüzde 37,1. Diğer yandan, 36 yaş altı gazetecilerin de sansüre uğrama durumları (yüzde 53,3) cinsiyet dağılımı ile yakın bir oranda çıkıyor.

Kadınlarda meslek hastalıkları daha yaygın

Araştırmada öne çıkan başka bir başlık ise meslek hastalıkları. Gün boyu ayakta, ekipmanlar nedeniyle ağır kaldırmaya bağlı hastalıkların yanı sıra masa başı çalışmanın getirdiği hareketsizlikten doğan meslek hastalıkları mevcut.

Meslek hastalıklarının başında yüzde 39,4 oranıyla görme bozukluğu geliyor. Bunu yüzde 26,4 oranıyla bel ve boyun fıtığı rahatsızlığı takip ediyor. Eklem ağrıları, stres bozukluğu ve anksiyete de yaygın görülen meslek hastalıkları arasında. Ve bu meslek hastalıklarının tümünde kadınların oranı erkeklere göre daha yüksek.

Rapora göre, psikolojik desteğe erişimde de gazeteciler sorun yaşıyor; “Hiç psikolojik destek almadım” diyenlerin oranı yüzde 76,7’yi buluyor. Kadınların yarısından fazlası (yüzde 57,3) hiç psikolojik destek almadığını belirtiyor. Öte yandan geçmişte en az bir kere psikolojik destek aldığını söyleyen ya da bugün psikolojik destek almakta olan kadınların oranının erkeklerden yüksek olduğu görülüyor.

Meslek hastalıkları

Örgütlenme ve eğitim

Pek çok alanda olduğu gibi sendikal örgütlenme sorunu gazetecilikte de yaşanıyor. Araştırmaya göre, “Sendika ve meslek örgütlerinin hiçbirine üye değilim” diyenlerin oranı yüzde 58,9’u buluyor. Bir mesleki örgüte üye olduklarını belirtenler arasında ise TGS’ye üye olanlar, yüzde 20,6 ile başı çekiyor. İkinci sırada yüzde 12,1 ile Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), üçüncü sırada ise yüzde 6,9 ile DİSK Basın-İş geliyor.

TGS üyeleri arasında kadınlar ve erkeklerin oranı birbirine yakınken, TGC’de erkeklerin oranı kadınların iki katından fazla. DİSK Basın-İş üyeleri arasında ise TGC’nin aksine, kadın oranının yüksekliği dikkat çekiyor.  

Mesleki örgütlenmelere üyelik durumu

Rapora göre, gazetecilerin en çok ihtiyaç duydukları mesleki eğitimler arasında iş hukuku ve sosyal haklar eğitimi yüzde 53,3 oranıyla ikinci sırada. Kadın gazetecilerin yüzde 50,8’i, erkeklerin ise yüzde 54,4’ü bu eğitimi almak istiyor. Bu oranların yüksekliği, sendikalar için önemli bir gösterge; çünkü gazetecilerin kendi haklarını savunmada sorun yaşadıklarını, hak gasplarına açık olduklarını ortaya koyuyor.

Burada bir kısmına dikkat çektiğim Türkiye’de Gazetecilik: Algı ve Profil Araştırması, kuşkusuz yukarıda anlatılanlardan fazlasını içeriyor. Ancak aynı zamanda şunu gösteriyor ki kadın gazetecileri merkeze alan, ücretli-ücretsiz emeğe odaklanan güncel araştırmalara acil ihtiyaç var. Türkiye’de Kadın Gazeteciler: Algı ve Profil Araştırması başlığında bir araştırma daha neden olmasın!

*Fotoğraflar ve tablolar, TGS raporundan alınmıştır.

Paylaş:

Benzer İçerikler

Gösterilecek içerik bulunamadı!
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!