Kadın hekimler toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin röntgenini çekti!

Türk Tabipleri Birliği’nden (TTB) kadınlar, birliğin içinde toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik önemli bir çalışmaya imza attı. TTB Kadın Sağlığı ve Kadın Hekimlik Kolu, 'Cinsel Şiddeti Önleme ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Destekleme Yönergesi'ni hazırladı. Bu yönergeyle tabip odalarında erkek şiddetine karşı 'başvuru noktaları' oluşturulması hedefleniyor. Psikiyatrist Aytül Gürbüz Tükel, pandemiyle birlikte daha da artan erkek şiddetinin bir 'halk sağlığı sorunu' olduğunu vurguluyor
Paylaş:
Ayla Önder
Ayla Önder
onderayla@gmail.com
Ayla Önder     onderayla@gmail.com

Türk Tabipleri Birliği’nden (TTB) kadınlar, birliğin içinde toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik önemli bir çalışmaya imza attı. TTB Kadın Sağlığı ve Kadın Hekimlik Kolu, ‘Cinsel Şiddeti Önleme ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Destekleme Yönergesi’ni hazırladı. Bu yönergeyle tabip odalarında erkek şiddetine karşı ‘başvuru noktaları’ oluşturulması hedefleniyor. Psikiyatrist Aytül Gürbüz Tükel, pandemiyle birlikte daha da artan erkek şiddetinin bir ‘halk sağlığı sorunu’ olduğunu vurguluyor

Türk Tabipleri Birliği (TTB), iç işleyişindeki tüm kural ve tutumları, toplumsal cinsiyet eşitliğini temel alan bir yaklaşımla gözden geçirerek yeni bir yönerge hazırladı. ‘Cinsel Şiddeti Önleme ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Destekleme Yönergesi’nde erkek şiddetine karşı gerçek ve kalıcı çözümlerin üretilmesi, şiddete maruz bırakılanların desteklenmesi, ayrımcılığın önlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin desteklenmesi için yapılması gerekenler kapsamlı şekilde ele alınıyor. Söz konusu çalışma 3 Temmuz’da yapılacak 73. TTB Büyük Kongresi’nde Genel Kurul’a sunulacak ve kabul edilirse tüm tabip odalarında uygulamaya konulacak.

Nesiller boyu ayrımcılığın yol açtığı zararlar

TTB’nin 2006’da yapılan 55. Olağanüstü Büyük Kongresi’nde ‘Kadın Sağlığı ve Kadın Hekimlik Kolu’ kurulması kararı alınmıştı. Bu kararın hayata geçmesiyle, TTB’de toplumsal cinsiyet eşitliğini desteklemeye dönük çalışmalar hız kazanmıştı.

TTB’den kadınlar, şimdi bu yönergeyle eşitsizliğe karşı mücadelede elde ettikleri kazanımlarına bir yenisini ekliyor. Yönergenin fiili olarak uygulamaya konulmasından sonra atılacak kurumsal adımlar da belirlenmiş. Bütün bunların toplamı, nesiller boyu ayrımcılığın yol açtığı zararların giderilmesi ve eşitliğin ilerletilmesi noktasında anahtar bir öneme sahip.

Her alanda eşitsizliğe karşı mücadele

TTB Kadın Sağlığı ve Kadın Hekimlik Kolu Yürütme Kurulu Üyesi, Psikiyatrist Aytül Gürbüz Tükel, cinsel şiddeti önleme ve toplumsal cinsiyet eşitliğini desteklemeye dair çalışmaların TTB bünyesinde çok uzun süredir devam ettiğini söylüyor.

Tükel, yönergenin çok kapsamlı özelliklerinden söz ediyor. Okuduğumuz yönergede şu bilgi dikkat çekiyor: “TTB bünyesinde eşitsizliğe karşı oluşturulan Yönerge, ilkesel olarak ekonomik, toplumsal, siyasal, hukuki ve sosyal alanda; erkek egemen sistem nedeniyle geri plana itilen kadınların yaşadığı eşitsizliğe karşı verilen mücadele zemininde hareket eder.”

Psikiyatrist Tükel, İstanbul Tabip Odası (İTO) Kadın Komisyonu üyelerinin yaklaşık 2 yıllık bir çalışma sonucu bu yönergeyi hazırladığını, 2018 yılında ise İTO Genel Kurulu’nda yönergenin kabul edildiğini anlatıyor. Yönergenin kabulünden sonra İTO bünyesinde Cinsel Şiddeti Önleme ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Destekleme Birimi oluşturulmuş. TTB Kadın Sağlığı ve Kadın Hekimlik Kolu ile İTO Kadın Komisyonu’nun ortak çalışması ile yönerge son şeklini almış. Şimdi TTB Büyük Kongresi’ne sunulmayı bekliyor.

‘Kadın hekimin çalışma ortamı riskli alanlara dönüşebiliyor!

Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu, mesleğin tüm alanlarında toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bir anlayışı hayata geçirmeyi amaçlarken “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Tutum Belgesi” ilkeleri üzerinden hareket ediyor. Hem hekime ve hem kadına yönelik şiddetin giderek arttığı bir iklimde, kadın hekimlerin her iki şiddet türünün daha kolay hedefi haline getirildiği vurgulanıyor. “Çalışma ortamlarının kadın hekimler için cinsel saldırı, fiziksel ve psikolojik şiddet de içinde olmak üzere bütün şiddet olayları açısından riskli ortamlara dönüşmesi” tespiti yapılıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin en temel insan haklarından olduğu vurgulanıyor. “Toplumsal cinsiyet eşitliği olmadan adalet olmaz, toplumsal gelişim olmaz” görüşünü benimseyen kadın hekimler için uygulamanın bir an önce hayata geçirilmesi çok anlamlı…

Travma alanında deneyimli kadın uzmanlar

Yönergede, cinsel şiddetin engellenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için her tür tutum ve davranış masaya yatırılmış. Amaç; cinsel taciz, cinsel saldırı ve kadına yönelik her türlü şiddete karşı duyarlılık ve farkındalık yaratmak; bu tür tutum, davranış ve eylemleri engellemek, cinsel şiddete maruz bırakılanların kendilerini güvenle, daha açık şekilde ifade edebilmelerini ve güçlenmelerini sağlamak…

Bütün bunları gerçekleştirebilmek için özel bir birimin kurulması kararlaştırılmış. Tabip odalarının yönetim kurulları tarafından, “Cinsel Şiddeti Önleme ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Destekleme Birimi” olarak faaliyet gösterecek bir birim. Oluşturulan birimde çalışma yapacak uzmanlar arasında travma alanında deneyimli bir kadın psikiyatristin yanı sıra, tekrarlayan travmaya yol açmayacak görüşme teknikleri konusunda deneyim sahibi olan bir kadın hekim yer alacak.

Gizlilik ilkesi ön planda

TTB’nin yönergesi; Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ve TTB Hekimlik Meslek Etiği Kuralları gibi birçok sözleşme, kanun ve rapor incelenerek hazırlandı. Nihai amaç; toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı bir meslek örgütünün oluşturulması… Birçok ayrıntı netleştirilmiş. Buna göre, bütün tabip odalarında, kadına yönelik şiddete ilişkin şikâyetlerde gizlilik ilkesi ön planda tutulacak. Yönergede, başvuranın beyanının esas alındığı bir başvuru mekanizmasının oluşturulması gerektiği de vurgulanıyor.

Kadın hekimler bu çerçevede birçok tanım yapıyor ve cinsel şiddete ait her kavram ve tutumun adını koyuyor. “Kadınlık ve erkekliğin toplumsal olarak kurulduğu; kadın ve erkeklere atfedilen rol ve sorumlulukların, içinde yaşanılan tarihsel, toplumsal ve coğrafi koşulların bir ürünü olduğu” vurgulanıyor.

Eşitlikçi bir ‘iklim’ yaratmak

Yönergede, -toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bir anlayışı hayata geçirme ve bünyesinde eşitlikçi bir “iklim” yaratma adına- tabip odalarında kadına yönelik şiddet, cinsel taciz ve cinsel saldırıyla ilgili bilgilendirme, rehberlik ve sorun çözme konusunda kolay ulaşılabilir başvuru noktaları oluşturulması isteniyor. Hekimlerin, toplumsal cinsiyet eşitliğini ihlal eden söz, tutum ve davranışları gösterdiklerine ve yıldırma (mobbing) uyguladıklarına ilişkin iddiaların, tabip odaları onur kurullarınca incelenmesi talep ediliyor. Öte yandan, TTB bünyesinde ve odalarda görev alan kadın hekimlerin oranının artırılması öneriliyor.

Tıptaki eril yapının dile yansıması!

Yönergede şimdiye dek konuşulmayan birçok konu da ele alınmış. Örneğin “Kadın hekimlerin karşılaştıkları temel sorunlar” başlığı altında, şu noktaların altı çizilmiş:

“Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine ve erkek egemenliğine dayalı kültürel kalıplar ve tıptaki eril yapının, meslektaşlar arası ilişkilerde kullanılan dile yansıması olarak çalışma ortamında kadınları ve farklı cinsel yönelimleri aşağılayıcı, eril, heteroseksist, homofobik dilin egemenliğini sürdürmesi ve bunun olağan karşılanması. Kadın hekimlerin, mesleğin olmazsa olmaz gereklerinden biri olan sürekli eğitim ve mesleki gelişim uygulamalarından, kongre ve sempozyum gibi bilimsel etkinliklerden, bilimsel araştırma projelerinden uzakta tutulması…”

Şiddet olarak tanımlamıyorlar!

Yönergede şu saptamalar da oldukça dikkat çekici: “Sağlık alanında çalışan kadınların görünmezliğine koşut olarak, kadın hekimler de çalışma alanlarında görünmez olabiliyor. Kadınlar, Tabip Odası Başkanı da olsa ‘evin küçük kızı’ gibi değerlendirilip, eleştirilerinin susturulması ya da dikkate alınmaması durumuyla karşı karşıya kalabiliyor.

Çalışmalar, kadın sağlık çalışanlarının maruz kaldıklarını şiddet olarak tanımlamadıklarını, sağlık alanında toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti tanımlamak konusunda hâlâ direnç olduğunu gösteriyor. Kendisine inanılmayacağından korkma, kendisini suçlama ya da damgalanma korkusu, kadınların yaşadığı şiddeti ifşa etmesinden kaçınmasına neden oluyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifine sahip olmayan kişilerce yönlendirildiklerinde de yaşadıklarını ifşa etmeleri zor olabiliyor. Ya da ifşa sonrası yürütülen süreçler eksik olduğu gibi ifşa süreçleri de zorlayıcı ve travmatik bir biçime dönüşebiliyor.

Mağdur suçlayıcılığı çok yaygın

Cinsiyetçi şiddete maruz kalan kadınlara karşı ‘mağdur suçlayıcılığı’ da çok yaygın. Ne adaletin sarayları, ne hastanelerin 5 dakikaya sığdırılmaya çalışılan sağlık hizmetleri, kadınların sorunlarına çözüm olabiliyor. Sunulan bu yönergenin amacı da tekrarlayan travmaları önleyebilecek, şiddete maruz bırakılanı güçlendirecek mekanizmalar oluşturarak, şiddetin açığa çıkmasını ve önleme araçlarının devreye girmesini sağlamak, içimizdeki şiddetin ortadan kaldırılması için etkin adımlar atmaktır.”

Paylaş:

Benzer İçerikler

İşe gelirken yanlarına iki adet iş kıyafeti getiriyorlar, sıcaktan dolayı. Çünkü çalışmaktan sırılsıklam olan kıyafetlerini değiştirmek zorunda kalıyorlar. Yedek olanı giyip iyice ıslanmış giysiyi çamaşır sıkar gibi iyice sıkıyorlar. Şakır şakır su (ter) akıyor. Sonra kurusun diye çevredeki çalılara asıyorlar.
“Türkiye’de yasalara göre, imza attığı sözleşmeler gereğince de 12 yaşındaki çocuklar çalışamazlar. Ama siz eğitim içerisindeki bir mevzuatı bu şekilde değiştirirseniz 12 yaşındaki çocuğun işçileşmesi meşrulaşıyor. “Çalışmıyor ki, okula gidiyor” denilecek. Tüm mekanizmalar gerçekten çocuk işçiliğini meşrulaştırmanın bir yolu.”
Kadın kabin memurlarının yaşadıkları sorunların dışarıya çok fazla yansıtılmadığını biliyoruz. Sektörde işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri yetersiz. Kabin memuru kadınlar her türlü taciz, şiddete karşı korumasız halde çalışıyorlar. Bunun dışında yaşanan cinsiyetçi sendikal baskılar da yüzlerinde asılı o gülümsemeyi çoğu kez etkiliyor. Gökyüzü işçisi kadınlar anlattı…
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!