“Kadın işçiler tek adam rejiminin gitmesini istiyor”

Yeşil Sol Parti adayı Ayten Kordu’ya göre kadınların seçimlere dair öncelikli beklentisi, nefes alabilmek. Kadın işçiler sömürünün son bulduğu, bakım yükünün omuzlarından alındığı, eşdeğerde işe eşit ücret ilkesinin esas olduğu bir ülkenin özlemini duyuyorlar. Bu nedenle tek adam rejiminin gitmesini istiyorlar.
YEŞİL SOL PARTİ DERSİM MİLLETVEKİLİ ADAYI AYTEN KORDU:
Paylaş:
Öznur Kaya
Öznur Kaya
oznurr.kayaa@gmail.com

Seçim öncesi kadınların nabzını tutan ve taleplerini birinci ağızdan dinleyen Yeşil Sol Parti Dersim Milletvekili Adayı Ayten Kordu ile seçim sürecinde kadın emeğinin görünürlüğü, kadın işçilerin sorun ve talepleri ile çözüm önerileri hakkında söyleştik.

Sizce kadın emeğine dair en acil çözüm bekleyen sorunlar neler?

Kapitalist sistem uzun zamandır yaşadığı yapısal krizleri çözmek için bir taraftan savaş politikalarını derinleştirirken bir taraftan da toplumsal cinsiyet eşitsizliğini örgütleyerek kadınlar şahsında, toplumu iradesizleştirmeye ve teslim almaya çalışıyor. Kapitalist modernitenin yönetim biçimi olan ulus devletler aracılığıyla derinleştirilen neoliberal politikalar, cinsiyet eşitsizliği ile harmanlanıyor ve kadınlar ucuz iş gücü olarak büyük bir emek sömürüsüne maruz kalıyor. Bu yüzden kadınlar açısından acil çözüm bekleyen sorunların başında cinsiyet eşitsizliğine dayalı istihdam politikaları geliyor. Buna bağlı olarak güvencesiz ve kayıtdışı alanlarda çalışmak zorunda bırakılan kadınlar sosyal güvenceden, örgütlenme ve emeklilik hakkından yoksun bir şekilde çalışmaya mahkûm edilmek isteniyor.

Sistem bu şekilde kadın emeğini sömürerek emek maliyetini düşürmeyi amaçlıyor. Hasta, yaşlı, çocuk ve engelli bakımı kadınların doğal sorumluluğuymuş gibi örgütleniyor. Kadınların omuzlarına kurnazca yüklenen bakım emeği, kadınların ya istihdama katılmalarını engelliyor ya da çalışma yaşamından çekilmek zorunda kalmalarına neden oluyor. Bu yüzden kadınlar işsizlik ve yoksulluk oranında en büyük paya sahip. İktidar bloku bakım emeğini kamusallaştırıp ücretsiz bir kamu hizmeti sunmak yerine, iş ve aile yaşamını uyumlaştırma politikaları adı altında kadını aileye ve erkeğe tabi kılan politikalarla esnek ve güvencesiz çalışmayı temel istihdam biçimi haline getirdi. Yine cinsiyete dayalı örgütlenen çalışma yaşamında ücret eşitsizliği, kadınlara yönelik her geçen gün artan ayrımcılık; fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik şiddet ve taciz, sözlü sataşma, ısrarlı takip ve dijital taciz acil çözüm bekleyen sorunların başında geliyor.

Özellikle kayıtdışı ve güvencesiz çalışmanın en yoğun olduğu alanlardan biri olan mevsimlik tarım işçiliğinde işçilerin büyük çoğunluğu kadınlar ve çocuklardan oluşuyor. Kadınların maruz kaldığı ağır çalışma koşulları ev içi emekle birlikte çifte mesaiye, çok ciddi bedensel ve ruhsal yıpranmalara neden oluyor. Aynı işi yapmalarına rağmen ücretlerin cinsiyet ve yaş hiyerarşisi üzerinden belirlendiği tarım alanında kadınların sosyal güvencelerinin olmaması, temel sağlık ve hijyen hizmetlerine ulaşmamaları, güvenli olmayan kamyon kasalarında başlayan yolculukların kitlesel ölümlerle sonuçlanması, olumsuz barınma koşulları, çocukların eğitim hakkından mahrum kalmaları, faşizmin hortlamasıyla artan ırkçı saldırılar acil çözüm bekleyen sorunların başında geliyor. Yine büyük çoğunluğu kadınlardan oluşan tekstil ve ev içi emek işçiliğinde kadınlar, tarım alanındakine benzer sorunlarla karşılaşıyorlar.

“Kadın işçilerin taleplerini gündeme getirip sorunlarını çözme konusunda en iddialı partiyiz ve son derece kararlıyız.”

En etkili muhalefeti HDP yaptı

Kadın emeğine dair tüm bu meselelerin, kadın işçilerin sorun ve taleplerinin bu seçim döneminde yeterince gündemleştirildiğini düşünüyor musunuz? Yoksa yine göz ardı mı edildi?

Her koldan her fırsatta kadınlara ve kazanımlarına saldıran, iş ve aile yaşamını uyumlaştırma adı altında kadınları çalışma yaşamı başta olmak üzere her alandan soyutlayan iktidardan elbette işçi kadınların bir beklentisi yok. 22 yıllık iktidarında kadınları ekonominin dışına itmek için yapmadığını bırakmayan, kalkınma planlarından “toplumsal cinsiyet” ibaresini çıkaran, bütçede kadının adına bile yer vermeyen iktidar, seçim döneminde de kadınların, özellikle de işçi kadınların sorunlarını görmezden gelmeye devam ediyor. Ne yazık ki birçok muhalefet partisi de bu konuda burjuva restorasyonunu aşan bir politika üretemediler kadın emekçiler için.

HDP, Kadın Meclisiyle iktidarın bu emek düşmanı politikalarına karşı en etkili şekilde mücadele ve muhalefet eden parti oldu. Kadın emekçilerin maruz kaldığı ayrımcılık, işsizlik, yoksulluk, eşitsizlik, taciz, mobbing, ücretsiz kreş hakkı gibi yüzlerce sorun alanıyla ilgili yasama faaliyetlerinde bulundu; kanun teklifleri, soru ve araştırma önergeleri verdi. Bu önergeler, kadın emeğine düşman olan AKP-MHP oylarıyla reddedildi. Toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bütçe hakkı için hem parlamentoda hem de sahada mücadele etti.

2021 yılının Nisan ayında “Kadın Yoksulluğuna Hayır, Kadınlar İçin Adalet” şiarıyla başlattıkları kampanyada 18 ili ziyaret edip tam 13 bin 550 kilometre yol kat ettiler; pazar pazar, sokak sokak dolaşıp kadın emekçilerle buluşarak onları dinlediler. Mevsimlik tarım işçisi kadınlardan pazarcı kadınlara, tütün işçisi kadınlardan tekstilde çalışan kadınlara, kamu çalışanından işçisine, sanatçısına kadar gitmedikleri alan, konuşmadıkları kadın kalmadı. Tüm bu saha gözlemlerini raporlaştırıp kadınların sesini, taleplerini doğrudan parlamentoda dile getirdiler, yani en etkili muhalefeti yaptılar.

HDP’nin kadın emekçiler, işçiler için büyüttüğü mücadele ve kampanyalar bugün Yeşil Sol Parti ile devam ediyor. Bugün kadın emekçiler için aynı kaygılarla ve aynı tempoda Yeşil Sol Parti ile birlikte çalışıyoruz. Kadın seçim beyannamemizde en ayrıntılı ve somut olarak ele aldığımız konuların başında kadın işçilerin sorunları ve bu kapsamda geliştirdiğimiz somut çözüm önerilerimiz yer alıyor. Bu açıdan işçi kadınları ziyaret edip buluşmak, sorunlarını ve güncel taleplerini dinlemek, seçim çalışma programlarımızdaki olmazsa olmazlardan biri. Yeşil Sol Partili kadınlar olarak seçim süresince kadın işçilerle buluşup onları dinledik, seçimin son gününe kadar da bu çalışmaya devam edip parlamentoda onların sesi, soluğu, itirazı olacağız. Dolayısıyla kadın işçilerin taleplerini gündeme getirip sorunlarını çözme konusunda en iddialı partiyiz ve son derece kararlıyız.

Kadınlar kadın düşmanı politikaların son bulmasını istiyor

Nabzını tutuyorsunuzdur, işçiler başta olmak üzere kadınlar bu seçimlerden ne bekliyor, ne istiyor? Sizin bu konuda gözlemleriniz neler?

Kadınların haklarına ve kazanımlarına saldıran, kadına yönelik şiddetle mücadele etmek yerine kadın katillerine iyi hal indirimi sunan, kadınların yaşam güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen tek adam rejiminin gitmesini istiyor. Kadına yönelik şiddet merkezlerini, sığınakları kapatarak kadınlara başvuracağı bir mekanizma bırakmayan, kadın kooperatiflerini kapatarak üretime engel olan kadın düşmanı kayyım rejiminin gitmesini istiyor. “Halkın, kadınların iradesi ile yerinden ve yeniden yönetim” diyor. Hasta, yaşlı, engelli ve çocuk bakımını kadınlara yükleyerek kadın emeğini sömüren, istatistik verilerinde onları çalışıyor gösteren kadın düşmanı politikaların son bulmasını, bakım emeğinin kamusallaştırılmasını istiyor.

Kadınlar, işyerlerinde mobbingi besleyen, kadınları kamusal alanın dışına iterek yok sayan iktidarı göndermek, tüm üretim alanlarında yer almak istiyor. Savaş ve bununla birlikte gelen işsizlik, yoksulluk nedeniyle yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalmak istemiyor. Mevsimlik tarım işçisi olarak gittikleri yerlerde her türlü emek sömürüsüyle karşı karşıya kaldıkları bu kadın düşmanı düzeni göndermek istiyor; “Doğduğum yerde doymak istiyorum” diyor. Buna dönük politikalar üretilmesi ve bunun hayata geçirilmesi gerektiğini savunuyor. Kadınları fabrikalarda, atölyelerde her türlü emek sömürüsüyle karşı karşıya bırakan kadın düşmanı politikaların artık son bulmasını istiyor. 

Kadınlar her şeyden önce “Eşit, adil ve özgür bir yaşam içerisinde nefes almalıyım” diyor. Üretebilecekleri, ürettiklerini aracısız satabilecekleri, kamusal alanın tamamında eşdeğerde işe eşit ücret ilkesinin esas alındığı bir ülke istiyor. Özetle kadınlar, kadın düşmanı tek adam rejiminin gitmesini istiyor.

Kadın ihtisas mahkemelerini kuracağız

Siz de sözünü ettiniz; işyerlerinde cinsiyete dayalı ücret eşitsizliği, kreş meselesi, cinsiyetçi iş bölümü, iş yaşamında şiddet ve taciz gibi yakıcı sorunlarımız var. Siz Meclis’e girerseniz bu sorunların çözümü için kısa vadede ne yapmayı planlıyorsunuz? Somut politika önerileriniz neler?

Tüm bu bahsettiğiniz başlıklar, kadınların yıllarca mücadele yürüttüğü alanlardır aynı zamanda. Biz sadece Meclis’te değil, bulunduğumuz her alanda Kürt kadın özgürlük mücadelesinde yer alan insanlar olarak yıllardır bunun mücadelesini tüm kadın örgütleri, platformları ve feminist kadınlarla birlikte yürütüyoruz. Ve yine kadınların yaşadığı bu sorunların temelinde bin yıllardır süren erkek egemen zihniyetin kodları ile yürütülen bir iktidar gerçekliğinin olduğunu da biliyoruz. Bu sorunu gidermek için elbette politikalarımız var. Ancak bu politikalarımıza geçmeden önce özellikle belirtmek istediğim bir şey var: Biz Yeşil Sol Partili kadınlar olarak bu seçim döneminde “Buradayız, Kadınlarla Değiştireceğiz” diyerek seçim kampanyamızı başlattık. Yani bu mücadeleyi Meclis zemininde yürütürken de bunu tüm kadınlarla birlikte yapacağız.

“Çocuk bakımı sadece kadınların görevi değil” diyerek çocuk bakım hizmetini kamusallaştırarak ücretsiz bakım evleri ve kreşler açacağız. Ve bunu yine kadınlarla birlikte gerçekleştireceğiz.

Kadın işsizliği ve kadın yoksulluğunu azaltmak, kadınların üretimde daha çok yer alması için kadın kooperatiflerini ve üreticileri destekleyeceğiz.

Eril, cinsiyetçi iş bölümüne, işyerinde ayrımcılığa, mobbinge ve eşitsizliklere son vereceğiz. Bu kapsamda gerekli yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi için hep birlikte mücadelemizi yürüteceğiz.

Kadına yönelik her alanda her türlü şiddetle mücadele, bizim aynı zamanda parti paradigmamızdır. Kadınlara karşı işlenen suçlardaki cezasızlık politikaları, elbette kadınların işyerlerinde de her türlü mobbing, taciz ve emek sömürüsü ile karşı karşıya kalmasında en büyük etken. Yine toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı rolleri pekiştiren kadın düşmanı politikalar, işyerlerinde de cinsiyetçi iş bölümünü ve şiddeti derinleştiriyor. Tüm bunlara karşı öncelikle kadına yönelik şiddet uygulayanlara karşı cezasızlık politikalarına son vereceğiz. Kadın ihtisas mahkemelerini inşa edecek, cezasızlık politikalarıyla serbest bırakılanların bu mahkemelerde yargılanmasını sağlayacağız. Bu politikamızı yaşamın her alanında hayata geçirerek işyerlerinde de kadına yönelik işlenen suçların; mobbing, taciz ve emek sömürüsünün önüne geçecek mücadeleyi hep birlikte yürüteceğiz.

Kadınların sağlıkta, hukukta, eğitimde, işyerlerinde ve evde yaşadığı en yakıcı sorunlardan biri de anadil sorunudur. Her mahallede kadınların hemen ulaşabileceği çok dilli Kadın Sağlığı Merkezleri ve Kadın Yaşam Merkezleri’nin oluşturulması için yerel yönetimlerle ortak çalışmaların hayata geçirilmesi, şiddet gören kadınların başvuracağı mekanizmalarda kendilerini ifade edebilmesi için anadilinde hizmet sağlanması; işyerlerinde farklı anadile, kimliğe, inanca veya kültüre sahip olan kadınlara yönelik ayrımcılığın ortadan kaldırılması için gerekli önlemlerin alınması… Dini inanç̧, mezhep, görüş̧ ayrımı yapmaksızın tüm kadınların kendilerini ve inançlarını özgürce ifade etme ve anadilde ibadet hakkının sağlanması; parasız, cinsiyet eşitlikçi, halkların ve inançların eşitliğini gözeten, anadilinde, bilimsel ve demokratik eğitimin hayata geçirilmesi, çocuklar için çok dilli kreşlerin kurulması… Bu hedefler doğrultusunda hep birlikte Yeşil Sol Partili kadınlar olarak mücadeleye devam edeceğiz. Hukuk alanında, sağlıkta, şiddete maruz kalan kadınların kendi anadilinde hakkını savunabilmesi noktasında yasal ve anayasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi için çözümleri hep birlikte gerçekleştireceğiz.

“İşçi kadın arkadaşlarımızın içi rahat olsun, en fazla kadın temsiliyetine sahip Yeşil Sol Parti, işçi kadınlar başta olmak üzere her kesim, her kimlik ve her inançtan kadınların parlamentodaki en güçlü sesi olacaktır.”

Kadın işçilerin sesi olacağız

Aday listelerine baktığımızda Meclis’te kadın temsilinin yine düşük kaldığını görüyoruz. Kadın işçiler açısından bu durum ne ifade ediyor?

2018 milletvekili seçimlerinde bildiğiniz gibi en fazla kadın temsileriyle Meclis’e giren parti HDP oldu. 2018’de seçime girip grup kurmaya hak kazanan beş partinin 3 bin milletvekili adayından 702’si kadınlardan (yüzde 23,4) oluşmuştu. Bu oran AKP’de yüzde 21, CHP’de yüzde 22,8, İYİ Parti’de yüzde 25, HDP’de yüzde 36,7, MHP’de yüzde 11,5’ti. O dönemde kadın adayların sadece 49’u birinci sıradan aday gösterilmişti. Seçimin ardından Meclis’e giren 600 milletvekilinin 103’ünü kadınlar, 497’sini erkekler oluşturmuştu. Böylelikle Türkiye, yüzde 17,1 kadın temsil oranıyla dünyada 188 ülke arasında 129’uncu sırada yer almıştı.

Bu dönemde diğer partilerden farklı bir şekilde oran olarak en çok kadın milletvekiline sahip olan partiyse yüzde 39’la HDP’ydi. HDP’deki güçlü kadın temsiliyeti, emekten, kadından, doğadan yana bir çizgiyle buluşunca kadın emekçiler açısından en güçlü politika ve etkili muhalefet HDP’de vücut buldu. 

Yeşil Sol Parti miras aldığı siyasi gelenek ile önceki seçimlerde olduğu gibi 2023 seçimlerinde de milletvekilliğine aday gösterilen kadın sayısı ile kadın temsiliyetinin en fazla olduğu parti oldu. Elbette eşit temsilin olduğu bir parlamentoda, kadın işçilerinin sorun ve taleplerinin siyasete ve karar alma mekanizmalarına, politikalara daha güçlü yansıması olacaktır. Ne yazık ki bu oran yakalanamadı. Ancak işçi kadın arkadaşlarımızın içi rahat olsun, en fazla kadın temsiliyetine sahip Yeşil Sol Parti, işçi kadınlar başta olmak üzere her kesim, her kimlik ve her inançtan kadınların parlamentodaki en güçlü sesi olacaktır.

Kadın sorununa bütünlüklü bir yaklaşım yok

Diğer partilerin ve ittifakların seçim bildirgelerinde, programlarında kadınlara ve özellikle kadın emeğine dair önerilen politikaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hâlihazırda hem iktidar hem de muhalefetin kadınlara yönelik vaatleri; kadınların, kadın hareketinin ve mücadelesinin yürütüldüğü bir yerden sunulmamış. 21 yıldır iktidarda olan AKP-MHP erkek ittifakı döneminde kadına yönelik şiddet derinleşerek arttı. Kadınların hakları ve kazanımları gasbedildi. Sadece pandemi dönemine dahi baktığımızda iktidarın kadınları üretim alanında tutma, emek sömürüsünü önleme gibi bir derdinin olmadığını açık bir şekilde söyleyebiliriz. Kod-29 ve benzeri uygulamalar ile kadınlar bu dönemde işten çıkarılan kesimlerin başında geldi.

Kadınların haklarına ve kazanımlarına saldıran, İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilen, kadınları ucuz iş gücü olarak gören, kamusal alanın dışına iten, erkeğe bağımlı hale getiren kadın düşmanı bir iktidarın beyannamesinde elbette ki kadınların ne istediği değil, yaratmak istedikleri “makbul kadına” ilişkin vaatler bulunuyor. Sadece kadınları evlendirme, aile kurma üzerinden geliştirdikleri vaatler bile kadını eve kapatma üzerinden sunulmuş. Mesela 21 yıldır iktidarda mevsimlik tarım işçisi kadınların yaşadığı emek sömürüsüne dair önleyici tek bir adım atmamış; ama şimdi “Mevsimlik tarım işçisi kadınların sosyal güvenlik başta olmak üzere çalışma şartlarını iyileştireceğiz” diyor. Kadınlar nezdinde bu vaadin hiçbir inandırıcılığı bulunmuyor. “Kadınların işgücüne katılımının önünü açacağız” diyorlar. Ama 21 yıllık iktidarları boyunca kadınlara her türlü yoksulluğu, yoksunluğu yaşatan bu iktidar. Bu anlamda iktidarını kadın düşmanlığı üzerinden var eden AKP’nin beyannamesinin kadınlara toplamda tek vaadi, daha fazla şiddet, eve kapatma ve erkeğe bağımlı hale gelmedir.

Yine diğer ittifakların metinlerinde de özellikle kadınların yaşam güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi’ne dair bütünlüklü bir kararın olmaması büyük bir eksikliktir. Aynı şekilde beyannamelerinde de durum bu. “İstanbul Sözleşmesi’ni geri getireceğiz” diyemeyen bir ittifak kadın sorununa bütünlüklü yaklaşamaz, kadına yönelik şiddeti önlemeye dönük politikalar geliştiremez. Kadınların yaşadıkları sorunları köktenci bir yerden ele almayan hiçbir vaadin uzun vadede bir çözüm getireceğini düşünmüyorum.

Vaatlerimiz tüm kadınların talebi

Kendi beyannamenize ilişkin neler söylersiniz?

Bizde kadın özgün ve özerk örgütlenmesi partinin tüm yapılarında mevcuttur. Bu kapsamda kadın seçim beyannamemizde yer alan tüm vaatlerimiz kadın örgütleri, platformları, yapıları ve feminist kadınlarla yaptığımız toplantılarda yürüttüğümüz tartışmalar ve alınan öneriler doğrultusunda hazırlandı. Beyannamemizi tüm il ve ilçelerimizde mahalle, ev, köylerde yaptığımız kadın toplantılarında aldığımız önerilerle şekillendirdik. Beyannamemiz içerisinde yer alan tüm vaatlerimiz aynı zamanda tüm kadınların talebidir. Bu da bir kez daha gösteriyor ki tüm talepleri Meclis’te en güçlü şekilde hayata geçirmenin mücadelesini de yine hep birlikte vereceğiz.

Bu vaatleri hep birlikte gerçekleştireceğiz. Kapsamlı bir beyanname hazırladığımızı düşünüyorum. Eksiklerini de elbette yine tüm kadınların taleplerini gören bir yerden hep birlikte tamamlayacağız.

AYTEN KORDU KİMDİR?

1971 yılı Erzincan doğumlu, sosyoloji mezunu Ayten Kordu, siyaset alanında HADEP’ten günümüze kadar partinin kadın çalışmalarında ve İstanbul il  yönetiminde olmak üzere birçok alanda görev aldı. Kordu, 2003 yılında ise Gökkuşağı Kadın Derneği’nin sekiz yıl boyunca içerisinde bulunup çalışmalar yürüttü ve iki dönem de derneğin başkanlığını yaptı. 2015 yılında Dersim’e yerleşerek 1,5 yıl Dersim Belediyesi’nde Kadın Politikalar Müdürü olarak görev yaptı, kayyum atamaları ile görevi dondurularak iş akdine son verildi.

*Bu haber, Rosa Luxemburg Stiftung tarafından desteklenen ‘Solun Kadın Emeği Politikaları: Sorunlar ve Çözümler’ başlıklı çalışmamız kapsamında yayımlanmıştır.

Fotoğraflar: Yeşil Sol Parti, Ayten Kordu

Paylaş:

Benzer İçerikler

DEM Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki kadın işsizliği ve kadınların çalışma hayatında yaşadığı ayrımcılık ve emek sömürüsüne ilişkin meclis araştırması yapılmasını talep etti. Önergenin ayrıntılarını, kadın emeğinin niteliğini ve sorunları, çözüm önerilerini Özgül ile konuştuk.
Sevda Karaca geçtiğimiz dönem parlamentoya girdi. İşçi grev, direniş ve eylemlerinin hemen hemen hepsinde onu görmeye başladık. 1 Mayıs onunla emeğin ve kadın emeğinin sorunlarını konuşmak için en uygun gündü. Sevda “Kadınların hak ve hayatlarının kadın emeğinden bağımsız ve bağlamsız görülmemesi ve değerlendirilmemesi” gerektiğinin altını çizerek, kadın yoksulluğu ile mücadeleye vurgu yapıyor.
Maltepe Zümrütevler Mahallesi muhtar adayı Gülbin Demirel yakından tanıdığımız bir isim. Carrefoursa’da çalışırken Tez Koop-İş Sendikası’nın işyeri temsilciliğini yapmış, sarı sendikayla anlaşamayınca sürgün üstüne sürgün yiyerek işten atılmıştı. Atıldığı gün çadır kurduğu Maltepe Carrefoursa önünde 60 gün direniş yürütmüştü. Şimdi aynı bölgede muhtarlığa talip.
Gebze’ye bağlı Yenikent muhtarı ve muhtar adayı Esengül Aktaş, kadın azalarla birlikte mahalleyi beş yıldır yönetiyor. Burası bir “Kadınlar Kenti” adeta. Pek çok kadına iş imkânı yaratılırken çocuk bakımını da ihmal etmiyorlar. Kadına yönelik şiddete karşı mücadele vermelerinin yanı sıra yaşlı kadınların belediyenin düzenlediği geziler aracılığıyla dışarı çıkmasını da sağlıyorlar.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!