Kadın işçiler yola çıktı: “Ankara’ya yürüyecek, Agrobay’dan haklarımızı alacağız!”

Kimi birkaç günlük yemeğini yapıp kimi eşi ile kavga edip kimi doktordan bir torba dolusu ilacını alıp buluştu. “Haklarımızı alana dek direneceğiz” diyen Agrobay işçisi kadınlar, Ankara yürüyüşünü başlattı.
Paylaş:
Bahar Gök
Bahar Gök
bihargok1982@gmail.com

Maaşlarını alamadıkları ve insanlık dışı çalışma koşullarında çalışmak zorunda kaldıkları için sendikalı olan ve bunun üzerine işten çıkarılan Agrobay işçileri, direnişlerini, uzun bir yürüyüşle Ankara’ya taşıyorlar.

Bu sabah kimi birkaç günlük yemeğini yapıp kimi Ankara’ya gitmesini istemeyen eşi ile kavga edip kimi doktordan bir torba dolusu ilacını alıp Bergama’nın kapalı pazar alanında buluşan Agrobay işçisi kadınlar oldukça net, çokça kararlı. Eşe, devlete ve patrona rağmen o Ankara’ya yürünecek ve Agrobay’ın el koyduğu o haklar alınacak!

“Biz hakkımız olmayanı istemiyoruz”

Aralarında Dikili Kadın Platformu, Ayvalık Kadın İnisiyatifi, Körfez Bağımsız Kadın Platformu, Kadınİşçi, DGD-Sen’in olduğu birçok kadın kurumu ve sendikaların yalnız bırakmadığı Agrobay işçileri sık sık “Direne direne kazanacağız”, “Agrobay işçisi yalnız değildir”, “Agrobay haklarımı geri ver”, “Sendika haktır, engellenemez” sloganlarını haykırdı.

Kadınlar öfkeli. En çok da “Biz işçi hakkı yemiyoruz” diyen Agrobay patronlarına: “Yemiyoruz, diyorlar. O zaman versinler bizim haklarımızı. Biz hakkımız olmayanı istemiyoruz. 14 sene ben çalıştım orada. O plastiğin altında. Türkiye’nin en büyük serasıyız diyorlar. Kadınları ağlatarak mı? Kadına verdiğiniz değer bu mu?

“Bu ülkeyi zenginler yönetiyor”

Tarım Sendikası (Tarım-Sen)’den Örgütlenme Uzmanı Ayşe Büşra Yılmaz’ın yaptığı konuşmada iki önemli nokta vardı, öne çıkan. İlki; yasaların yoksullar, işçi ve emekçiler için değil patronları korumak için devrede olduğuydu:

Bu kadınların yaptığı tek şey, sendikalı olmak. Tüm Bergama halkı duysun, bu kadınların tek suçu, sendikalı olmak. Anayasada yazan bir hakkı kullanmak, bu kadınların başına gelen şeyin sebebi. Böyle bir yasa varsa, uygulayacaksın. Arzu Şentürk de olsa uygulayacak, Agrobay da olsa uygulayacak, Bayburt Holding de olsa uygulayacak. Ha birileri diyorsa; paran yoksa yasa bende, paran yoksa polis-jandarma bende… Bunu bilelim, o zaman çıkıp açık açık bu ülkeyi zenginler yönetiyor, desinler.

Vurgulanan diğer konu ise seçimler ve Agrobay işçilerini görmezden gelen adaylar oldu: “Bergama’da da tüm ülkede de seçim seçim diye bir şey tutturdular. Bergama’yı yöneteceğiz, diyen bütün adayların ne olduğu belli. Bu sorunu çözemeyen; Bergama’ya, Bakırçay’a hiçbir şey vaat edemez. Buranın gerçek sahiplerinin hepsi tarım işçisi. Bu sorunu çözmeyen hiç kimseden Bakırçay’a, Bergama’ya hayır gelmez.

“O gün dayanışmayı yükseltseydik, bugün Gülhan katledilmeyecekti”

Kadın işçilerle dayanışmada olan ve yürüyüş boyunca da bu dayanışmayı sürdüreceğini belirten DGD-Sen Genel Başkanı Neslihan Acar ise işçilerin ücret hakkının gaspına dikkat çekti: “Burada işçiler çok temel bir hakları için direniyor. Ücret hakkı. Çalışmanın temel kuralıdır: Emeğini satarsın belirli ücret karşılığında, patron bunu ödemekle yükümlüdür. Ağustos maaşını vermemiş yedi aydır. Yetmemiş sendikalı üye olan, sendikanın kurucusu olan kadınları işten atmış, bu havzaya ceza kesmiş. 210 gündür devletle birlikte buradan bütün havzaya parmak sallıyorlar.

Geçtiğimiz günlerde sokak ortasında katledilen Migros direnişçisi Gülhan Albayrak’ı hatırlatan Acar, dayanışmak zorunda olunduğunu vurguladı: “Agrobay direnişini görmek, büyütmek, dayanışmak, birlikte yürümek zorundayız. Tek tek de harcayamasınlar diye bizi, yan yana gelmek zorundayız. Biz yürüyüşte DGD-Sen olarak Agrobay işçileri ile birlikteyiz. Yasalar uygulanmıyor. Yasa falan yok. Eğer yasalar uygulanıyor olsaydı, 120 gün boyunca Şekerpınar’da tacize, şiddete karşı direndik, kavga ettik. 6284’ü Migros patronuna, devlete uygulatamadığımız için daha iki gün önce Gülhan Albayrak katledildi bir erkek tarafın. Eğer o gün sesini duyabiliyor olsaydık, o gün dayanışmayı büyütüyor olsaydık, bugün katledilmemiş olacaktı. Bugün bu yüzden dayanışmayı herkes büyütmek zorunda.

“Neden paramızı pul edip mahkemeyi bekleyelim!”

Agrobay’da direnişi sürdüren kadın işçiler tek tek söz alarak bu yürüyüş için kararlılıklarını anlattılar. “Fakir olduğumuz için buralarda sürünüyoruz. Zenginlerin arkasında duruyorlar. Bizim hiçbir değerimiz yok, bizi ‘böcek’ gibi görüyorlar. Suçumuz fakir olmak. Hakkımız için buradayız. Alana kadar da direnişten vazgeçmeyeceğiz” diyen kadınlar, kendilerine “mahkeme sonucunu bekleyin diyenlere de tepkili:

Bize mahkemeyi bekleyin diyorlar. Maalesef bu ülkede mahkemeler 4-5 sene sürüyor. Neden paramızı pul edip mahkemeyi bekleyelim! 14 sene boşuna mı çalışmışım?

En büyük delil: Dökülen tırnaklar, yıpranan eller…

Açıklamalar ve konuşmaların ardından yürüyecek olanlar alkış ve sloganlarla uğurlandı. Halihazırda direnişte olan 15 kadından sağlık sorunları yürüyüşe elverişli olan Agrobay işçisi yedi kadının öncülüğünde başlayan yürüyüş, Soma’ya doğru ilerliyor.

Kadınlar ellerine, yol kenarındaki ağaç dallarından edindikleri bastonlardan destek alarak yola devam ediyorlar.

Kadınlar hem video çekimlerinde hem de yoldan geçen arabalara el sallarken her defasında çalışma koşullarını ve nasıl bir mağduriyete uğradıklarını anlatıyorlar. Ağustos’tan beri maaşlarını vermeyen Agrobay patronu Arzu Şentürk’e olan kızgınlıkları oldukça taze olan kadınlar, seçimde adaylığını koyan herkese, cumhurbaşkanına “bu sorun çözülene dek bizden de ailemizden de tek oy çıkmayacak” diyorlar.

Kameralara dökülmüş tırnaklarını, yıpranmış ellerini gösteren kadın işçilerin sık sık dillendirdikleri bir başka konu da kimyasal ilaçlarla çalışırken yaşadıkları fiziksel rahatsızlıklar. Keza kadınlardan biri yürüyüşe katılabilmek için sabah erkenden doktora gidiyor ve onun verdiği bir torba ilacı da yanına katarak yola çıkıyor.

“Ankara’ya da gideceğim, eve de geri döneceğim”

Sohbet ede ede ilerleyen kadınlar, baharın nimetlerinden faydalanıyor. Yol kenarında bahar ile birlikte fışkıran ebegümeci, turp otu gibi besinleri toplayan kadınların bir yolluğu da işçilerden birinin yakını başka bir kadının hazırladığı kurabiyeler oldu.

Kadınlardan biri, sabah evden çıkarken birkaç günlük yemeğini yapıp evi kızına emanet ettiğini anlatırken, bir diğeri de eşi ile kavga ederek yürüyüşe katıldığını anlatıyor. “Eşim, ‘Ankara’ya gidersen bir daha bu eve dönme’ dedi. Ben de dedim ki, ‘Ankara’ya da gideceğim, eve de geri döneceğim. Geldiğimde sen gideceksin.’

* Fotoğraflar: Bahar Gök

Paylaş:

Benzer İçerikler

CarrefourSA Esenyurt depo direnişinin ikinci gününde kadın işçiler Gülşah, Emel, Perizade ve Esra ile konuştuk. Esra “Bugün onlara olanın bize de olacağını biliyoruz,” Gülşah “İçeride can güvenliğimiz yok” Emel “Bir beyaz yakalı bir kadın çalışanı taciz edebilir mi?” Perizade ise “Biz illallah ettik buradan, sesimizi duymaları gerekiyor” diyor.
Toplamda dört kadın işçinin çalıştığı Nazimiye Belediyesi’nde kadınların tamamı işten çıkarıldı. Onlardan biri olan Nihal, belediye başkanının kendisiyle değil erkek kardeşiyle görüşüp “Ablanı işten çıkaracağım, bayanlarla çalışmak istemiyorum” dediğini söyledi.
Başakşehir’e bağlı Şahintepe mahallesinde, 400 günü aşkındır bir nöbet sürüyor. Çevre Bakanlığı ve bölge belediyesinin halkı mahalleden sürme girişimleri sonuçsuz kaldı. Kurdukları “Barınma Hakkı Meclisi” içinde örgütlenen Şahintepelilerin, fiili mücadelesinde kadınlar en önde. “Mahalle içindeki ve dışındaki kirli eller çekilene kadar oradayız” diyorlar.
Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı’nı değerlendiren feminist sosyolog Berfin Atlı “Esnek çalışma modeli kadınların yoksulluk döngüsünü kırmak yerine, bu döngünün derinleşmesine neden olacak” diyor.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!