Kadın işçilerden asgari ücret komisyonu’na mesaj var: İnsanca yaşayabilmek istiyoruz

“Aldığımız tüm para kiraya, faturalara gidiyor. Geriye bir şey kalmıyor. Çocuklarımın ihtiyaçlarını karşılayamıyorum. Birine bir şey alıyorsun, diğeri ‘Bana niye yok?’ diyor. Eşim de çalışmıyor. Tek benim aldığım asgari ücretle hangi birine yetişeyim? Bizi de düşünsünler artık”
Paylaş:
Haber Merkezi

“Aldığımız tüm para kiraya, faturalara gidiyor. Geriye bir şey kalmıyor. Çocuklarımın ihtiyaçlarını karşılayamıyorum. Birine bir şey alıyorsun, diğeri ‘Bana niye yok?’ diyor. Eşim de çalışmıyor. Tek benim aldığım asgari ücretle hangi birine yetişeyim? Bizi de düşünsünler artık”

Asgari Ücret Tespit Komisyonu ikinci toplantısını bugün yaptı. Toplantı öncesi konuştuğumuz kadın işçiler, bugünkü asgari ücretle geçinmenin mümkün olmadığını anlatıyor. Zaten zor durumda olduklarını, salgınla birlikte durumlarının daha da kötüleştiğini dile getiren kadınlar, asgari ücretin artık bir geçim ücreti olmasını istiyor.

Peki, neden kadın işçiler? Çünkü asgari ücretin de cinsiyeti var. DİSK’in geçen hafta yayımladığı asgari ücret raporunda yer alan veriler, Türkiye’de asgari ücretin bir kadın ücreti olduğunu ortaya koyuyor. Üstelik bu veriler 2018 yılına ait. Salgının eşitsizliği artırdığı ve kadınları daha da yoksullaştırdığı biliniyor.

HER 10 KADINDAN 6’SI ASGARİ ÜCRETLİ

Rapora göre; 5,9 milyon kadın işçinin yarısı (yüzde 49) asgari ücret ve altında ücretlerle çalışıyor. Genelde (tüm işçiler) ise bu oran yüzde 38.

Her 10 kadından 6’sı asgari ücret civarında (asgari ücretin altı ile asgari ücretin yüzde 20 fazlası arasında) ücret alıyor. Öte yandan asgari ücretin altında ücret alanların oranı genelde yüzde 17 iken kadınlarda yüzde 25’i aşıyor.

Buna göre, her 4 kadın işçiden birinin ücreti asgari ücretin altında. Hatta kadınların yüzde 8’i asgari ücretin yarısından bile az kazanıyor.

ÖZEL SEKTÖRDE DURUM DAHA DA KÖTÜ

Özel sektörde çalışan 4,4 milyondan fazla kadın ise daha büyük bir ücret eşitsizliğiyle karşı karşıya. Özel sektörde asgari ücretin altında ücret alanların oranı genel olarak yüzde 21,7 iken, kadınlarda bu oran yüzde 32,5. Yani neredeyse her 3 kadından biri asgari ücretin altında ücret alıyor. Kadın işçilerin yüzde 9,3’ü, asgari ücretin yarısını bile kazanamıyor.

Asgari ücret civarında ücretlerle çalışan kadın işçilerin oranı ise yüzde 76. Buna göre, özel sektörde her dört kadından üçü, asgari ücret civarında ve altında ücretle yaşamını sürdürmek durumunda kalıyor.

ÇOCUKLARIN İHTİYAÇLARINI KARŞILAYAMIYORUM

A.T., bu kadınlardan yalnızca biri. Otomotiv yan sanayinde asgari ücretle çalışıyor, ismini vermek istemiyor. Asgari ücret görüşmelerini milyonlarca işçi gibi o da yakından takip ediyor; “İstiyorum ki çocuklarıma, aileme katkı sağlayacak bir rakam çıksın” diyor.

Ne olmalı peki bu rakam? “En az 3 bin 500 lira olmalı bence” yanıtını veriyor; “Aldığımız tüm para kiraya, elektriğe, doğalgaza gidiyor. Geriye bir şey kalmıyor. Çocuklarımın ihtiyaçlarını karşılayamıyorum. Birine bir şey alıyorsun, diğeri ‘Bana niye yok?’ diyor. Eşim de çalışmıyor. Tek benim aldığım asgari ücretle hangi birine yetişeyim?”

Eşi, salgın nedeniyle işinden çıkmak zorunda kalmış A.T.’nin, 9 aydır işsiz. Aile kalabalık, özellikle mutfak masrafı onları çok zorluyor. A.T., “Markete gidiyorum, bir poşet erzaka 100 lira veriyorum; ama içinde doğru düzgün hiçbir şey yok. Bir teneke yağ olmuş 60 TL. Bizim gibi beş kişilik bir aileye bir ay bile gitmiyor bir yağ” diye konuşuyor.

ÇOK UMUTLU DEĞİLİM

A.T. pandemi nedeniyle bu yılki asgari ücret görüşmelerinden çok umutlu değil; “İşverenle devlet kendi istedikleri gibi belirliyorlar asgari ücreti, bize sorulmuyor. Bu pandemi koşullarında nasıl bir düşünce ile hareket ederler bilmiyorum; ama işçileri de düşünmeleri gerek. Herkes ev, aile, çoluk çocuk geçindiriyor. Devlet bize destek çıkmıyor ki işyeri sahipleri destek çıksın. İnşallah çocuklarımızı hiç kimseye muhtaç etmeden insan gibi geçinebileceğimiz bir asgari ücretle bize destek çıkarlar. Çok iyi olur o zaman” ifadelerini kullanıyor.

A.T.’nin talebi böyle… Ama tahmini, bu talebinin yine karşılanmayacağı yönünde. Şöyle diyor:

“Cumhurbaşkanı geçen senelerde asgari ücret konuşulurken ‘En iyisini yapacağız, her şey güzel olacak, geçinilebilir bir rakam vereceğiz’ derdi. Az önce açıklama yaptı, söylediği tek şey ‘Düşüneceğiz, konuşacağız, bakacağız.’ O yüzden istediğimiz rakamı vermeyecekler bence. Ne yapacağız, hiç bilemiyorum.”

PATRON ASGARİ ÜCRETİ BEKLİYOR

Sevgi Aydın, Tabo adlı fabrikada çalışıyor. Birleşik Metal-İş Sendikası’nın işyeri temsilcisi. Sendikalı, toplu sözleşmeli bir işyerinde çalıştığı için aldığı ücret asgari ücretin üzerinde; ama o da görüşmeleri yakından takip ediyor. “Asgari ücret hepimizi, tüm işçileri ilgilendiriyor” diyor.

Asgari ücretin yükselmesinin sendikalı işçiler için ne anlama geldiğini soruyoruz Sevgi’ye, şöyle açıklıyor:

“Şunu söyleyebilirim, bu işçi sınıfına verilen değeri gösteriyor. Bir de şu var: Biz toplu sözleşme masasındayız ve işverenin gözü asgari ücrette, ücret teklifi vermek için asgari ücreti görmek istiyor. Bu yüzden asgari ücretin insanca bir noktada olması çok önemli. Bu bir taban ücret gibi… Biz de yaptığımız sözleşmelerle ücreti daha da yükseltebiliriz o zaman.”

GEÇİM ÜCRETİ OLMALI

Dediğine göre, fabrikada konuştuğu birçok arkadaşının talebi, asgari ücretin en az 3 bin 500 lira seviyesine çıkarılması. “Örneğin” diyor, “Bir kadın arkadaşım var, asgari ücretle çalışıyor. ’20 yıldır çalışıyorum ve şimdi bir işçi alacaklar, o da benimle aynı ücreti alacak. Benim yıllarım, verdiğim emek hiçbir zaman göz önünde bulundurulmuyor’ diyor. Asgari ücrete bir de bu bakmak gerek.”

Sevgi Aydın, asgari ücretin hesaplanmasında işçinin ailesinin de dikkate alınması gerektiğini düşünüyor. Milyonları ilgilendiren bu ücretin birkaç kişinin onayı ile belirlenmesi ise üzüyor onu. “Bizim emeğimize biçtikleri değer ne yazık ki bu, üzücü bir durum. Asgari ücret geçim ücreti olmaktan çok uzak. İnsanların geçinebileceği bir miktarda olmalı” ifadelerini kullanıyor.

NEFES ALABİLMEK İSTİYORUZ

Metal işçilerinin ardından temizlik işçileriyle konuşuyoruz. Semiha da asgari ücretin en az 3 bin 500 lira olmasını istiyor. Mevcut asgari ücretle geçinmenin mümkün olmadığını kendi ailesinden örnek vererek anlatıyor:

“Benim ailem dört kişilik. Bir çocuğum üniversiteye, diğeri liseye gidiyor. Birine aylık 750 TL, diğerine 400 TL harçlık veriyorum. Elektrik ve doğalgaz 200 TL’yi geçiyor, su faturası 100 TL geliyor. Aylık pazar gideri 400 TL. Market alışverişi ise bin 250 TL’nin üzerine çıkıyor. Bunlar temel ihtiyaçlarımız, toplamı 3 bin 200 TL’nin üzerinde. Bunun içinde sağlık, giyim, ulaşım yok.”

Gülsev’in ailesi de dört kişilik. Bu ailenin aylık harcamaları 6 bin lirayı aşıyor; çünkü her ay 3 bin 600 lira ev kredisi ödüyorlar. Bin lira markete, 600 lira pazara, 230 lira doğalgaza, 150 lira elektriğe derken elde avuçta bir şey kalmadığını söylüyor Gülsev. “Çocuklar şimdi evde, onlar okula başladığında bir de 200 lira servis parası ödüyorum. Asgari ücret bence en az 3 bin 500 lira olmalı ki en azından nefes alabilelim” diye konuşuyor.

TÜM YÜK BENİM OMZUMDA

C.N. ayda 2 bin 500 lira kazanıyor, aylık gideri ise 4 bin lira. “Eşim bazen çalışıyor, bazen çalışmıyor. Çalıştığında da kendine harcıyor zaten. Tüm yük bende, her şey bana ait. Asgari ücretin en azından 3 binin üzerinde olması lazım” ifadelerini kullanıyor.

“Vallahi benim giderim çok” diyen B.S. ise şunları söylüyor: “Çocuklarım okuyor. Evim kira. Eşim çalışmıyor. Çok zor durumdayım. Aylık giderim 5 bin 500 TL. Aldığım para 2 bin 500 TL. Çok borcum var. Asgari ücretin 3 bin 500-4 bin lira olması lazım. Umarım 3 bini geçer, öyle umut ediyoruz yani…”

Paylaş:

Benzer İçerikler

Kadın işçiler asgari ücret ile geçinmediğini vurguluyor. Hele evi tek geçindiren sizseniz ya da çocuklu çocuklu bir kadınsanız haliniz duman. Aynur’un dediği gibi; “Asgari ücret tek maaş bir de bekar bir kadınsan ya savaşçı olacaksın ya pes edip bir erkeğe muhtaç olduğunu kabullenip kişiliğinden vazgeçeceksin.”
Mersin Serbest Bölgesi’nde çalışan Menekşe, çocukluğundan beri çalışmasına rağmen 49 yaşında ilk kez sigortalı olabilmiş. “Gündüz iş, akşam iş. Sadece yaşamak, nefes almak için çalışıyorum” diyor.
Mersin Serbest Bölge’de tekstil işçisi olarak çalışan Nazlı erkek işçilerin sokak ağzı ile konuşmasından rahatsız olduğunu dile getirdikten sonra, kadınların giyimleriyle ilgili laf etmelerine vurgu yaparak, “Diyelim, bir kadın hafif önü açık bir şey giydi. Çatal ucu gözüküyor. Arkasından neler neler derler.” diyor. Tüm bunların adını ise birlikte koyuyoruz; cinsel taciz…
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda bulunan bir grup erkeğin belirlediği yeni asgari ücreti kadın işçilere sorduk. Nesrin, “Bu koşullarda tek başına yaşamak da sosyalleşmek de çok zor. Sadece hayatta kalıyoruz” diyor. Trans bir kadın işçi olan Deniz ise asgari ücret bile alamadığını, borç harçla yaşamaya çalıştığını anlatıyor.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!