Kadın kuryeler cinsel tacizle boğuşuyor: ‘Kapıyı açtı, tamamen çıplaktı’

İngiltere’de kadın kuryeler, sürekli cinsel tacize maruz bırakılıyor. Çoğu göçmen olan bu kadınlar, sınır dışı edilme korkusuyla şikâyetçi olamıyorlar. Kadın işçilerin güvenliği için acilen önlem alınması gerektiğini belirten uzmanlar, dijital platformların kayıtsızlığına dikkat çekiyor. The Independent’tan Maya Oppenheim’ın haberi…
Paylaş:

Müşteri, kapının önünde çırılçıplak dururken korkudan donup kalan kadın kurye, kendisini ürkmüş, güçsüz ve yalnız hissetti.

Yemek dağıtımında çalışan, adını vermekten çekinen kadın, müşterinin evine vardığında her şeyin normal göründüğünü anlatıyor: “Beni pencereden gördü, el salladı ve ben de kapıya doğru yürüdüm.”

Ama çok geçmeden işler değişiyor: “Kapıyı açtığında tamamen çıplaktı.”

Bu karşılaşmayla sarsılan kadın, İngiltere’de yaşayan bir göçmen olarak kendisini özellikle savunmasız hissettiğini ve bu nedenle şikâyet etmek istemediğini söylüyor: “Çok korkmuştum; çünkü kendimi güçsüz hissettim. O sırada vizem yoktu; bu yüzden elim kolum bağlı hissettim.”

Onun deneyimi, münferit bir deneyim değil. The Independent’a konuşan, Londra’da kuryelik yapan birçok göçmen kadın, müşteriler ve restoran çalışanları tarafından düzenli olarak cinsel tacize maruz bırakıldıklarını belirtiyor. Ve uzmanlar, teslimat işleri gibi freelance (serbest çalışma) işleri de içeren gig ekonomisinde*, işin doğası gereği genellikle yalnız çalışıldığını, bu nedenle özellikle kadınların kendilerini savunmasız durumda bulabildiğini ifade ediyor.

Yalnızca müşteriler değil…

Başkentte Deliveroo, Just Eat ve UberEats için çalışan Fernanda Souza, yemek getirdiği bir erkeğin kapıyı iç çamaşırıyla açtığını hatırlıyor.

Çalışırken elektrikli bisiklet kullanan 32 yaşındaki kurye, “Yiyecekleri paspasın üzerine bıraktım; içeri gelip onun yemek yemesine yardım etmem gerektiğini söyledi” diyor; “Ama yardıma ihtiyacı olmadığı çok açıktı. Cinsel çağrışımlar vardı. Gerçekten korktum ve kaçıp bisikletime atladım.”

Ancak Souza’nın dediğine göre, tacizler ve uygunsuz davranışlar müşterilerle sınırlı kalmıyor. Altı yıldır Londra’da yaşayan Souza, karşılaştığı restoran yöneticilerinin kadın kuryelere karşı “daha kaba ve agresif” olduğunu dile getiriyor: “Yemeğin ne zaman hazır olacağını sorduğunuzda kadınlara karşı daha öfkeli ve daha az sabırlı oluyorlar.”

Şunu da ekliyor:

“Çoğu zaman insanların bana asıldığını hissediyorum; ama kızgın ve ciddi bir yüz ifadesi takınıyorum. Düşmanca davranmak bir stratejidir.”

Deliveroo için çalışan Ana Paula Oliviera da benzer deneyimler yaşamış. Yiyecek bırakırken erkek müşterilerin cinsel tacizde bulunmasının “çok yaygın” olduğunu söylüyor.

Kendisi de Brezilyalı olan 39 yaşındaki kadın, “Çoğu zaman adam iç çamaşırlıdır ya da üstsüzdür ve cinsel açıdan kışkırtıcı bir şekilde davranır” diyor.

“Bu, insanların düşündüğünden daha yaygın. Bir keresinde bir paket alkollü içki teslim ederken bana içeri girip onunla bir şeyler içmemi teklif etmişti. Kendi evleri olduğu için gücü ellerinde tuttukları bir pozisyondalar.”

Kadın kuryenin geleceğini biliyorlar

Ana Paula Oliviera 

Teslimatları için motosiklet kullanan Oliviera, müşterilerin, yiyeceklerini getiren kuryenin fotoğrafını görebildiğine, böylece bir kadının geleceğini önceden bildiğine dikkat çekiyor.

“Bu, müşteri için bir koruma tedbiri ama kurye için değil; çünkü kadın olduğunu ve ne zaman geleceğini biliyorlar” diye konuşuyor.

İki yıldır Londra’da yaşayan Oliviera, kurye arkadaşlarının cinsel tacizine maruz kalmadığını, ancak restoran çalışanlarının tacizinden duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor.

“Hem kadın olduğunuz hem de göçmen olduğunuz için -ki bunu aksanınızdan anlıyorlar- size karşı kötü niyetli olabiliyorlar. Bu çok saldırgan bir tutum. Göçmen olduğunuz ve bu ülkede çalıştığınız için bir yabancı düşmanlığı vakasıyla karşı karşıya olduğunuzu hissediyorsunuz.”

İki kadın, geçenlerde “Siparişinizin Arkasında Kim Var?” başlıklı bir fotoğraf sergisinde yer aldı. King’s College London’ın öncülüğünde düzenlenen sergide, telefonlarını kullanarak kendi günlük yaşamlarından görüntüler yakalayan beş Brezilyalı kadının deneyimleri belgeleniyor.

Projeye katılanlar, karşılaştıkları cinsel tacizi ve tehlikeli çalışma koşullarını şiddet, hırsızlık ve cinsel tacizi içeren anekdotlarla anlatıyorlar.

Dijital platformlar kayıtsız

İngiltere Bağımsız Çalışanlar Sendikası (IWGB) Başkan Yardımcısı Maritza Castillo Calle, “Gig ekonomisindeki pek çok kadın için her gün işe gitmek yalnızca fiziksel olarak zorlayıcı değil, aynı zamanda tehlikeli de” diyor.

“Kamuya açık işlerde haklarından yoksun şekilde tek başına çalışmak, kadın kuryelerin, genellikle taciz ve şiddet riskinin yüksek olduğu savunmasız durumlara itilmesi anlamına geliyor. Dijital platform uygulamalarının bu artan risklere karşı tamamen kayıtsız kalması, kadın işçileri sıfır koruma ya da destekle baş başa bırakıyor.”

Calle’nin sendikası, genellikle güvencesiz işlerde çalışan düşük ücretli işçileri destekliyor. Calle, sorunlar ortaya çıktığında büyük firmaların da “sürekli olarak müşterilerden yana tavır aldığını” belirtiyor.

“Gig işçileri, cinsel taciz gibi ciddi sorunları bildirme konusunda genellikle güçsüzdür” diyen Calle, bu konuda yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor:

“Kâr uğruna sağlık ve güvenliğin erozyona uğramasına artık izin verilmemeli. Kadınların korkmadan işe gidebilmeleri için uygun güvenlik önlemlerine, tesislere erişime, hastalık ödemesi ve ebeveyn iznine hemen şimdi ihtiyaç var.”

‘Kuralsız bir sektör’

Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (BM Kadın) tarafından daha önce yapılan bir ankete göre, İngiltere’deki genç kadınların yüzde 97’si cinsel tacize maruz kaldığını söylerken, yüzde 80’i kamusal alanlarda cinsel tacize maruz bırakıldığını bildirdi. Araştırmacılar, yaşları 18 ile 24 arasında değişen binden fazla kadınla anket yaptı ve cinsel tacizin sarkıntılık, takip edilme ve cinsel aktiviteye zorlanmayı içerdiğini tespit etti.

King’s College London’dan Prof. Cathy Mcilwaine, kuryelerin maruz kaldığı cinsel taciz ve şiddeti duyduğunda şaşırmadığını söylüyor.

“Bu, kuralsız bir sektör. Bu kadınların çoğunun güvenli göçmenlik statüsü yok, kamu fonlarından yararlanamıyorlar; dolayısıyla taciz ve uygunsuz teşhiri bildirmiyorlar” diyor ve ekliyor:

“Her açıdan şiddet ve tacize maruz kalıyorlar; müşterilerden, restoran çalışanlarından… Ve de hiçbir haklarının olmadığı sömürücü bir işgücü piyasasının yapısal şiddetine maruz bırakılıyorlar.”

Dr. Mcilwaine, işgücü piyasasının “toplumsal cinsiyet temelli şiddetin başlıca alanlarından birini” oluşturmasına karşın, mali özerkliğin “kadınlar için bağımsızlıkları açısından gerçekten önemli olduğunu ve onların şiddet faillerinden kurtulmalarına olanak sağladığını” belirtiyor.

Şirket sözcüleri: ‘Önlem alıyoruz’

Bir Deliveroo sözcüsü, tüm kuryelerin kendilerini güvende hissetmemeleri durumunda endişelerini dile getirebileceklerini ve kendilerini tehlikede hissetmeleri durumunda siparişi derhal durdurabileceklerini söylüyor.

“Ayrıca, ek güvenlik önlemlerini de uygulamaya koyduk. Örneğin, kuryelerin olayları hızlı bir şekilde rapor etmelerini, diğer kullanıcıları uyarmalarını ve acil durum irtibat kişilerine uyarı göndermelerini sağlayan Flare adlı bir uygulamamız var. Kuryeleri taciz eden müşterileri engelleyeceğiz ve eğer bir suç işlenmişse polisin bunu soruşturmasını her zaman destekleyeceğiz.”

Bir Uber Eats sözcüsü ise şöyle konuşuyor:

“Kuryelere yönelik herhangi bir şiddet veya tacize kesinlikle müsamaha gösterilmemektedir. Acil yardım düğmesi ve 7/24 hizmet veren özel bir güvenlik destek ekibi de dahil olmak üzere, kuryeler için tasarlanmış çeşitli güvenlik özelliklerine sahibiz. Ayrıca bir suçun bildirilmesi durumunda doğrudan polisle birlikte çalışıyoruz.”

Just Eat sözcüsü de şiddet ya da tacize “kesinlik müsamaha gösterilmediğini” ve kuryelerin uygulamadaki sohbet fonksiyonu ile destek ekibi aracılığıyla güvenlik endişelerini dile getirebileceğini savunuyor. “Bir suçun bildirilmesi durumunda, herhangi bir soruşturmada polise tam destek veriyoruz” diye de ekliyor.

Yazının orijinali için: https://www.independent.co.uk/news/uk/home-news/women-drivers-sexual-harassment-uber-deliveroo-b2368667.html

*Gig, “kısa süreli iş” ya da “bir bedel karşılığı kısa süreli çalışma” anlamına geliyor. Buradan hareketle gig ekonomisi, daha çok hizmetler kesiminde, kişilerin belirli saatler arasında bir işyerinde çalışmak yerine uzaktan, bazen dijital ortamda esnek çalışma saatleri çerçevesinde üretime katılmasını sağlayan sistemin yarattığı ekonomik faaliyetler bütünü olarak tanımlanıyor.

**Ara başlıklar bize ait.

Fotoğraflar: Stephen Chung/LNP, Ana Paula Oliviera

Paylaş:

Benzer İçerikler

Uganda’da IndustriALL küresel sendika tarafından desteklenen toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti durdurmaya yönelik bir dizi eğitim çalışmasının ardından kadın işçiler, IndustriALL kadın komitesi toplantılarındaki paylaşımlarda da görüldüğü üzere faillerle yüzleşti.
Çin’de giderek artan sayıda kadın işçi; çağrı üzerine gelen, yemek dağıtımı yapan sürücüler ve kuryeler olarak gig ekonomisine katılıyor. Bu erkek egemen sektörde marjinalleştirilen kadın işçiler; ayrımcılık, ücret eşitsizliği ve toplumsal cinsiyet temelli diğer zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Çin Emek Bülteni’nin (CLB) haberini paylaşıyoruz.
Katar’ın Dünya Kupası hayalini inşa etmek için binlerce kilometre yol kat eden erkek işçilerin durumu pek çok kez belgelendi. Ancak insan hakları savunucuları, göçmen kadınların yaşadıklarının aynı şekilde araştırılmadığını söylüyor. The Guardian’dan Louise Donovan, Katar’daki Dünya Kupası otellerinde çalışan beş göçmen kadın işçiyle konuştu.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!