Ezgi Bulut ezgibulut456@gmail.com
İşçi mühendislerden bahsedilen bir dönemde beyaz yakalı olmak ayrıcalık olmaktan çıktı. Hele kadınsanız… “Kadın mühendis olmak, üniversite tercih döneminden iş görüşmesine ve iş yaşamına kadar kadın olarak var olma mücadelesi vermek ve bunu sürdürmeye çalışmak, anlamına geliyor” diye ifade ediyor Endüstri Mühendisi Özde Kaya.
Mühendis kadınların deneyimlerine bakıldığında, aslında üniversite yıllarından itibaren cinsiyet eşitsizliğinin nasıl işlediğini görmek mümkün. Kadın mühendisler birçok ayrımcılıkla mücadele ederek mezun olmaya çalışırken, iş hayatında daha belirgin ayrımcılıkla karşı karşıya kalıyorlar. Mühendislik bölümlerinde kadınlar hem öğrenci hem de öğretim üyesi olarak en düşük paya sahipler. Türk Mühendis Ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) 2021 üye raporuna göre, 618 bin 796 üyenin 147 bin 433’ü kadın.
Cinsiyete dayalı ayrımcılığın birçok meslek alanında yaşandığını belirten Kaya, uygulanan cinsiyet ayrımcı tutumlar nedeniyle sürekli birilerini, mühendis olmak istediğin, başarılı bir mühendis olabileceğin, erkekten bir “farkının” olmadığı, şu işin altından kalkabileceğin, şu projeyi yürütebileceğin konusunda ikna etmeye çalışmak durumunda kalındığını belirtti.
Üniversiteden başlayarak gerek öğretim üyelerinden gerekse aynı sınıfta eğitim aldığı erkek arkadaşlarından cinsiyetçi yaklaşımlarını zamanla fark ettiğini dile getiren Endüstri Mühendisi Özde Kaya, mezun olduktan sonra okulunu derece ile bitirmesine rağmen uzun süre iş bulamadığını söyledi.
Üretimin dışına itilmeye çalışıyoruz
İş görüşmesinde üretimde çalışmak istediğini söylediğinde iş görüşmesini yürüten erkek mühendislerin bu duruma şaşırdığını belirten Kaya, “Bu kadın mühendislerden beklenmeyen bir mühendislik davranış biçimiymiş öyle söylüyorlardı. Üretimde değil de AR-GE’de ya da satın alma biriminde çalışmak ister misiniz, diye soruyorlardı. Kadın mühendisleri üretimin dışına itmeye çalışıyorlar. Mühendis bir kadın olarak en çok sıkıntı yaşadığım süreç iş bulma sürecimdi diyebilirim. İş görüşmelerine genellikle erkek mühendisler katılıyor. Mesleki yeterliliğimden çok kişisel hayatlarımız onlar için daha öncelikli konular. Evli misin? Evlenmeyi düşünüyor musun? Evlenirsen işi bırakır mısın? Eşin çalışmana karşı çıkar mı? gibi sorularla karşı karşıya kaldım birçok firmada.” dedi.
İşe başladıktan sonra da cinsiyeti nedeniyle defalarca ayrımcılığa uğradığını ifade eden Kaya, maruz kaldığı ayrımcılığı şu sözlerle dile getirdi:
“Cinsiyete dayalı ayrımcılığa iş hayatımda sadece meslektaşlarım ya da müdürlerim tarafından değil üretimdeki erkek işçiler tarafından da maruz kaldım. Üretimde bir aksilik olduğunda ya da işçilerin planlamalarını yaptığımda benim söylediklerim ilk zamanlarda işçiler tarafından dikkate alınmıyordu. Bir gün erkek bir işçi ‘kadın mühendis bana ne yapacağımı söyleyemez, sen ustabaşına(erkek) söyle o bana yap derse ben yaparım’ demişti. Kadın olduğum içim mesleki yeterliliğim göz ardı edilmişti. Zor da olsa artık o algıyı yıktım fabrikada.”
Kadın mühendisler yükselemiyor
Meslekte yükselmede kadın mühendislerin ciddi sorunlar yaşadığını belirten Kaya üretimde beyaz yakalı erkek ve kadın arasındaki gizli ücret ayrımcılığının patriyarkal yanına da vurgu yapmış oluyor… “İlerleyen zamanlarda kıdem aldıkça şunu fark ettim, erkek mühendisler daha çabuk yükselirken kadın mühendisler için bu çok mümkün olmuyor. Erkek müdürüm bir keresinde ‘kadın mühendisler çok titiz işlerinde ama evlenip çocuk yapınca işten ayrılıyorlar o yüzden yetiştirmeye zaman harcamak istemiyoruz’ itirafında bulunmuştu. Kadın çalışanlar aynı zamanda hane içindeki bütün iş yükünü ‘üstlenmeye’ devam ettikleri için iş ya da aile arasında seçim yapmaya zorlanıyor. Birçok fabrika çalışanlarına kreş imkanı sunmadığından asgari ücret sınırlarında çalışan kadın mühendisler tercihlerini işten ayrılma yönünde kullanmaya mecbur oluyor.”
Ücretler konusunda bir başka ayrımcılık türünün de altını çizerek şöyle devam ediyor: “Üretim devam ettiği sürece üretimin başında olmamız gerekiyor ama bu durum maaşlarımıza yansımıyor. İş sözleşmemizde hafta tatili cumartesi, pazar iki gün olarak görünse de çoğu zaman ‘iş yoğunluğu’, bekleyen siparişler nedeni ile cumartesi çalışmak zorunda kalıyoruz.”
Üniversite sınavlarına hazırlanırken ailesinin aydınlık, güzel bir gelecek için maddi manevi elinden geleni yaptıklarını, belirterek, “Bugün çalışma hayatında bırakın aydınlık bir hayat yaşamayı, gün ışığını görmediğim günler oluyor. Özellikle kış aylarında gün ışımadan evden çıkıp gün battıktan sonra eve geliyordum. Ofisimin bir penceresi olmadığı için camdan dahi güneşi görmediğim günler oldu.”