Gülay Fırat
Kadın muhtarlar, mahallelerinin ve yurttaşların sorunlarını çözmek için pandemide de 7/24 arı gibi çalışıyor. Ancak tüm bu özverili hizmetleri karşılığında bir asgari ücret kadar bile ödenek alamıyorlar. Muhtarların sosyal haklardan mahrum olduğuna dikkat çeken İstanbul Muhtarlar Federasyonu Başkanvekili Seval Özkan, “Kadın muhtarların hamilelik, süt ve doğum izni gibi hakları da yok” diyor.
İstanbul’da kalabalık nüfusuyla, Anadolu’daki şehirleri bile geride bırakan bazı mahalleler kadın muhtarlar tarafından yönetiliyor. Aşina olduğumuz muhtarların aksine, kadın muhtarlar haftanın yedi günü, geç saatlere kadar yurttaşların sorunlarını dinleyerek, onlara yardımcı oluyorlar. Pandemi sürecinde filyasyon ekiplerinde de ücretsiz görevlendirilen muhtarlar, yurttaşa hizmet etmekten memnun olsalar da “Sahalarda risk altında olan ama adı neredeyse hiç geçmeyen meslek gruplarından biriyiz” diye serzenişte bulunuyorlar. Ayrıca çok dillendirmeseler de sosyal hakların yetersizliğinden mustaripler. Birkaç sene öncesine kadar sigortalarını bile kendileri ödeyen kadın muhtarların ay sonunda ellerine geçen “ödenek” asgari ücretten bile düşük: 2 bin 400 lira.
Türkiye genelinde 50 bin 278 mahalle ve köy muhtarı görev yapıyor, bunların 1071’i kadın. Mega şehir İstanbul’da 961 muhtardan 140’ı kadın. İstanbul’u 124 kadın muhtarla Ankara, 120 kadın muhtarla İzmir takip ediyor. Bilindiği gibi, görev süresi beş yıl olan muhtarları siyasi partiler aday gösteremiyor.
Son seçimlerde erkek rakiplerini geride bırakarak seçilen kadın muhtarlar, pandemi döneminde de gece gündüz demeden yurttaşlara hizmet etmeyi sürdürüyor. İstanbul’un beş farklı mahallesinde görev yapan kadın muhtarlar; Seval Özkan, Seyhan Topaloğlu, Arzu Keskin, Ayten Aytür ve Senem Özdemir yaşadıklarını anlattı.
SEVAL ÖZKAN
Mahallenin hem annesi, hem ablası hem de kardeşiyiz
İstanbul Muhtarlar Federasyonu Başkanvekili Seval Özkan’a (54) göre bir kadın muhtar, mahallenin hem annesi, hem ablası, hem de kardeşi olarak herkesin sorununu çözmek için çalışan kişi demek. 2011’de 24 adayın içinden Sahrayıcedit Mahallesi’nin ilk kadın muhtarı seçilen ve aynı mahallede üç dönemdir muhtarlık yapan Özkan; Açık Kütüphane, Her Çocuğa Bir Oyuncak, Bisiklet Değişimi, Kardeş Aile, Kadınlar Bilgilendirme, Kadına Karşı Şiddet’in önlenmesi gibi pek çok sosyal projeye imza atmış. Ayrıca 2019’da Türkiye’nin ilk mobil uygulaması “Seval Özkan” ile mahalle sakinlerini doğru bilgilendirme, tebligat izleme, direk mesaj gönderme ve anketlere katılarak görüşlerini iletme ve projelere aktif katılma olanağı sağlamış.
Sosyal Gelişim Enstitüsü’nün (SOSGED) 2012 yılı “Yaşama Dokunanlar” Yılın Muhtarı Ödülü’nü alan Özkan, STK’larla çalışmayı, sosyal projelere gönüllülük esasına göre destek vermeyi hayat tarzı olarak benimsemiş. Aynı zamanda Türkiye Muhtarlar Konfederasyonu Genel Kurul Delegesi olan Özkan, “İyi bir muhtar olmanın yolu mahallenin sesi olabilmekten geçiyor” diyor.
Yüksek lisanslı muhtar
ABD ve Türkiye’de yüksek lisans eğitimleri alan; bankacılık, finans sektörü ve bilişim sektöründe yöneticilik yapan Özkan, donanımıyla herkesi şaşırtıyor. Ancak onun derdi, diğer meslektaşları gibi halka hizmet etmek; şöyle anlatıyor:
“Ben seçimlerde farklı ve iddialı bir muhtarlık vaat etmiştim, çoğu kişiye anlattıklarım hayal gibi gelmişti. Ancak şimdi hepsini hatta fazlasını gerçekleştirdim. Mesela Türkiye’de ilk kez sokak toplantılarıyla seçilen sokak temsilcilerinden oluşan bir mahalle meclisi kurduk. 22 Nisan 2012’de açılış toplantısını yaptık. Çalışmalarımıza komisyonlar kurarak başladık. Mahalle sakinleri kendi istedikleri komisyonlarda çalışmaya, projeler üretmeye, mahallemizin ortak sorunlarına ortak çözümler bulup, bunları yetkili mercilere iletmeye ve çözüme katkı sunmaya başladı. Yerel yönetimlerin temel taşı olan muhtarlığın bu şekilde çalışması, mahalle sakinlerinin yerel yönetimlere katılması ve demokrasinin gelişmesi anlamında da katkı sağladı.”
Pandemide mahalle sakinleri arasında dayanışmanın güçlenmesi için çalışmalar yürüttüklerini belirten Özkan, “İmece usulüyle hem nakdi hem de ayni paylaşımlarla ihtiyaçlarımızı karşılamaya çalıştık. Kaymakamlık, belediyeler, resmi kurum ve kuruluşların çalışmalarına destek vermek ve onlardan gelen yardım ve talepleri yerine getirmenin yanı sıra dernek, azalarımız, mahalle meclisimiz ve kişilerin de destekleri ile yapılan tüm çalışmalara ve filyasyona katkı sağladık. Aşırı yoğunluk nedeniyle kurumlara ulaşamayan mahalle sakinleri 7/24 muhtarlığımıza ulaşabildiği için onlara yardımcı olabilmek adına tüm olanaklarımızı kullandık” diyor.
Muhtarın mesai saati yoktur
Pandemide muhtarlıkların en riskli alanlardan biri olduğunu vurgulayan Özkan, bu nedenle “güvenli hizmet için pencereden hizmet” vermeye başladıklarını söylüyor. Yine pandeminin ilk döneminde yaşanan maske sıkıntısında, el becerisi olan kişilerin diktiği maskeleri mahalleliyle paylaştıklarını anlatıyor. Bu kişilerden biri de annesi.
“Muhtarın mesai saati aslında yoktur” diyen Özkan, pandemide yaşadıkları iş trafiğini şöyle aktarıyor: “Sokağa çıkma kısıtlaması olan günlerde, acil durumda yurttaşın hastaneye gidebilmesi için izin almak, bazen çocuğuna mama alamamış bir anneye mama bulmak, yaş almış sakinlerimizin alışverişlerini yapmak… Sıcak yemek organize etmek, ilacı biten bir sakinimize ilacını yetiştirmek ya da ATM’den para çekerek bir sakinimizin nakit ihtiyacını karşılamak, erzak organize etmek gibi işlere yardımcı olduk.”
Bütçe de yok hak da
Özkan’a göre, muhtarların canla başla çalışırken yaşadığı en büyük sorun, yetki ve bütçelerinin olmayışı. Özkan, “Muhtarlık seçimlerinin yerel yönetim seçimlerinden ayrılacağı yönünde duyumlar alıyoruz. Bunun son derece sakıncalı durumlar oluşturacağını düşünüyorum. Böyle bir değişiklik yerine, muhtarlık için adaylık başvurusu, birleşik oy pusulası, adaylık kriterleri eklenmesi ve muhtarlık devir tesliminin de bir prosedüre bağlanması, tebligat vs. sorunların giderilmesi gerekiyor. Muhtarlıkların siyasallaşmaması, birinci kademe hizmet veren bir kurum olduğundan çok önemli” diye konuşuyor.
Muhtarların güvenlik ve sosyal haklardan mahrum olduğuna da dikkat çeken Özkan, “Muhtarların aldığı ödenek, maaş olmadığından sosyal hakları da bulunmuyor. Aynı şekilde kadın muhtarların hamilelik, süt izni, doğum izni gibi hakları da yok. Muhtarlık binalarının emniyete bağlı kamera sistemleriyle korunması; görevi başındayken tehdit edilen, hakarete uğrayan muhtarlarımıza karşı işlenen suçlarda cezaların artırılması gibi düzenlemeler yapılmalı. Günün ve gecenin her saatinde ev aramalarına (savcılıktan ev araması ve gözaltı çıkarılan kişiler için polis ile birlikte gidiyor) çağırılan muhtarın güvenliğinin de devlet tarafından sağlanması gerekir” ifadelerini kullanıyor.
SEYHAN TOPALOĞLU
Kadınlar her alanda olmalı
İstanbul’un en kalabalık mahallesi Adnan Kahveci, 101 bin 668 nüfusuyla Türkiye’nin üç ilini; Bayburt, Tunceli ve Ardahan’ı geride bıraktı. Mahallenin iki dönemdir muhtarlığını ise bir kadın yapıyor: Seyhan Topaloğlu. Evli, iki çocuk ve bir köpek annesi olan Topaloğlu (50) , “Biz kadınlar çok güçlüyüz. Bıkmadan usanmadan güçlü duruşumuzla yolumuza devam etmeliyiz” diyor.
Kendini bildi bileli insanlara yardım etmeyi sevdiğini, sokak hayvanlarını korumayı önemsediğini belirten Topaloğlu, her insanın hayata gelmek için bir sebebi olduğuna inanıyor ve ekliyor: “Benim hayata gelme sebebim de insanlara yardım etmek.”
Kızının okulunda gönüllü okul aile birliği başkanlığı yaparken, mağdur çocukları destekleyen çalışmalarını takdir eden dostlarının, kendisine “Şimdi de gidip kocaman bir mahallede ihtiyaç sahiplerine abla ol, kardeş ol, her şey ol ‘’dediklerini anlatıyor. Topaloğlu’nun muhtarlık macerası da böyle başlıyor.
Zor olan güzeldir
İki dönemdir Adnan Kahveci Mahallesi Muhtarlığı’nda çalışan Topaloğlu, 2014’te muhtar olduğu zaman mahalleyi 49 bin civarında nüfusla devralmış. Bu sene ise 101 bin 668 kişiye ulaşan nüfusuyla, İstanbul’un en büyük mahallesinin muhtarı. Bu kadar çok insana hizmet vermekten memnun olduğunu belirten Topaloğlu, “Zor olan güzel ve özeldir” diyor.
Muhtarlık görevini yürekten bir samimiyetle yaptığını vurgulayan Topaloğlu, “Sorgusuz sualsiz vatandaşlarımızı dinliyor ve elimizden gelen ne varsa çözüme ulaştırmaya çalışıyoruz. Bazen onlarla gülüyoruz, bazen dertleniyoruz. Mahalle sakinlerine hizmet etmek bana hiç zor gelmiyor. Bir sorunu çözdüğümüzde çok mutlu oluyorum, ‘bugün faydalı bir şey yaptık’ diye düşünüyorum” diye konuşuyor.
Beylikdüzü ilçesindeki on mahallenin yarısının erkek, yarısının ise kadın muhtarlara emanet olduğunu söyleyen Topaloğlu, “Birbirimizle her an her konuda iletişim halindeyiz ve her kararı birlikte alabiliyoruz, aynı zaman da sık sık görüşüyoruz. Diğer kadın muhtarlarımızla da çok sık olmasa da toplantılarda sohbet edebilme imkânımız oluyor” ifadelerini kullanıyor.
Pandemide işler arttı
Pandemi döneminde de hizmete devam ettiğini belirten Topaloğlu, şöyle devam ediyor: “Pandeminin en zor zamanlarını yaşıyoruz. Bu süreçte bizim de işlerimiz arttı. Biz muhtarlar, yasaklarda da sahada çalışmalardayız. Kapı kapı dolaşarak vatandaşımıza erzak yardımı götürüyoruz. İhtiyaçlarıyla ilgili her konuda onlar evlerindeyken bizler de sahada onlara destek oluyoruz. Yedi yıldır muhtarım, muhtarlığa gitmediğim tek günüm olmadı. Hatta hiç izin yapmadım. Sorumluluk sahibi olmak karakterimin önemli parçası.
Pandemi öncesinde vatandaşlarımızla daha içi içe olabiliyorduk. Misafirimiz hiç eksik olmazdı, her günümüz ve anımız vatandaşımızla birlikteydi. Şimdi muhtarlıkta maalesef vatandaşlarımızla mesafe koymak en zoruma giden durum oldu. Girişlerimiz de dezenfektan, kolonya, maske, mesafe kurallarına çok sıkı uymaya çalışıyoruz. Belediyemiz de sık sık muhtarlıklarımızı dezenfekte ediyor.”
Sanki insanlar yok olmuştu…
Pandeminin ilk döneminde kısıtlamalar sürerken sahada aktif olarak çalışan Topaloğlu, bu sırada ailesiyle ilgilenemediği için çok üzüldüğünü belirtiyor. O süreçte yaşadıklarını ise şöyle anlatıyor: “Sokağa çıkma yasağı vardı ve ekip arkadaşlarımızla biz sahada erzak dağıtımı yaparken yaşadıklarım beni çok etkiledi. Sokaklarda binlerce araç vardı ve insanlar yoktu. Sanki tüm insanlar yok olmuş ve araçlar ülkemizi istila etmiş, biz birkaç kişi hayatta kalmışız gibi hissetmiştim. Ayrıca pandeminin insanların hayatına yansıyan olumsuzluklarına şahit olmak çok üzüntü verici. İşyerlerini kapatanları, işsiz kalanları, evine ekmek dahi alamayacak duruma gelenleri görmek… Üzülmeye de devam ediyoruz, süreç çok sıkıntılı, hem maddi hem manevi inanılmaz kayıplar yaşıyoruz. İnşallah bir an önce bu salgından dünya olarak kurtuluruz.”
Üniversite öğrencisi 21 yaşındaki kızı ve 25 yaşındaki oğlu ile eşinin her zaman destekçisi olduğunu belirten Topaloğlu, “Eşimin kendi işi var. Ev işlerinde ise nadir de olsa bana yardım etmeye çalışıyor. Maddi manevi her konuda en büyük destekçim eşim, ‘dağ gibi’ derler ya hani, aynen öyle! Ailem tüm sevgileriyle destekçim” diyor.
Kadınlar daha çözüm odaklı
Kadın muhtar olmanın bir zorluğunu görmediğini ama avantajlarını yaşadığını anlatan Seyhan Muhtar, “Kadın muhtar olunca vatandaş sizi daha samimi dinliyor, derdini daha rahat anlatıyor. Kadın olunca daha çok konuya odaklanıp çözüm odaklı olabiliyorsunuz. Ben kendi adıma hiç zorluk yaşamadım” diyor.
Muhtarlığın tüm kurumlara en rahat ulaşabilen bir makam olduğunu söyleyen Topaloğlu, “Vatandaş her konuda bize talepte bulunabiliyor. Mesela sokak lamba arızasından ağaç budanmasına, yol yapımından park talebine, aklınıza gelebilecek her konuda gelerek veya arayarak, ‘ Muhtarım lütfen ilgilenin’ diye taleplerini iletirler. Biz de yetkili kurumlara iletip, takipçisi olup, sorunun çözüme ulaşmasını sağlıyoruz. Emekli vatandaşlarımızın bizlere güvenerek maaş kartlarını teslim edip maaşlarını bizim çekmemizi istemeleri de bize duydukları güvenin göstergesi. Açıkçası tüm bu güvene layık olabilmenin gururunu yaşıyoruz” diye konuşuyor.
Her alanda olmalıyız
Mahallesine yardım için arı gibi çalışan Topaloğlu’na, “Kendiniz için en son ne yaptınız?” diye sorduğumuzda bir süre durup düşünüyor; sonra da, “Kendim için bir şey yapmayalı uzun zaman olmuş ama bir yandan da çok şey yapmışım. Baktığımda insanlara hizmet vermenin gururunu yaşıyorum” diyor.
Topaloğlu sözlerini şöyle tamamlıyor: “Bütün kadınların çok güçlü olduğunu düşünüyorum. Her şeyi yapabilme gücüne sahip varlıklarız. Tüm kamu dairelerinde ve hatta siyasetin her alanında olmalıyız. Biz kadınlar olduğumuz yeri güzelleştirebilen varlıklarız. O yüzden bıkmadan usanmadan güçlü duruşumuzla yolumuza devam etmeliyiz!”
ARZU KESKİN
7 / 24 iletişim halindeyiz
Kartal ilçesine bağlı Kordonboyu Mahallesi Muhtarı Arzu Keskin (46) evli ve iki çocuk annesi. Kartal’da iki dönemdir muhtarlık yapan Keskin, muhtar olmayı aklının ucundan bile geçmediğini söylüyor, onu da çevresi gönüllendirmiş. Keskin, “2000 yılında muhtarlıkta çalışmaya başladım. İhtiyar heyeti derken, 2014’de eşimin, ailemin ve mahalle sakinlerimin destekleriyle seçimlere katıldım ve Kartal’da tek kadın muhtar olarak seçildim, göreve başladım. O dönem ‘Ne iş yapıyorsunuz?’ diye soranlara ‘Muhtarım’ dediğimde bazıları inanmamıştı; çünkü Kartal’da tek kadın muhtardım” diyor.
Muhtarların mesaisinin 08.00’de uyanınca başlayıp geç saatlere kadar sürdüğünü belirten Keskin, “İşimi çok seviyorum. Muhtarlık benim için maneviyatı her zaman önem taşıyan, ailem gibi gördüğüm mahalle sakinlerimle 7/24 iletişim halinde olduğum özel bir görev. İnsanlar da muhtarları ailesinden biri gibi gördüğü için her türlü sorunlarını bizimle paylaşıyorlar. Onlara yardımcı olmak için canla başla çalışıyorum. Zaten biz kadınlar öyle güzel özelliklere sahibiz ki üzerimizde ne kadar çok iş olursa olsun Allah’ın izniyle hepsinin üstesinden geliyoruz” diye konuşuyor.
Gün bitiyor, işler bitmiyor
Kadın muhtarların erkek muhtarlara göre işinin daha zor olduğunu söyleyen Keskin, “Çünkü bizler aynı zamanda anneyiz, eşiz, ev işlerinden de mesul tutuluyoruz. Çok şükür hepsine yetişiyorum” ifadelerini kullanıyor.
Biri yirmi, diğeri altı yaşında iki çocuğu olan Keskin, planlı bir şekilde bütün işlere yetiştiğini söylüyor. Ofis işleri, mahallenin genel sorunları ve Covid 19 çalışmaları derken günün nasıl bittiğini anlamadığını belirten Keskin, “Gün bitse de muhtarın işi devam ediyor” diye konuşuyor. Öğreniyoruz ki gece yarısı bile mahalleliden telefonla danışmak isteyenler çıkıyor. Pandemiyle birlikte mahalle sakinlerinin daha çok binalarının dezenfekte edilmesi için kendilerinden destek istediğini belirten Keskin, aynı zamanda filyasyon ekibinde çalışıyor.
Öte yandan Muhtar Keskin’in ticaretle uğraşan eşi de pandemi yüzünden iflas etmiş ve geçen ay bypass ameliyatı olmuş. Eşinin sağlık durumuyla sarsılan Keskin şu sıralar, bir yanda eşinin bakımı, öte yandan çocukları ve muhtarlık vazifesi arasında büyük bir mücadelenin içinde. Yine de onu hafta içi muhtarlıkta, hafta sonu ise cep telefonundan bulabilirsiniz, her daim işinin başında. Son olarak geleceğe umutla baktığını belirten Keskin, şöyle konuşuyor: “Hafta sonlarını ailemle geçirmek bile beni mutlu ediyor. Daha genç olduğumu düşünüyorum, güzel Türkiyem ve geleceğimiz yavrularımızın huzur ve mutluluğu için mücadeleye devam edeceğim.”
AYTEN AYTÜR
“Risk altında olan ama adı anılmayan grubuz”
Kartal İlçesi Petrol-İş Mahallesi Muhtarı Ayten Aytür (49), “Pandemi sürecinde sahalarda risk altında olan ama adı neredeyse hiç geçmeyen meslek gruplarından biriyiz” diye konuşuyor.
Kendini bildi bileli hep bahçe ve hayvanlarla ilgilenebileceği bir köy evinde yaşamayı hayal eden ama içinde bulunduğumuz şu pandemi günlerinde, fırsat bulabilirse en fazla “açık havada yürüyüş” yapabildiğini söyleyen Aytür’ün muhtarlık macerası, 29 yıl önce liseden sonra başlamış. Aytür, 1992’de geçici iş olarak gördüğü Petrol İş Mahallesi Muhtarlığı’na girmiş. Asıl mesleği olan muhasebeyle ilgili başka bir iş bulana kadar muhtarlıkta çalışmayı düşünürken, insanlarla iç içe çalışmaktan, onlara yardımcı olmaktan çok mutlu olunca devam etmiş. Hem de tam 27 sene! Muhtar Cevdet Aslan’ın görevi bırakma kararıyla da seçimlerde aday olmuş, bayrağı devralmış. Aytür, “Yıllar yılı kazandığım deneyimle muhtar olmaya karar verdiğimde, mahalle sakinlerimiz de büyük destek verdi ve açık ara farkla 2019 Mart seçimlerini kazandım” ifadelerini kullanıyor.
Kadınların, çocukların ve hayvanların şiddet görmediği mutlu günlere…
Pandemiyle birlikte değişen çalışma şartları diğer kadın meslektaşları gibi Aytür’ü de muhtarlıktan çok uzaklaştıramamış. Sağlık Bakanı’nın “Maske-Mesafe-Hijyen” uyarılarını dikkate alarak çalışmaya devam eden Aytür, “Zaten ben hiçbir muhtar için evden çalışabilmenin mümkün olduğunu düşünmüyorum. Maalesef bu dönemde sahalarda risk altında olan ama adı neredeyse hiç geçmeyen meslek gruplarından biriyiz. Ayrıca filyasyon ekibinde de görevliyiz” diyor.
İlçedeki kadın muhtarlarla da iletişim halinde olduklarını belirten Aytür, tecrübelerini, fikirlerini ve projelerini birbirleriyle her an paylaştıkları bir grupları olduğunu da söylüyor. İnsanlara yardımcı olabilmenin verdiği mutluluğu hiçbir şeye değişmeyeceğini söyleyen Aytür, mahalle sakinlerinin muhtardan samimiyet ve dürüstlük beklediklerini belirtiyor ve ekliyor: “Elimden gelenin en iyisini yaptığımda bunu sakinlerimin de gördüğüne inanıyorum. Mahalle sakinlerime her konuda yardımcı olabilmekten son derece mutluyum. Temennim; kadınların, çocukların ve hayvanların, kısacası hiçbir canlının şiddet görmediği mutlu güzel günlere ulaşmak”
SENEM ÖZDEMİR
Kendimize zaman ayırma şansımız yok
Senem Özdemir (58), Sivas’tan şu an muhtarlığını yaptığı İstanbul Kartal Yakacık Çarşı Mahallesi’ne 35 sene önce gelin gelmiş. Lise mezunu olan Özdemir, evine yakın bir markette on yıl aşçı olarak çalışmış, sonra kendi yemek firmasını kurmuş, emekli olmuş. Fakat insanlara hizmet etmek arzusu içinden hiç kaybolmamış, “Vatanıma, milletime faydalı evlat yetiştirmek, yetime, öksüze, kimsesize dokunmak için muhtar oldum” şeklinde konuşuyor.
İstanbul’un balkonu olarak tanımladığı Yakacık Çarşı Mahallesi’nin kadın muhtara ihtiyacı olduğunu düşünerek yola çıktığını söyleyen Özdemir, şöyle devam ediyor: “2019’da 11 aday arasından seçildim. Kazanan mahalle muhtarları konutlarına yerleşti ama kıymetli 52 senelik muhtarım kabullenmeyip konutu boşaltmadı. Ben de muhtarımı üzmeden Kartal Belediyesi’ne başvurarak yer talebinde bulundum. 20 günün sonunda Belediye muhtarlığa yer tahsis etti, görevimize başladık. Yakacık Çarşı Mahallesi naif bir mahalledir, güzel yanları anlatmakla bitmez.”
Sadece maske ve mesafe
Pandemi sürecinin muhtarları çok zor durumda bıraktığını, Covid riskiyle karşı karşıya olduklarını belirten Özdemir, “Sadece maske ve mesafeyi sağlayabiliyoruz. Bir tarafta filyasyon ekibindeyiz. Bir de işyerini kapatan, işsiz olup maddi durumu kötü olan insanlar kendilerine en yakın muhtara başvuruyor. Mahalle sakinlerin istekleri çok ama muhtarlar belirli sınırların dışına çıkamıyor” diyerek yaşadığı sıkıntıları aktarıyor.
Severek yapılan işlerin kolay olduğunu, görevini sevdiğini belirten Özdemir, “Her zaman zoru başarmakta mutluluk duyuyorum ki hoşgörü ve sabrın olduğu yerde hizmet kolaylaşır, çok şükür bugüne kadar hiç zorluklarla karşılaşmadım. Mahallemiz ve ülkemiz için çalışmaya devam edeceğim” diyor. Evli, biri makine diğeri çevre mühendisi iki çocuğu olan Özdemir’in bir de torunu var. İşlerinin yoğunluğundan kendine zaman ayırma şansının olmadığını söyleyen Özdemir, bundan sıkıntı duymadığını dile getiriyor.