TBMM’de 3 Şubat’ta kabul edilen, 14 Şubat’ta Resmi Gazete’de yayımlanan Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK), daha sınav yapılmadan eğitim emekçilerinin, özellikle de kadın emekçilerin yaşamını olumsuz etkiledi. Uzman öğretmenlik ya da başöğretmenlik için 19 Kasım’da sınava girecek olan eğitim emekçisi kadınlar, kendilerini ayrıştıran bu yasanın ciddi sorunları ve haksızlıkları beraberinde getireceğini ama geçim sıkıntısı nedeniyle sınava başvurmak zorunda kaldıklarını söylüyor.
Kadınlar ayrıca, seminerler nedeniyle hiç tatil yapamadıklarını, sınava hazırlık sürecinde ev işleri ve çocuklar nedeniyle çok zorlandıklarını anlatıyor.
Diğer yandan, yasanın ve sınavın iptali için eğitim emekçilerinin örgütlü mücadelesi sürüyor. KESK’e bağlı Eğitim Sen, 15 Ekim’de Ankara’da büyük bir miting yapmaya hazırlanıyor. Bunun yanında diğer eğitim sendikalarının da katılımıyla iş bırakma eylemi yapılması gündemde. Bunun için Eğitim Sen, Eğitim-İş, Anadolu Eğitim Sendikası ve Hürriyetçi Eğitim Sen’in genel başkanları, 14 Ekim’de Başkent Öğretmenevi’nde bir araya geleceklerini duyurdu.
Nedir bu ÖMK?
ÖMK ile öğretmenlik mesleği, aday öğretmenlik döneminden sonra öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen olmak üzere üç kariyer basamağına ayrılıyor. En az 10 yıllık öğretmen olanlar, kademe ilerlemesi cezası almamış olmamaları ve başvurmaları durumunda 180 saatten az olmamak üzere uzman öğretmenlik kursuna alınıyor. Kursu tamamlayanlar merkezi yapılacak yazılı sınava başvuruda bulunabiliyor. Bu sınava girip 70 ve üzeri puan alanlar başarılı sayılıp, uzman öğretmen yapılıyor.
Daha önce yapılan uzmanlık sınavını kazanmış ve 10 yıl uzman olarak çalışmış olanlar da en az 240 saatlik başöğretmenlik eğitim programına başvurabiliyor. Yüksek lisansını tamamlamış 10 yıllık öğretmenler 180 saatlik kursu tamamlamak koşuluyla uzman öğretmenlik için yapılacak sınavdan, doktorasını tamamlayan 10 yıllık öğretmenler ise başöğretmenlik için yapılacak sınavdan muaf tutuluyor.
Uzman öğretmen veya başöğretmen unvanı alanlara her unvan için ayrı ayrı olmak üzere bir ilave derece veriliyor. Buna göre ek ödeme alıyorlar. Ayrıca 3600 ek gösterge, 15 Ocak 2023’ten itibaren birinci dereceye gelen öğretmenler için de geçerli oluyor.
Şapkadan çıkmadı
Eğitim işkolunda üretim ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi anlamına gelen ÖMK, öyle tavşanın şapkadan çıkması gibi birden ortaya çıkmadı. Bu yolun taşları;
- Eğitimde toplam kalite adı altında dayatılan; okulların fabrika, müdürlerin patron, öğrencinin müşteri, öğretmenin hizmet götüren olduğu bir çalışma düzeni,
- Özel okullara giden öğrencilere ekonomik destek verilmesi,
- Kanun Hükmünde Kararnameler ile 657 sayılı Kanun’da güvence altına alınan hakların yok sayılması, eğitim emekçilerin işlerine son verilmesi gibi politikalarla yıllar içinde döşendi.
Eski Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un 2020-2021 Eğitim-Öğretim Yılı açılış konuşması, asıl niyeti çok net özetliyor:
“Eğitimde asıl yük öğretmenin maaşıyla ilgilidir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesine bakarsanız, yatırım bütçesinin çok küçük olduğunu görürsünüz. Neye göre? Personel maaşına göre… Bu tüm okullar için böyledir. Yani asıl yük, kira varsa kirada ve öğretmen maaşındadır.” (1)
İşte ÖMK, bakanlığa yasaları kullanarak eğitim emekçilerinin maaşlarını kasaya indirme olanağı veriyor. Bunu yaparken gizlediği gerçekler de var tabii! Neleri gizliyor dersiniz?
Aynı iş için farklı ücret almanın haksızlık olduğunu gizliyor. Eğitim emekçilerinin iş güvencesinin ortadan kalktığını gizliyor. Dahası, kadın emekçilerin daha fazla güvencesizliğe itileceğini, toplumsal cinsiyet temelli eşitsizliğin derinleşeceğini gizliyor.
‘Ayağımı suya sokamadım’
Aldıkları maaşlarla geçinemeyen, gelirlerini artırmak isteyen eğitim emekçileri için iş, kariyer basamakları için programlara başvurmakla bitmiyor. Bir de sınava kabul edilmek için gerekli şartları taşıma zorunluluğu var. Eğer gerekli şartları taşımıyorsanız öğretmen kariyer sınavına katılmanız mümkün olmuyor.
Bu nedenle sınava girecek eğitim emekçileri için yaz tatili, angarya çalışmaya dönüştü. Seminerlere katılmaları, videoları izlemek gerekiyordu. Özellikle kadın eğitimciler, bu sürecin zor geçtiğini söylüyor. Örneğin Meral, “Evde bir bilgisayar var. ‘Ben videoları izleyeceğim, sessiz olun’ diyorum ama çocuklar oyun oynamak istiyor. Tam video izlerken biri ‘Karnım acıktı’, diğeri ‘Dışarı çıkacağım’ diye bağırıyor. Tam bir kaos!” sözleriyle anlatıyor yaşadıklarını.
Nergis ise “Benim için yaz ayları denizden çıkmamak demekti. Ama kariyer sınavına başvurabilmenin ön koşulu seminerlere katılmak, videoları izlemek olunca, bırakın denizden çıkmamayı, ayağımı suya sokamadım” diyor.
Şimdi de sınava çalışmak için zaman bulamadıklarını söylüyorlar.
Eğitim emekçisi kadınlarla ÖMK’yi, kariyer sınavına neden başvurduklarını ya da başvurmadıklarını, beklentilerini, bu sınavın yaşamlarını nasıl etkileyeceğini konuştuk.
‘Sınava başvurmak zorundaydım’
Sevda, kaç yıllık öğretmensin? Kariyer sınavına başvurdun mu?
Sevda: Ben Bodrum Mesleki Eğitim Merkezi’nde Güzellik Hizmetleri öğretmeniyim. 15 yıllık öğretmenim. Sınava başvurdum. Başvurmak zorundaydım.
Üç buçuk yaşında bir çocuğum var. Eşim de ben de çalışıyoruz. Ama geçinemiyoruz. Evimiz kira. Pandemiyle ve paranın değersizleşmesiyle birlikte yaşamımız çok zorlaştı. Kirada oturuyoruz. Ev sahibi kirayı artırmamızı istiyor. Sınavı kazanırsam maaşım artacak. O zaman ev kirasını daha rahat ödeyebiliriz. Oğlum anaokuluna başladı. Onun okul masrafları var. Bodrum küçük bir yer ama yine de olmuyor. Aldığım maaş yetmiyor, hele yaz aylarında denkleştirmek daha da zor. Bu yıl tayin isteyip ailemin olduğu yere, Konya’ya gitmeyi düşünüyorum.
Öğretmenlerin yüzde 98’i ÖMK’yi desteklemiyor
Eğitim Sen’in geçen ay 10 bin 628 eğitim emekçisiyle yaptığı anket, emekçilerin yüzde 98’inin ÖMK’yi desteklemediğini ortaya koydu. “ÖMK’yi destekliyor musunuz?” sorusunu 10 bin 418 kişi “Hayır” diye yanıtlarken, yalnızca 163 kişi “Evet” dedi. “Seminere başvuru gerekçeniz nedir” sorusuna ise öğretmenler en çok (yüzde 76) “Ekonomik ihtiyaçlarımdan dolayı başvurdum” yanıtını verdi. “Öğretmenler için kariyer basamakları düzenlemesini desteklediğimden dolayı başvurdum” diyenlerin oranı ise yüzde 1,86’da kaldı.
Sınavına hazırlanabiliyor musun? Yazın izlenmesi gereken videolar vardı. Kadın olmak bu süreci nasıl etkiliyor?
Sevda: Çocuğum küçük, oyun çağında. Dışarıdan içeri girmek istemiyor. Onunla uğraşmak, ev işleri derken konsantre olamıyorum. Videoları izleme zorunluluğu vardı. Çok zor bir süreçti. Şimdi okullar açıldı. Sınav yaklaşıyor. Çalışmam gerekiyor. Ama vakit yok.
‘Zaten uzman olarak mezun oluyoruz!‘
Okullarda aynı işi yapan, farklı ücretler alan öğretmenler olacak. Bu durum çalışma ortamını nasıl etkiler? Ne düşünüyorsun?
Sevda: Tabii ki bir işyerinde farklı ücretler söz konusu olunca, sınavın baraj puanını geçemeyen veya sınava girmeyen meslektaşlarımın performansı bu durumdan olumsuz etkilenecektir. Okul idaresinin ve velilerin bakış açısı değişebilir. İşlerini iyi yapsalar da performansları negatif değerlendirilebilir. Zaten şu an bu sınava girecek tüm öğretmenler ekonomik nedenlerden ötürü girecektir diye düşünüyorum. Çünkü öğretmenler, üniversiteden pedagojik formasyonla videolardaki tüm eğitimleri almış ve bunlar transkriptlerine işlenmiş olarak mezun olmuşlardır. Yani öğretmenler mezun olduklarında zaten uzmandırlar.
‘Uzman oldum ama pek bir şey değişmedi’
Yaşar, sen kaç yıldır öğretmenlik yapıyorsun? Öğretmen kariyer sınavıyla ilgili ne düşünüyorsun?
Yaşar: Ben Van’da yaşıyorum, 38 yıldır Çocuk Gelişimi ve Eğitimi öğretmenliği yapıyorum. Daha önce 2006 yılında yapılan uzman öğretmenlik sınavına girmiştim. Kazandım. 2006’dan bu yana uzman öğretmen olarak çalışıyorum.
Uzman öğretmen olduğunda yaşamında neler değişti?
Yaşar: Pek bir şey değişmedi. İlk başlarda uzman olmayan öğretmen arkadaşlardan 150 TL lira fazla alıyordum, şimdi ise 500 TL fazla alıyorum. Mesleki anlamda “Sen uzman öğretmensin, materyal geliştir, şu alanda araştırma yap” diyen olmadı. O zaman da para için başvurmuştum. Şimdi de aynı gerekçeyle başöğretmenlik için sınava başvurdum. Sonuçta maaşımda 4 bin TL gibi bir artış olacak. Aynı işi yaparken neden daha az maaş alayım?
Öğretmenlik Meslek Kanunu ile öğretmenlerin önüne kariyer basamakları konuluyor. Sözleşmeli öğretmen, uzman öğretmen, başöğretmen… Bunların hepsi aynı işi yapıyor. Eşit işe eşit ücret olsa daha iyi olmaz mı?
Yaşar: Öğretmenlerin bir kısmı üniversiteden nasıl mezun oluyorlarsa öyle kalıyorlar. Oysa toplum, teknoloji, her şey değişiyor. Öğretmenlerin kendini değiştirmesi, yenilemesi geriyor. Ama bu sadece sınavlarla olacak bir şey değil. En azından kendi deneyimimden biliyorum. Uzman öğretmen olan bendim ama ilişkileri olan, torpili olan işini yürütüyordu.
Madem sınav var, onu kazanana bir yetki ve sorumluluk verilmeli. Örneğin, şef olacak kişi uzman öğretmen olmalı. Onun ders programı farklı olmalı. Bunun yanında uzman ya da başöğretmen sadece derse girmemeli; materyal üretmek, tez hazırlamak, araştırma yapmak gibi sorumlulukları da olmalı.
Ama eğitim videolarına bakılırsa yapılmalı dediğim şeyler gelecekte de yapılmayacak. Videoların çoğunu izleyemedim. İzlediklerimden de bir şey anlamadım.
Aslında ILO’nun Öğretmen Statüsü Tavsiye Kararları (2) dediklerini kısmen karşılıyor. Kariyer sınavı yerine bu tavsiye kararları uygulanabilirdi. Onun yerine Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu (ÖMK) çıkardılar. Eğitim emekçilerini sınav sonrasında neler bekliyor?
Yaşar: Keşke tavsiye kararları uygulansa. Sınav ve sonrasında yaşanacak süreç, rekabeti getirecek. Özellikle ilkokullarda çok sorun olacak. Veliler şimdiden uzman ve başöğretmen arayışına başladılar. Meslek liselerinde pek sorun olacağını sanmıyorum. Liyakat olmadığı sürece öğretmenler uzman ya da başöğretmen de olsa her yerde sorun yaşanacaktır.
Hiyerarşi, rekabet, performans baskısı…
Emel, sen İstanbul Gaziosmanpaşa’da bir ilkokulda sınıf öğretmenisin. Aynı zamanda Eğitim Sen’e üyesin. Sınava girmedin. Neden? Bu sınav, işyerlerindeki ilişkileri nasıl etkileyecek?
Emel: ÖSYM, KPSS vb. sınavlarda da görev almadım, almıyorum. Sınavlara itirazım var! Çünkü sınav sistemini güvenilir bulmuyorum. Bu nedenle okulda sadece maaş ve ek dersle geçinen az sayıdaki öğretmenden biriyim. Hâlbuki üniversiteye giden oğlumla birlikte yaşıyorum. Evin tüm giderleri bana bakıyor. Ekonomik anlamda bir desteğim yok. Ama çalışma ortamımızı etkileyecek olan öğretmen kariyer basamakları sınavına itiraz ediyorum. Çalışma barışı bozulacak, öğretmenler arasındaki rekabet derinleşecek. O yüzden bir an önce bunun iptal edilmesini istiyorum.
Neden böyle düşünüyorsun, biraz açar mısın?
Emel: Öğretmenlerin bu sınava girmek istemesinin nedenlerinden biri, aldığı maaşın yoksulluk sınırının yarısında olması, yani geçim sıkıntısı. Diğer bir neden ise meslektaşları arasında geride kalmasının yaratacağı hak kayıpları ve zorluklar.
Ancak ÖMK’nin çalışma yaşamımıza getireceği olumsuzluklar çok daha fazla olacak. Üretim ilişkilerini dikey olarak düzenliyor. Aynı işi yapan öğretmenler arasında hiyerarşiyi ve rekabeti getirecek. Rekabetin olduğu yerde performans önemlidir. Öğretmenler, iş tanımlarının dışında angaryalarla uğraşmak zorunda kalacaklar. Daha dakika bir gol bir dercesine, başvuran tüm öğretmenler yaz boyunca dinlenmek yerine zorunlu olan seminere katılmak, video izlemek, sınav için evrak hazırlamak gibi birçok angarya iş yaptılar. Böylece performans sistemi de pratiğe geçmiş oldu.
‘Kadınların bir kısmı seminerleri izleyemedi‘
Kadın öğretmenler nasıl etkilendi bundan?
Genel olarak tatilini, bilgisayarın olmadığı ya da internete bağlanmanın sorunlu olduğu yerlerde geçirenler, izlemekle yükümlü oldukları seminer programını takip edemediler. Bu donanıma sahip olsalar da özellikle kadın öğretmenlerin bir kısmı, üstlerinde olan “ekstra sorumluluklar” yüzünden seminerleri izleme olanağı bulamadı. Yaşlı veya hasta olan yakınlarının ve çocuklarının bakımı, yemek, temizlik gibi ev içi işlerin yükünü üstlenmek zorunda olan kadın öğretmenler, sınav sonrasında da performans adı altında angarya çalışmayla karşılaşacak.
Kariyer sınavı kasım ayında. Öğretmenler yeni ders dönemine dinlenmeden, sınav telaşıyla başladılar. Hatta sınava hazırlanabilmek için rapor almanın dahi sözü edilir oldu. Bunun öğrenciler açısından ne anlama geldiği malum.
Öte yandan ÖMK ile okullar özel okul statüsüne getirilirken, eğitim de küresel ve yerli sermayenin ihtiyacına göre şekillenecek. Şirketler doğum yapacak kadın öğretmen istemiyorsa okullar da istemeyecek. Kısacası kariyer basamakları, hiyerarşi, okullarda öğretmenler arasında işbirliğine dayalı çalışma ortamını bozacağı gibi, kadın öğretmenlerin çalışma yaşamlarını da zorlaştıracak.
Toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı eğitim
Meclis açıldı. ÖMK’nin iptal edildiğini düşünelim, yerine nasıl bir düzenleme getirilmeli?
Emel: Eğitim ve öğretim politikalarının egemenlerin çıkarlarına göre yapıldığını unutmamak gerek. ÖMK de bu doğrultuda değerlendirilmeli. Rekabetin ve hiyerarşinin olmadığı, eşit/eşdeğerde işe eşit ve insanca ücret alabildiğimiz, bilimsel, laik, en önemlisi toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı bir eğitim sistemi olmalı. ILO’nun Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi (1966 ILO/UNESCO Ortak Belgesi) yeterli olmasa da günümüz koşulları için rehber olabilecek bir belgedir.
(1) https://www.birgun.net/haber/ziya-selcuk-tan-ogretmen-maasi-aciklamasi-niyetim-cok-acik-
Fotoğraflar: Twitter, Dokuz8 Haber