‘Kadın şef editörün, altında çalışan erkek editörden çok daha az maaş aldığını öğrendik’

Sputnik’te işten çıkarılan kadın gazetecilerin anlattıkları, bu işyerinde hak ihlalleri ve sendikal baskının yanı sıra cinsiyet ayrımcılığının da yaşandığını gözler önüne seriyor. Erkek yöneticiler tarafından etiketlendiklerini, sözlerinin değersizleştirildiğini anlatan kadınlar, kurumda ücret eşitsizliği olduğuna da dikkat çekiyor.
Paylaş:
Öznur Kaya
Öznur Kaya
oznurr.kayaa@gmail.com

Merkezi Rusya’da bulunan Sputnik’in Türkiye ofislerinde grev yarın (17 Ağustos) başlıyor. Grev kararının ilanı sonrasında işten çıkarılan kadın gazeteciler, kendilerinin de grev alanlarında olacaklarını belirterek, “Mücadele şimdi başlıyor. Sendika haktır, işimize geri döneceğiz” diyor.

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ile Sputnik Türkiye Bürosu arasında süren toplu iş sözleşmesi (TİS) süreci anlaşmazlıkla sonuçlanmış, sendika 24 Temmuz’da işyerine grev kararını asmıştı. Ardından Sputnik yönetimi, Ankara ve İstanbul ofislerinde çalışan 24 gazeteciyi işten çıkarmıştı.

Gazeteciler ve sendika geçen hafta her iki ofisin önünde eylemler yaparak bu kararı protesto ederken, CHP Milletvekili Utku Çakırözer de Çalışma Bakanlığı’nın yanıtlaması istemiyle soru önergesi vererek konuyu Meclis’e taşımıştı.

İşten çıkarılan gazetecilerin 6’sı kadın. Sputnik yönetimi işçileri ‘küçülme’ ve ‘verimlilik’ gerekçeleriyle işten çıkardığını iddia etse de kadın gazetecilerin anlattıkları bu savı yalanlıyor. Kurumda 2015’ten beri çeviriden sorumlu şef editör olarak çalışan Gökçe Çalışan ile 2021’den beri haber editörü olarak görev yapan Özde Çelikbilek, işten çıkarılan 24 işçinin tamamının sendika üyesi olduğuna dikkat çekerek, sendikal nedenlerle atıldıklarını vurguluyor.

‘Örgütlenmemizle birlikte baskılar başladı’

Gökçe, örgütlenme sürecinin başından itibaren sendikal baskıyla karşılaştıklarını anlatıyor. Haber müdürünün, örgütlenme sürecinin başladığı 2020 yılının sonunda aniden işten çıkarıldığını hatırlatıyor.

‘Verimlilik’ gerekçesinin de gerçeği yansıtmadığını belirten Gökçe, kurumdaki sorunlar nedeniyle geçen nisan ayında işverenle görüşme talep ettiğini, “Beni işten çıkarabilirsiniz” dediğini, yöneticilerin ise kendisine ‘performansından gayet memnun olduklarını, özveriyle çalıştığını’ söylediklerini aktarıyor.

Birçok iş arkadaşının geç saatlerde işveren tarafından arandığını da söyleyen Gökçe, “Biz seninle çalışmak isteriz ama sendikadan ayrıl” denilerek baskıya maruz bırakıldıklarını anlatıyor ve ekliyor:

“Ankara ofisinde de benzer şeyler yaşandığını biliyoruz. Ancak tüm bunlara rağmen ben dahil hiçbirimiz geri adım atmadık.”

‘Maaşlar arasındaki farklar akıl alır gibi değildi’

Gökçe, 2015’te dış haber editörü olarak işe başlamasının ardından 2016’da haber müdürlüğü pozisyonuna terfi ettirilmiş; ancak 2021’de yaşanan yönetim değişikliğinden sonra sürekli olarak rütbesinin düşürüldüğünü söylüyor:

“Yönetim değişikliğinden sonra haber müdürüyken önce dış haber şefi oldum daha sonra direkt şef editörlüğe düştüm. Pozisyonum sürekli düşürüldü.”

İşyerindeki ücret eşitsizliklerine de dikkat çeken Gökçe, kadınların kurum hiyerarşisinde daha üst sırada yer alsalar bile erkeklerden düşük ücret aldığının ortaya çıktığını belirtiyor:

“Bizim için Sputnik’te sorunların en ayyuka çıktığı dönem 2019 oldu. 2019 sonunda büyük bir maaş krizi yaşadık. İşverenin büyük bir ‘hatasıyla’ maaş bordroları ortaya döküldü ve bütün çalışanlar birbirlerinin maaşını öğrendi. Maaşlar arasındaki farklar akıl alır gibi değildi. Bir birimin kadın şefinin, altında çalışan erkek editörden çok daha az maaş aldığını öğrendik. O dönem hiç örgütlü olmadığımız halde iş bıraktık. Sonrasında Rusya’dan yetkililer geldi, bizimle konuşuldu. Bundan sonra maaşlarda biraz iyileştirme yaptılar ama bu iyileştirme sadece göz boyamak içindi. Bu süreçten sonra her şey daha da kötüye gitmeye başladı.”

“Pandemi başından beri iş arkadaşlarımla burada hiçbirimize değer verilmediğini düşünmeye başladık. Bir sandalyeden ibaret olduğumuzu gayet iyi anladık. Yaptığımız işin, emeğin onların gözünde bir karşılığının olmadığını gördük.”

Gökçe

‘Kadın çalışanlar hakkında bazı etiketlemeler yapıldı’

Gökçe’nin anlattıklarına göre, kurumda çalışan kadınlara yönelik ayrımcılık ücretlerle sınırlı değil:

“Örneğin erkek bir yönetici tarafından ben dahil bazı kadın arkadaşlarım hakkında bazı etiketlemeler yapılmıştı. Bir sorun olduğunda ve bu sorun çözülmediğinde buna sinirleniyorduk; ancak sinirlenmeniz, yönetici tarafından diğer insanlara ‘O da agresif, o biraz ağlak, o her şeye kırılır’ gibi ifadelerle lanse ettiriliyordu. Bizim sorunlarımızı bu şekilde bertaraf etmeye çalıştığı çok olmuştu.”

Tüm bu sorunlar karşısında Sputnik çalışanları olarak TGS’de örgütlenmeye karar verdiklerini söyleyen Gökçe, sonrasında yaşananları şu sözlerle anlatıyor:

“Dediğim gibi, bizim sendikalaşmaya çalıştığımız dönemde, 2020 yılı sonunda haber müdürümüz Candan Pektaş, aniden işten çıkarıldı. Başka bir haber koordinatörü getirildi. Sonra işler 2021 itibarıyla tamamen tepetaklak gitmeye başladı. Sadece maddi açıdan değil, editoryal açıdan da… 2021’den bugüne kadar çok fazla insan işten ayrıldı. Ayrılanların neredeyse hiçbiri maddi sebeplerle ayrılmadı, gerçekten yönetimle ilgili ciddi sorunlarımız vardı.

Pandemi başından beri iş arkadaşlarımla burada hiçbirimize değer verilmediğini düşünmeye başladık. Bir sandalyeden ibaret olduğumuzu gayet iyi anladık. Yaptığımız işin, emeğin onların gözünde bir karşılığının olmadığını gördük.”

Beş gün ofise gitme zorunluluğu

Sendikalaşma sürecinin netleşmesiyle birlikte yaşadıkları sorunların ve baskıların katlandığına işaret eden Gökçe, şöyle devam ediyor:

“İznimiz 28 gün oluyor ama bize birden geçen yıl iznimizin sıfırlandığı söylendi. Beraberinde itirazlar yükselmeye başladı. Geçen yılki ara zam döneminde bize bir miktar ara zam yapıldı ve yılsonunda bundan çok daha yüksek bir zam yapılacağı söylendi. Ama yılsonunda ‘O zam değildi, biz size birkaç aylığına prim verdik. Zammı bir yıl önceki maaşınız üzerinden yapacağız’ gibi bir teklifle geldiler. Bu süreçte bu sözleşmeye imza atmak istemediğimizi söyledik. Toplu bir tepkiyle karşılaşınca biraz daha artırmak zorunda kaldılar.

Ocak ayı itibarıyla da sendika temsil hakkı kazandı ve resmi görüşmeler başlamış oldu. Ardından da üç yıldır evden çalışmamıza ve bize full time (tam zamanlı) bir ofise dönüş olmayacağı, en fazla hibrit olacağı vadedilmesine rağmen sendika işinin kesinleşmesiyle birlikte beş gün ofise gitmemiz zorunlu tutuldu.”

Sendikalaşma sürecinde yönetimle sendika arasında dokuz görüşme yapıldığını ama işverenin hiçbir teklifle gelmediğini de belirten Gökçe, sözlerini şöyle noktalıyor:

“Biz resmi olarak işten atıldığımız için grev sözcüsü olamayacağız ama grev alanında olacağız. Biz yasadışı hiçbir şey yapmadık, yapmıyoruz. Ben yönetimin işin ciddiyetini anladığını sanmıyorum. Umarım bir kez daha düşünüp bu işin ciddiyetinin farkına varırlar.”

‘Yönetim için esas problem sendikal mücadele’

2021’in Ekim ayından beri Sputnik’te haber editörü olarak çalışan Özde’den dinlediklerimiz de Gökçe’nin anlattıklarına oldukça benzer.

Özde, “Ülkenin içinde bulunduğu ağır ekonomik koşulların ortasında zamları ilk görenler ve duyuranlar arasında yer alıyoruz, bu zamlardan biz de etkileniyoruz. Ancak her gün artan yaşam maliyetleri karşısında maaşlarımız aynı kalıyor. Emeğimizin karşılığını hakkıyla alabildiğimizi düşündüğüm bir dönem hiç olmadı” diyerek başlıyor sözlerine.

Yönetim tarafından zam taleplerine sürekli olarak ‘Bütçe önceden belirlenmiş durumda” gibi yanıtlar verildiğini, bu şekilde oyalandıklarını belirten Özde, “Anlayacağınız üzere, Sputnik Türkiye’de sendikal örgütlenme ve şirketi TİS masasına oturtmak bizim için tercihe bağlı değil, hayati bir zorunluluk haline gelmişti” diyor.

Özde işten çıkarılma sürecini ise şöyle anlatıyor:

“Grev kararımızı 24 Temmuz’da basın açıklamasıyla birlikte yeni taşındığımız Süzer Plaza’daki ofisin kapısına asacağımızı sendikamızın sosyal medya hesabında duyurduğumuz gün, çalıştığımız Sputnik Türkiye’nin internet sitesinde ‘yenilenmeye’ gidileceğini, bu nedenle bazı kişilerin işten çıkartılacağını okurlarımızla aynı anda öğrendik.

İşten çıkarıldığımız 7 Ağustos’ta ise sabah ofise gittiğimizde bir yöneticimiz ve şirketin iki avukatı bizlerle kısa bir toplantı yaparak ‘küçülme’ gerekçesiyle bazı çalışanların işten çıkarılacağını söyledi. Bu karar tebliğ edildiği sırada haber girmek için kullandığımız panele girişimiz iptal edildi, sosyal medya hesaplarına erişim engeli getirildi. Yani süreç oldukça kısa sürdü diyebilirim. Sendikalı olmamıza dair tek bir laf edilmedi; ancak işten çıkarılan herkes sendika üyesi. Bu da asıl gerekçenin ‘küçülme’ olmadığının, esas problemin onlar açısından sendikal mücadele olduğunun en büyük göstergesi.”

‘Bunu da yapmazlar dediğimiz birçok şey yapıldı’

Özde de Gökçe gibi, işveren tarafından bazı arkadaşlarının sendikadan vazgeçmeleri için ‘ikna’ edilmeye çalışıldığını söylüyor:

“Sputnik Türkiye yöneticileri, bazı sendika üyesi arkadaşlarımızla temmuz ayından kısa bir süre önce ‘özel’ olarak bir dizi görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşmelerde arkadaşlara sendika üyesi olup olmadığı soruldu. Üyeyse istifa ettiği takdirde işten çıkarılmayacağı söylendi. Benimle böyle bir görüşme gerçekleştirilmedi, sanırım sendika üyesi olduğumu tahmin ediyorlardı.”

Anayasal güvence altında olan sendikalaşma haklarını kullandıkları için işten çıkarıldıklarının altını bir kez daha çizen Özde, son olarak şunları kaydediyor:

“Sürecin başından bu yana yöneticilerimizi bu hakka saygı duymaya, taleplerimize kulak vermeye çağırdık. Sendikadan istifa ettirmek adına mobbing uygulandı. Haklarımızdan vazgeçmediğimiz görüldüğünde işten çıkarıldık. Sputnik Türkiye yönetimi, bugüne kadar ‘bunu da yapmazlar’ dediğimiz birçok şeyi yaptı. Umarım grev sürecinde çalışanların taleplerini yerine getirmek yönünde bir adım atarlar ve sendikayla TİS imzalamak için masaya otururlar.”

Fotoğraflar: TGS

Paylaş:

Benzer İçerikler

Gösterilecek içerik bulunamadı!
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!