Kadınİşçi ücret eşitsizliğini konuştu: ‘Ücret eşitliği feminist politikanın ana taleplerinden biri olmalı’

Kadınİşçi’nin pandemi sürecinde ilk yüz yüze etkinliklerden biri olan Ücret Eşitsizliğini Konuşuyoruz, toplantısı, 10 Nisan Pazar günü Levent Zübeyde Hanım Kültür Merkezi’nde yapıldı. Kadınİşçi tarafından hazırlanan ücret eşitsizliği raporunun sunulduğu toplantıda, konuşmacılar salondakiler , eşdeğerde işe eşit ücret, ücret şeffaflığı, ücret değerlendirme sistemleri gibi konuları tartıştılar.
Paylaş:
Necla Akgökçe
Necla Akgökçe
nakgokce@gmail.com
Necla Akgökçe nakgokce@gmail.com

Kadınİşçi’nin pandemi sürecinde ilk yüz yüze etkinliklerden biri olan Ücret Eşitsizliğini Konuşuyoruz, toplantısı, 10 Nisan Pazar günü Levent Zübeyde Hanım Kültür Merkezi’nde yapıldı. Kadınİşçi tarafından hazırlanan ücret eşitsizliği raporunun sunulduğu toplantıda, konuşmacılar salondakiler , eşdeğerde işe eşit ücret, ücret şeffaflığı, ücret değerlendirme sistemleri gibi konuları tartıştılar.

Kadınİşçi’nin düzenlediği toplantının amacı, pandemi sürecinde dünyada iyice belirgin hale gelen, Türkiye’de ekonomik krizle birlikte artan ve derinleşen ücret eşitsizliklerini feminist politika açısından tartışmaktı. Geçinemiyoruz, şiarının pazarlardan, mutfaklara, sokaklardan fabrikalara iyice yükseldiği bu dönemde bizim sosyo- ekonomik haklara ve bunların elde edilmesine yönelik mücadele zemininin örgütlenmesine karşı reflekslerimizin hala ne kadar zayıf olduğunu göstermesi açısından da toplantı ilginçti. Salonda çok az kadın vardı. Tabii uzun süren atomlarına ayrılmış bir “insan hakları” mücadelesi geleneği içinden geliyorduk, ekonomik haklar bu hak zincirleri arasında yer almadığı gibi bir önceki yüzyılın arkaik talepleri gibi değerlendiriliyordu uzun süredir. Zamanın ruhunu aşmak öyle kolay olmuyor. Tartıştık mı peki, yine de tartışabildik. Feminist hareket içinde şimdiye kadar gündeme pek gelmeyen hayli sıkıcı “ayrıntı” konuları konuştuk…

Toplantı Şemsa Özar, Özge İzdeş, Necla Akgökçe’nin salondan, Emel Memiş’in Ankaradan online bağlandığı sunumlarla başladı.

Şemsa Özar kısa genel bir giriş yaparak iktisadi anlamda ücreti tanımlayıp farklı meslek kollarında ve sektörlere göre nasıl farklılaştığının altını çizdikten sonra ücretin toplumsal anlamına değinerek şöyle dedi: “Ayrımcılık ve eşitsizliklerin olduğu bir toplumda ücret, bu ayrımcılık ve eşitsizliklerin somutlaşmış halidir, tümünü içerir,” Şemsa daha sonra tüm eşitsizlik, ayrımcılık durumlarında olduğu gibi ücretin de kadınlar için bir mücadele konusu olduğunu vurguladı.

Eş değerde işe eşit ücret

Daha sonra söz alan Özge İzdeş, ücret eşitsizliğinin feminist politika açısından önemini değinerek: “Ücretlerin enflasyon ve gelir dağılımındaki bozulmayla birlikte erimesi, geniş kitlelerin yoksullaşmasını beraberinde getirdi. Cinsiyete dayalı ücret eşitsizliği birçok eşitsizliğin hem sonucu hem de yeniden üretilmesinde önemli bir belirleyen. Dolayısıyla her zaman feminist politikanın ana taleplerinden biri ücret eşitsizliğinin ortadan kaldırılmasına dönük politikalar olmak zorunda.”

Son dönemlerde kadın – erkek arasındaki ücret eşitsizliğinin yakıcı bir hal aldığını belirten Özge, işgücü piyasalarının cinsiyetçiliğine vurgu yaparak ücret üzerindeki etkilerini dile getirdi : “Kadın işlerinin ve erkek işlerinin ayrıştığı bir işgücü piyasasında, cinsiyete dayalı ayrışmanın sonucu ücret eşitsizliği olarak karşımıza çıkıyor. Kadınların ve erkeklerin iş kollarında ve mesleklerde eşit temsil edilmesine dönük politikaların yanında eş değerde işe eşit ücret talebini sahiplenmeliyiz. İşlerin gerektirdiği özellikler, deneyim, efor, çalışma koşulları gibi somut kriterlerle ücretlerinin tanımlanmasına dayalı bir ücret denetim mekanizması için ücretlendirme sürecinin şeffaflaşması gerekiyor. Bu şeffaflığa giden yol, ücret denetim mekanizmalarını savunurken ücret şeffaflığına katkıda bulunacak deneyimi kadınların deneyimlerinden damıtmaktan geçiyor.”

Toplantıya Ankara’dan bağlanan Emel Memiş, Eşit işe eşit ücretin, eşdeğerde işe eşit ücretin, benzer işe eşit ücretin tanımlarını yaparak başladığı konuşmasında eşit ücretin bir hak olduğunu belirttikten sonra hakkın içeriğine değinerek “Eşit ücret, yalnızca ücret için değil, tüm sözleşme koşulları için geçerlidir. Temel ücret, ikramiye, fazla mesai oranları ve ödenekleri, performansla ilgili ödemeler, kıdem tazminatı ve işten çıkarma tazminatı, emeklilik hakkına erişim, emeklilik kapsamındaki yardımlar, çalışma saatleri, şirket servis/otomobili, hastalık ödeneği, seyahat ödeneği gibi yan yardımlar, ayni ödemeler için de geçerlidir” dedi.

Kadın ücretlerinin belirlenmesinde kadınların evde yaptıkları işlerin özellikle bakım işlerinin ne kadar etkili olduğunu vurgulayan Emel, Türkiye’deki “annelik ücret farkına” dikkat çekerek anne- babalar arasındaki ücret farkının babalar lehine yüzde 19 oranında olduğunu belirtti. Bu rakam ücret konusunda patriyarkal sömürünün boyutlarını göstermesi açısından gerçekten de çok çarpıcıydı.

Toplu sözleşmelere ek maddeler

Emel’in sunumunun ücret eşitliği konusunda neler yapılması gerektiğini anlattığı son bölümü, hukuk alanında, yasalar bazında verilebilecek mücadele açısından ufuk açıcıydı. Türkiye’de mevzuatın olduğuna ama uygulamanın bulunmadığına dikkat çekerek, iyi uygulamalardan biri olan İzlanda örneğini anlattıktan sonra “Her kurumun, kamu ve özel sektör önce kendine dönüp ücret politikasını gözden geçirmesi, yeniden değerlendirmesi gerek. Ücret şeffaflığı, toplu iş sözleşmelerinde ek maddelerle bu içerik genişletilebilir.” dedi.

Emel sendikaların, konuyla ilgilenen kadın örgütlerinin, Türkiye İnsan Hakları Eşitlik Biriminin de içinde olduğu; eş değerde işe eşit ücret için bir izleme, takip mekanizması oluşturulmasının da yararlı olabileceğini sözlerine ekledi.

Necla Akgökçe ise ücretin feminist hak mücadeleleri içindeki önemine değindikten sonra, tarih içinde kadın işçilerin ücret eşitliği alanında yürüttükleri grev ve direnişlerden örnekler verdi. 1968’de Dagenham’da Ford fabrikasında koltuk kılıfları diken kadınların ücretlerinin erkeklerden daha aşağıda kademelendirilmesine ilişkin yaptıkları grev sonucunda, İngiltere’de Eşitlik Yasası’nın çıktığına vurgu yapan Necla, “Avrupa’da pek çok ülkede bulunan ücret eşitliği yasaları, hatta AB’de ücret ayrımcılığı ve eşitliği direktifi de bu ülkelerde yüzyıldır verilen mücadele sonucunda ortaya çıkmıştır” dedi.

Necla, pandemi sonunda tüm dünyada kadın- erkek ücretleri arasında ücret eşitliği politikalarıyla kapatılmaya çalışılan farkın iyice açıldığının altını çizerek, sendikal birliklerin, ETUC’un da bu eşitsizliği gündemine aldıklarını söyledi. Sendikaların, TİS imzalanırken kabul edip geçtikleri “eşit işe eşit ücret” meselesinin kadınlar açısından ne kadar yetersiz kaldığını kabul ettiklerini, şimdilerde ücretlerin cinsiyetçi emek piyasaları ve ücret değerlendirme sistemleri ile bağlantısını açığa çıkararak, bu konuları politik gündemlerine aldığını belirtti.

Panel kısmının son bölümünde , Kadınİşçi’nin çevresinde bulunan 10 üretim işçisi 19 hizmet sektörü çalışanı 29 kadınla yapılan bir mini anket üzerinden Zuhal Esra Bilir’in hazırladığı, Ücret Deneyimleri Raporu Seval Öztürk tarafından sunuldu.

Daha sonra katılımcılar, sunumlar ışığında sorularını ve katkılarını dile getirdiler. Çalıştayda sunulan mini saha çalışması ve forumda paylaşılan deneyimlerin sürekliliğini sağlamak önem taşıyor. Bu da çeşitli kadın gruplarında bu meseleyi gündeme getirilip, tartışmakla olabilecek gibi görünüyor.

Paylaş:

Benzer İçerikler

Bugün Dünya Eşit Ücret Günü. Birleşik Metal-İş Sendikası’ndan kadınlar bir açıklama yaparak, ücret konusunda cinsiyet temelli ayrımcılığa ve ücret farklarına, dikkat çekerek “eşdeğerde işe eşit ücret” için mücadelenin sendikal hareketin gündemine girmesini sağladılar. Ne denir ellerine kollarına sağlık…
Kınıklı domates üreticileri geçtiğimiz günlerde domatesteki düşük alım fiyatlarını protesto için eylem yaptı. Domates üreticisi Selma ile sorunlarını konuştuk. Önceleri tütün ekiyorlarmış. Devlet tütünü bitirdikten sonra domatese yönelmişler. Bu yıl ondan da geçim yok, “Fiyatı çok düşük, domatı ne alan var ne satan” diyor.
Bornova’da üretim yapan Kristal Yağ işçilerinin asgari ücrete tepkileri sert oldu. TİS masasından kalkan işçiler bir ayı aşkın süredir grevdeler. Emekçilerin market alışverişlerinde yaşadıkları adeta bir trajedi. Poşetleri neredeyse boş. Kristal Yağ Fabrikası işyeri temsilcisi Gülnaz’la görüştük.
Güzellik merkezleri genel olarak kadınların gittiği ve çalışanların da kadın olduğu işyerleri. Buralarda çok düşük ücretlerle, sigortasız, hiçbir işçi sağlığı ve güvenliği tedbiri olmadan, cinsel taciz, hakaret ve mobbinge açık bir biçimde çalışıyor kadınlar. Bir sendikaları da yok. Merkez çalışanı iki arkadaşımızla dertlerini, taleplerini konuştuk.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!