“Sevgililer günü boştur lo!”

Ülkenin adeta bir kelebeğe, erkeklerin de o gün kozalaklarından çıkacak tırtıllara dönüştüğü 14 Şubat’ı kadınlarla konuştuk. “Sevgililer günü boştur lo” diyen kadınlar “Amerika” ve “erkeklerin oyunlarına gelmeme” konusunda uyardı.
Paylaş:

Yine bir 14 Şubat geldi çattı. Her taraf pıtır pıtır kalplerle dolarken, tüm dükkanlar sevgililere ve sevgililiğe ne kadar önem verdikleri konusunda yarışa girmiş gibi en çok indirimi kendilerinin yaptığını kanıtlamaya çalışıyor.

Sanırsınız ki, ülke adeta bir sevgi kelebeği!

Erkekler de 14 Şubat günü kozalaklarından çıkacak olan tırtıllar…

Bu “tırtılları” ve onların 14 Şubat sevgisini kadınlarla konuştuk.

“Yıl boyu saygı ve değer görmek istiyoruz”

Kuşkusuz hepimiz 14 Şubat günü güllere boğulmuyoruz ama birçoğumuz bugün sevgi gösterileri görüyor ya da gösteriyoruz. Kadriye ve Hülya, 14 Şubat’a sığdırılan sevgi gösterilerini sahte bulduklarını söylediler ve yılın bir günü “dünyanın en kibar erkeğine” dönüşen erkeklere sitem ettiler: “14 Şubat olunca değil, bana bakarak değiş!”

Kadriye, Ev Emekçisi, Urfa

14 Şubat Sevgililer Günü bize “değerli gün” diye anlatılıyor ama benim düşüncem her gün 14 Şubat gibi olmalı. Erkekler, kadınları sevdiklerini saklamamalı, göstermeli. Kadınları sadece bir gün değil, her gün değerli hissettirmeli. Bunun için illa her gün hediye almaları gerekmiyor. Gerçekten bizi sevmeleri, bize saygı duymaları, her türlü hediyeye bedeldir.

fotoğraf: jineps gazetesi

Hülya, Tarım İşçisi, Urfa

Yıl boyunca hiçbir şey yapmıyorlar, yılın 12 ayı bize değersiz hissettiriyorlar, bir gün değerlisin deseler, ne olur ki! Değerlisin diye sana bir gün veriyorlar, bu bile gösteriyor, sevgilerinin ne kadar sahte olduğunu. Bence bir kadının ihtiyacı olan öyle pırlantalı yüzük, çiçek, böcek bir şey değildir. Kadının sevgiye, güzel bir lafa, saygıya, değer görmeye ihtiyacı var. İşte seni bir gün serbest bırakıyor güya. Ama ben bunu istemiyorum. Ben yıl boyunca serbest olmak istiyorum. Mutlu olmak istiyorum. Yıl boyunca üzer, kızar, onu yapma, bunu yapma der, her şeyden mahrum bırakır, sevgiden mahrum bırakır… 14 Şubat gelince değişir. Sen niye 14 Şubat olunca değişiyorsun, kibar oluyorsun? Bana bakarak değiş!

“14 Şubat ile pazar oluşturuldu”

Yazarken aklıma geliverdi: Ekranlarda, özellikle kadınların yoğunluklu izlediği dizileri “sunanlar”, “sponsorlar” nedense çoğunlukla pırlantacılardır. Ve sevgililer gününden anneler gününe dek, kadınlara ne kadar değer verildiğinin ölçütü, kendilerinin sattığı bilmem kaç kıratlık pırlantalı yüzük, kolye ve küpelermiş gibi yansıtırlar. Kadınların sevgililer gününe dair haklı bir eleştirisi de; tam olarak buraya, asla kadını değil yalnızca kendi sermayesini önemseyenlerin bu eril tüketim kültürünü dayatmasına dönük.

Dilber, Temizlik İşçisi, Malatya

Ben sevgililer gününü eğitim ve psikoloji üzerinden değerlendiririm. Çünkü bu birtakım araçlar üzerinden insanlığa öğretilen yapay bir sevgi kutlama modelidir. İnsanın içinden, doğasından gelen hisler yok bu davranışlarda. Sosyal medyanın da etkisi ile insanlarda kendine özgü, özel bilgileri ya da duyguları paylaşmak, bunun üzerinden takdir görme isteği günümüzde oldukça moda olan bir akım haline geldi. Yani aslı öyle değil ama öyleymiş gibi gösteriliyor. Bunu gören insanlar da böyle bir hayat ister oluyor. Yani zincirleme yalan tamlaması. Sevgi dediğiniz şey gerçek olmalı bence. Bir günlük bir mum yakmak yerine güneşin altında aydınlanmak gibidir sevilmek. Ve asla öğrenilen öğretilen bir şey değildir. Tamamen içgüdüsel bir duygudur sevmek.

Merve, Doktora Öğrencisi/Otel İşçisi, İstanbul

Kutlamadım. Takvimimde böyle bir gün hiç yer almadı. Erkek arkadaşım oldu ama ne bende ne de arkadaşımda bu kafa yoktu. Kapitalizme hizmet eden günlerden biri gibi geliyor hep. 14 Şubat reklamları, dükkan vitrinleri falan da hep kırmızıyla dekor ediliyor. Bu güne özel öne sürülen ürünler hep kırmızı ağırlıklı oluyormuş gibi geliyor ki, öyle de sanırım. Bilmiyorum aşk rengi falan diye düşünülüyor herhalde. Kutlamak ister miyim böyle bir gün, bilmiyorum. Kutlanırsa nasıl kutlanır, usulü nedir, bir fikrim yok. Kaç para harcamak gerek, gösterişin dozu nedir, o gün ne yerler, ne içerler, ne giyerler, bir fikrim yok. Kimler nasıl kutlar ya da kutlamaz, ben de merak ediyorum.

Halime, Sendika Temsilcisi, Malatya

14 Şubat, beklenti yaratan bir gün özellikle kadınlar için. Eğer bu beklenti karşılanmazsa kaosa dönüşüyor birçok ailede. Bunla beraber nasıl özel bir gün sayılıyor; kime göre, neye göre özel? Herkesin kutlamaktan çok hediye yarıştırdığı bir gün. Ben daha ne yaptım, bak gördün mü, dediği; para harcamaya yönlendiren devasa bir etkinlik. Keza bunla beraber bir pazar oluşturuldu. Ve bu insanlarda vitrinlerde gördüğünü alma cazibesi de yarattı. Toplayacak olursak, bence insanları “yolma” günü.

“Sevgililer günü boştur lo!”

14 Şubat hakkındaki düşüncelerini sorduğumuz Nur da, bizleri “Amerikan’ın ve erkeklerin oyununa gelmeme” konusunda uyardı. Helin de “işin içinde erkek varsa samimiyet sorgulaması yapmak gerektiğini” hatırlattı.

Bize düşen bunları iletmek…

Nur, Müşteri Temsilcisi, Mersin

Yaw 14 Şubat nedir? Bu ne teşkaledir, benim başıma çıkardın? Benim için çok gereksiz bir gün. Belki hiç 14 Şubat’ı sevgilimle geçirmediğim belki de geçirdiğim zaman da hediye almadığım için bana saçma geliyor. Saçma, çünkü, eğer bir kişi bana hediye alacaksa özel bir gün beklemesine gerek yok. Her zaman alabilir, alacaksa. Erkekler genelde hesabı kendisi ödemeye, karşısındaki kadına pahalı hediyeler almaya çalışıyor. Ben bunu hep reddettim, bir bardak su alacaksam da kendim aldım. Öyle olunca da karşımdaki erkekler değer vermedi. Tam tersini mi yapmam gerekti, bilmiyorum. Ama sonuç olarak sevgililer günü boştur lo, “Amerikan’ın/yani erkeklerin oyunları bunlar, bunlara gelmeyin, oyuna gelmeyin!” (Gülüyor)

Helin, Tekstil İşçisi, Mersin

Tamamıyla ticaret tuzağı ve hiç samimi gelmiyor. Daha bugün (23 Şubat) konuşuyorduk bu konuyu atölyede. Keşke dışarıdan ne kadar yapmacık olduğunu bilseler. Hem bir de, Allah için, işin içinde erkek var, nasıl samimi, içten olabilir. (Gülüyor.) Bir insan hediye almak istiyorsa, onu zaten kimse durdurmuyor. Öyle düşünüyorum, içten gelen birşey olması lazım. Birilerinin belirlediği bir günde, şart koşarak değil. Bana sanki hediye almak zorunluymuş gibi geliyor ve bu da çok saçma.

“Ertesi gün aynı şekilde devam ediyor”

İşin şakası bir yana, 14 Şubat’ın kadınlara dönük ayrımcılığı, şiddeti örten bir gün olduğunu düşünen Aslı da haklı.

Aslı, Üniversite Öğrencisi, Hatay

Kadınlar için iyi bir gün görünse de aslında sadece topluma tüketimi dayatan bir gün olarak görüyorum. Her gün darp edilen, psikolojik şiddet gören milyonlarca kadının acılarını; giydikleriyle-süslendikleriyle, eşinin aldığı bir mücevherle veya hediyelerle sakladığı, geriye attığı günlük bir aldatmaca. Minik bir nefes alma. Ama her şey ertesi gün aynı şekilde devam ediyor. Aynı zamanda 14 Şubat, gösteriş yanlısı toplumumuzun, sosyal medyayı aktif olarak kullanıp kendini olduğundan daha çok mutlu gösterdiği basit bir gün.

fotoğraf: deutsch-welle

“14 Şubat hayal kırıklığıdır”

Birçoğumuz açısından yok sayılmanın, emeğimizin küçümsenmesinin üzerini de örtmüyor 14 Şubatlar. Bari bir gün, biz kadınlar olmadan bir şeye emek verip özen göstersinler istiyoruz, Özlem gibi, ama o da çok mümkün görünmüyor.

Özlem, Sekreter, İstanbul

Aslında benim için çok anlam ifade eden bir gün değil. Eskiden burjuva takılan biriydim. Pahalı hediyeler değil ama özel günlerde eşimin sürprizler yapmasını isterdim. Bir yürüyüşe gitmek, gezmek, tiyatro-sinemaya bilet almak… yani benim için ve benden habersiz planlar yapsın isterdim o günde. Pastanede müdür olarak çalışıyordu ve her 14 Şubat’ta pastaneden mutlaka bir pasta alır, getirirdi. Ve ben hep aynı şeyi yapacağını bilirdim. Ben aslında onun bizim için kendi başına bir şey düşünmesini, onu kendisinin halletmesini isterdim. Yoksa tüm bunları ben tek başıma da yapabiliyordum. Bir de zaten sürekli evde harcadığım emeği emek olarak görmeyip çocukla uğraştığım zamanları emekten saymayıp benim yaptıklarımı sürekli küçümsüyordu. Sonra o gün gelip bana pasta getirmiş, şarap açmış… Yerim onun şarabını! Ben onun âlâsını zaten içerim. Benim için hep hayal kırıklığıdır, 14 Şubat ve diğer günler. (Gülüyor.) Bir de ben şöyle hissediyorum 14 Şubat için; sanki zaten sevgililer günü var, “siz kadınlar için ancak bu kadar yapılır, daha ne istiyorsunuz?” deniliyor bize.

“Onların sermayesi, bizim stresimiz büyüyor”

Elif, Tekstil İşçisi, İstanbul

Aslında 14 Şubat’ın tarihi için çok gerilere gitmeye gerek yok. Kapitalist sistemin, devamlılığını esas alarak tüketim alanlarını ve yelpazesini genişletme ve insanların eksikliğini çektiği şeyler üzerinden pazar yarattığı (pazarı canlı tuttuğu) bir gün, 14 Şubat.

İnsanlarımız gerçek anlamda sevgiyi yaşayamadığı, onun altını dolduramadığı için böylesi günleri şatafat ile geçirmek istiyor. Haliyle kapitalist sisteme emeğimizi satmamıza rağmen emeğinin karşılığını alamayanlar olarak, yine onun çarklarını döndüren konumuna düşüyoruz. Onlar böylesi günlerle sermayelerini büyütüyor, biz 14 Şubat da dahil olmak üzere günümüzü nasıl kurtarırız, yaşamımızı nasıl sürdürebiliriz, diye stres yaşayıp duruyoruz.

Bir de sevgililik diye kutsayıp önümüze getirdikleri ilişkilerdeki erkeklik hallerine, aklına karşı savaşmak zorundayız. Erkekliğin zorbalığını evde, işte, sokakta, mecliste, mahallede, her alanda yaşarken; “seni seviyorum” diyen erkekler kadınları öldürmeye devam ederken… 14 Şubat o kadar anlamsız ki… Bizim reddetmemiz gereken tam olarak bu.

Elbette sevmek, sevilmek, paylaşmak istiyorum ben de. Ve bunu da bir güne sığdırılabilecek bir şey olarak görmüyorum. Ama emekle, özveriyle, doğanın bir parçası olduğumuzun bilinci ve güzelliğiyle bunu yaşamak istiyorum. O zaman sevgililer günümüz kutlu olsun, istiyorum.

“Olan varrrr, olmayan var!”

Tabii sevgilisi/partneri olmayan kadınlar da vardır! Misalim Bahar…

Bahar, Gazeteci, Kocaeli

Benim 14 Şubatlarda hiç sevgilim olmadı. Hatta yıllardır yok. Ne bana bir hediye alındı ne ben birine aldım. Olsaydı, o anki duygularla alır mıydım, kutlama yapar mıydım, bilmiyorum. Normal şartlarda 14 Şubat’a eleştirel yaklaşıyorum ama işte anda yaşayınca farklı olabiliyor. Ama işyerinde kızlara sevgililerinden, eşlerinden çiçek sepeti gibi yerlerden çiçek-çikolata gelirdi. Ziynet eşyası ve yeni telefon alınanlar, akşam eve gidip mum ışığında hazırlık yapanlar vardı. Aramızda hep dalga geçerdik. O güne dair planları olan kadınlara da şaka yollu kızardık. “Olan var, olmayan var, ne gözümüze sokuyon” diye. Haa bir de, bizim gibi fukaralara o günü boş geçirmeyelim diye birilerini ayarlama sevdasına düşenler vardı.

Boynuzlanmanın simgesi olarak Lindt çikolatası

14 Şubat aynı zamanda kadınlar için eşitlik ve özgürleşme olmadıkça dürüst olamayacak, erkeğin avantajlı konumunu bir şekilde sürdüreceği ikili ilişkiler ve bu ilişkilerin kadınlarda açtığı yaralar demek. 14 Şubat’ta ilk kez hediye alan Sevgi’nin kısa bir süre sonra aldatıldığını öğrenmesi, bu yaralardan biri…

Sevgi Yılmaz, Kitapevi Editörü, İstanbul

Sol gelenekten gelip feminist olan bir kadınım. Solcu evreninde anneler gününden bayramlara kadar böyle kapitalizmin tüketim alışkanlıklarını körükleyen dini ve resmi günlere pek sıcak bakılmaz. Feminist olunca işe kadın sömürüsü boyutu da eklendi, hepten unuttuk.  14 Şubat’ın varlığını ilk hissettiğim yer Taksim oldu. Siyaset içinden tanıdığım genç bir erkekle 90’lı yılların sonunda bir gün İstiklal Caddesi’nde hararetli hararetli tartışarak yürürken pek çok kadının elinde gül olduğunu fark ettim. “Kızılay gül mü dağıtıyor? Kadınlara n’oldu?” diye espri yaptım hatta. Yanımdaki, “bugün ‘sevgililer günü’ bilmiyor musun?” diye cevapladı sorumu. Tabii dönemin solcusuydu, ben de bilmiyordum, öğrendim…

İnsanın sevgilisine hediye vermesi iyi bir şey elbette… Ben her durumda nergisi tercih ederim ama olsun. Bu günle ilgili solcuların “tüketim toplumuna hizmet” şeklindeki tahliline katılmamak imkânsız… Feministler de “Öldüren sevgi istemiyoruz” diyorlar. Memlekette pek çok kadın, kendini sevdiğini iddia eden erkekler tarafından öldürülüyor çünkü.

Heteroseksüel alemde bir kez bir sevgiliden -sola ve feministlere sempati duyan birisiydi- ben de 14 Şubat’ta kalp biçimli kırmızı bir teneke kutu içinde Lindt çikolatası aldım. Taştan yapılmadıysanız ve çikolatayı da seviyorsanız duygulanıyor insan, ne yalan söyleyeyim… Ama çok kısa süre sonra bu “ince” adamdan beni daha genç bir kadınla aldattığı için ayrıldım.  Çikolatayı anında yemiştim ama kutuyu boynuzlanmamın simgesi olarak birkaç yıl sakladım.

Son söz…

14 Şubat her birimiz açısından farklı duygulanımlar ve pratikler içerse de, sanırım, en ortak noktamız eşitlenme mücadelemizi, kendi biçem ve deneyimlerimizle sürdürmek zorunda oluşumuz. Şiddetsiz, sömürüsüz ve ayrımcılıktan arınmış Şubatlar yaratmadıkça; kanat açmaya hazırlanan “tırtılların” süslü sözlerinin, pıtır pıtır hediye kalplerin, anlamsız indirimlerin hayatımıza katkısı olmayacak. Özlem’in de dediği gibi “hep hayal kırıklığı” olacak “14 Şubat ve diğer günler.” Hayallerimizi biz kurup yaratmadıkça…

ana fotoğraf: loopnews.com

Paylaş:

Benzer İçerikler

Gösterilecek içerik bulunamadı!
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!