İstanbul Kadıköy’de 6 Mart günü binlerce kadının katılımıyla Dünya Kadınlar Günü Mitingi yapıldı. LGBTİ+ ve kadınlar renkli kıyafetleri ile alanda yerlerini aldılar. “Yoksulluğa, şiddete, sömürüye karşı mücadelemizi büyütüyoruz, değiştirmeye gücümüz var” şiarı ile gerçekleşen eylem renkli görüntülere sahne oldu.
8 Mart Kadın Platformunun çağrısı üzerine kadınlar Büyük Kadın Buluşması’nda bir araya geldiler. Herkesin kendi taleplerini dile getirdiği meydanda coşku büyüktü.
“Yoksulluğa, şiddete, sömürüye karşı mücadelemizi büyütüyoruz! Değiştirecek gücümüz var” şiarı altında buluşmak üzere Kadıköy’ün ara sokaklarından sloganlar ve şarkılar eşliğinde yürüdüler. Sokaklar rengarenk giysiler ve bayrakla şenlendi. İskele Meydanı’nda İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceklerini haykıran kadın ve LGBTİ+’ların üzerinde durdukları konular arasında ekonomik kriz, savaş, hasta tutsaklara özgürlük de vardı.
Şemsiyesine boş ayçiçek yağı şişesini asıp alana gelen bir kadın, son zamlara ve geçinemediğine işaret ediyordu. DİSK Kadın Komisyonu da alandaydı. Ve eyleme “Yoksulluğa, Eşitsizliğe, Şiddete Karşı Haklarımız İçin Alanlardayız” pankartıyla katıldılar. Onların hemen yanında Birleşik Metal- İş Sendikası’na üye oldukları için işten çıkarılan ve direnişleri devam eden Farplas işçilerinin “Atılan işçiler geri alınsın” pankartı yer alıyordu.
Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) İstanbul Kadın Meclisi de eylem alanındaydı. Ellerinde “İsyandan direnişe, direnişten özgürlüğe; yaşasın 8 Mart” pankartı vardı. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nden kadınlar ise “Şiddete, yok sayılmaya ve güvencesizliğe karşı alanlardayız.” diyordu.
Kadınlar alanda, savaşa karşı barış, talebini de sık sık vurguladılar. Aysel Tuğluk ile diğer tüm hasta tutukluların durumuna da dikkat çekildi. Hasta tutuklulara adalet için ellerindeki beyaz mendilleri sallayan kadınlar; hafızayı, düşünmeyi ve sosyal becerileri etkileyen demans hastalığına rağmen cezaevinde tutulan HDP Eski Milletvekili Aysel Tuğluk başta olmak üzere tüm hasta mahpuslara özgürlük istedi. Gülistan Doku’nun akıbetini soran kadınlar Deniz Poyraz’ın ve Garibe Gezer’in fotoğraflarını da taşıdı.
Açıklama üç dilde okundu
Basın açıklaması Türkçe, Kürtçe ve Arapça olarak okundu. Alanda Kürtçe, Türkçe Şarkılar eşliğinde dans eden kadınların en rağbet ettiği parçalardan biri yine Tarkan’ın “Geççek” şarkısı oldu.
8 Mart Kadın Platformunun yayınladığı “YOKSULLUĞA, ŞİDDETE, SÖMÜRÜYE KARŞI MÜCADELEMİZİ BÜYÜTÜYORUZ!” başlıklı bildiri ise şöyleydi:
YOKSULLUĞA, ŞİDDETE, SÖMÜRÜYE KARŞI MÜCADELEMİZİ BÜYÜTÜYORUZ!“Psikolojik şiddet çeşitli biçimlerle derinleştirildi ve normalleştirilmeye çalışılıyor. Erkek egemenliğinin normali kadına yönelen her türlü şiddeti desteklemektir. Biz kadınların normali ise direnişi büyütmektir! Çünkü biliyoruz ki erkek egemenliği bir salgındır ve kadınların mücadelesiyle yenilecektir.”
“Dünyada ve ülkede derinleşen ekonomik krizi evlerimizde, işyerlerimizde, okullarımızda, savaş bölgelerinde, tüm yaşam alanlarımızda yaşıyoruz. Ekonomik krizle beraber enflasyon oranları artmış; temel ihtiyaçlarımız başta olmak üzere her ürüne zam gelirken, barınma, ısınma, beslenme gibi en temel haklar dahi kısıtlanmıştır. Kadınlar elektrik ve doğalgaza gelen zamlarla karanlık ve soğuk evlere, aileye ve şiddet döngüsüne mahkûm edilmek isteniyor. Bu zam fırtınası içinde biz kadınlar krizin en ağır koşullarına maruz kalıyoruz. Boş pazar poşetleriyle eve dönüyor, hijyen ürünlerine, ped ve tamponlara, rahim ağzı kanseri önleyici HPV aşısına ücreti nedeniyle ulaşamıyoruz. Her yıl Türkiye’de yüzlerce kadın bu hastalık nedeniyle hayatını kaybediyor. Krizin faturasını biz ödemeyeceğiz, devlet babanız ödesin diyoruz!” NE NATO NE RUSYA: KADINLAR BARIŞTAN YANA “Rus emperyalizminin ve NATO’nun Ukrayna, Donetsk ve Lugansk üzerinde kurduğu haksız savaş politikalarını ve işgali kabul etmiyoruz. Zorunlu göçe maruz kalan kadınların, çocukların, yoksul halkın mülteci statüsünde nelere maruz kaldığının en yakından tanıkları olarak bu savaş çığırtkanlığına karşıyız. Mültecilerin Ege Deniz’de, Yunanistan ve Türkiye sınırlarında, yaşam alanlarında uğradığı katliamların tanıklarıyız. Halklara yönelen savaşa ve silahlara karşı mücadelemizi büyüteceğimizi bir kez daha haykırıyoruz.” AYSEL TUĞLUKVE HASTA MAHPUSLARA ÖZGÜRLÜK “Birçok hasta tutsak hapishanelerde yaşamını yitirdi. ATK tarafından verilen “cezaevinde kalabilir” raporlarıyla yüzlerce tutsak hâlâ hapishanelerde tutulmaktadır. Aysel Tuğluk’a özgürlük talebimiz de bu yüzdendir. Tek başına hayatını idame edemeyen, birçok hastalığı bulunan Aysel Tuğluk için Kocaeli ATK ‘cezaevinde kalamaz’ raporu verirken İstanbul ATK ‘cezaevinde kalabileceğini’ belirtmiştir. Bu kararların bizim açımızdan bir hükmü yoktur. Aysel Tuğluk ve tüm hasta tutsaklar için özgürlük istiyoruz ve alacağız!” “2022 yılına girdiğimizden beri erkekler en az 64 kadını katletti. Adli tutukluların salıverildiği bir dönemde kadın cinayetlerinin artması tesadüfi değildir. Cezasızlık politikasıyla kadın düşmanlarının önü açılmakta; kadına ve çocuğa yönelik taciz, tecavüz ve katliamlar artmaktadır. Bir kere daha haykırıyoruz “kadın cinayetleri politiktir! LGBTİ+’lara yönelik saldırılar da giderek artmakta, nefret söylemleri normalleştirilmeye çalışılmaktadır. Homofobiye, transfobiye, ekonomik şiddete maruz bırakılan LGBTİ+’lar yoksullukla sınanıyor ve Zirve Soylu gibi intihara sürükleniyor. Bunların intihar değil hetero patriyarkal kapitalist düzenin cinayeti olduğunu biliyoruz. Erkek egemen düzenin cinsiyet kalıplarıyla barışmayacağımızı ve trans cinayetlerin politiktir sözümüzü tekrar ediyoruz!” “İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek, 6284’e saldırarak, nafaka yasasını düzenlemeye giderek, tutuklayarak, televizyon programlarında hedef göstererek saldırıyorlar. Saldırılar bizi durduramayacak, örgütlü mücadelemizi büyüteceğiz! Ev emekçisi kadınlar olarak buradayız, işsiz ve yoksul kadınlar olarak buradayız, Ukrayna ve Suriye’de savaş ganimeti olarak görülen, mülteci kadınlar olarak buradayız, kürtaj hakkı için mücadele eden Kolombiyalı kadınlar olarak buradayız, katledilen kadınlar olarak buradayız, homofobik, transfobik saldırılara maruz kalan LGBTİ+’lar olarak buradayız, tacize ve tecavüze maruz bırakılan kadınlar olarak buradayız, yaşamını savunma uygulayarak hayatta kalan kadınlar olarak buradayız, hasta tutsaklar olarak, Aysel Tuğluk olarak buradayız, ezilen tüm dünya kadınları olarak buradayız!” |