Milletvekili seçimleri ile cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu 14 Mayıs’ta gerçekleştirildi. HÜDA PAR’lı, Yeniden Refah’lı Cumhur İttifakı Meclis’te çoğunluğu elde etse de ‘tek adam’ rejiminin mimarı Erdoğan, ilk turda seçimi kazanamadı. Önümüzdeki pazar günü yapılacak ikinci tur öncesi Kocaeli’nde, Sol Feminist Hareket ve Eğitim Sen’den kadınlarla 14 Mayıs’ta ortaya çıkan tabloyu, cumhurbaşkanlığı seçimini ve önümüzdeki dönemin feminist/kadın mücadelesini konuştuk.
Ülke tarihinin en önemli seçimlerinden
Sol Feminist Hareket’ten öğretmen Sibel Yılmaz, AKP iktidarının kurmaya çalıştığı gerici düzenin en çok kadınları ve çocukları etkilediğini belirtiyor. Erdoğan’ın onca devlet imkânına ve kara propagandaya rağmen ilk turda kazanamadığına dikkat çeken Sibel, şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Biz 14 Mayıs seçimlerinde halkın yarısının gericilikten kurtulmak istediğini gördük. İlk turdan bu yana söylediğimiz gibi, bu seçim ülke tarihinin en önemli seçimlerinden. AKP iktidarlarının kurmaya çalıştığı gerici düzenin faturası halkın tüm kesimlerine ayrı ayrı kesildi. Kadınlara yoksulluk, şiddet ve ölüm, gençlere ve çocuklara geleceksizlikten başka bir şey sunmadı. Bugün toplumun her alanının kutuplaştığını; kadın haklarının, çocuk haklarının, hayvan haklarının yok sayıldığını görüyoruz. Bunun tek suçlusu da AKP’nin karanlık zihniyetidir.”
Bu zihniyetin kadınları yalnızca aile içinde, eş ve anne olarak konumlandırdığına dikkat çekiyor Sibel. Buna karşın kadınların hayatın her alanında mücadele etmekten asla vazgeçmediğine vurgu yapıyor:
“Biz kadınlar mücadelemizi her geçen gün daha fazla büyütüyoruz. Seçim sürecinde de bize büyük sorumluluk düşüyor. 21 yıllık AKP karanlığından kurtulmak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Kadının adının bile anılmadığı, sadece anne ve eş olarak tanımlandığı bu sisteme karşı hep birlikte mücadelemizi büyütmek zorundayız.”
Tek adam rejiminden kurtulacağız
Sibel’e göre, kadın düşmanı politikalarıyla ünlü HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi’nin Meclis’e girmesi, kadınların kazanılmış tüm haklarının hedefte olduğu anlamına geliyor. Sibel, “Ağzını her açtığında kadın haklarından biraz daha götüren Erdoğan, bir gecede İstanbul Sözleşmesi’ni yürürlükten kaldırdıktan sonra şimdi de 6284 sayılı kanuna ve Medeni Kanun’a göz dikti” diyor ve ekliyor:
“Kadın düşmanlığında birleşmiş karanlık ittifak, hayatlarımızı ve haklarımızı yok etmek için el sıkıştı. AKP, Meclis’e soktuğu HÜDA PAR ile karanlığı daha da artırarak kadınları ve çocukları hapsetmeye çalışıyor. Bu gerici zihniyeti yok etmek için, haklarımız için yan yanayız.”
Kadınların karanlıktan kurtulmasıyla tüm toplumun karanlıktan çıkarak aydınlığa kavuşacağını belirten Sibel Yılmaz, sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Seçimin ilk turunda gördük ki bu karanlık dikta düzeni kazanamadı. Kadınlar başta olmak üzere halkın çoğunluğu tek adam iktidarını değiştirme iradesini gösterdi. Biz toplumun yarısıyız. Ya bu koyu karanlığı birlikte yırtacak ve şafağın aydınlığına kavuşacağız ya da nefessiz kalacağız. Biliyoruz ki kadınlar kurtulursa ülke kurtulur, tüm toplum kurtulur. Tüm toplumu gerici tek adam rejiminden kurtaracağız.”
Son 20 yılın en sağcı Meclis’i
Sol Feminist Hareket’ten Şeyda Sinekoğlu 30 yaşında; Kocaeli’nde bir çağrı merkezinde çalışıyor. O da aynı Sibel gibi, “14 Mayıs seçimlerinde halkın yarısı, AKP diktatörlüğüne dur demek istediğini gösterdi” diyor; “Şimdi ikinci turda tek adam rejimine son vermek için güzel bir başlangıç bizi bekliyor.”
AKP’nin ilk turda olduğu gibi ikinci tur seçimlerinde de oy hırsızlığı yaparak seçim kazanma derdine düşeceğini söyleyen Şeyda, “Bize düşen görev, örgütlenerek sandıkları korumak olacak. Biz kadınlar tarikatçıları Meclis’e sokanlara karşı birlikte mücadele edeceğiz. Geçmişte Batman’da kadınlara kezzapla saldıran, kız kardeşimiz Konca Kuriş’i katleden Hizbullah, AKP sayesinde kendine Meclis’te yer buldu. Biz bunun hesabını kadınlar olarak soracağız. Umudumuz hiç bitmedi, hiç tükenmedi. Mücadelemiz her gün daha da büyüyor. Kadınların sokaklarda özgürce gezebileceği, gençlerin korkusuzca sözünü söyleyebileceği bir ülkede yaşamak için seçimlerin ikinci turunda sandığa gideceğiz” diye konuşuyor.
Çemberin gittikçe daraldığını belirten Şeyda, şöyle devam ediyor:
“İktidara geldiği günden bugüne gerici politikalarla bu karanlık zihniyeti yaratan ve hayatımızı çalanları artık o koltuktan indirmek zorundayız. Geleceğimiz için, çocuklarımıza güzel yarınlar bırakabilmek için karanlıkları aydınlığa çevirmek zorundayız. AKP’nin seçimi tekrar kazanması halinde yapacağı ilk şey; kadınların, çocukların ve LGBTİ+’ların tüm kazanımlarını ellerinden almak olacaktır. HÜDA PAR’ın Meclis’e girmesi ve MHP’nin ortaklığı ile son 20 yılın en sağcı Meclis’i ile karşı karşıyayız. Hizbullah terör örgütünün kadınlar ve çocuklar hakkındaki düşüncelerini biliyoruz. AKP ile iş birliği yaparak bu isteklerinin gerçekleşmesi halinde nefessiz kalacağız. Çember giderek daralıyor. Bu seçimin kazananı kadınlar, çocuklar, hayvanlar, LGBTİ+’lar olacak.”
Haklarımıza göz dikenler karşımızda hizalanmış
Elif Sinem Arıkan, Kocaeli Üniversitesi’nde araştırma görevlisi; aynı zamanda Eğitim Sen Kocaeli Şubesi Kadın Sekreteri. Sinem’in 14 Mayıs seçimlerine ilişkin değerlendirmesi şu şekilde:
“14 Mayıs seçimlerinin ardından 28. Dönem Meclisi’ne 6284 Sayılı Kadına Yönelik Şiddeti Önleme Yasası’nın kaldırılması, zinanın suç olması, karma eğitimin zorunlu olmaması yönünde açıklamaları olan HÜDA PAR ile Yeniden Refah Partisi’nden milletvekilleri girdi. Böylece kadın ve LGBTİ+ düşmanı görüş, Meclis’te daha da üstünlük sağladı. Bu partiler, İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik nefretini seçim kampanyasında da sürdürmüşlerdi, sözleşmenin kökünü kazımak istemişlerdi. 6284 sayılı yasanın kaldırılmasını sürekli gündemde tuttular. Kadınların eğitim hakkından miras, boşanma, nafaka ve diğer tüm temel haklarına kadar karşı söylemlerini her fırsatta dile getirdiler. Bekâr kadınları ‘sahiplendireceklerini’ söylediler! LGBTİ+’lara yönelik nefret suçu barındıran söylemlerle öne çıktılar.”
Bu partilerin aynı zamanda çocuk istismarına af isteyen, çocuklarla cinsel ilişki yaşı belirleyen partiler olduğuna da dikkat çekiyor Sinem:
“Seçim beyannamesinde yer alan, ‘18 yaşını doldurmadan evlendiği için kocası cezaevine atılan binlerce kadının ve babasız kalan çocukların mağduriyetleri giderilmeli’ şeklindeki öneri de AKP ile uzlaşılan bir başka ‘mağdur erkek’ meselesi olarak yine gündeme getirildi. Bu konuya dair Adalet Bakanı Bozdağ, ‘Bunlar cinsel istismar suçunu zorla işlemiş olan kişiler değil. Tamamen ailelerin ve küçüğün de rızasıyla yapılmış işler’ demişti. Esas olarak yapılması gereken kız çocukları için yasaları etkin ve hızlı bir şekilde uygulayarak çocuğun yüksek yararı ilkesini gözetmekten, cezasızlık ile çocuk istismarı teşvik ediliyor. Dolayısıyla kadınları ve kız çocuklarını çok zor bir Meclis bekliyor; ikinci tur seçim sonuçlarından bağımsız olarak, bu zihniyetteki partilerin Meclis düzeyinde politika yapıyor olmaları, zaten kadınlar açısından başlı başına bir tehdit.”
Diğer yandan, Kocaeli’nden seçilen 14 milletvekilinin içinde yalnızca bir kadın var. 28. Dönem Parlamentosu’na seçilen 600 milletvekilinin ise 479’u erkek, 121’i kadın. Sinem’e göre, Meclis’te geçen döneme göre kadın temsili oranı artmış olsa da seçim kampanyasında kadınların yüzlerini karartan partilerle bu temsilin ne kadar mümkün olacağını öngörmek zor değil. “Kadınlar yerine şiddet ve istismar faillerini koruyanlar, kazanılmış tüm haklarımıza göz dikenler yan yana gelmiş ve karşımıza hizalanmış haldeler” diyor.
Umutsuzluğa kapıldıkça bir aradalığımızı hatırlıyorum
Bu ülkede kadınlar ve LGBTİ+’ların on yıllardır direndiğine vurgu yapan Sinem, “Kazanılmış haklarımız ve daha fazlası için meydanları, sokakları, geceleri terk etmiyoruz. Erdoğan İttifakını değiştirme irademiz ardından da yeni kurulan siyasi iktidara karşı mücadelemizi dün olduğu gibi yılmadan sürdürme kararlılığındayız” ifadelerini kullanıyor.
Sinem son olarak şunları söylüyor:
“6284 başta olmak üzere haklarımızı savunmak, korumak, kadınların ve çocukların güvencesi olan kazanımlarımızdan bırakın taviz vermeyi, bunların genişletilip bütüncül bir bakışla uygulanmasını sağlamak için seçim sonucu ne olursa olsun mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Seçimin ertesi günü ‘Bir kadın olarak hiçbir zaman özgür hissetmedim’ diyerek intihar eden Kübra Ergin için; geleceksizliğe, baskıya ve kadın düşmanlığına mahkûm edilen tüm genç kadınlar için, bu rejimin hayatına kastettiği daha nice kadın için hesap sormalıyız. Dün olduğu gibi bugün de karşılarında biz varız. Umutsuzluğa kapıldıkça sokakları terk etmeyen kadın ve LGBTİ+’ların eylemlerindeki kalabalığı, bir aradalığımızı hatırlıyorum. Hep bir arada olacağız, ben gücümüze inanıyorum.”
*Bu haber, Rosa Luxemburg Stiftung tarafından desteklenen ‘Solun Kadın Emeği Politikaları: Sorunlar ve Çözümler’ başlıklı çalışmamız kapsamında yayımlanmıştır.
Manşet fotoğrafı: Gazete Duvar