Kadınlar öldürülürken kimse iktidar hesabı yapmasın

AKP anayasa değişikliği için kapılarına geldiğinde “onu muhatap dahi kabul etmeyeceklerini” söylemeye, “eşitlikçi anayasaya karşı olan, miadı dolmuş siyasi partilerle anayasa yapmayı akıllarından bile geçirmediklerini” belirtmeye çekinenlerden kadınlar hesap soracaktır. Kadınlar kaybedecekse kimse kazanmayı düşünmesin.
Paylaş:
Gülfer Akkaya
Gülfer Akkaya
akkayagulfer@gmail.com

Adettendir, yılsonu gelince yılı değerlendirme yazıları yazılır. Ancak bir yıl boyunca erkeklerin, ailenin, devletin, sermayenin ve iktidarın kadınlara, çocuklara, LGBTİQ’+lara yaptıklarını bırakın yorumlayarak yazmayı, alt alta listelesek buradan Japonya’ya yol olur.

Kadınların mücadelesini engellemek için iktidarın TOMA’sıyla, akrebiyle, polisiyle, gazıyla yolladığı polislerden, devlet şiddetinden mi bahsetsek?

Artan erkek şiddetinden mi?

Durmadan devam eden kadın cinayetlerinden mi?

İşsizlerin işsizi, yoksulların yoksulu kadınlardan mı?

Ekonomistlerin kullandıkları ifadeyle söylersek, yılın son çeyreğinde zaten en yüksek işsizlik olan kadın işsizliğinin kendi rekorunu kırdığından mı?

Ayrı evlerde yaşayan genç ve her yaştan kadınların bir kısmının ekonomik zorluklar nedeniyle yeniden aile bireyleri yahut aile ile birlikte yaşamaya dönüşünden mi?

Tarikatlar, Diyanet ve iktidar tarafından kadınları ikinci cinsiyet olarak göstermeyi amaçlayan söylem ve eylemlerden mi?

Hangi birinden bahsetsek? Listeyi siz tamamlarsınız.

LGBTİQ+ her daim hedefte

LGBTİQ+’lara yönelik örgütlü, nefret odalarının oluşturulması, heteroseksist aileyi güzellemek, muhafazakârlığı güçlendirmek için tam gaz devam ediyor. Toplumsal yozlaşma başka yerlerde yaşanırken yozlaşmanın adresi olarak LGBTİQ+’ları işaret edip hedefleştirmek, önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da iktidar ve yandaşlarının gayretlerini yoğunlaştırdıkları alan oldu. Böyle davranarak Anayasa’nın eşitlik ilkesini bir kez daha ayaklar altına aldılar.

Sıradanlaşan çocuk istismarı, çocuk emeği sömürüsü

Çocuklar da bu yıl geçen yıllarda olduğu gibi iktidarın, ailenin, erkeklerin, devletin ve sermayenin baskısı ve sömürüsü altındaydı.

Türkiye’de 2 milyon çocuk işçi var. Çocuktan işçi olmaz, çocuk ya oyun oynar ya da okula gider; ama dünyanın her yerinde çocuk emeği en ucuz emek olduğundan, sermayenin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Elbette devletin ve iktidarın çocuk hakları karşıtlığı, sermayenin çocuk işçileri çalıştırma iştahını kabartıyor, buna olanak yaratıyor. Sermaye ve devlet gibi ailenin de çocuk emeği sömürüsünden çıkar sağlayan bir diğer yapı olduğunu unutmamak, patriyarkaya karşı mücadelede kadınlara teorik pratik sorumluluklar yüklemeye devam ediyor.

Çocuk istismarları, çocuk tecavüzleri, kız çocuklarının fuhuşa zorlanması da bu yılın başat konularındandı maalesef. Tarikatlardan aileye, devlet yurtlarından özel yurtlara kadar çocuklar ve genç kadınlar; erkekler, erkek çeteler ve aileler tarafından çocuk istismarına/tecavüzlere maruz bırakıldılar, fuhuşa zorlandılar.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ise ya görmedi, duymadı, bilmedi tüm bu vahşeti ya da tarikatta 6 yaşında bir kız çocuğunun sistematik cinsel istismar ve tecavüze uğramasında sorumluluğunu yerine getirmekten uzak kaldı. Bakanlık sorumluluklarını ihmal ederken açlık, kötü muamele ve bakımsızlık nedeniyle yine 6 yaşında bir çocuk öldürüldü. İnsanın içi parçalanıyor söylerken ama bir çocuk akrabalarının şiddeti altında açlıktan öldürüldü. Saraylarda ejder meyveleri yenirken, ülkede her türlü israf almış başını gidiyorken 6 yaşında çocuk, Bakanlığın sorumluluğu altında korunması, bakılması, geleceğe hazırlanması gerekirken akrabalarının yanında açlıktan öldürüldü.

Bakanlık tarafından uzun yıllardır ensest hakkında herhangi bir araştırma ya da bilgilendirme yapılmaması da ayrıca dikkat çekici. Toplumda ensest bıçakla kesilir gibi aniden son bulmadıysa neden bu konuda bilgilendirme yapılmadığı da realite hakkında fikir veriyor.

Patriyarkanın, devletin ve sermayenin örgütlü saldırısına karşı biz kadınlar bu yılı da birlikte ve güçlü tamamladık. 2023 yılında da yine örgütlü, yine güçlü, yine isyanda olacağız.

Suç yuvası aile

Kadınlar, LGBTİQ+’lar, çocuklar ülkede ve ailede onca sorun yaşarken iktidarın amacı aileyi güçlendirmek. Heteroseksist ve aynı zamanda erkek çokeşliliğine kapı açacak, Medeni Kanun’u ve kadınların kazanımlarını yok sayacak yeni bir aileyi anayasal zeminde kurmaya çabalıyorlar.

Uluslararası ve eşitlik yanlısı İstanbul Sözleşmesi’nden kanunsuzca çıkma çabaları yetmemiş olmalı ki, zaten çözülmüş bir konu olan başörtüsünü bahane ederek, Anayasa’nın eşitlik maddesini yok ederek cinsiyet eşitsizliğini anayasallaştırmayı amaçlıyorlar.

Her kesimden kadının karşısında olduğunu açıkladığı bu değişiklik önerisine ne yazık ki destek olan partiler var. Ve iktidarın arkasına dizildiler.

Buna karşı durmak için devrimci ve demokratik yapıların, sendikaların, meslek örgütlerinin, sivil toplum örgütlerinin, Meclis’te yer alan ve almayan tüm siyasi partilerin yüksek sesle ve açıktan itiraz etmeleri mecburidir.

Kadınlara, LGBTİQ+’lara ve çocuklara karşı suçların anayasa ile yasalaştırılmasına karşı durmayanlar ne bugün ne de yarın affedileceklerini sansınlar.

AKP anayasa değişikliği için kapılarına geldiğinde “onu muhatap dahi kabul etmeyeceklerini” söylemeye, “eşitlikçi anayasaya karşı olan siyasi hatla ve miadı dolmuş siyasi partilerle anayasa yapmayı akıllarından bile geçirmediklerini” belirtmeye çekinenlerden, kadınlar hesap soracaktır. Kadınlar kaybedecekse kimse kazanmayı düşünmesin. Birinci temel hak olan yaşam hakkımız için mücadele ediyoruz, farkındasınız değil mi?

Patriyarkanın, devletin ve sermayenin örgütlü saldırısına karşı biz kadınlar bu yılı da birlikte ve güçlü tamamladık. İktidar ve devletin baskısına, şiddetine karşı sinmedik. Korkmadık. Sokaklardaydık. Aileye, erkeklere teslim olmadık, itaat etmedik. Sermayenin cinsiyetçi sömürüsüne baş eğmedik. Direndik. Alayına karşı isyanda, alayına karşı sokaklarda olduk.

Örgütlüyüz. Güçlüyüz.

2023 yılında da yine örgütlü, yine güçlü, yine isyanda olacağız. Erkekler kadınları öldürürken, devlet ve iktidar buna göz yumarken “jin jiyan azadi” şiarı ile mücadelemizi yükselteceğiz.  

Kadınlar öldürülürken kimse iktidar, güç hesapları yapmasın.

Fotoğraf: Cemre Demircioğlu/Wikimedia

Paylaş:

Benzer İçerikler

“Kadınlar can güvenliği kaygısı yaşarken kadınların can güvenliğinden sorumlu İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya toplam 74 kadının öldürüldüğü Kasım ayında koruma kararı verilen kadınların karar maddelerine uymayıp şiddet gördükleri erkeklere evlerinin kapılarını açtıklarını ve bunun için vuruldukları söylemişti. Evet, bunu söyleyebilmişti.”
“Yükselen ve vahşeti artan erkek şiddetine karşı mücadelede elbette en büyük ve ilk hedefimiz patriyarka oldu. Olmaya devam edecek. Ama onun iktidardaki işbirlikçisi ve destekçisi siyasal İslam, ırkçılık da daha ısrarlı şekilde feminist/kadın politikalarının gündeminde olmalı.“
“TBMM’de kadın vekile şiddet uygulandı. Hepimiz bu şiddetin organize şiddet olduğunu biliyoruz, nelere gebe olabileceğini de…  AKP’li kadın milletvekilleri de unutmasınlar erkek şiddeti adres sormaz. Siyasi parti, ideoloji tanımaz…”
23 yaşını kutlayan AKP zayıflarken feminizm güçlenmeye devam ediyor. Geleceğini, hayatını, kimliğini, benliğini sahiplenen kadınlar oldukça, kadınlar feminizme ihtiyaç duydukça bu dava sürecek. AKP bitip gidecek.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!