Kadınların suratı “Gülen İnek”e asık. Kadınsan fabrikayı da temizle!

Kadın işçiler üretimde daha zorlu koşullarda çalışıyorlar Bel Karper peynir fabrikasında çalışmak ise bu anlamda daha da zor!  İşveren kadınları, üretimin yanı sıra,  fabrikanın temizliğinden de sorumlu tutuyor. Görevleri sadece üretim ve paketleme olduğu halde, her akşam işyerini tuvaletler de dâhil temizliyorlar!
Paylaş:
Ayla Önder
Ayla Önder
onderayla@gmail.com
Ayla Önder

Kadın işçiler üretimde daha zorlu koşullarda çalışıyorlar. Bel Karper peynir fabrikasında çalışmak ise bu anlamda daha da zor!  İşveren kadınları, üretimin yanı sıra,  fabrikanın temizliğinden de sorumlu tutuyor. Görevleri sadece üretim ve paketleme olduğu halde, her akşam işyerini tuvaletler de dâhil temizliyorlar!

Daha önce hiç eylem gerçekleştirmemiş kadınlar, erkek iş arkadaşları ve eşleri ücretsiz izine çıkarılınca harekete geçtiler.  Çorlu Peynir fabrikasının önünde eylem yapan arkadaşlarına destek veren işçi kadınlar için bugünler farklı bir anlam taşıyor.  İki çocuklu bir kadın olan 35 yaşındaki Nuray Arslan,  işten zorunlu ve ücretsiz izinle uzaklaştırılanlardan… Eşi de aynı fabrikada işçi. 20 yıldır,  yani çalışmaya başladığı günden bu yana çok düşük ücret aldığını söyleyen Arslan; “Şu anda yaşamı sürdürmek için bize gerekli olan ücret, aldığımız ücretleri çok çok aşıyor” diyor. Hem bu ücret gaspları için hem de işçilerin haksız yere ücretsiz izine ayrılmalarından dolayı fabrika dışında 30 gündür direniş yapıyorlar.  Bu şirket, dünyanın en büyük peynir üreticilerinden biri olan “La Vache Qui Rit”. Türkiye’de “Bel Karper” ismiyle faaliyet gösteriyor. Bilinen diğer adıyla da “Gülen İnek” olarak… Ne var ki lanse ettiklerinin tam tersi olarak cirosunu ve son yıllardaki kârını üç katına çıkarmasıyla ünlü!

Sendikayı kabul etmedi

Her şey,  fabrika müdürünün, işyeri baş temsilcisi Dursun Ali Durmuş’a, “Sendikadan çık. Üye olan kim varsa onların da istifa etmesi için ikna et” uyarısından sonra başladı. Temsilci, bunu kabul etmeyeceğini belirtince işinden atıldı.  Arkasından çok sayıda işçinin ücretsiz izine gönderilmesi tansiyonu tetikledi ve eyleme geçtiler. Ücretsiz izinlerin kaldırılmaması,  patronun sendikayı kabul etmemesi halinde ise işi durdurmaya hazırlanıyorlar. Çalışma koşullarının zorluğu hakkında kadın işçi şöyle bir örnek veriyor;  “Eskisinden çok daha fazla sorunlarımız var. Fabrika hafta sonu bizi çalıştırıyor. Bu durumda çift yevmiye vermeleri gerekir ama alamıyoruz.  Hakkımızı isteyince de işten çıkarılıyoruz.  Ben de ücretsiz izine çıkarıldım!”  Şimdi Bel Karper Peynir fabrikasının önündeki eylem hattında yer alıyor genç kadın.

İşçi haklarına Fransız kaldılar!

Bel Karper fabrika yetkilisi, basına verdiği demeçte, “Son üç yıldır Türkiye’de daha fazla kâr sağladıklarının” altını çiziyor. Bu başarının işçiye yansıyan ödülü ile çok acı! İşçi haklarına “Fransız kalan”   şirketin dünyada farklı ülkelerde birçok fabrikası bulunuyor. Medyada yer alan açıklamasına göre Türkiye’deki üretimden diğer ülkelere göre daha fazla kâr elde etmişler!  Nuray Arslan, “15 yılı aşkın süredir korumaya çalıştığımız haklarımızı elimizden almaya çalışıyorlar.  Ayrıca,  pandemi sırasında, 10’dan fazla arkadaşımız hasta oldu. Corona olanları evlerine gönderdiler fakat bu arkadaşlarla yakın temas içinde olan bizler çalışmaya devam ettik… İşveren tehlikeli koşullarda çalışmamıza rağmen saygı duymadı.  İş için her gün yaşamlarımızı ve ailelerimizin hayatlarını tehlikeye attık.   Karantina tedbiri alınmadan işi sürdürmemizin karşılığı olarak bize kapı önünü gösterdiler”  açıklamasıyla işverenin bu garip tutumunu deşifre ediyor

Gülen inek ağlattı

Kamuoyunda  “Gülen inek” markasıyla bilinen şirket, 2021 Mart’ında 100. yıl kutlamalarına başladı. 100. yılda yeni uygulamaları, Türkiye’deki işçilerini “ağlatmaya”  yönelikti. Buna karşılık olarak da “Gülen inek ağlattı” yorumu hızla yayıldı…  Nuray Arslan, Otuzlu ve kırklı yaşlarındaki kadınların kira ödeyemedikleri için ebeveynleriyle yaşamak zorunda olduklarını anlatıyor.  Birçoğu sırf geçinmek için temizlikçi veya bahçıvan olarak ikinci işi yapmak zorunda kalmış. Kendisi de ailesinin evinde yaşıyor.  Oldukça uzak da olsa…  Annesinin evi Tekirdağ’da Türkücü köyünde, işyeri ise Çorlu’da. Her sabah bir şehirden ötekine işe gitmek üzere yola çıkıyor!

Temizlik de kadın işçilerin işi!

Yasalarda, istihdamda, iş piyasasında ve hayatın her alanında sistematik olarak ayrımcılığa uğruyorlar.  Kadınlar böylesine zorlu koşulların altında çalışırken başka vahim durumlarda da karşılaşıyorlar.  Bel Karper’da işveren kadınları fabrikanın temizliğinden de sorumlu tutuyor. Görevleri sadece üretim ve paketleme olduğu halde, her akşam işyerini tuvaletler dahil temizliyorlar! O da yetmiyor iş makinelerinin de temizliğini yapmak zorundalar. Arslan bir makinenin temizliğinin iki-üç saat sürdüğünü söylüyor. “Biz ailelerimizle geçinebilmek küçük bir maaşı kabul etmek zorunda kaldık. Ama artık bir yere kadar” diyor. Atılan arkadaşlarının adına konuşan Arslan, sendikanın fabrikada yetki aldığını fakat patronun bu hakkı tanımamak için direttiğini vurguluyor.  İşçilerin geldikleri noktadan asla geri dönmeyeceklerini anımsatıyor.

Paylaş:

Benzer İçerikler

70 gündür fabrika önünde direnen Polonez işçileri kadın örgütlerini ve feministleri dayanışmaya çağırıyor. Bu çağrıyı ilettiğimiz ve iletimize cevap veren kadın örgütleri “boykot ve dayanışma eylemleri yapalım” fikrinde ortaklaşıyor. O halde gelin Polonez’de kadın işçilerin taleplerini yaygınlaştırıp, seslerine ses katalım…
Türk-İş dün 81 ilde “Zordayız, geçinemiyoruz” diyerek eylem çağrısı yaptı. Ancak işçiden habersiz, fabrika ve işyerlerinden uzak bir eylemden beklenileceği üzere zayıf görüntüler ortaya çıktı. İstanbul’daki eylem bunun en sarih örneği oldu.
CarrefourSA Esenyurt depo direnişinin ikinci gününde kadın işçiler Gülşah, Emel, Perizade ve Esra ile konuştuk. Esra “Bugün onlara olanın bize de olacağını biliyoruz,” Gülşah “İçeride can güvenliğimiz yok” Emel “Bir beyaz yakalı bir kadın çalışanı taciz edebilir mi?” Perizade ise “Biz illallah ettik buradan, sesimizi duymaları gerekiyor” diyor.
Bizlerin bütçesine daha ‘uygun’ market raflarında sıkça gördüğümüz, işlenmiş et ürünleri markası olan Polonez, bir süredir işçi ve sendika düşmanlığıyla anılıyor. Fazla mesai dayatmasıyla ev yüzü görmeden çalışan kadın işçilerin sendikalaşma mücadelesini tanımayan Polonez’de kadınlar, düşük ücretlerle ağır işlerde hakarete maruz kalarak çalışıyor.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!