“Kameraya bak da patron görsün seni!”

Fatma ve Çiğdem Bursa’da çalışan BATİS üyesi aktif iki kadın işçi. İşyerinde kadın olarak bulunmanın zorluklarına karşı tek başlarına baş etmeye çalışırken sendikayla tanışıyorlar. Birlikte çalışıp, birlikte öğrenip, hep beraber mücadele vermenin kendilerini güçlendirdiğini söylüyorlar.
Paylaş:
Ferhan Petek
Ferhan Petek
ferhan.petek@gmail.com
Ferhan Petek    ferhan.petek@gmail.com

Fatma ve Çiğdem Bursa’da çalışan BATİS üyesi aktif iki kadın işçi. İşyerinde kadın olarak bulunmanın zorluklarına karşı tek başlarına baş etmeye çalışırken sendikayla tanışıyorlar. Birlikte çalışıp, birlikte öğrenip, hep beraber mücadele vermenin kendilerini güçlendirdiğini söylüyorlar.

Fatma Okur, Bursalı, 10 yıldır bekar bir anne. Emeğiyle geçinmek ve kızına güzel bir gelecek kurabilmek için çalışıyor.  Çalışırken karşısına çıkan engellerle tek başına mücadele verirken, kendisi gibi mücadele veren işçilerin bulunduğu sendika ile tanışmak onu çok etkilemiş. Sendikada hemcinsleriyle de buluşan Fatma Hanım’a yalnız olmadığını hissetmek çok iyi gelmiş. Onlardan güç aldığını belirten Okur; geçinmek için emeğinden başka gücü olmayanları bilinçlendirmenin, onlara haklarını öğretmenin ne kadar önemli olduğunu fark etmiş.

Deneyimlerinden yola çıkarak kadınların, çalıştığı yerlerde nelerle uğraşmak zorunda kaldığını şöyle anlatıyor: “Kadınlar çalıştıkları her iş yerinde, sektör fark etmeksizin eziliyorlar. Yaptıkları işlerin yanında kadın işi olarak görülen temizlik gibi işler de kadından bekleniyor. Hakarete, küfüre maruz kaldıkları zamanlar oluyor. Ustabaşı ve amirlerin tacizlerine katlanmak zorundalar. Çoğu zaman seslerini çıkaramıyorlar. Haklarını aramıyorlar. Bunun en önemli nedeni; işlerinden olmak korkusu. Ama aynı zamanda şikayet ettiklerinde tacizcinin değil de kendilerinin suçlanacağından da korkuyorlar.”

Hak aramanın kadın için zorunluluk ama bir o kadar da zor olduğunu belirten Okur; sendikal çalışmalar için şunları söylüyor: “Sendika ile tanıştığımdan beri daha güçlü hissediyorum. Benim üyesi olduğum sendika düzenli olarak toplantılar yapıyor. Ben de etkin olarak katılıyorum bu toplantılara. Sendikal haklarımızı alabilmek için neler yapabileceğimizi, nasıl mücadele edebileceğimizi konuşuyoruz. Bu paylaşımlar çok yararlı oluyor hepimiz için. Kadınların birlik olunca ne kadar güçlendiğini düşünecek olursak bu anlamda bu toplantıların önemi çok büyük.”

Sendika öncülüğünde düzenlenen eylemler için yapılan basın açıklamalarında ve haklarında dava açılan hemcinslerinin basın açıklamalarında da etkin olarak bulunduğunu söyleyen Okur kadınlara şu mesajı veriyor: “Kadın, dünyanın görebileceği en mücadeleci canlıdır. Asla pes etmeyiz. Ancak birlikte hareket edersek, örgütlenirsek çok güçlü oluruz. Ancak bu şekilde boyun eğmekten kurtuluruz.”

“Haklarımızı bilmeden kazanamayız!”

Sendikanın bir başka üyesi olan Çiğdem Özbey ise 1979 doğumlu. Evli ve Ticaret Lisesi Mezunu olan Özbey, el ele verip bir olmanın onlara nasıl güç verdiğinin altını çiziyor ve topluluklarının amacını şöyle özetliyor: “Amacımız kadın işçileri ve genel olarak bedensel emeğiyle çalışanları bilinçlendirmek, onlara haklarını öğretmek, birlikte hareketle güçlendirmek… Önceliklerimiz olan bu başlıklar. Bunun için de her birimize güç veren, birbirimize olan desteğimizi hissettiren toplantılarda bir araya geliyoruz.”

.

Kadın çalışan olmanın genel olarak çok zor olduğunu, burada kadının kadına yurt olması gerektiğini belirtiyor Özbey. “Korkutulan ve ezilen kadınlar, onları yok saymaya çalışanların amaçlarına ulaşmasına engel olamıyor bazen. Amirlerinden, patronlarından korkan kadınlar susuyor. Susmakla kalmıyor onlardan yana gibi görünüyor ve asıl düşüncelerini saklıyorlar.”

Özbey; kendi yaşadığı sorunlardan birini de bizimle paylaşıyor: “Çalıştığım bir yerde, her Pazar mesai durumu vardı. Ben bir Pazar gitmedim, gidemedim mesaiye. Sonraki gün işe gider gitmez sorguya çekildim. Bildiğiniz sorguydu bu. Konu nasıl olduğum, sağlığım falan değildi. Beni sorguya çeken ustabaşı bana kamerayı işaret ederek ‘Kameraya bak da patron görsün seni!’ diye bağırmıştı. Korktum ve işten çıktım. Çıkmak zorunda kaldım daha doğrusu. Zorlayarak çok az bir miktar tazminat alabildim. Hak ettiğimin, almam gerekenin çok çok altında bir rakamdı. Bu hep böyle zaten. Korkutuldukça susuyor, sustukça hakkımızı alamaz hale geliyoruz. Onları böyle alıştırmamalıyız. Bizim de insan olduğumuzu anlamalılar, anlatmalıyız. Bursa’da da patroncu çalışanlar var. Kimse işinden olmak istemeyince başka birine atıyorlar sorumluluğu. Olmaz. Bu doğru değil. Bir kadına edilen hakaret her kadına edilmiş demektir. Birbirimize sahip çıkmalı, işimize geldiği gibi ve bireysel davranmamalıyız.”

Sendikanın Bursa’daki etkinlikleri kapsamında çalışma şartlarını inceleyip iyileştirme çözümlerine odaklanan, iş anlaşmazlıkları davalarını takip ederek seminerler ve toplantılar düzenleyen yönetim ve üyelerle çalışmaktan memnuniyetini belirten Özbey’in de hemcinslerine bir mesajı var: “Kadın işçiler eğitilmeli! Haklarını bilmeli, öğrenmeli ve birleşmeli. Başka türlü bu sorunları çözmemize imkan yok!”

Paylaş:

Benzer İçerikler

Türk-İş dün 81 ilde “Zordayız, geçinemiyoruz” diyerek eylem çağrısı yaptı. Ancak işçiden habersiz, fabrika ve işyerlerinden uzak bir eylemden beklenileceği üzere zayıf görüntüler ortaya çıktı. İstanbul’daki eylem bunun en sarih örneği oldu.
Bornova’da üretim yapan Kristal Yağ işçilerinin asgari ücrete tepkileri sert oldu. TİS masasından kalkan işçiler bir ayı aşkın süredir grevdeler. Emekçilerin market alışverişlerinde yaşadıkları adeta bir trajedi. Poşetleri neredeyse boş. Kristal Yağ Fabrikası işyeri temsilcisi Gülnaz’la görüştük.
Çalışanların yüzde 60’ını kadınların oluşturduğu fabrikada, işçiler ağır ve işçi sağlığını hiçe sayan çalışma koşulları nedeniyle sendikal örgütlenme mücadelesi yürütüyorlardı. 10 Haziran’da 145 kişinin işten atılması üzerine direnişe geçen ve sendikalarıyla da sorunlar yaşayan Esitaş işçisi kadınlarla konuştuk.
Taban maaş hakkının Öğretmenlik Meslek Kanunu’na eklenmesini isteyen özel sektörde çalışan öğretmenler İl Milli Eğitim Müdürlükleri önünde Eğitim Nöbeti tutuyor. MEB’in taleplerini görmezden geldiği öğretmenler baskılara rağmen eylemlerine devam ediyor. Kreş, regl izni, servis, eşdeğerde işe eşit ücret talep eden kadın öğretmenler güvenceli çalışmak istiyor.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!