sekiz saatlik işgünü hakkı, işçi sınıfının korkunç koşullarda yaşadığı ve çalıştığı bir dönemde elde edildi. bunu izleyen uzun yıllar boyunca çalışma ve yaşama koşullarında olumlu yönde gelişmeler oldu. bugün küresel güneyde ve küresel doğuda önceki yüzyılın korkunç çalışma koşullarının birçok alanda sürdüğünü de unutmadan iş saati konusuna dönmek istiyorum.
sekiz saatlik işgünü ancak evde -tabii ki ücretsiz- çalışan -ve tabii ki kadın olan- birinin bulunmasıyla sürdürülebilir. sabah 08.00-09.00 arası işyerinde bulunmak için 07.00 civarı evden çıkıp, öğle molasıyla birlikte orada dokuz saat çalıştıktan sonra 18.00-19.00 arasında evde olan bir insanın kendisini ertesi günün mesaisine hazırlaması, evini yaşanır bir yer halinde tutması, varsa çocuğunun ihtiyaçlarını karşılaması kolay bir iş değil.
bunu ve fazlasını yapan yani kendisini, yetişkin bir erkeği ve birkaç çocuğu mesaiye, okula hazırlayıp evi bal-dök-yala kıvamında tutan ve muhteşem sofralar kuran emekçi kadınlar var. bu mucizeyi uykularından, ruh ve beden sağlıklarından vererek gerçekleştiriyorlar.
bir yandan da, farklı işkolları ve farklı işyerlerinde geçirdiğim çalışma hayatımda, günde sekiz saat, haftada beş gün çalıştığım çok nadirdi. bu tecrübemin biricik olmadığını da biliyorum.
altı saatlik işgünü uzunca bir süredir avrupa’da konuşuluyor, hayata geçmeye de başladı. bu, kadınların ücretli çalışmasının yaygınlaşmasının, kadın özgürlüğü fikrinin ama en çok sendikaların mücadelesinin bir sonucu.
kamuda 6 saatlik işgünü nasıl olur
pandemi döneminde, sağlık emekçileri hariç kamu çalışanları günde altı saat çalıştı, hamileler ve on yaşın altında çocuğu olan kadınlar izinli sayıldı. on yaşın altında çocuğu olan erkeklerin çocuklarıyla ilişkileri konusunda devletin tahayyülünü de gösteren bir olgu bu. bu konuda o dönemde itirazlar oldu. ayrıca sağlık personeli, bırakın altı saati, ölesiye çalıştı.
geçtiğimiz 1 mayıs ertesinde o zamanın çalışma ve sosyal güvenlik bakanı vedat bilgin, kamuda altı saatlik işgünü uygulamasından da söz ettiği bir açıklama yaptı.
konu bugünlerde, özellikle iktidara yakın medya tarafından zaman zaman tekrar gündemleştiriliyor. konunun siyasi boyutunu hatırlatarak devam edeyim: kamu çalışanları, iktidar açısından ödüllendirilmeye layık “kendi memurları.”
eski bakanın açıklamaları 45 saatlik işgününün de değiştirilmesi gerektiğini içerse de uygulamanın nasıl olabileceği muğlak. işgünü altı saat olup haftalık çalışma altı güne çıkabilir, örneğin. türkiye’de 5 milyonun üzerinde kamu personeli bulunuyor, bunların dörtte biri kadın. evin iş yükü üstünde olan kadınları rahatlatabilecek altı saatlik işgünü uygulamasının nasıl planlandığını takipte yarar var.
mezarda emeklilik dönecek mi?
bilindiği gibi, emeklilikte yaşa takılanların yani prim ödedikleri gün emekli olmaya yetip emeklilik yaşına gelmemiş olanların mücadelesiyle emeklilik yaşı düşürüldü, prim günü dolanlar daha erken emekli olabiliyor. eyt’lilerin önemli bir kısmı, özellikle de kadınlar, emeklilik yaşına ulaşmadan, “yaşlı” oldukları gerekçesiyle iş bulamayan ve emeklilik hakkına da kavuşamayan ama ücret de alamayan emekçilerdi. diğer yandan yaşın düşürülmesiyle emekliliğe hak kazanan birçok emekçi, çalışmaya devam etmek zorunda; çünkü “yetmiyor!”
ama geçen ay meclis’e sunulan on ikinci kalkınma planı, emeklilik yaşının kademeli olarak artırılmasını öngörüyor. buna göre,
-1 ocak 2036 ile 31 aralık 2037 tarihleri arasında kadın için 59, erkek için 61,
-1 ocak 2038 ile 31 aralık 2039 tarihleri arasında kadın için 60, erkek için 62,
-1 ocak 2040 ile 31 aralık 2041 tarihleri arasında kadın için 61, erkek için 63,
-1 ocak 2042 ile 31 aralık 2043 tarihleri arasında kadın için 62, erkek için 64,
-1 ocak 2044 ile 31 aralık 2045 tarihleri arasında kadın için 63, erkek için 65,
-1 ocak 2046 ile 31 aralık 2047 tarihleri arasında kadın için 64, erkek için 65 yaş emeklilik koşulu olarak aranacak.
-1 ocak 2048 tarihinden itibaren kadın ve erkek için emeklilik yaşı 65 olacak.[1]
2020-2022 dönemi verilerine göre ömür beklentisi erkekler için 74,8 yılken kadınlar için 80,3 yıl olarak gerçekleşiyor.[2] bu ortalama ama farklı gelir grupları arasında, sağlık hizmetlerinden yararlanma koşullarına bağlı olarak ölüm oranında uçurumlar var. yukarıdaki plan gerçekleşirse ve emekli maaşları bugünkü oranlarda kalırsa, emekçiler en iyi ihtimalle -yani ortalama ölüm yaşına ulaşabildiklerinde- ömürlerinin son 10-15 yılını yokluk ve yaşın getirdiği rahatsızlıklarla uğraşarak geçirecek. hatırlatayım; en iyi ihtimal bu. gün yüzü görmeleriyse çok zor.
düşük ücretin, yoksunluk içeren yaşam koşullarının kadınlar için zorla evli kalma veya kök ailesine bağımlılık anlamına geleceğini de, kız evlatların, özellikle de evli olmayan kız evlatların yaşlıların bakımını üstlendiklerini de hatırlayarak, sendikaların gündemine yeni önceliklerin ve taleplerin girmesini umalım.
[1] https://www.cumhuriyet.com.tr/ekonomi/12-kalkinma-plani-mecliste-emeklilik-yasi-yukseltilecek-mi-2131383
[2]https://www.bbc.com/turkce/articles/c6pdez6p67wo#:~:text=2020%2D2022%20d%C3%B6nemi%20verilerine%20g%C3%B6re,80%2C3%20y%C4%B1l%20olarak%20ger%C3%A7ekle%C5%9Fti.
Fotoğraf: Serra Akcan / csgorselarsiv.org