Kamuda whatsapp şiddeti: “İşten ne zihnen ne ruhen uzaklaşabiliyorsunuz”

Kamunun pek çok alanında, resmi yazışmaların yerini resmi olmayan whatsapp grupları almış vaziyette. İş bittikten sonra da mesajlar aracılığıyla eksikliklerin hatırlatıldığı, talimatların verildiği bu gruplar çalışanın tüm hayatını denetim altına alıyor…
Paylaş:
İpek Deniz
İpek Deniz
ipekkdeniz@gmail.com
İpek Deniz    ipekkdeniz@gmail.com

Kamunun pek çok alanında, resmi yazışmaların yerini resmi olmayan whatsapp grupları almış vaziyette. İş bittikten sonra da mesajlar aracılığıyla eksikliklerin hatırlatıldığı, talimatların verildiği bu gruplar çalışanın tüm hayatını denetim altına alıyor…

Son sürat gelişmeye devam eden teknoloji bazı yerlerde insan emeğinin yerini aldı, kimi zaman da onları rahatlattı. Fakat sağlık alanında insan iş gücü hala önemini koruyor. Hasta tedavi, bakım ve sağlığın korunması bağlamında teknolojinin elbette ciddi yararları var. Hastalık tanılama, tetkik gibi işler artık daha hızlı yapılmaya başlandı. Bunların dışında teknoloji hızlı iletişim ile de derinden hayatlarımıza girdi. Sosyal medya ağları, sohbet, toplantı odaları, konuşma grupları iş yerlerinde çok yaygın. Daha hızlı ve kolay iletişim sağlamak için kurulan bu grupların rengi son dönemlerde değişmeye başladı. Akıllı telefonu olmadığı için hakkında soruşturma açılan öğretmenin haberini yaptı medya geçtiğimiz günlerde.

Neden mi; whatsapp bildirimleri alamıyor, hiçbir zoom toplantısına katılamıyor. Telefona bangır bangır lüks muamelesi yapanlar, o öğretmene soruşturma açtı. Benzer muhabbetler alanda da çok yaygınlaştı. Çünkü sorumlu kapsamındaki kişiler gruba attım, size haber verdim, diyerek yasal mevzuata aykırı şekilde iletişimi işlerine geldiği gibi kullanıyor, bunun aksi davrananlara cezai işlem uygulanmasa da ciddi baskı yapılıyor.

657’ye bağlı çalışan kamu işçileriyle iletişim kurmanın bir yöntemi var; resmi evraklarla bildirilir, her karar, her durum. Aksi hal şikayet konusudur. Bu meseleyi hastane çalışanları ile konuştuk.

Enfeksiyon hemşiresi: 24 saat nöbetin ardından eve geçtim. Bir uyanıyorum 200 mesaj. Bunu neden yapmadın, bu niye eksik, sizi daha kaç kere uyarmam gerekiyor şeklinde bir üslup. Klinikler her daim eksik hemşire ile çalışılan yerler. Üstüne gebelik, hastalık gibi birçok durum buna eklenince varın siz düşünün karmaşayı. Asla fazla elemanla çalıştığımız bir dönem hatırlamıyorum. Bütün gün çalış, yorul ardından seni sürekli eksik, değersiz hissettiren insanların varlığı ile zihnin cebelleşip dursun. Sorumlu hemşirelerin büyük çoğunluğu kadın, bizim klinikteki hemşirelerin de hepsi kadın. 30-40 kişilik whatsapp gruplarında sürekli rencide ediliyoruz, bir azarlama halleri. Hastane ile ilgili haber, düzenleme ya da görevlendirme de aynı şekilde sağlanmaya başladı. Resmî evrak gönderen yok anlayacağınız. Moralinizin bozulmaması mucize bu şartlarda…

Dahiliye servisinden bir hemşire: Klinikte zaten gruplaşma var. Sürekli yeni atamalar ve yaş grubunun düşmesi ile daha da artarak devam ediyor gruplaşma. Birine laf edildi mi o gruba yakın olan kimler varsa kendi üzerine alınıp tartışma başlıyor. Yığınla iş, pandemi, stres yetmezmiş gibi bir de bu girdi hayatımıza. Ben nöbetten çıkıp eve gidince rahatlayamıyorum. Bu sefer bu yazışmalar başlıyor çünkü. Bu eksik, şu nerde, şuna dikkat edelim şunu yapalım… Zihinsel olarak oradan uzaklaşmanın bir yolu yok artık. Evet sessize aldım, bazen tıklayıp okumuyorum ama bu sefer yazdık ya, gruba attık ya oluyor. Çıksan olmuyor kalsan hiç olmuyor. En son dayanamayıp çıkacağımı biliyorum, sanırım sabır aşamasındayım.

Bütün gün işte olmak

Psikiyatri kliniğinde hemşire: Her bölümün, branşın grubu var tabii ki. Bizdeki gruptan çok rahatsız olmuyordum ta ki yenidoğan yoğun bakımdan bize hemşire gelene kadar. Eve gidip uyuyorum nöbet ertesi, gruba arkadaşlar diye başlayan cümle atılıyor. Şurada imza yok, şu form doldurulmamış, yığınla talimat. Bu konuştuklarımızın hiçbiri hastaya müdahale ile ilgili şeyler değil bu arada. Kalite adı altında yığınla saçma sapan evraklar. Neyse ben en son dayanamayıp gruba yazdım. Sorun ve eksikler nöbet alınıp verilirken konuşulsun, ben kliniğin bütün gün gündemimde kalmasından çok rahatsızım. Yok öyle olacak derseniz ben bu grupta olmayacağım, sorumlu hastane ile ilgili durumları bana iletmekle yükümlü, diye yazdım. Ortalık buz kesti, arkadan destekleyenler yazıyor tabii. O arkadaşım bana günlerce surat astı. Onunla oturup neden öyle yazdığımı konuşup, bu seni de koruyan bir şey diyene kadar. Ama dediğim gibi klinikten kaynaklı, acilde biri öyle bir şey yazsa alacağı tepki farklı olabilir.

Acilde çalışan bir hemşire: Sürekli şikayet yazıları ve asla çözüme kavuşmayan notlar. Alakalı olmadığım yığınla konuyu okumak zorunda kalıyordum. Çıktım gruptan, tekrar almaya çalıştılar ama yok yani. Yasal değil ki oradan duyuru yapılması. Ben de resmî olarak tarafıma bildirilmesini, istedim. Dikkate alınmadım, kendimce yöntem buldum. Bir de bizim sorumlu kim ne yazıyor, ne diyor başhemşireye göstermişti. Covid zamanı dinlenme odamız yok nasıl olur, diye yazmıştım. Kadın beni ortamı kışkırtmakla suçladı. Adımı teröriste çıkardı. Asla bir yararı olduğunu düşünmüyorum, tartışırken de karşında muhatap olmayınca yıkıcı olduğu fikrindeyim. İşleri kolaylaştırmıyor tam tersi hayatımızın işle işgal edilmesine yardımcı oluyor.

Bir kral bir kraliçe susmuyorlar

MR’da çalışan teknisyen: (Nöbette yanına gitmiştim) Bakın saat kaç (gece 00.43) sorumlu teknisyen, bravo arkadaşlar bugün de iyi çalıştınız, dedi. Bu mesajlar her gün sabah, akşam, gece hiç fark etmiyor. Bir kendisi bir eşi maşallah aile şirketi, biz de yarış atıyız. Hastane randevuları dışında aradan yığınla hasta geliyor. Normalde kabul edilmezdi ama bu performans denen şeyden dolayı, düşünsün herkes… Aralıksız görüntüleme çekiyoruz, aralıksız. Sonra kral ve kraliçenin tebrik mesajı ya da tam tersi. Kusasım geliyor o yazışmaları görünce. Azarlar tarzda mesaj görünce bütün gece modumuz yerlerde. İyi mesaj atılsa yarış atı halimiz aklımıza düşüyor. Öyle gidiyor işte. Biz taşeronda çalışıyoruz ya ağzımızı açsak kapının önündeyiz zaten.

Ameliyathane hemşiresi: Çok sıkılıyorum bu durumdan ama bir sıkıntı olsa bak grupta yoktun, görmedin, olacak. Evet yasal bir zorunluluk yok ama başka türlü bir yaptırımı var sanki. Sonuçta yoğun, stresli alanlar ve bu durumda hata, eksik iş yapma da artıyor. Ekibin sizi sahiplenmesi için bile uyumlu bir tip olmanız lazım. Ben özellikle pandemi döneminde sinir krizi geçirecektim. Kimin nerde çalışacağını kurşun kalemle A4 kâğıda yazıp, gruplara foto çekerek atan bir hastanede çalıştım. Günlük, whatsapp üstünden organizasyon yapılıyordu. İşleri kolaylaştıran yerde durması elbette önemli ama bütün güne yayılan iletişim kimseye iyi gelmez bence. Uzaklaşmana izin yok gibi ne zihnen ne ruhen. Çok yorucu, sıkıcı gerçekten, çekilir gibi değil. Eşimle sıkıntı yaşıyorum bazen. Çünkü onunla bir şey yapmaya çalışırken birden modum değişebiliyor, bazen açıklama yazmam gerekiyor gruba. Bütün gün ordaydın neden devam ediyor bu iş muhabbeti, diyor. Kendime, aileme ayırmam gereken zamandan çalıyorlar resmen.

İleti görünce afakanlar basıyor

Yoğun bakım hemşiresi: Bizimki sürekli eksik hatalar üzerinden bir iletişim. Hep yetersiz, hep eksik… Gruba gelen ileti görünce afakanlar basıyor beni. Değişen hastane yönetimi de buna eklenince mesajların ardı arkası kesilmiyor. Üslupları gerçekten “höt höt” der tarzda. Bu yasak, şunu yapmayan izin alamaz, şu renk forma giyilmesine karar verildi, tarzda. İçine girdiğim stresi anlatamam. Neyse ki sendikadan arkadaşlar hem bize hem idareye, resmî yazı yollayın, tarzında bir uyarıda bulundular. Görüşmeler yaptılar idareyle; cevapları aaa farkında değiliz dikkat ederiz, olmuş. Yığınla sorunumuz varken bu tarz iletişim bize ayrı yük gerçekten.

Bürokrasi iş yokken iş üreten sistem, derler ya, her türlü gelişme kamu çalışanına zarar gibi. Mekânsal paylaşım dışında ortak paylaşım olmayan kişilerle muhatap olunmak zorunda kalmak, telefon numaranızı vermek istemediğiniz ya da sosyal anlamda bir iletişim kuramayacağınız her insanı da hayatınıza alıyor bir şekilde. Her söyleminiz de ya işten kaçmak ya da yine muhalefet şeklinde başka türlü bir mobbing şekline dönüşüyor. Olayı üstlere taşıma, bu durumun bazen ağır sonuçlara yol açmasını doğuruyor. Malum liyakat denen şeyin kamuda artık adı bile yok!

Paylaş:

Benzer İçerikler

Gösterilecek içerik bulunamadı!
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!