KESK’ten geniş kapsamlı bir araştırma: Uzaktan çalışan kamu emekçisi kadının mesaisi hiç bitmedi!

KESK Kadın Meclisi'nde kararlaştırılan, salgının kamu emekçilerine etkilerini araştıran çalışmada, dikkat çekici veriler var. Uzaktan çalışma ortamında parçalanmışlık hissi yaşayan kadınlar gelirlerinin düştüğünü, iş yüklerinin artığını, tükenmişlik sendromu yaşadıklarını ifade ederken, normale dönmenin uzun zaman alacağını belirttiler. 
Paylaş:
Ayla Önder
Ayla Önder
onderayla@gmail.com
Ayla Önder       onderayla@gmail.com

KESK Kadın Meclisi’nde kararlaştırılan, salgının kamu emekçilerine etkilerini araştıran çalışmada, dikkat çekici veriler var. Uzaktan çalışma ortamında parçalanmışlık hissi yaşayan kadınlar gelirlerinin düştüğünü, iş yüklerinin artığını, tükenmişlik sendromu yaşadıklarını ifade ederken, normale dönmenin uzun zaman alacağını belirttiler.   

Kamu sektöründeki milyonlarca kamu emekçisi için en zorlu dönemdi pandemi süreci. Sağlık, ulaşım, eğitim, yerel hizmetler ve posta başta olmak üzere tüm kamu hizmetlerinin kesintisiz bir şekilde devam edebilmesi için olağanüstü koşullarda ve büyük bir özveriyle çalışmaya devam ettiler. Binlercesi virüs kaptı ve onlarcası hayatını kaybetti. Uzaktan ve evden çalışmanın ev işi yükü üzerindeki etkileri kadın ve erkek çalışanlar açısından elbette oldukça farklıydı. Öte yandan çok sayıda kamu emekçisi fazla mesai ücreti alamadı, döner sermaye ödemelerinde azalma oldu. Öğretmenlerin ek ders ücretleri ödenmedi. Pandemi koşullarından dolayı yapılan işyeri değişiklikleri nedeniyle kimi ek ödemeler de kesildi. Dolayısıyla aylık gelirlerde azalma yaşandı.

Eşitsizlikler derinleşti

Kamu emekçileri pandemi koşullarında uzaktan çalışırken yalnızlaştılar. Kendilerini tükenmiş hissettiler. Salgında kadın kamu çalışanlarının ev içindeki iş yükü daha da arttı. Kadınlar çocuklarla birlikte eve kapanıp, bütün hayatları dört duvar arasında geçmeye başlayınca, mevcut eşitsizlikler hem derinleşti hem de daha görünür oldu. “Evden çalıştığınız bir gün içindeki rutininizi yazabilir misiniz?” sorusuna karşılık kadınlar artan çocuk sorumluluklarından ve yaşlı bakım yükümlülüklerinden söz ettiler. “Ev temizliği ve çocuklara servis asla bitmiyor” şeklinde verilen yanıtlar da çok fazlaydı.

Uzmanlar anlattı

Bütün bu bilgileri KESK’in yaptığı söz konusu kapsamlı araştırmadan öğrendik. “Covid-19 Pandemisinin Kamu Emekçilerinin Çalışma Düzeni, Ücretleri ile Ev içi Yükü Üzerindeki Etkileri” araştırmasını yürüten ekipte KESK Merkez Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy bulunuyor. Ekipte yer alan uzmanlar ise Dr. Handan Çağlayan ile Dr. Sinan Ok. Daha önce Eğitim-Sen’de sendika uzmanı olarak görev yapmış Handan Çağlayan. KESK Kadın Sekreterliğinin çalışmalarına gönüllü olarak katkı sunmayı sürdürüyor. KEİG Platformu ve KEFA üyesi. Araştırmayı gerçekleştiren diğer isim Dr. Sinan Ok ise İşkur’da İstihdam Uzmanı olarak görevliydi. Aktif KESK üyesiyken KHK ile işine son verildi. Tüm kamu emekçilerini kapsayan bu çalışmayı yürüten uzmanlara kadın çalışanların yaşadıkları etkilere dair sorular yönelttik.

Mesainin bitmemesi ve yalnızlaşma önemli bir sorun

KESK’in bu araştırmayı geçekleştirmesindeki nedenleri anlatabilir misiniz?

Gülistan: Bu araştırmanın yapılması, KESK Kadın Meclisi’nde kararlaştırıldı. Pandemi sürecinde bütün emekçiler gibi kamu emekçilerinin de hem yaptıkları işle ilgili hem de iş dışındaki yaşamlarında, aile ilişkilerinde, hane içinde pek çok sıkıntının yaşandığı zaten biliniyordu. Kadın Meclisimizin kararıyla, bu duruma daha yakından bakmak ve bu süreçte kamu emekçilerinin çalışma düzenlerinde ne tür değişikliklerin olduğunu, gelir durumlarının ne şekilde etkilendiğini saptamak istedik. Pandemi sürecinde evden/uzaktan çalışmanın ev içi iş yükünü, hane içindeki ilişkileri ne şekilde etkilediğini, bizzat kamu emekçilerinden derlenen somut bilgilerle anlatalım, dedik. Sinan Ok ve Handan Çağlayan’la birlikte tasarlayıp uyguladık. Çalışmanın planlama aşamasında başka akademisyen arkadaşlardan da destek aldık. KESK’in web sitesi üzerinden yürüttük, Anket uygulaması ile sınırlı kalmak da istemedik. Hem açık uçlu sorularla kamu emekçilerine kendilerini daha detaylı ifade etme olanağı verelim, hem de anket sorularına verilen yanıtlara pek yansımayan bir hususu, sürecin etkilerinin toplumsal cinsiyete göre ne ölçüde farklılaştığını görmek istedik.

Sinan: Çalışma yaşamını bir bütün olarak etkileyen, yıllardır çalışmaya ilişkin hakları korumak amacıyla karşı çıktığımız esnek çalışmayı yaygınlaştıran Covid’e dair araştırma fikri geldiğinde katkı sunmak istedim. Handan Hoca ve Gülistan’ın birkaç hocaya daha danışarak oluşturduğu forma dair görüşlerimi yansıtıp formu uyguladık. Katılım beklediğimin üzerinde gerçekleşince analizini yapmak için daha da istekli olduk.

Türkiye genelinde, 76 ilde farklı işkolunda çalışan 2 bin 333 kamu emekçisi ile anket yaptınız. Kamu çalışanı kadınların pandemi dönemince yaşadığı problemlerde sizin en çok dikkatinizi çeken ne oldu?

Handan: Anket sorularına verilen yanıtlardan hem kadın hem erkek kamu emekçilerinin süreçten fazlasıyla olumsuz etkilendiği görülmekteydi. Bu zaten tahmin ettiğimiz, şaşırtıcı olmayan bir sonuçtu. Evli ve çocuğu olan kamu çalışanları, çalışma düzenlerinin daha fazla değiştiğini ve ev içi iş yüklerinin daha fazla arttığını, aile ilişkilerinin yıprandığını belirttiler. En çok öne çıkan hususlar, mesainin hiç bitmemesi ve yalnızlaşma. Evden veya uzaktan çalışmanın “mesainin hiç bitmemesi” gibi bir sonucu var ve bunun pandemi sürecinden sonra da devam etmesi gibi ciddi bir riskin bulunduğunu düşünüyoruz. Emekçi açısından son derece tüketici, “hafta sonu izni”, “fazla mesai”, “yemek tatili” gibi sosyal hakların kaybına yol açan bir durum bu. “İş”in hiç bitmiyor olması, yapılan işle, yaşamın diğer alanları arasındaki sınırın ortadan kalkması, insanların hayatını bir bütün olarak etkileyecek bir durum. Bu çalışma türü, yeni değil elbette, bir süredir hayatımızda ama pandemi sürecinde uygulama alanı çok yaygınlaştı Araştırmanın şaşırtıcı olmayan ama dikkat çeken sonuçlarından biri, kamu emekçilerinin bu yeni çalışma düzeninde hakları ile ilgili yeterli bilgiye sahip olmadıklarıydı. Bir de kamu emekçilerinin ay sonunda ellerine geçen toplam ücretlerinin düşmüş olmasıydı. Eski çalışma düzenine göre kamu emekçilerinin ücretlerinin düşmemesi beklenirdi. Ama sonuç öyle çıkmadı. Ellerine geçen para pandemi sürecinde azaldı.

Ellerine geçen ücret azaldı

Sinan: Olağan koşullarda ücretlerinin azalmayacağı düşünülen kamu emekçilerinin çok önemli bir kısmı ücretlerinin azaldığını ifade edince şaşırdım açıkçası. Nedenleri ve ayrıntılara bakınca özellikle ek ders, döner sermaye ödemeleri, arazi ve alan çalışmasına çıkanların aldıkları ödemelerin pandemi sürecinde tam olarak alınamadığı katılımcılarca ifade edildi. Kamu emekçilerinin net ücret dışındaki ödemelerinin güvencesiz çalışmayı arttırdığı açığa çıktı. Bu ödemeler yapılacak varsayımı ile borçlanan veya tüketim yapan çalışanlar zor bir dönem geçirdi. Özellikle hanede yaşayan kişi sayısı çok olan, evde iş yapma, eğitim alma/verme veya hizmet sunma durumunda kalan kişilerin ilave bilişim malzemesi ve internet giderinin de sandığımın üzerinde bir soruna dönüştüğünü fark ettim.

Gülistan: Bunu kendi deneyimlerimizden de biliyorduk zaten, araştırma sonucunun da böyle çıkması şaşırtıcı olmadı doğrusu.  

Kaç kadınla görüştünüz.  Bu görüşmede kadınlar aldıkları ücretler hakkında ne diyordu?

Sinan: 1089 kadın katılımcıdan gelen yanıtlar esas alınarak bir değerlendirme raporu yayınlandı. Ücret konusunda reel satın alma gücünün düşmesi en temel sorun olarak ifade edildi. Maaşlar da TİS’le gelen zam enflasyonun çok altında kalmış görünüyor. Ayrıca kamu çalışanlarının harcama yaptıkları kalemler ile enflasyon arasında da çok uyum olmadığı sık sık ifade ediliyor. Kadın katılımcıların yüzde 22’si pandemi sürecinde ücretlerinin birçok nedenle azaldığını ifade etti. Raporda ayrıntıları açıklandı ancak “ücret azalışında en önemli nedenler ek ders ödemelerinin, döner sermaye ödemelerinin, alan, arazi, kurs ödemelerinin eskisinden az ödenmesi” şeklindeki genel değerlendirme kadın çalışanlarca da ifade edildi.

“Çalışma düzeni en fazla etkilenen işkollarının başında sağlık işkolu gelmekte” diyor araştırma..

Sinan: Sağlık alanının en çok etkilenen alan olduğu yerinde bir tespittir. Çünkü sağlık emekçilerinin aileleri ve aynı hanede yaşadıkları kişilere Covid bulaştırmama gibi bir kaygıyla uzun süre yaşadığı bir dönem de oldu. Sadece vardiya değişiklikleri değil uzun çalışma süreleri de onları zorladı. Ama onların dışında online eğitimin öğretmen ve öğrencilere zaman ve diğer ilave maliyetleri, çalışma ve hanedeki düzeni alt-üst ettiği de önemli tespitlerden biriydi. SKG ve İŞKUR gibi büro alanlarında dönem dönem online, dönem dönem de işyerinden sürdürülen uzun çalışma saatleri de ifade edilen gerçeklerden biriydi. Kültür sanat alanında çalışan kamu emekçileri araştırmaya çok kısıtlı sayıda katıldığı için verilere ve rapor tablolarına çok yansımadı. Ama bu alanın doğrudan etkilendiğini biliyoruz. Etkiyi sadece ücret ve çalışma saatleri üzerinden değerlendirmek eksik bir bakış açısı olacaktır. Birçok alanda insanlar işlerini icra edemediği gibi mesleki açıdan, iş doyumu açısından ve sosyalleşme açısından sorun yaşadıklarını ifade ettiler.

Gülistan: Araştırmamıza katılımları düşük kaldığı için sorunları fazla yansımamış olmakla birlikte haberleşme işkolundaki arkadaşlarımız da süreçten çok olumsuz etkilendiler. .

Mobbingler, maaşlarda düşme, yoğun mesailer.. İş’te böyle… Sağlıkta pandemi sürecinde evde kalabilen kadın nelerle karşılaştı?

Sinan: Nitel olarak yaptığımız ankette kadınlar çocukların eğitimi, iş yapma, ev içi işlerin devamlılığını kendileri için hiç zaman bırakmadığını ifade ettiler. Bu yoğunluğun psikolojik bir yorgunluk, yetersizlik duygusu, kendine zaman ayıramama gibi olumsuz sonuçları da ifadeler arasındadır. Özellikle çocukları eğitime online devam eden kadınların çok sorun yaşadığını görüyoruz.

Gördüğüm kadarıyla uzaktan ve evden çalışma, kamu emekçisi kadınların ev içi iş yükünü artırmış.  Bu hangi nedenlerden kaynaklanıyor?

Sinan: Aslında bir anda, herhangi bir altyapı ve destek mekanizması sunulmadan kamusal olan eğitim hizmeti de özel alandan verilmeye çalışıldı. Dışarıda geçirilen vakit ve dışarıda yapılan tüm işler, evden verilmeye çalışıldı. Bu da özellikle çocuklu, öğrencili evlerde kadınlar açısından birçok soruna yol açtı. Çocuğunu kreşe verip işine giden kadınlar veya bir yardımcı bakıcı çalıştıranlar bunu yapamaz durumda kaldılar.

Handan: Sinan’ın belirttiği gibi zaten evde kreş veya okul çağında çocuk varsa, ev içindeki kadının iş yükü otomatik olarak artmış oluyor.

Gülistan: Buna bir de kapanma nedeniyle aile bireylerinin, tüm zamanlarını dar bir alanda birlikte geçirmek zorunda kalmış olmaları eklendiğinde, deyim yerindeyse işler tam anlamıyla çığırından çıkma noktasına geldi. Bu mesaiye pandemi nedeniyle hijyen sağlama, bulaşmayı engelleme için göz ardı edilmesi mümkün olmayan bir emek ve çabayı da eklemek gerekiyor.

Eşitsizlikler daha tahammül edilmez oldu

“Kamu emekçileri pandemi sürecinde uzaktan çalışırken yalnızlaştılar. Kendilerini tükenmiş hissediyorlar” diyor bu araştırma. Kadınların bu tükenmişlikte durumu daha mı vahim?

Handan: Kadınların evde yaptıkları “iş”in “iş”ten sayılmaması ile ilgili bir vehametten söz etmek mümkün olabilir. Evde yaşlı annesinin bakımını da üstlenmiş olan kamu emekçisi bir kadının, annesinin tutumu ile ilgili serzenişi tam da böylesi bir durumu yansıtmaktaydı. Evde bilgisayar başında ders vermek zorundaydı, buna karşın annesinin kendisini sürekli bilgisayar başında oyalanmakla suçladığını dile getirmişti.

Gülistan: Bir de şöyle bir durum söz konusu; Daha önce de hanelerde eşitsiz bir iş yükü vardı ama pandemi sürecinde çocuklarla birlikte eve kapanıp bütün hayat ev içinde geçmeye başlayınca, daha önceki eşitsizlikler hem daha derinleşti hem de daha görünür ve tahammülü zor hale geldi.

Sinan: Her şey özel alana taşındı. Mutfağında Zoom’dan ders anlatmaya çalışan bir kadın öğretmen, o arada çocuğunun derslere girip girmediğini kontrol ederken, kahvaltı tabaklarını da makinaya dizdi, çamaşır da astı. Online ders saatlerinin akşam ve hafta sonlarına sarkması bitmeyen katlanılmaz bir yorgunluğa yol açtı.

“Kamu emekçileri pandemi sürecinde gelir kaybı yaşadılar ve yoksullaştılar” saptaması önemli. Peki, kadınların daha düşük ücret aldığına ilişkin bir tespitiniz var mı?

Sinan: Ücrette cinsiyetler arasında çok ciddi bir ayrışma olmadığı ifade edildi. Hem erkeklerde hem kadınlarda ücretin düşmesinde nedenler ortak gibi görünüyor. Bu durumun kamu emekçilerinin önemli bir bölümünün tüm aşınmalara rağmen kadro bakımından güvenceli olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Sayıları az da olsa araştırmaya katılan bazı sözleşmeli personelin 2021 yılı başındaki ücret artışının ya hiç verilmemesi veya enflasyon farkının çok altında kalması bu tezi doğruluyor.

Handan: Pandemi sürecinde gelir kaybı yaşanmasının yanı sıra, şunu eklemek gerekir. Evli ve özellikle çocuklu kamu emekçilerinin, ev içi iş yüklerine ilişkin soruya verdikleri yanıtlar aynıydı ve iş yükünün arttığı belirtilmekteydi. Yani cinsiyete göre bir farklılık görülmüyordu. Buna karşın email yoluyla gönderdiğimiz açık uçlu sorulara verilen yanıtlarda, bariz bir fark ortaya çıktığını gördük. Kadın ve erkek kamu emekçilerinin günlük rutinlerine ilişkin anlattıkları farklıydı. Kadınlar, çocukların kahvaltısının hazırlanması, ders arasında yemek yapılması veya akşam çocukların uyutulması gibi işleri teker teker sıralarken, erkek üyelerin yanıtlarında bu tür detayları görmedik. Bunu “erkeklerin iş yükünün artmadığı” şeklinde değerlendirmemek lazım. Okula ya da kreşe giden çocukların evde olması, çalışma mesaisinin ev içinde sürdürülmesi, pandemi öncesi çalışma düzeni ile kıyaslandığında herkesin iş yükünü arttırdı. Fakat kadınların ve erkeklerin artan iş yükünü birbiri ile kıyasladığımızda, “kadınların iş yükü daha fazla arttı” demek mümkün.

Teşekkür ederiz.

Gülistan, Handan, Sinan: Biz teşekkür ederiz.

Paylaş:

Benzer İçerikler

Geçtiğimiz nisan ayında başladığımız ve aralık ayında tamamlanan Kadınİşçi’nin “Depremden Etkilenen Kentlerde Kadınların Ücretli Ücretsiz Emeği” adlı raporunun çıktıları, Bağlam Yayıncılık’ın toplantı salonunda basın ve kadın örgütlerine anlatıldı.
Deprem bölgesinde konteyner kentlerde kimi ihtiyaçlar kısmen sağlanmış olsa da bazı ailelerin hâlâ birlikte yaşamak zorunda kalması, kadınların ev içi yükünü artıyor. Bu duruma ulaşım sorunu da eklenince kadınların ücretli emeğinin koşulları değişiyor. Kadınlar güvencesiz ve part-time işlere mahkûm hale geliyor.
Hatay’da kadınlar, yaygın bir şekilde sigortasız çalıştırılıyor. Defne annesinin her gün 12 saat çalıştığını ama sigortası olmadığını söylüyor: “Kadınlar böyle çalışıyor daha çok. Erkeklerinki de problemli ama onlara sigorta yapılıyor” diyor.
Kadın mühendis, mimar ve şehir plancıları, uzaktan çalışmanın yeni meselesi “buradayımcılık”tan ve “hazır ve nazırcılık”tan mustarip. Bu nedenle “bağlantısızlık hakkı”nı daha fazla dillendiriyorlar. İşsiz kalma ve temel ihtiyaçları karşılayamama konularında erkeklerden daha kaygılılar.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!