‘Muhafazakârlığa Karşı Feminizm’ kitabının yazarı, feminist hareketten yol arkadaşımız Handan Koç ile seçim süreci ve sonrasında yaşananları; kadın ve LGBTİ+’ların aleyhine söylem ve pratikleri, laiklik karşıtı uygulamaları ve feminist politikayı konuştuk.
Handan, AKP’ye en çok ev kadınlarının oy verdiğine dikkat çekerek, feministler olarak bu kadınları AKP’den vazgeçirecek ideolojik havuzu yaratamadığımızı belirtiyor; daha fazla zihinsel üretime, basit ve anlaşılır kavramlara ihtiyacımız olduğunun altını çiziyor. ‘Razı olanı suçlamadan, razı ettireni itham eden bir mücadele’nin gerekliliğine vurgu yapıyor.
Son iki ayda yaşananları (okullara manevi danışman olarak atanan imamlar, kız okulu söylemleri, kadın sanatçıların hedef gösterilmesi vb.) “siyasi iktidarın güç gösterisi” olarak niteleyen Handan, seçim sonrası oluşan umutsuzluğun artık bir kenara bırakılması gerektiğini söylüyor. Feminist politika açısından kuram ve kavramların önemine işaret çekerek, “Toplumsal uyum mümkün değil; ancak çatışarak ilerleyebiliriz, çatışmadan değişim olmaz. Bunu anlatabilmeliyiz” diyor. Feministler olarak önümüzdeki süreçte savunmada olmamamız; ne iddia ediyorsak farklı araçlarla, tekrara düşmekten kaçınmadan ısrarla dile getirmemiz gerektiğini vurguluyor.
İyi seyirler…
*Bu söyleşi, Rosa Luxemburg Stiftung tarafından desteklenen ‘Solun Kadın Emeği Politikaları: Sorunlar ve Çözümler’ başlıklı çalışmamız kapsamında yayımlanmıştır.
