“Köle gibi çalışıyoruz ama geçinemiyoruz, bunu düzeltecek parti var mı?”

Seçimler yaklaşırken, kadın işçilere yaşam koşullarını ve siyasi parti tercihlerini sorduk. Ortak dert; düşük ücretler, bitmek bilmeyen mesailer ve sağlıksız çalışma koşulları, bir de kreş noksanlığı. Bu seçimde kendilerini hesaba katacak partilere oy verecekler.
Kadın işçilerle seçimleri konuştuk...
Paylaş:
Bahar Gök
Bahar Gök
bihargok1982@gmail.com

Pahalılık, yoksulluk, iki yakanın bir türlü bir araya gelememesi, güvencesizlik, belirsizlik, gelecek korkusu… Herkes artık bunalmış, bıkmış durumda. Seçimler, hükümetin değişmesi, pek çok insan için tek çıkış yolu gibi görünüyor.

İşçiler ve yoksulların zaten yıllardır giremediği temsil esaslı siyasi alan, AKP’nin baskı ve yasaklarıyla daraldıkça daraldı. İnsanlar başka türlü bir hayat yaşamak istiyor ama bunun nasıl olabileceğine dair öngörülerini ve hayallerini yitirmiş vaziyetteler. İşçilerin, özellikle de kadın işçilerin çalışma ve yaşam koşulları giderek kötüleşti. Her geçen gün bir önceki günü aratıyor. İşte ve evde biteviye çalışmaktan, kendimiz ve geleceğimiz hakkında düşünmeye fırsatımız yok.

Peki, kadın işçiler seçim ve geçim meseleleri hakkında neler düşünüyor? Seçimler arifesinde kadın işçilerle biraz siyaset konuşalım dedik. Siyasi eğilimlerinin çevre ve patronlar tarafından bilinmesini istemiyorlar, bu nedenle işçilerin gerçek isimlerini kullanmadık.

“Evde de dur durak yok. Çocuk ilgi bekliyor, kocan ilgi bekliyor, ev temizlik bekliyor, yemek yapılmayı bekliyor. Yani kadının yükü çok daha fazla. O yüzden daha erken emekli olmak istiyorum.”

Fatma

Erkekler geziyor, biz çalışıyoruz

Fatma 40 yaşında, bir çocuğu var. Yıllardır plastik enjeksiyonda çalışıyor. 2000 yılından beri sigortalı. Sürekli çalışmasına rağmen hayatında değişen bir şey yok. “Seçimlerden ne bekliyorsun?” sorusunu şöyle cevaplıyor:

Ne bekleyeyim; eğitimden faydalanamıyorsun, emekli olamıyorsun. Herkesin bir meslek hastalığı var artık. Mobbing de almış başını gitmiş. Amiriyle memuruyla kanki olan işini yürütüyor. Fakat biz maalesef köle gibi çalışmaya devam ediyoruz. Bunları düzeltecek parti var mı?”

Kadınlar olarak evde de çalıştıklarını, erkeklerden iki kat daha fazla yıprandıklarını sözlerine ekleyen Fatma, 55 yaşında emekli olmak istediğini belirttikten sonra, toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılıklarla dolu günlük yaşamını özetliyor:

Evde de dur durak yok. Çocuk ilgi bekliyor, kocan ilgi bekliyor, ev temizlik bekliyor, yemek yapılmayı bekliyor. Yani kadının yükü çok daha fazla. O yüzden daha erken emekli olmak istiyorum. Çalışma saatleri de kadınlar için daha az olmalı. Erkek bence daha torpilli. Biz sürekli çalışıyoruz ama erkeklere bakıyorum, geziyorlar. Geçmem dediği makineye geçmiyor, biz ise sözümüzü geçiremiyoruz.

İstikrar istiyorum

İşyerinde ve evde kadınların yaşadıkları bu sorunların çözümü için partilerin hiçbir şey yapmadığını belirten Fatma, yeni bir hükümetin kurulmayacağını, en güçlü adayın Erdoğan olduğunu düşünüyor. Başkası da gelse bu düzenin böyle devam edeceğini, muhalefetin de zaten çok güçsüz olduğunu, bu dönem başkasını desteklemek istediğini ama kimseye güven duymadığını, güven duyarsa tercihini değiştireceğini söylüyor.

Ülkeyi o yönetecek olsaydı ilk etapta neler yapardı? Avrupa’daki gibi kadın ve çocuklara imkân sunacağını, ücretli çalışmayan kadınlara da onların çocuklarına da maddi destek vereceğini, kadınlarda emeklilik yaşını düşüreceğini dile getiriyor. Türkiye’deki asgari ücretin çok yetersiz olduğunu da vurguladıktan sonra şöyle devam ediyor:

Asgari ücretin en az 15 bin TL olması lazım. Ama hiçbir şeyin fiyatı artmadan… Biz daha zamlı maaşımızı almadan zaten her şeyin fiyatı kat kat artıyor. Markette, pazarda, çarşıda her şey zamlanıyor. Bakıcım yüzde 50 zam istiyor. Servisler yüzde100 zam yapıyor. İşçinin cebine girmeden çıkıyor para zaten. Aldığın para ölüyor. Yani seçimden ne bekleyebilirim ki? İstikrar istiyorum.”

Çalışma saatleri biraz düşürülse, ben hem en azından sigortalı bir işe girebilirim hem de kızımla ilgilenebilirim. Evi tek başına geçindiren kadınlara destek olunmalı. Kadınların çalışma saatlerine uygun kreşler olmalı.”

Filiz

Kime oy vereceğimi bilmiyorum

Filiz 36 yaşında, 20 yıldır tekstilde çalışan bir işçi, boşanmış, kızıyla birlikte annesine ait bir evde kira vermeden yaşıyor. Sigortası yok, yevmiye usulü çalışıyor. Annesinin emekli maaşını alabilmek için kayıtdışı çalışmayı tercih etmiş. Bu paraya ihtiyacı var; çünkü geçinemiyor. Bir ara evinin önünde kendine ait bir yer açmak istemiş, hem kızına bakıyor hem de çalışıyormuş, zorlanmış, bir ortak almış ama o da olmamış, dükkânı kapatmak zorunda kalmış. Bu süreçten epey borç kalmış Filiz’e. Bu borçları ödemesi gerekiyor. Peki, bu şekilde geçinebiliyor mu, kazandığı para yetiyor mu? Hayır, yetmiyor:

Belki de düzenli bir işe girebilsem yetebilir ama benim fabrikaya girme şansım yok. Çünkü orada izin almak çok zor ve benim aynı zamanda kızıma da bakmam lazım. Mesela kızım hastalanıyor, onunla ilgilenebilmem lazım; bunun için fabrika yerine yevmiye işinde çalışıyorum.”

Çalışma saatlerimize uygun kreşler

Filiz günlük yaşam gailesine dalıp gitmiş; ama biz ona şimdiye kadar kimi desteklediğini, bu seçimlerde kime oy vereceğini soruyoruz yine de. Bir ara Tayyip Erdoğan’ı desteklediğini ama evlendikten sonra CHP’ye oy verdiğini, bu seçimlerde ise kimi seçeceğine henüz karar vermediğini söylüyor. En büyük derdinin geçim derdi olduğunu, ücretlerin çok düşük kaldığını belirten Filiz’in, seçeceği partiden beklentileri ise şöyle:

Çalışma saatleri biraz düşürülse, ben hem en azından sigortalı bir işe girebilirim hem de kızımla ilgilenebilirim. Mesela eve doğalgaz döşemeyi istiyorum; çünkü ev sobalı ve bu şekilde çocuğumu oraya bırakamıyorum, bunun yerine babaannesine bırakıyorum. Doğalgaz bağlanması bu kadar pahalı olmamalı. Evi tek başına geçindiren kadınlara destek olunmalı. Kadınların çalışma saatlerine uygun kreşler olmalı.”

Bu seçimlerde İYİ Parti’yi destekleyebileceğini söylüyor Filiz. Tek başına hayat mücadelesi veren bir kadın olarak, mevcut iktidarın onun özgürlüğüne ve haklarına saygı gösterip göstermediği sorusunu da şu şekilde cevaplıyor: 

Tayyip’in çalışanlar olarak bize bir şey kazandırdığını düşünmüyorum. Maaşlar yükselsin diye sürekli bekliyoruz ama sadece seçim dönemi yaklaşınca bir şey yapıyorlar.

20 yıldır iktidardalar, olan işçilere oldu. Zenginlere zaten bir şey olduğu yok. Çok fazla hakkımız elimizden alındı son dönemlerde. Eve bir kilo kıyma alamıyoruz.”

Selma

CHP kötünün iyisi  

Selma 43 yaşında, demir sanayiinde inşaat malzemeleri üreten bir fabrikada çalışıyor.  Evli, iki çocuğu var, eşi de çalışıyor. Evleri kira. İki kişi çalıştıkları halde geçinemiyorlar. Yemelerinden, içmelerinden, gezmelerinden yani en temel ihtiyaçlarından sürekli kıstıklarını anlatıyor. Sosyal hayatları ise bitmiş durumda.

Selma’nın çalışma koşulları çok ağır; günde 12 saat çalıştığını, normalde ağır sanayide bir işçinin en fazla 8 saat çalışması gerektiğini anlatıyor. Bir işçi olarak fabrikada hiçbir konuda söz sahibi değiller. “Preste ya da herhangi bir yerde olabiliyor çalışmam. Senin seçme hakkın yok. Adam istediği yerde görevlendirebiliyor seni. Bulunduğum alanda işim bittiğinde dinlenmeme izin vermiyor, hemen başka bir alana yönlendiriyorlar. Gücümüzden daha ağır işler veriyorlar. Yapmazsan ne olacak? Seni işten çıkaracaklar” diyor.

Şimdiye kadar HDP’ye oy vermiş, bu seçimlerde CHP’ye verecekmiş.  Şöyle ifade ediyor tercihinin nedenini:

Daha rahat şartlarda çalışmak ve daha özgür olabilmek için oy veriyordum bu partilere. Şimdi umudumuz CHP’de. Olursa olur, olmazsa da gider hapishaneye yerleşiriz artık. Bizim için kötünün iyisi CHP.”

20 yılda olan işçilere oldu

CHP’yi yeterli bulmuyor; ama çocukları ve kendisinin geleceği, ülkenin düze çıkması için böyle bir seçim yaptığını, AKP ve sağ partilerle bir yere varılamayacağını belirtiyor. “Bir umut işte…” diyerek, AKP iktidarı döneminde durumlarının ne kadar kötüleştiğini anlatıyor:  

20 yıldır iktidardalar, olan işçilere oldu. Zenginlere zaten bir şey olduğu yok. Çok fazla hakkımız elimizden alındı son dönemlerde. Verdikleri, asgari ücretin bir parça üstü. Faturalar, kira, çocukların masrafları derken elde hiçbir şey kalmıyor. Eve bir kilo kıyma alamıyoruz. ‘Sağlıkta devrim yaptık’ diyorlar ama bu ülkede hastane var, doktor yok! Özele gidince de maaşın dörtte birini direkt oraya veriyorsun.” 

Son olarak, gelecek olan hükümetten beklentilerinin neler olduğunu soruyoruz Selma’ya. AKP’nin artık kesinlikle seçilmemesi gerektiğini vurguladıktan sonra şöyle diyor:

Seçimden sonra kim gelirse gelsin, önce bu yoksulluğu çözmesi lazım. Bu eğitimsizliği çözmesi lazım. Sağlık sorunlarını çözmesi lazım. Ben bu ülkede özgürce yaşamak istiyorum.”

Fotoğraflar: DHA (Temsili)

*Bu haber, Rosa Luxemburg Stiftung tarafından desteklenen ‘Solun Kadın Emeği Politikaları: Sorunlar ve Çözümler’ başlıklı çalışmamız kapsamında yayımlanmıştır.

Paylaş:

Benzer İçerikler

Tarım ve sanayi işçileriyle, emeğin kenti haline gelmiş Bursa’da hem Yeşil Sol Parti hem de SOL Parti’den vekil adayı olarak gösterilen kadın işçilerle bir araya geldik. Kadın işçilerin yaşadıkları sorunları ve partilerinin kadın sorunlarına dair çözüm önerilerini konuştuk.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!