Kadın Emeği Kitaplığı

Nota Bene yayınlarından Yasemin Ahi ve Neşe Şahin Taşğın’ın editörlüğünde geçtiğimiz günlerde çıkan Bu Çağda Aile, Güncel Tartışmalardan Bir Kesit, isimli kitap aileyi toplumsal cinsiyet bakış açısıyla enine boyuna tartışıyor. AKP’nin aileci politikalarına karşı bu kitabı okumanın tam zamanı.
Kate Clancy’nin Muayyen Günler; Menstrüasyonun Gerçek Hikayesi isimli kitabı hayatımızda yüzlerce defa yaşadığımız, yaşamakta olduğumuz ya da yaşayacağımız regl süreci hakkında bizi aydınlatıyor. Bu süreci gizemden arındırıyor.
“Frieda Afary’nin geçtiğimiz günlerde çıkan Sosyalist Feminizm Yeni Bir Yaklaşım isimli kitabında patriyarkal sistemden çok kapitalist üretim tarzının neden olduğu yıkımı gözler önüne sererken feminist ve sosyalist feminist düşünürlerin yardımıyla çözüm üretmeye çalışıyor. Bizi kendi üzerimize de düşünmeye çağırıyor.”
Zehra Kosova Sempozyumu sunumlarıyla hazırlanan Emeğin Kadın Halleri kitabı Dipnot’tan çıktı. “Kadın emeği araştırmaları akademi ile sınırlı kalmasın” denilerek hazırlanan kitap, 11 Mayıs Cumartesi günü Kadıköy’de bulunan Genel-İş binasında tanıtıldı.
Çekiç seslerinin, dönen çarkların, motorların gürültüsü arasındaki emekçi siyahî kadınlar… Arkadaşımız Hêlin, 2. Paylaşım Savaşı sırasında çelik fabrikalarında, dökümhanelerde, uçak fabrikalarında ve tersanelerde savaş silahlarını üreten ucuz işgücü olarak çalıştırılan siyahî kadın işçileri yazdı.
“Yaşını Gösteren Kadınlar” kadınların yaş ve yaşlılık deneyimlerini anlattığı bir kitap. Kadın yaşlılığını “patriyarkal kapitalist kültürden” ayrı düşünmeyen arkadaşlar, buradan hareketle yaşlılığın kavramsallaştırılmasına sıcak bakmadıkları gibi yalnız yaşlı kadınların değil genç kadınların da ayrımcılığa uğradığını, gerontokrasinin kadınlar için de geçerli olabileceğini söylüyorlar. Editöryal ekiple konuştuk.
40’tan fazla kadın yazar bir etkinlikte anlattı: “Akademide erkek egemenliğinin çizdiği dairenin dışına çıkanlar var. Yıldız Ecevit de bunlardan biri…”
Gilman’a göre ev, kadınlar için hapishanedir. Kadınlar zalimce eve tutsak edilmişlerdir. “Bu hapsetme eylemi, kişisel bir zalimliğe dayanan keyfi bir hapis cezası olarak değil, kamuoyu tarafından talep edilen, din tarafından tasdiklenen ve yasalar tarafından uygulanan bir durum olarak değerlendirilmelidir.”
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!