Dünya Anadili Günü dolayısı ile AKP Kayseri Milletvekili Ayşe Böhürler X hesabından şu paylaşımı yaptı:
“Bugün Dünya Anadil Günü.
Hepimizin evinde ailesinden duyarak büyüdüğü bir anadil var. Anadolu tarih boyunca bu yönden çeşitliliği ile zengin bir mozaik olmuş, bugün de bu zenginlik ile iftihar ediyoruz. Ancak bir milletin bir araya gelmesi ve bir ortak payda yaratmasının en temel parçalarından biri de dildir. Fransızca olmadan Fransa, İngilizce olmadan İngiltere düşünülemez. İş hayatından, eğitim hayatına, sosyal yaşamdan kamu idaresine ortak paydamız Türkçe’ye sıkı sıkıya sarılmak durumundayız. Kimsenin evinde konuştuğu anadiline karışmak gibi bir hakkımız yok ama ortak resmi dilimiz olmadan milletin ve devletin varolabileceğini iddia eden, niyeti milleti ve devleti felç etmek olan işgüzarlara da alan bırakamayacağız.
Anadil günümüz kutlu olsun.”
İlk olarak; doğrusu anadili olacak, anadil değil. İkincisi, milyonlarca insanın anadili olan Kürtçeyi yasakçı bir kafayla eviçine hapsetmeyi önerip ardından hicap duymadan “anadil” gününü kutlama nobranlığı ancak kudretlilere nasip olurdu.
AKP iktidarının en iyi yaptığı şey insanları karşı karşıya getirmek. Bunun bir matematiği var. Bu matematiğin formülü basitçe şöyle: “Kapsayıcıymış gibi başlayan cümleler, peşi sıra ayrımcı cümleler, en son tekçi cümleler.”
Ayşe Böhürler’in yaptığı açıklama da aynı matematiğe dayanıyor.
Mermer işgüzarlar
Anadolu’nun zenginliğinden yola çıkıp mermer tonda noktalanan Böhürler’in açıklamasında, işgüzarlar diye adlandırılan bir kesimden de bahsedilmiş. Bununla kalınmamış bir de tehdit savurulmuş.
Anadilini kullanabilen, kullanamayan bizler sık sık tehdit edilip duruyoruz Cumhur ittifakı tarafından. Kimi zaman anadilimizi nerede kullanıp nerede kullanamayacağımızı tanımlamaya çalışıyorlar parmak sallayarak, kimi zaman inancımızı tarif etmeye yelteniyorlar, kimi zaman makbul kadın tanımı yapıp itaat ettirmeye çalışıyorlar.
İktidar kendilerindeyken dillerinden düşürmedikleri ve retorikten öteye geçemeyen çeşitli ve renkli Anadolu umurlarında olmadığı gibi, bir zamanların mağduru iken şimdinin zalimine dönüşmeleri de aynı şekilde umurlarında değil.
Kendilerine yönelik kurulan ikna odalarına karşı mücadele verenler kendi ikna odalarını kurdular. Ülkeyi komple ikna odasına dönüştürme derdindeler. Nasılsa artık ikna eden tarafta kendileri yer alıyor. Kazandıkları güçle kendilerinden başkalarına alan bırakmamaya yeminliler. Karşılarında başka güç görmek istemiyorlar. Farkı fikirler, farklı yaşamlar en çok korktukları şeyler. Tek onlar olsun. Bir tek onlar.
Çeşitlilik… Renklilik… Mozaik… Boş bunlar. Ne demişti zamanında Devlet Bahçeli “Ne mozaiği mermer mermer.” Nihayet ittifak ortakları hep beraber oldular mermer. Sıra olmayanlarda. İstiyorlar ki herkes, her yer mermer, her şey mermer olsun. Ama kudretleri buna yetmiyor. Yapamıyorlar.
Demokrasi denen tramvaydan dünün hak hukuk savunucusu, mağdurları, bugünün kudretli tekçileri olarak tek tek dökülüveriyorlar.
Seçimlere giderken verilen mesaj
Bu açıklama yerel yöneticilerin belirleneceği seçimin arefesinde AKP’li bir milletvekilinin anadile ilişkin yaptığı şahsi açıklama olarak görülmemeli. AKP’nin tekçi politikalarına verilen destek olarak görülmeli. Çünkü AKP’nin anadili politikası böyle. Yoksa Ayşe Böhürler üretmedi bu fikri. O, bu fikrin sahibine destek veriyor aynısını söyleyerek. AKP içinde bu tarz çıkışlar yapmanın karşılığının olduğunu bilmeyen yok.
Tüm bunlar olurken yeni anayasa tartışmalarını gündeme almanın, bu değirmene su taşımanın geri dönülmez sonuçları olabilir. Kibirli muktedirlerin kendilerini güçlendirecek yeni anayasa ihtiyaçları nedeniyle sürdürmeyi amaçladıkları tartışmadan uzak durmak halkların başına örülecek yeni çorapları engelleme görevi gördüğü gibi, anadiline yönelik tekçi yaklaşımlarının da reddi olacak. Anadilleri eviçine hapsetmeye hevesli olanların “yeni” anayasada anadilleri özgürleştireceğine inanmak ham hayalden öteye bir şey değil.
Kendilerinden başkalarına nefes alacak alan bırakmamak için her koldan ülkeyi mermerleştirmeye çalışanlarla anayasa yapmanın kuşkusuz bedeli olacaktır. İhtiyacımız olan şey önümüzdeki yerel seçimlerde anadilleri evlerden sokaklara, caddelere, kamusal alanlara taşımak için mücadeleyi yükseltmektir.
Elbette Kürtçeyi kamusal alanda da konuşacağız, evin içinde de konuşacağız. Ama Kürtçe bilim de yapacağız, Kürtçe eğitim de.
Siz bunu tüm diğer anadillerde de yapılacak diye okuyun. Çünkü Anadolu’nun çeşitliliği ve zenginliği denilen şey tam da bu ve onun korunması ve sürdürülebilmesi için yasaklara değil, özgürlüklere ihtiyacımız var.
Fotoğraf: Serbestiyet