Kumsalda başlayıp kumsalda biten film: Deniz Kadınları

Marta Solano’nun yönettiği 22 dakikalık belgesel film, İspanya’nın kuzeyinde, Kantabria'da, deniz ürünleri sektöründe çalışan beş kadının iş ve hayat hikâyelerini paylaşır bizimle. Bu kadınlar yalnızca “anne”, “eş”, “dul” değil aynı zamanda bu sektörün vazgeçilmez görevlerini üstlenen ve balıkçı ailelerini geçindiren kişilerdir.
Paylaş:
H. Sevim Işık Bäro
H. Sevim Işık Bäro
sevimisis@gmail.com
Sevim Işık Bäro    sevimisis@gmail.com

Marta Solano’nun yönettiği 22 dakikalık belgesel film, İspanya’nın kuzeyinde, Kantabria’da, deniz ürünleri sektöründe çalışan beş kadının iş ve hayat hikâyelerini paylaşır bizimle. Bu kadınlar yalnızca “anne”, “eş”, “dul” değil aynı zamanda bu sektörün vazgeçilmez görevlerini üstlenen ve balıkçı ailelerini geçindiren kişilerdir.

Şiirsel bir dili olan belgeselde, deniz ürünleri sektöründe beş ayrı iş kolunda çalışan beş kadını izleriz. Türkiye’de yaşayan insanlar için oldukça tanıdık öyküleri vardır bu kadınların. Mesleklerinin tarihi eskiye dayanır. Hiçbiri bu işlere dün başlamamıştır. Hayatlarının bir parçasıdır işleri.

Filmde yakından izlediğimiz ilk kadın, balıkçı ağlarını ören ve tamir eden Asun’dur.  Harıl harıl ağ örmektedir. Bir yandan da işini ve bu işe nasıl başladığını anlatır. Bizlerin de Türkiye’nin pek çok kıyı kentinden bildiğimiz bir iştir yaptığı. Asun ile beraber orada ağ ören, katlayan, tamir eden başka kadınlar da vardır. “Denizde her şey hızla bozulur, ağların tamir edilmesi gerekir ki balıkçılar avlanabilsin.”  Bu işi kayınvalidesi ve görümcesinden öğrenmiştir. Eskiden ısıtıcı olmayan yerlerde üşüyerek ağ ördüklerinden, şimdi koşulların iyileştiğinden bahseder. İki çocuğu vardır, onları da limana, çalıştığı yere götürmüştür.

Emekli olmak istemeyen bir kadın

Maribel filmde karşımıza çıkan ikinci kadındır,  balık satıcısıdır. Balıkçılardan satın aldığı balıkları İspanya’nın ve Avrupa’nın birçok şehrine satar ve bu satışlardan aldığı komisyon ile hayatını sürüdür. Asun’un aksine Maribel’in meslektaşları çoklukla erkeklerdir. Ailesi balıkçı olduğu ve erkek kardeşi bu işi yapmak istemediği için 14 yaşında okulu bırakıp başlamıştır mesleğine. Ailede mesleği sürdüren üçüncü kuşaktır, çocuklarını ise dördüncü kuşak olarak çoktan yetiştirmiştir. Emekli olmayı istemez Maribel, emekli olduğunda kazancının yarıya ineceği için değil ama işini çok sevdiği için.

Tekneyle balık avlamaya giden kadın

Carmita geleneksel sardalye satıcılığı yapmıştır, gençken. Henüz on yaşındayken başında sardalye dolu sepeti ve yalın ayaklarıyla sokak sokak dolaşıp para kazanmaya başlamıştır. Carmita, mesleği hor görülse de çok severek yapmıştır sardalye satıcılığını. “Hizmetçilik yaptığında başında her zaman biri var. Sardalye satarken özgürsün” der.

Ana, balıkçıdır. Tekneyle balık avlamaya gider. Ailesinin teknesinde miço olarak severek başlamış. Balıkları öldürmek, tekneyi temizlemek ve yemek pişirmek imiş başlarda işi. Ana’dan insanlar övgüyle bahsetmişler, hem denize açıldığı hem eşiyle başa çıktığı hem de çocuklara bakıp evi çekip çevirdiği(!) için. Artık emeklidir. Emekli olduğu için mutludur. Oğlunun mesleğini sürdürmesini istemez.

Farklı kadınların öykülerini buluşturmak

Filmde karşımıza çıkan son kadın da başka bir Mirabel’dir. Kumsallarda, gel git sonrası midye, istiridye gibi deniz kabuklularını toplar. Bu işi annesinden miras almıştır. Bu işten emekli olacağı için gurur duyan bir kadındır.

2014 yılı, İspanya yapımı film bir kumsalda başlar ve o kumsalda biter. Bu arada bize bu güzelim beş kadın işçinin hikayesini çok güzel anlatır.  Bazılarının işleri doğup büyüdükleri kasabanın geleneksel kadın işleri, bazılarınınki ise kadınlar tarafından yaygınca yapılmayan işlerdir. Her birinin işinin türlü türlü incelikleri, zorlukları vardır ve her biri işlerini çok güzel yapmıştır. Bazıları emekli olmuş, bazıları hâlâ çalışmaktadır.

Bu kısa belgesel film, İspanya’nın kuzeyinde doğup büyüyen çalışan yaşayan kadınların öyküleri ile dünyanın başka başka yerlerinde ama deniz kıyılarında yaşamış (yaşayan) başka kadınların da öykülerini buluşturur seyircinin dimağında. Filmin görsel estetiğini ise gözden kaçırmak zordur. Kamera arkasında görev alan ekip bu kadınların işlerini, işlerinin inceliklerini görüntülerken görsel estetiği oldukça başarılı kullanmıştır.

.

Filmin Künyesi:

Orijinal isim: Mujeres de la mar
Yapımcı: Burbuja Films
Yönetmen: Marta Solano
Senaryo: Marta Solano, Pedro Pablo Picazo
Görüntü Yönetmeni: Lucía Venero
Kurgu: Luis Fanjul, Álvaro de la Hoz
Müzik: Román Cano

Paylaş:

Benzer İçerikler

Obanın Kadınları belgeseli evin olmadığı bir yerde yaylada kadınların görünmeyen emeğine odaklanıyor. Kadınların iş yüküne serzenişine, koşulların zorluğuna odaklanırken yine de umudu elden bırakmıyor. Yönetmen Kader Çetintaş ile Obanın Kadınları belgeselini konuştuk.
1 Mayıs arifesinde kadınlara hâlâ emekçi değilmiş muamelesi yapılırken, kadınlar hâlâ evde, sendikalarda, iş yerlerinde bir sürü ayrımcılığa uğrarken sizlere kadın işçi tarihinden ilham veren, eğlendiren ve gerçek olayları aktaran bir filmden bahsetmek istiyorum: Türkiye’de gösterilen adıyla “Kadının Fenni”. 1968’de Ford’un Avrupa’daki en büyük fabrikasında çalışan kadınların ücret eşitliği için çıktığı grevi başarıyla anlatır.
“Genel olarak masallarda, kadın ve erkeğin, toplumsal cinsiyet rolleriyle uyumlu biçimde konumlandırıldığını görüyoruz. Buna göre; kadınlar daha çok evdedir, bekârsa beyaz atlı prensi ya da şehzadeyi beklemektedir evlenmek için. Pek çok masalda, kadın ev dışında var olabilmek için erkek kılığına girmekte, ancak erkek gibi göründüğünde bir işte çalışabilmektedir.”
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!