Kuyumcu atölyelerinde kadın göremezsiniz

Meslek lisesinde ve ön lisans eğitiminde kuyumculuk üzerine öğrenim gören Ayla Er yedi senedir tezgâhtar olarak çalışıyor. Er, erkek egemen sektörün çalışma yaşamında özellikle kadınların önünü kestiğini düşünüyor
Paylaş:
Gülay Fırat
Gülay Fırat
glyfirat@gmail.com
Gülay Fırat     glyfirat@gmail.com

Meslek lisesinde ve ön lisans eğitiminde kuyumculuk üzerine öğrenim gören Ayla Er yedi senedir tezgâhtar olarak çalışıyor. Er, erkek egemen sektörün çalışma yaşamında özellikle kadınların önünü kestiğini düşünüyor

Hayatın her alanında eşitsizlikle karşılaşan kadınların mücadelesi bitmek bilmiyor. Kimi ısrarla hedefine ulaşmak için çabalıyor, kimi ise kendine başka bir hedef seçerek hayat serüvenini sürdürüyor. Ayla Er (30) de bu kadınlardan biri…

Er, Maltepe’de bir AVM’de küçük ev aletleri ile elektrikli mutfak aletleri satışı yapan mağazalardan birinde yedi senedir tezgâhtar olarak çalışıyor. Memnun olduğunu söylese de aslında o da okuduğu bölümünde arzu ettiği işi yapamamaktan mustarip.

“Ben lisede Takı Teknolojisi Bölümü’nden mezun oldum.  Sonra Kocaeli Üniversitesi’nde Uygulamalı Kuyumculuk ve Takı Tasarımı Bölümü’nden ön lisans diploması aldım­. Üniversite sonrasında ise maalesef iki yıl gibi kısa bir süre bu sektörde çalışabildim çünkü kuyumculuk erkek egemen bir sektör. Daha stajyerken bu alanda kadın olarak var olmanın imkânsız olduğunu bana fark ettirdiler. Uygulamalı takı tasarım ve kuyumculuk okudum ama sektör kadınları sadece tasarım bölümüne hapsetmiş! Oysa ben ve benimle aynı eğitimden geçen kız arkadaşlarım, dökümden, mıhlamaya ve cilaya kadar bir takının pek çok aşamasını içeren kapsamlı bir eğitim aldık. Hem de bu işin en iyi ustasından sanatkârından Viktor Öcal’dan. Yani ben istiyordum ki kuyumculuğun her aşamasında çalışayım fakat kadın olunca bu sektördeki işveren buna pek müsaade etmiyor.”

Geçmişe baktığında o yıllarda birlikte okuduğu lise ve üniversite arkadaşları arasından mesleğe devam eden kız arkadaşlarının sayılı olduğuna dikkat çeken Er, “Şu an kuyumculuk ve takı işlerinde çalışmaya devam eden sadece üç kız arkadaşım var. Onlar da sadece tasarımcı olarak ve ailesiyle çalışıyorlar” diye konuşuyor.

Kadını çalışma yaşamında geri plana iten erkek egemen zihniyetin “tezatlarına” da ayrıca dikkat çeken Er,  “Kapalıçarşı’yı gezmişsinizdir hiç çalışan kadın gördünüz mü? Atölyelerde de mesela 20 çalışan varsa, aralarında bir tane kadın ya var ya yoktur. Stajyer hariç kadın göremezsiniz, çünkü yok! Bu sektörde bu iş erkek işi olarak görülüyor. Bu da garip bence. Evde kadınlardan yemek yapılması beklenir ama Türkiye’de en iyi aşçı kim denildiğinde, erkek ismi verilir! Tuhaf değil mi?”

Kadını tüketici olarak görmek istiyorlar

Kuyumculuk eğitimi almadan önce okul müdürünün kendilerine “Kadınlar var oldukça sizin mesleğinizin önü çok açık” şeklinde konuştuğunu belirten Er, “Evet bu sektör kadınlar için! Fakat sektörde kadınları üretici olarak değil de tüketici olarak görmek istiyorlarmış, sonradan anladık” diye konuşuyor.

Kuyumculuk sektöründe istediği işi yapamadığı gibi sigortasız çalıştırıldığı için de mesleği bırakan Er, “Mağazacılık sektörüne de sigorta girişimin başlaması amacıyla girdim çünkü Kapalıçarşı’daki kuyumculuk atölyelerinde sigortasız çalıştırılıyordum. Yedi yıldır satış danışmanlığı yapıyorum. Her sektörün zorlukları mevcut, saatlerce ayakta kalmak, hasta da olsan üzgün de olsan hep tebessümle insanlarla ilgilenmek zorunda olmak gibi. Hatta hasta olup rapor alman bile sıkıntılı çünkü shift (vardiya) dönüyor. Bu işte çok değişik insan tiplerine rastlıyorsunuz, herkesin problemlerini dinliyorsunuz, tartışmalara şahit oluyorsunuz…”

Kimi bize üstten bakıyor

Bir mağazada tezgâhtar veya yeni tabiriyle satış danışmanı olarak çalışırken insanların ön yargıyla da karşılaştıklarına vurgu yapan Er, “Bazı müşterilerimiz satış danışmanıyız, diye bizim kendimizi geliştirmediğinden o kadar eminler ki, o kadar üsten tavırlar gösterebiliyor ki şaşarsınız. Neyse ki herkes öyle değil.  Çok tatlı insanlarla da var.”

Pandemide saatlerimiz normale döndü

Bilindiği gibi AVM’ler normal zamanlarda geç saatlere kadar açık. İşte dünyayı ve Türkiye’yi sarsan Covit -19 pandemisinde AVM’lerde değişen çalışma saatleri, Er için pozitif anlamda bir gelişme olmuş. Şöyle anlatıyor, “AVM’ler geç saatlere kadar açık olduğundan buralarda çalışanlar açısından sosyal hayat sıfıra iniyor. Çünkü her hafta değişen, her gün farklı shiftlerimiz (vardiya uygulaması) var. Pandemi diyebilirim ki saat düzenlemeleri anlamında bizlere iyi geldi. Biraz nefes aldık açıkçası. Fakat bu kez de ekonomik olarak zorlandık, çünkü bu süreçte asgari ücret tutarının altında ücret aldık” diyor.

İki yıllık evli olan Er, eşinin her konuda yardımcısı olmasından memnun olduğunu belirtiyor. Ülkemizde artan kadına yönelik şiddetin herkes gibi kendisinin de moralini bozduğunu anlatan Er, “Hangi eğitimi almış olursak olalım, konum, aile fark etmeksizin sözlü tacize uğramayan kadın maalesef yok gibi, bu çok acı. Her gün yaşanan şiddet haberleri ve bu olayların cezasız kalması ise umudumuzu kırıyor. Şimdiye kadar şiddet yaşamadım ama bu yaşamayacağım anlamına gelmiyor. Bu da kadın olarak hepimiz gibi beni de korkutuyor. O yüzden kendi ayaklarının üzerinde duran, kendi gücünü eline alan emekçi kadınlara ihtiyacımız var! Ve bunun için çalışma alanlarımızı genişletmemiz gerekiyor” şeklinde konuşuyor.

Paylaş:

Benzer İçerikler

Başakşehir’e bağlı Şahintepe mahallesinde, 400 günü aşkındır bir nöbet sürüyor. Çevre Bakanlığı ve bölge belediyesinin halkı mahalleden sürme girişimleri sonuçsuz kaldı. Kurdukları “Barınma Hakkı Meclisi” içinde örgütlenen Şahintepelilerin, fiili mücadelesinde kadınlar en önde. “Mahalle içindeki ve dışındaki kirli eller çekilene kadar oradayız” diyorlar.
Tatil öncesi meclise getirilmesi beklenen 9. Yargı Paketi’nin içindeki “etki ajanlığı” düzenlemesinin kadın ve LGBTİ+’ların güçlenme ve dayanışma mekanizmalarını nasıl etkileyeceğini Mor Çatı ve Kadının İnsan Hakları Derneği ile konuştuk.
Düşük ücretler, ağır çalışma koşulları, yoksullaşma 2023’de kadın işçi yaşamına damgasını vurdu. Grev ve direnişlerde kadın işçiler en öndeydi. Kadınların kadın işçilerin mücadelesi 2024’te de devam edecek. Herkese mutlu ve dayanışma dolu bir yıl diliyoruz.
Yukarıdaki başlık Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği tarafından 17 Eylül Cumartesi günü Cezayir Toplantı Salonu’nda yapılan uluslararası bir konferansın başlığıydı. Toplantıda vakfın konuyla ilgili raporu sunulduktan sonra, pandemi ile birlikte kadınları iyice zorlayan bakım emeğinin çeşitli biçim ve yönleri tartışıldı.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!