Lucie Loch Avusturya’da hemşireler sendikasını kurdu: Ama bir fotoğrafı bile yok…

Lucie Loch, Avusturya’da hemşireler sendikasını kurdu. Uzun süre sendika genel sekreterliğini yürütmesinin yanı sıra örgütün kadın komitesinde de yer aldı. Dönemin tüm sosyalist sendikacıları gibi Nazilerin hışmına uğradı. 1943’de New York’ta sürgünde yaşamını yitirdi. Ne fotoğrafı var, ne de doğru düzgün yazılmış bir biyografisi…
Paylaş:
Necla Akgökçe
Necla Akgökçe
nakgokce@gmail.com

Lucie Loch adına Marliese Mendel’in Avusturya Sendikalar Birliği’nin (ÖGB) sitesinin kadın bölümünde yazdığı biyografide rastladım. Mendel bizim alıştığımız türden bir sendika uzmanı değil, yaptığı işe emek, zaman ve bilgi akıtanlardan. Ülkesinde sendikal harekete ciddi katkıları olan ama bu yapıların patriyarkal hafızalarından öldüğü anda silinen kadınların hikâyesini anlatıyor. Yaptığı önemli bir iş ve kalem oynattığı ÖGB’nin sitesindeki kadın bölümü de Avrupa sendikaları arasında ışıldayan bir yer. Tarihten günümüze her türlü emekçi kadın haberi veriliyor burada; başka da örneği yok.

Lucie Loch, Avusturya ilk hemşireler sendikasının kurucusu. Sendikal alanda çalışma yürütüp, etiyle tırnağı ile bu örgütler içinde kendine yer açan bir kadın. Mendel’in “biyografi parçacıkları” dediği şeylerden hareketle bakalım hikâyesine.

8 Şubat 1881’de Prusya’nın doğusunda dünyaya geldi. Birinci Paylaşım Savaşı yıllarında Viyana’ya taşındı. Orada bir askeri hastanede hastabakıcı olarak işe başladı. Hastane komutanları kurumu ordudaki hiyerarşiye göre yönetiyor, hemşirelere, yardımcılarına, hastane personeline baskı ve şiddet uyguluyordu. Lucie buna dayanamadı, her hak ihlaline her kötü muameleye karşı çıktı. Çok kısa sürede çalışanların fiili temsilcisi oldu.

Bir yandan, hemşirelerin, bakım personelinin ekonomik hakları için uğraşırken diğer yandan da Habsburg Monarşisi’ne karşı siyasi mücadele yürütüyordu. Önce hastabakıcılar birliğini kurdu, bu, sendikaya hazırlık niteliğindeydi. Daha sonra hastane içinde statüsü daha yüksek olan eğitimli ve uzman hemşirelerle iletişime geçti. 1917 Kasımı’nda ise bakım personeli ve hemşireleri de içine alan bir hemşireler sendikası kurdular.

Amaçları; 36 saatlik uzun işgününe son vermek, bu alandaki eğitimi standart hale getirmek, genel olarak hasta bahşişleri ile geçinen bakım personelinin ücretlerini düzene koymaktı… Başlangıçta bağımsız bir örgüt olarak kurulan bu sendika, bir süre sonra Kamu Çalışanları Federasyonu’nun (BÖA) çatısı altına girdi. Savaştan sonra Lucie bu sendikanın genel sekreteri oldu ve onun döneminde hemşireler pek çok hak elde etti.

10 saatlik iş günü ve izin hakkı

İyileştirmelerden ilk yararlananlar uzman hemşirelerdi. Mart 1918’de maaşları iki katına çıkarıldı, sosyal yardımlar artırıldı. Çalışma süreleri kısaltılarak 10 saatlik işgünü kabul edildi. Bunun yanı sıra haftada iki yarım gün ücretsiz izin hakkı ile yılda dört haftalık ücretli izin hakkı da kazanıldı. Ayrıca iş giysileri ile yemek de ücretsiz olacaktı. Savaş sırasında orduda hemşire olarak çalışan kadınlar için de bazı kazanımlar elde edildi. Onlara uzman hemşire olmaları için eğitim hakkı tanındı. Ayrıca savaşta yaralananlara hastanelerde ücretsiz olarak bakılacaktı. Bunlar devrim niteliğinde haklardı.

Lucie 1919’da işinden ayrıldı ve kendisini tamamen sendika çalışmalarına verdi. Savaş sırasında çok düşük ücretlerle çalışan 25 bine yakın hemşire, yardımcı hemşire ve bakım personelinin durumu savaştan sonra iyice kötüleşti. Devlet savaş meydanında çalışan kadınları tamamen unutmuştu.

1923 yılında Avusturya’da devlet kemer sıkma politikaları uygulamaya başladı. Bu doğrultuda uzman hemşireler işten çıkarılmaya onların yerine küçük bir ücret alan ama işin uzmanı olmayan rahibeler ikame edilmeye başlandı. Buna şiddetle karşı çıkarak, eğitimsiz rahibeler karşısında hemşirelerin haklarını savundu. Yapılanın hak sağlığına karşı işlenen bir suç olduğunu dile getiriyordu. Onu destekleyen pek çok uzman hemşire ve hemşire yardımcısı vardı.

1930’larda ekonomik kriz iyice derinleşti ve hemşirelerin durumu daha da kötüleşti. 20’li yıllarda elde ettikleri kazanımların çoğu ellerinden alındı. 48 saat olan haftalık çalışma süresi 54 saate çıkarıldı. Yıllık izinler kısaltıldı. Ayrıca kurumlar artık çalışanlara iş giysisi de vermeyecek, herkes kendi giysisini kendi temin edecekti. Şartlar hem hemşireler hem de işçi sınıfının tümü açısından gittikçe kötüleşiyordu.

Sendikanın merkez kadın komisyonu da vardı

Avusturya’da Şubat 1934’te patlak veren işçi ayaklanmalarının acımasızca bastırılmasından sonra Sosyal Demokrat Parti ve sendikalar yasaklandı. Pek çok sosyalistin ve sendikacının yaptığı gibi o da illegaliteye geçti. Bu dönemde kardinal himayesinde faşist ve dinci bir hemşireler sendikası da kuruldu. Lucie büyük hastanelerdeki hemşireleri yer altından örgütlemeyi sürdürüyor, hemşire mücadelesini bırakmıyordu. Bu dönemde sendikanın merkez kadın komitesi üyeliği de yaptı.

Çok hasta olmasına rağmen, kendisini zulüm gören yoldaşlarına yardım etmeye adamıştı. Oturduğu ev, rejim tarafından zulme uğrayanların birçoğu için bir buluşma ve saklanma noktası haline gelmişti. Bunlar arasında “Arbeiter-Zeitung”un (İşçi Gazetesi) editörü Otto Leichter ve 1942’de Nazi terörü sırasında öldürülen ve Avusturya’nın önde gelen sosyalistlerinden Käthe Leichter de vardı.

Esasında o yer altında çalışmaktan memnundu ve bu şekilde devam etmek istiyordu. Ama saldırıların iyice yoğunlaşması ve aranmaya başlanması üzerine önce İsviçre’ye daha sonra Fransa’ya kaçmak zorunda kaldı. 1941 yılında ise Amerika’ya göç etti. Hep sürgünde yaşadı. 3 Aralık 1943’te 62 yaşındayken New York’ta yaşama veda etti.

Avusturya’daki hemşirelerin neredeyse tümünü örgütlemeyi başardığı, herkesin ona güvendiği, irade ve kişilik yapısı ile takdir gördüğü anlatılıyor.

Marliese Mendel, o dönemde sürgündeki Avusturyalı sosyalistlerin İngiltere’de çıkan gazetesinde, “Avusturya’daki en ünlü kadın sendika temsilcisine” başlığı ile kısa bir ölüm ilanının yer aldığını, ilanın, “Lucie Loch örnek bir sendikacıydı, fedakâr ve harekete derinden bağlı bir sosyalistti. Kendi ayakları üzerinde durmayı ilke edilen güçlü ve kişilikli bir kadındı” şeklinde bittiğini, daha sonra da hareketin onu unuttuğunu ve bir fotoğrafı bile olmadığını yazıyor.

Onun hikâyesinin de açığa çıkması sendikal alanda kadın deneyimlerini önemseyen feminist uzman ve tarihçilerin gayretleri ile oldu.

Kaynak:

https://www.oegb.at/themen/geschichte/die-gewerkschaftsgruenderin-lucie-loch

https://fraueninbewegung.onb.ac.at/node/1189

Fotoğraf: www.saglikatolyesi.com/tarihten-gunumuze-hemsirelik/

*Bu haber Necla Akgökçe tarafından derlenmiştir.

Paylaş:

Benzer İçerikler

Gösterilecek içerik bulunamadı!
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!