Maskemorfoz’u kaçırmayın

Şişli Belediyesi Kültür Müdürlüğü, Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde bir fotoğraf sergisi var şu sıralarda… Fotoğraf sanatçısı Belgin Şahin'in pandemide hayatımızın vazgeçilmezlerinden biri haline gelen maskeyi, kadınların gündelik yaşamlarında nasıl araçsallaştırarak yeniden ürettiklerine vurgu yapan sergisi,  25 fotoğraftan oluşuyor.
Paylaş:
Feryal Saygılıgil
Feryal Saygılıgil
s.feryal@gmail.com
Feryal Saygılıgil   s.feryal@gmail.com

Şişli Belediyesi Kültür Müdürlüğü, Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde bir fotoğraf sergisi var şu sıralarda… Fotoğraf sanatçısı Belgin Şahin’in pandemide hayatımızın vazgeçilmezlerinden biri haline gelen maskeyi, kadınların gündelik yaşamlarında nasıl araçsallaştırarak yeniden ürettiklerine vurgu yapan sergisi  25 fotoğraftan oluşuyor.

Maskemorfoz isimli kurgusal fotoğraf sergisi maskenin bir imge olarak düşünüldüğü, kadınların gündelik yaşamında dönüştürülerek yeniden üretildiği, başkalaştığı/başkalaştırıldığı kaçırılmaması gereken bir sergi. Bir “nesne” olarak maskeye dair bizi oldukça düşündürtüyor. Maske-kadın-erkiktidar üzerinden bu projeyi kurguladım, maskemorfoz doğdu.  Maskemorfoz adından da çağrışım yaptığı gibi aslında metamorfozdan gelmedir. Maskenin kadının hayatında başkalaşarak yeniden doğuşunu görüyoruz. Araçsallaşarak yeniden üretime dönüşüyor.” diye serginin ana fikrini açıklayan fotoğraf sanatçısı Belgin Şahin’le sergiyi konuştuk.       

Merhaba Belgin Şahin, öncelikle elinize sağlık. Maskemorfoz isimli fotoğraf serginiz oldukça ilgi çekici. Kısaca kendinizden söz edebilir misiniz? Fotoğrafa olan ilginiz ne zaman, nasıl başladı? Bu ilk serginiz mi?

Fotoğraf benim tutkum desem abartmış olmam aslında, insan yaşarken türlü şekilde kendini ifade etme ihtiyacı duyar. Fotoğraf da benim kendimi ifade etmeme yardımcı oluyor. Lise yıllarından itibaren fotoğraf çekiyorum. İlk olarak analog fotoğraf makineleri kullanıyordum. Bir süre digital makineleri kullanmadım, o geçiş zamanı belki iki üç yıl fotoğraf çekmedim. Sonra teknoloji ve sanat okumalarıyla tekrar fotoğrafla ilgilenmeye başladım. İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirdikten sonra Marmara Üniversitesi Radyo TV Sinema Ana Bilim Dalı İletişim Bilimleri dalında yüksek lisans yaptım. Evet, bu ilk sergim.

Sergi düşüncesi nasıl doğdu? Hazırlığı ne kadar sürdü?

Proje fikri bu yılın Nisan ayında ortaya çıktı. Pandemi dönemi özellikle biz kadınlar açısından ciddi meşakkatli süreçler geçirmemize neden oldu. Aslında bu proje de sergi fikri de bu sürecin ürünü. Mayıs ayında tam kapanma bittikten sonra proje hazırdı. Nasıl sergileyeceğim konusunda tereddütler yaşadım, Digital (online) bir sergi mi olmalı yahut bir mekan da mı sergilenmeli, diye. Arayışlarım sonucu şu an sergilenen alana gelmiş oldum.

Serginiz pandemi sürecinde kadınların bir maskeyi ne kadar farklı amaçlar için kullanabildiklerini, maskeyle kurdukları ilişkiyi de gösteriyor. Bu sergiyle neyi amaçladınız?

Her dönem kadına yönelik fiziksel, psikolojik ve cinsel şiddet sürüyor maalesef. Fakat özellikle pandemi döneminde kapalı kapılar ardında neler olduğunu bilemiyorduk. Sadece kendimizden yola çıkarak anlamaya çalışıyorduk. Bence bu baskılanma halini o dönem hep birlikte yaşadık ve bu anlamıyla eşit diyemem ama acıda ortaklık ettiğimizi düşünüyorum. Çünkü kadının baskılanma hali inanılmaz derecede arttı. Ben de bu baskılanma halini görünür kılmaya çalıştım. Maske-kadın-erkiktidar üzerinden bu projeyi kurguladım, maskemorfoz doğdu.  Maskemorfoz adından da çağrışım yaptığı gibi aslında metamorfozdan gelmedir. Maskenin kadının hayatında başkalaşarak yeniden doğuşunu görüyoruz. Araçsallaşarak yeniden üretime dönüşüyor.

Kadını sadece çekilen olmaktan çıkarmak

Fotoğrafları çekerken farklı kadınlarla çalışmışsınız. Kurgu aşaması dâhil olmak üzere biraz süreçten söz edebilir misiniz?

Kendim dahil toplamda on kadınla çalıştık. Brecht’in epik tiyatrosunda oyun ve izleyici kısmında izleyiciyi oyunun içerisine sokup nasıl etkileşim yaratılıyorsa ben de fotoğrafı çekilen kadını sadece çekilen olmaktan çıkarmaya, etkileşimli bir sanat üretimi ortaya koymaya çalıştım. Bu etkileşim ortaklık ettiğimiz hikayeleri de birleştiren bir yerden bir sanat üretimi ortaya çıkardı. Hayal gücünün fotoğrafa yansıması diyebiliriz. Sanırım sergiyi gezip de ben bunların hiç birini düşünmemiştim diyecek biri yoktur. Bu kurgu aynı zamanda kendinden bir şey bulma halidir.

Sergi kaç fotoğraftan oluşmakta? Bu sergi kapsamında kurguya dâhil olan çektiğiniz bütün fotoğrafları görebiliyor muyuz?

Sergi toplamda otuz fotoğraftan oluşuyor. Bu sergiye 25 fotoğrafla çıkabildim. Beş fotoğraf yerel yönetimlerin ‘kamusal alan’ yönetmeliğinden kaynaklı sergilenmedi. Bu da başka bir tartışma konusu, özellikle yerel yönetimlerin kendi bulundukları toplumsal temsiliyet üzerinden yeniden tartışılması ve yeniden düzenlenmesi gerekir.

Kadınlarla birlikte çalışmak nasıl bir duygu?

Heyecan verici, gelişiyorsun. Ben kadının kadınla olan ilişkisini kümeleşmeye benzetiyorum bazen… Kederde, hüzünde, acıda, sevinçte, üretimde, kavgada (sokakta) bir bakıyorsun ortaklaşmışsın… Milyarlarca kadının oluşturduğu kocaman bir küme olabiliyoruz… Kendiliğinden ilerliyor bu süreç, doğalında… Kadın kadının yurdudur evet biz de birbirimizin yurtlarında büyüyor, gelişiyoruz.

İş cinayetinde ölenlerle ilgili bir fotoğraf sergisi

.

Sergiyi gezen kadınları gözlemleyebildiniz mi? Nasıl tepkiler veriyorlar?

Evet, özellikle kadınları gözlemledim. Kesinlikle etkileyici buluyorlar, kendi hayatlarından bir kurgu ile karşılaştıklarında eğleniyorlar. Tabii burada 25 fotoğraf var. 30 fotoğrafın algısı başka türlü olabilirdi.

Ne zamana kadar açık? Başka mekânlarda da sergiyi görme şansımız olacak mı?

Sergi Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde 30 Eylül’e kadar açık olacak. Şu an görüşmeler yapıyorum. Elbette sergilemeye devam etmek istiyorum.

Yapmak istediğiniz ya da düşündüğünüz diğer projelerinizden söz etmek ister misiniz?

Bir kısa film projesi var; yine kurgusal. Bir kadının kendi hakikatine, içine dönme hikayesi. Yine iki ayrı fotoğraf projesi var kadın temalı. Bir de iş cinayetinde ölen (pandemi dönemi özellikle) işçilerle ilgili bir fotoğraf projesi var. Şimdilik böyle…

Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Engelsiz fotoğraf sergisi olması için karekod uygulaması bütün fotoğrafların sesli betimlemesi ile oluşturuldu. Bu çalışmayı altı nokta körler derneği İstanbul şubesi ile ortak yaptık. Görme engelli kişilerde sergiyi gezebilecek.

İlginize teşekkür ederim. Özellikle kadınlar olmak üzere bu projenin kolektif bir sanat üretimine dönüşmesini sağlayıp emek veren bütün arkadaşlarıma teşekkürü borç bilirim.

Şişli Belediyesi Kültür Müdürlüğü, Nazım Hikmet Kültür ve Sanat evi yer tahsisi ve serginin tanıtımı konusunda destek oldu. Onlara da ayrı ayrı kurumlar olarak teşekkür ediyorum.

Mümkün olduğu kadar yayılması ve mesajın görünür kılınması için hepinizi sergiye davet ediyorum.

Tekrar teşekkürler…

Ben de size Kadınİşçi adına çok teşekkür ederim. Serginizin gezeni bol olsun…

Paylaş:

Benzer İçerikler

Kadınların Göç Hafızası Sergisi Tütün Deposu’nda 6 Mart-6 Nisan’da ziyarete açıldı. Bu sergide; beş göçmen kadın sanatçının sadece tabloları değil, gündeliğin göçmenlikle nasıl dağıldığının şahidi olan kişisel eşyaları da yer alıyor.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!