Yeşil Sol Parti’nin Adıyaman’dan beşinci sıra milletvekili adayı Meryem Ceritli, “Benim elim temizlikten, senin ellerin tarlada çalışmaktan nasır tutmuş. Ben her şeye rağmen kendi ayaklarım üzerinde durabildiysem her kadın ayakta durabilir, kendi olmayı başarabilir!” diyor.
Meryem Ceritli’yle aday olma sürecini, seçim çalışmalarını ve deprem sonrası Adıyaman’daki durumu konuştuk.
Meryem, aday olmaya nasıl karar verdin? Aday olma sürecini anlatır mısın?
Nasıl aday olmaya karar verdim sorusunun cevabı, bana dayatılan yaşama karşı verdiğim mücadelede saklı. Semsur’un Behişti (Besni) ilçesinde doğdum. Daha doğrusu Dikevni (Eskiköy) adında bir dağ köyünde doğdum. Bahar, yaz aylarında fıstık ağaçlarının bakımı, fıstıkların toplanması için dağ eteklerindeki tarlalara giderdik. Kışa doğru Besni’ye gelirdik. Kışın okula giderdim. Çok utangaçtım, hiçbir şeye karşılık veremezdim. Sesim çıkmazdı, öyle yetiştirilmiştim.
Evlendim. Üç ay beraber kaldık. Oğlum babasını hiç görmedi. Çocuğumu tek başıma büyüttüm.
Oğlum dört yaşına geldiğinde çalışmaya karar verdim. Evlere temizliğe gitmeye başladım. Ailem, çevrem istemediler. “Evlere gidiyorsun, erkekler var. Senin namusuna bir şey derlerse…” gibi yaklaşımları vardı. Ben de onlara, “Benim namusum var da onların namusu yok mu? Onlar bana güvenerek beni evlerine alıyorlar, ben niye onlara güvenmeyeyim?” diyordum. Baskı çok fazla olduğu için temizliğe gittiğimde evin dış kapısını açık bırakır, kimse var mı yok mu diye tüm odaları gezer, bakar, öyle temizliğe başlardım. En kötü elbiselerimi giyerdim. Behişti (Besni) hem küçük hem baskıcı bir yerdi.
Temizliğe gittiğinde oğluna kim bakıyordu?
Kerpiçten bir evimiz vardı. İşe giderken kapıyı açık bırakıp gidiyordum. Oğlum tek kalıyordu. Hem çalışmak zorundasın hem çocuğun var! Bakacak kimse yok. Çocuk babasız kaldığı gibi annesiz de kalıyordu. Anne olarak vardım ama annelik yapamıyordum. Akşamları geliyordum eve, çok yoruluyordum. Onunla ilgilenemiyordum. Oysa dört yaşındaki çocuk ilgi, sevgi ister.
Çalışma saatlerini belirleyebiliyor muydun?
Buradakiler, yani ev temizliğine gittiğim kişiler bana belli bir saat aralığı söylemiyorlardı. Ben de tekrar çağırmazlar diye bir şey demiyordum. Saat 8.00’de başlayıp, 17.00-17.30 gibi bırakmam gerekirken, evden çıkışım 20.00’yi buluyordu. İş bitmeden çıkamıyordum. Bir şey de diyemiyordum, utanıyordum. Hatta parayı alırken bile utanıyordum.
Çok zorluk çektim.15 yıl temizlik işi yaptım. Sağlık sorunlarım çıkınca zonlandım. Çocuk bakmaya başladım. Ben nereden baksan günde 24 saat çalışıyorum. Hem kendi evimde temizlik, bulaşık, çocuk bakımı, tamir; yani oğlumla yaşamımızı sürdürmemiz için gerekli olan ne varsa yapıyorum hem de ekonomik olarak ayakta kalabilmek için evlere temizliğe gidiyorum. Normalde insanlar günde sekiz on saat çalışır ama…
Aday olurken hiç kimseye sormadım
Siyasetle nasıl tanıştın?
Yaşamım zordu. 1996 yılında HADEP vardı. Kelebek amblemi vardı partinin.
Ailem baskıcıydı. Sol görüşlüydüler ama yine de baskıcıydılar. Ailenin erkekleri HADEP’e gidip gelmeye başladılar. Sonrasında davranışları, özellikle biz kadınlara karşı davranışları değişmeye başladı. Ben onlardaki değişikliği gözlemliyor, nedenini merak ediyordum. Biraz özgürlüğü ucundan hissetmeye başlamıştım.
Bir gün ben de HADEP’i aradım. Gençtim, yalnız bir kadındım, evlenmem için baskı yapılıyordu. Tek başıma ayakta kalmaya çalışıyor, direniyordum. Evin içinde kimseye boyun eğmemek için verdiğim çaba, içimdeki başkaldırı, isyan HADEP’te yerini buldu. Oraya gittikçe kadın olmanın önemini, “Ben de varım” demeyi, erkelerle eşit olduğumuzu bilince çıkardım.
Seçim süreci başlayıp adaylar belirlenmeye başlayınca bir kadın arkadaşım beni arayıp “Aday olur musun?” diye sordu. İlkin düşünmek istedim. Sonra kendi kendime dedim ki “Ben özgürlüğün ne olduğunu orada öğrendim. Niye düşünüyorum ki!” Hiç kimseye sormadan, haber vermeden “Tamam, Yeşil Sol Parti’den vekil adayı olacağım” dedim.
Şimdi adayım, seçim çalışması yürütüyorum. Zafer işareti yapabilmek… Her elimi kaldırışımda yeniden doğuyorum! Kendimi nasıl özgür hissediyorum, anlatamam. Her yere gidiyorum, erkek-kadın ayırmadan herkesle konuşuyor, sohbet ediyorum. Siyaset konuşuyorum. Baskıcı bir aile, toplum olduğu için kadınlarla siyaset konuşulmazdı. Genelde siyaset erkelerin işi gibi algılanırdı. Ben bunun artık kırıldığını görüyorum. Benimle siyaset konuşuyorlar.
Kadınlar deprem günü bile dayak yedi
Semsur’da (Adıyaman) kadınların durumuna, özellikle 6 Şubat depremleri ve sonrasında yaşadıkları sorunlara dair ne söylersin?
Kadına yönelik şiddet deprem gecesi de durmadı. Çok uzağa gitmeyeyim. Benim yakın çevremdeki kadınlar o gün bile dayak yedi. Adamlar sol görüşlü olsalar da erkek egemen zihniyeti hâlâ taşıyorlar ve kadınlara şiddet uyguluyorlar. Evlilik rahatlık gibi görünse de kadını sınırlıyor. Zihniyetin değişmediği bu koşullarda evlenmemek lazım.
Deprem sonrası yaşamı yeniden yoluna koyma işi kadınların omuzlarındaydı. Yiyecek bulmak, acıları sarmak, yeniden toparlanmak… Kurulan çadır kentlerde de bakıyorsun, kadın küçük tüpü yakmaya çalışıyor, adam uzanmış.
Deprem sonrasında kadın hastalıkları çoğaldı. Alerji, kaşıntılar arttı. Adet süreci tüm kadınları mahvetti. Kadınlar stresten daha sık adet oldular. Ped bulunamıyor. Çocuk nasıl pişik olur, kadınlarda da aynen pişik gibi kızarıklık, döküntü oldu. Battaniyeyi yıkama şansın da yok.
Semsur’da deprem öncesinde de -kendimden de biliyorum- iş olanakları sınırlıydı. Yıllarca temizlik işçiliği yaptım; sigortasız ve uzun saatler çalışmak zorunda kaldım. Depremden sonra iş bulmak, geçinmek daha da zorlaştı.
Mor yaşam alanları kuracağız
Meclis’e gidersen oraya kadınlar için ne götürürsün?
Meclis’e, kadın seçim bildirgemizde de yer alan taleplerimizi götüreceğim. Semsur için toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı kentlerin yaşama geçmesi; kısa, orta ve uzun vadeli planlamalarla kadınların hayata tekrar uyum sağlayabilmeleri için mor yaşam alanları oluşturmak, kadınlara güvenceli yaşam bütçesini uygulamaya koymak, kadınları güçlendirmeye ve bilinçlendirmeye yönelik çalışmaların karar olarak çıkarılması ve yaşama geçirilmesi için gereken mücadeleyi götüreceğim.
Fotoğraflar: Yeşil Sol Parti