“Meclis’teki kadın düşmanlarına karşı mücadeleyi her yerde yükselteceğiz”

14 Mayıs seçimleri ile Yeniden Refah ve HÜDA PAR’dan 8 milletvekilinin Meclis’e girmesi, kadın düşmanı politikaların hayata geçeceği endişesini artırdı. Ancak kadınların geri adım atmaya hiç niyeti yok: “Direnişimiz bitmeyecek; koşullar ne olursa olsun yan yana durmaya, mücadele etmeye devam edeceğiz!”
Paylaş:

Cumhur İttifakı’nın Meclis’te çoğunluğu elde ettiği milletvekili seçimlerinin ardından kadın mücadelesi açısından yeni bir sürece gelindi. Yeniden Refah Partisi’nin seçim arabalarında kadını karartan görselleri ile HÜDA PAR’ın ‘bekâr kadınların sahiplendirilmesi’ yönündeki söylemleri de kadın düşmanı politikaların daha da ivme kazanacağı bir döneme işaret ediyor.

Yeni süreçte kadınlara yönelik saldırıların olası boyutlarını, nasıl bir mücadeleyle bu kadın düşmanı politikaların bertaraf edilebileceğini, Bursa’da Nilüfer Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Serpil Altun ve Bursa Ekmek ve Gül’den Funda Eylem Sancarbarlaz ile konuştuk.

Siyasal İslam’ın Afganistan modeline doğru gidiyoruz

Yeni dönemde kadınlar açısından en önemli sorunlar ve öncelikli mücadele başlıkları neler olacak sizce?

Serpil Altun: Aile içi şiddet ve bu konuda siyasi erkin tedbirleri bırakın, koruma için bile yasaları pazarlık konusu yapması en temel sorun. Ülkemizde her gün neredeyse iki kadın öldürülürken cezalara birçok hafifletici sebeple indirimler uygulanıyor. Aile içi şiddete maruz kalan kadın, aynı zamanda ‘O saatte orada ne işi varmış, niye öyle giyinmiş, o da kocasının sözünden çıkmasaymış’ gibi yaftalamalarla, şiddete hatta ölüm tehdidine varan söylemlerle baskı altına alınıyor.

Serpil Altun

Kız çocuklarının eğitim-öğretim imkânlarından yoksun bırakılması ve bunun yeni dönemde daha da artacağı endişesini taşıyoruz. Kız çocuklarının erken evliliğinin önünü açmak için açık liselerin getirilmesi, resmi nikahsız evliliklerde kamu davası şartının iptaline gidilerek aile rızasıyla 15 olan evlilik yaş sınırının 12’ye indirilmesi, 4+4+4 eğitim sistemi ile 8 yıl mecburi eğitimin kaldırılması vb. kanun değişiklikleri ile kadınları eve kapatma, eğitimden yoksun bırakma amaçlarına adım adım ulaşıldığını görüyoruz.

En can alıcı sorun ise iktidarın seçim sürecinde ittifak kurduğu HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi’nin 6284 sayılı yasayı değiştirmeye hatta kaldırmaya yönelik pazarlıklar yapmasıdır. Yalnız kadınları sahiplendirmeye varan söylemlerde bulunmasından hareketle siyasal İslam’ın Afganistan modeline doğru adım adım gidiyor olmamızdır.

Funda Eylem Sancarbarlaz: Kadınların 20 yıllık AKP iktidarı boyunca çalışma hayatında karşılaştıkları en önemli üç sorun ise düşük ücret, işsizlik ve sigortasız çalıştırılma. Kadın işçilerin istihdamda olmalarına rağmen işsizliği önemli bir sorun olarak ifade etmeleri, giderek artan kadın işsizliğinin bir sonucu. Kadın işsizliği, kadın işçilerin sırtında patronun kullandığı bir sopa; her an işten atma tehdidi, kötü çalışma koşullarına karşı bir ikna aracı.

Çalışma hayatının en temel hakkı olan sigortalı çalışma hakkı da ihlal ediliyor. Sigortasız çalışma ile kadınlar her türlü sosyal güvenceden mahrum bırakılıyor: Ne emeklilik hakkı ne sağlık güvencesi ne de sendikal hak.

Kadınların kürsüsünü Meclis’e kuracağız

Bu sorunlara dair siyasi partilerin seçim sürecinde çözüm olarak önerdiği kadın politikalarını nasıl buldunuz? Sorunlara yeterli çözüm üretebildiler mi?

Serpil: Kadınların sorunları ve bu sorunlara dair mücadeleleri Osmanlı’dan, 1850’lerden bu yana devam eden bir süreç. Siyasi partilerin kadına dair politikaları tabii ki sihirli değnek değmiş gibi bir iyileşme getirmeyecektir. Fakat kadınları eve kapatmayı, şiddeti meşrulaştırmayı öneren, en kutsal kariyerin annelik olduğunu vurgulayan zihniyete karşı İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe sokacağının taahhüdünü veren partiler çok kıymetli.

Funda: 21 yıllık AKP iktidarının uyguladığı politikaların en ağır faturasını kadınlar ödedi. AKP bu süreçte en gerici güçlerle ittifak kurdu ve bu en gerici güçler, bugün Meclis’te milletvekilliği aldı.

Millet İttifakı’nın da bunun karşısında ortaya koyduğu politika, maalesef kadınların haklarını ve hayatlarını koruyacak bir perspektif taşımıyor. İstanbul Sözleşmesi’nden tutalım da LGBTİ+ mücadelesine kadar birçok yaşamsal konunun telaffuz edildiğini bile duyamadık. Millet İttifakı, Cumhur İttifakı gibi bir karanlığın karşısında, oy kullanmanın ve sandığın ötesine geçecek bir birliktelik kurma, ortak mücadele örme konusunda başarısız oldu.

Yeni dönemde Meclis’te kadınları neler bekliyor? Kadın politikaları anlamında geçmiş dönem Meclis’ten farkı neler olacak?

Funda Eylem Sancarbarlaz

Serpil: Cumhur İttifakı ile kadının istediği şekilde yaşama hakkına saygısı olmayan HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi’nden 8 milletvekilinin de Meclis’e girmesi yeni bir süreç. Kadınlar olarak haklarımızın ve kazanımlarının elimizden alınmasına yönelik yasama girişimlerinin günbegün artacağı, siyasal İslam’ın kadına yönelik bakışının daha da sertleşeceği açık şekilde ortada. Meclis’in çoğunluğunun kadın düşmanlarının elinde olması, aynı zamanda başkanlık sistemi ile cumhurbaşkanının da elini kolaylaştırıyor. Bir kararname ile kadınların yaşamını daha da kötüye götürecek politikalar hayata geçirilebilecek ve daha karamsar bir tablonun ortaya çıkma olasılığı yükselecek.

Funda: Yeni Meclis’te kadınları; mahallelerden, okullardan, işyerlerinden büyüttüğümüz mücadelemizi daha da ileriye götüreceğimiz, fabrikadaki işçi kadınların seslerini Meclis’e taşıyacağımız bir süreç de bekliyor. AKP’nin yıllardır kadınların kazanılmış haklarına yönelik saldırılarına karşı Meclis’e bu noktada destek verecek vekiller girdi, bu çok önemli. Örneğin Yayın Kurulu Üyemiz Sevda Karaca da Meclis’te artık. Özetle kadınlar olarak hem sokaklarda hem işyerlerinde daha çok mücadele etmemizin gerekeceği bir sürece girdiğimizi söyleyebiliriz ve şimdi Meclis kürsüsü de mücadele alanlarımızdan birine dönüşecek. Kadınların kürsüsünü Meclis’e kuracağız.

Her platformda sesimizi yükselteceğiz

Bu karamsar tabloya karşı kadın mücadelesi nasıl bir yol izleyecek? Kadınlar için yeni ve zorlu bir süreç olsa da kadınların politikası nasıl şekillenecek?

Serpil: Biz koşullar ne olursa olsun mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. 6284’e sahip çıkacağımız gibi, İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmesi için her platformda sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Meclis’te eşit temsiliyetin olması için sözümüzü ve sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. İşyerlerinde, mahallelerde, kentlerde kadınların kazanılmış haklarını kaybetmesine izin vermeyeceğiz. Kadınlarla birlikte kadını eşit gören erkeklerle yan yana yürümeyi de önemseyeceğiz. Sadece kadın hakları değil; çocukların beslenmesinden eğitimine, istismara karşı korunmasına, tarikat ve cemaatlerin kadın ve çocuklara yönelik tüm olumsuzluklarına karşı durmaya devam edeceğiz.

Funda: Bizim perspektifimizde siyaset, sadece iradenin birine teslim edildiği ve teslim alan kişinin o kurullarda bir şeyler anlattığı bir anlayışla yapılmaz. Kadın hareketi de bu zamana kadar siyasetin böyle yapılamayacağını mücadeleleriyle göstermiştir. İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe girmesi, kadın cinayetlerinin durdurulması için, kadın haklarına yönelik bütün baskı ve saldırılara karşı en geniş kesimlerle mücadeleyi yükseltmek, bütün kadınlarla buluşmak, yan yana durmak gerekiyor.

Bugün karşı karşıya olduğumuz tabloda kadınların bütün haklarını yerle bir etmeye çalışan, kadınları alınır satılır bir mal haline getirmek isteyen güçlerin karşısına sadece Meclis’te yer alacak kadınların çıkacağı gibi bir perspektife sahip değiliz. Meclis’te yer alan mücadeleci kadınlar, elbette bu karanlık tabloya karşı Meclis’in ve siyasetin bütün olanaklarını kullanarak buna izin vermeyecek bir yerde duracaklar; ama bunu gerçekten etkili kılacak olan, tüm kadınların yan yana durabileceği araçlar ve mücadele olanakları yaratmak. Bunu da sokakta, mahallede, işyerlerinde örgütlemek gerekiyor.

Geldiğimiz nokta karamsarlığa düştüğümüz, kaygılarımızın giderek arttığı karanlık bir tablo gibi dursa da bu 20 yılda kadınların bu karanlık tabloyu nasıl yıktığına şahit olduk.

Tüm bunlar yaşanırken mücadelenin en önünde büyük bir kararlıkla durmaktan asla vazgeçmiyoruz. Yaşam mücadelemiz, eşitlik mücadelemiz, iyi bir gelecek mücadelemiz için fabrikalardan, mahallelerden, okullarımızdan, makine başlarından “Buradayız, varız!” dedik. Yeri geldi, Barutçu Tekstil’de sendikalı olduğu için işten atılan 9 kadının aylardır çıkardığı ses olduk; yeri geldi, sendika hakkı için direnen Flormar işçilerinin çıkardığı ses olduk…

Sırtımızdaki yüklere rağmen ceplerimize direnişimizi, dayanışmamızı ve örgütlülüğümüzü koyup geçirdiğimiz bir 20 yıl oldu. Ve görüyoruz ki bu mücadele, bu direniş bitmeyecek; hayatın her alanında ses çıkarmaya ve var olmaya, yan yana gelmeye, fabrikalarda en önde direnmeye, sokak eylemlerinde omuz omuza olmaya devam edeceğiz.

*Bu haber, Rosa Luxemburg Stiftung tarafından desteklenen ‘Solun Kadın Emeği Politikaları: Sorunlar ve Çözümler’ başlıklı çalışmamız kapsamında yayımlanmıştır.

Manşet fotoğrafı: AFP

Paylaş:

Benzer İçerikler

Parlamentoya AKP listelerinden giren HÜDA PAR, Cumhur İttifakı’na dahil olan Yeniden Refah ve Millet İttifak’ında yer alan Saadet Partisi’nin “kutsal aile”yi gözeten, eşitlik, kadın özgürlüğü karşıtı ve LGBTİ+ düşmanı politikaları artık daha somut bir tehdit. Bu partilerin programlarını, seçim bildirilerini, basın açıklamalarını inceledik.
“İstanbul Sözleşmesi’ni geri kazanmak, 6284 sayılı yasayı değiştirmek isteyenlerin karşısında durmak, dişimizle tırnağımızla elde ettiğimiz haklarımıza sahip çıkmak artık en önemli mücadelemiz. Geri adım atmayacağız, bu karanlığa teslim olmayacağız!” diyen Adıbelli, tüm kadınları oy kullanmaya çağırıyor.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!