Pınar Elmazoğlu, Tekirdağ’ın Saray ilçesinde yaşıyor. 39 yaşında, metal işçisi bir kadın. Liseyi bitirir bitirmez işe başlamıştı. Bir süre öncesine kadar Bosch’ta çalışıyordu.
Bir işçi eylemine katılmıştı Pınar, bundan iki yıl önce. Sloganların atıldığı, işçi taleplerinin dövizlerle dile getirildiği bir atmosferde haklarını haykırırken; bir haksızlıkla, bedenine yönelik bir saldırıyla karşı karşıya kalmıştı. Genç işçi yumruğu havada bağırırken, arkadan yaklaşan A.N. adlı erkek işçi kendisine cinsel saldırıda bulunmuştu.
Tam da eylem sırasında
Beyaz eşya üreten ve oldukça yüksek sayıda işçisi bulunan fabrikada, Türk Metal örgütlüydü. Eylemi de bu sendika düzenlemişti. Toplu sözleşme görüşmelerinin yapıldığı bu dönemde, amaç emekten yana hakları dile getirmekti. O gün, hepsi üretimden gelen gücünü kullanarak işi bırakmış ve fabrikanın önündeki alana çıkmışlardı. İşçi Pınar, o gün yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“O fabrikada şimdiye kadar görmediğim bir başka işçiydi bana bunu yapan. Elle kalçamdan avuçlanmak suretiyle tacize uğradım. Olayın verdiği şok ile bağırmaya ve ağlamaya başladım. Fakat orada mitingde bulunan bir başka işçi müdahale etti. Yakasına yapışıp ‘Sen ne yapıyorsun, senin anan bacın yok mu? Sen nasıl bunu yaparsın?” diye adamı tartaklamaya başladı. Tacizci de ‘Sana ne ulan, sen ne karışıyorsun’ deyip uzaklaştı.”
‘Kapayın çenenizi!’
O esnada eylem sürüyordu. Pınar sinirden titriyordu, hâlâ şoktaydı. Saldırıyı fark eden işçi desteğini sürdürüyordu. “Yürü abla, sendikaya gidelim” dedi.
Eylemciler dağılırken Pınar ile cinsel saldırı failini döven işçi, Türk Metal Sendikası işyeri temsilciliğinin yolunu tuttular. Gittiklerinde genç kadının gözyaşları dinmemişti. Ardından baştemsilciye olayı anlattı Pınar.
Karşılığında ise beklenmedik bir şey oldu. Pınar’ın aktardığına göre, baştemsilci bağırıp çağırmaya başladı ve şöyle dedi: “Kapayın çenenizi, O kişi öyle bir şey yapmaz. Bizden biri (sendikadan) öyle bir şey yapar mı?”
Odada temsilciler de vardı. Kadını görgü tanığının yanından ayırarak yakasından, kolundan çekiştirip dışarı çıkardılar.
Tacizciyi koruyan bir sendika temsilcisi
Baştemsilci, tacizciyi korumuştu! Sonrasını anlatmak üzere tekrar söze giriyor Pınar:
“Beni tehdit edip, baskı yapıp susturmaya çalıştılar. Ona yakın birkaç kişi, kendi tabiriyle ‘adamları’ üstüme yürüyüp, bana küfürler etmeye başladı. ‘Sus, suçladığın adam kim biliyor musun? Çerkezköy Türk Metal eski şube başkanının oğlu. Sen nasıl böyle şey söylersin!’ diye azarlıyorlardı. Bu süreçte tacizcinin ismini istediğimde vermediler. Ben sürekli şikâyet edeceğimi söylüyordum. Bu süreçte hiçbir şekilde kolluk kuvvetlerine haber verilmedi. Ben o şekilde banttaki yerime çalışmaya gönderildim.”
İki çocuk annesi Pınar’ın mesaiyi devam ettirecek takati kalmamıştı. Çalışmak için gayret gösterdi. Akşamı zor etti. Ertesi gün işe gelmeden Çerkezköy Adliyesi’nin yolunu tuttu. Savcılığa suç duyurusunda bulundu. Bu arada fabrika müdürüne de ulaştı genç kadın. Bu kişinin işten çıkarılması gerekiyordu. Olayı anlattı, talebini söyledi fakat bunu kabul etmediler.
Fotoğraftan tespit etti
Bu arada maruz kaldığı cinsel saldırı ve ardından fabrikada yaşadığı mobbing, psikolojisini olumsuz etkilemişti. Tedavi görmeye başladı. Faille aynı bölümlerde çalışmasalar da en nihayetinde aynı işyerindeydiler. Fabrikadan çıkarılmasını istiyordu bu şahsın. Ama bir sorun vardı; kim olduğunu hâlâ bilmiyordu.
Pınar’ın aklına sendika şubesinin internet sitesi geldi. Hemen girdi baktı. O günkü eylemin fotoğrafları yayımlanmıştı sayfada. Görselleri iyice büyüterek inceledi. Sonra failin yüzünü buldu! Arkasından, faili tartaklayıp uzaklaştıran kişiyi de fotoğrafta tanıdı. 7 bin kişilik fabrikada ikisini bulmak zor da olsa, sonunda çalıştıkları bölümleri ve en önemlisi isimlerini öğrendi. Görgü tanığı da çok önemliydi.
Bu bilgileri elde ettikten sonra bu cinsel saldırı failinin orada çalışmaması için çok uğraştı, çok ısrar etti. En sonunda genel müdüre, olaya şahit olan kişinin de adını verdi. Ve A.N. adlı fail, nihayet işten çıkarıldı!
Fabrikada ağır baskılar başladı
Dava için mutlaka avukat tutmalıydı. Arayışa girdi, bir şekilde Avukat Gizem Gonce’yi buldu. Gerekli evraklar tamamlanınca Av. Gonce, Çerkezköy 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava sürecini başlattı.
Bu süreçte Türk Metal fabrika baştemsilcisi ve onun “adamları” baskılara, tehditlere, mobbinge devam ediyordu. Pınar’ın aktarımına göre sadece Pınar’ı değil, eşini de tehdit ediyorlardı. “Hiçbir şey yapamazsın. Bizim elimiz kolumuz uzun. Sen işten çıkarılmaktan korkmuyor musun? Bak eşin de işsiz. Bu burada kalmaz. Eşini dışarıda da yakalarız!” diyorlardı.
Ne var ki Pınar geri çekilmedi. Mücadelesine sıkı sıkıya sarılmıştı.
Fail mahkemeye tam 9 şahit getirdi!
Çerkezköy 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nde uzunca bir süre devam eden duruşmalarda, ilginç sahnelere tanık olunuyordu. Metal işçisinin şahidi, mahkeme görüşmelerinde her şeyi bütün açıklığıyla ortaya koymuş, gördüklerini saniye saniye hâkime anlatmıştı. Peki fail, bir görgü tanığı bulmuş muydu? Evet, hem de tam 9 tanık getirmişti fabrikadan!
Duruşma salonunda 9 erkek şahit yan yana dizilmişti. Bu ataerkil refleks Pınar’ı şaşırtmıştı. “Hepsi de bana karşı gövde gösterisi yapıyordu. Her hallerinden belliydi bu” diyordu. Olay yerinde hiçbirini görmediğinden çok emindi. Tanıklar ezberlemiş gibi aynı ifadeyi verdiler. Hepsi de bir ağızdan, “A.N. tacizde bulunmadı, biz oradaydık, gördük” dediler.
Ceza Mahkemesi’nin kadın hâkimi ise bu kalabalık şahit grubu karşısında anlamlı bir tutum sergiledi. Türkiye’deki yargı pratiklerinde pek fazla rastlamadığımız bir tutumdu bu. Kürsüden, failin görgü tanıklarının yer aldığı tarafa başını çevirip şöyle dedi: “Siz yalancı şahitliğin suç olduğunu biliyor musunuz? Bunun cezası var, yaptırımı var!” Ardından ekledi: “Eğer bu söylediklerinizden eminseniz hepiniz yazılı ifade verin.”
Tanıklar noktasında bariz bir çelişki vardı ve buna iki sorusuyla şöyle işaret etti kadın hâkim: “Burası mahkeme, burada ayıp yoktur. Emin misiniz gördüklerinizden? Hepiniz o anda bu kadının arkasına mı bakıyordunuz? Yoksa hep birlikte şüpheli A.N’yi mi takip ediyordunuz!”
En ağır bölüme verdiler
Dava sürerken Türk Metal’in fabrika temsilcileri, genç kadının gücünü kırmak için ellerinden geleni yapıyordu. Pınar, şu yorumu yapıyor:
“Sağlığım iyi olmadığı halde, hatta raporum da olmasına rağmen, çalışmamın çok zor olduğu bölümlere beni verdiler. Sendikanın fabrika içinde oldukça ağırlığı vardı. Onlar ne söylerlerse müdürler de onu yapıyordu. Bu mobbing ve baskılar psikolojimi daha da bozuyordu.”
Sonunda bu baskılara dayanamayarak istifa etmek zorunda kaldı, 8 yıldır çalıştığı ve sevdiği işinden. Eşi gibi artık o da işsizdi! İki çocuğuna bakmakla yükümlü olan işçi kadın, yeni iş arama sürecinde çok çetin bir döneme girdi. Bu süreci tek cümleyle şöyle özetliyor:
“Çok yere başvurdum ama Türk Metal’in örgütlenmiş olduğu hiçbir fabrikada iş bulmam mümkün olmadı.”
Avukat Gonce davayı kazandı
Bu arada Av. Gonce, Çerkezköy 4. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki davayı takip ediyordu. Sanık, sürekli suçlamayı reddediyordu. Ancak görgü tanığı vardı. Duruşmalar, savunmalar aylarca sürdü. Ve iki yıl sonra nihayet beklenen haber geldi. Mahkeme davayı karara bağladı. Av. Gonce davayı kazanmıştı! Sanık, cinsel saldırı suçundan 1 yıl 8 ay hapse mahkûm olmuştu.
Av. Gonce, hukuki süreci şu sözlerle değerlendiriyor:
“Müvekkilimin yaşadığı bu olay öncelikle bir kadın olarak beni derinden üzmüştü. Pınar hanım, tüm yaşadıklarını bana anlattığında, nasıl bu kadar üstünün örtülmeye çalışıldığına açıkçası çok şaşırdım. Bu konuda ne yapılırsa adalet yerini bulur diye araştırmalara başladım. Süreç elbette takdir edersiniz ki zorlayıcı ve yıpratıcıydı. Her duruşmada karşı tarafın kendisini savunmaya yönelik söylemleri karşısında müvekkilimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Diğer yandan sanık mahkemeye yanıltıcı beyanlarda bulunuyor, bunlara karşılık biz de şikâyetlerimizi belirtmek üzere yeni durumların içine giriyorduk.
Bizim davamızda tanığın olması ve tanığın duruşmada da bizzat gördüklerini açık sözlülükle anlatması çok önemli bir delil oldu. Çoğu kadının şikâyet etmekten korktuğu, şikâyet etse de hiçbir şey olmayacağını düşündüğü vakalar bunlar. Son noktada adaletin tecelli ettiğini görmek sevindirici oldu.”
Müvekkilinin bu dava sürecinde işsiz kaldığına ve psikolojik olarak oldukça yıprandığına dikkat çeken Gonce, “Maddi ve manevi zararları mevcut. Tabii ki bu iş burada kalmayacak. Tüm zararları için, sanık aleyhine hukuk mahkemesinde tazminat davası da açacağız” diye konuşuyor.
‘Sessiz kalmak bunu onaylamaktır‘
Olaya tepki çok büyüktü. Metal İşçileri Birliği de bu olaya sessiz kalınmaması gerektiğine işaret ediyordu: “Çerkezköy’de kadın işçi arkadaşımız, sendikanın başındakiler ve temsilciler tarafından tehditlerle kovuldu. Sonrasında susmayan ve dava açan kadın işçi, Türk Metal sendikasının tehditleri ve baskıları karşısında işten ayrılmak zorunda kaldı. Türk Metal, fabrikalarda kurduğu mekanizma ile işten atma, baskı, tehdit gibi birçok yöntemle metal işçilerini zapturapt altına almaya çalışıyor. O kadar çürümüş bir yapı ki tacizci, başkan ve temsilciler tarafından korunuyor. Türk Metal’in fabrikalarda bu kadar rahat gezmesinin bir tek sebebi var: O da bizim buna sessiz kalmamız. Metal işçisi olarak bu sessizliği bozalım. Özellikle Bosch işçisi kardeşler, bu olay sizin fabrikanızdan bir kadın işçi arkadaşın başına geldi. Bu duruma sessiz kalmak bunu onaylamak demektir. Türk Metal’den hesap soralım.”
‘İyi hal’ indirimi verdiler!
Davanın sonucunda bir sürpriz de oldu. Sanık “iyi hal”den indirim aldı! Mahkeme, sanığa verdiği 2 yıllık hapis cezasının süresini 1 yıl 8 aya düşürdü.
Avukat Gizem Gonce, “Zaman zaman canımızı çok acıtan, adalet duygumuzu derinden zedeleyen kararlarla karşılaşabiliyoruz” diye yorumluyor bunu. Bu ceza indirimlerinin asıl kararın önüne geçtiğini, toplumun adalete olan bakış açısını ve inancını zedelediğini vurguluyor:
“Mahkemenin, verdiği hapis cezasında indirime gitmesini elbette uygun bulmuyorum. Ancak takdir mahkemenindir. Cinsel dokunulmazlığa ilişkin suçlarda indirim sebeplerinin kaldırılması gerektiğini düşünüyorum.”
‘Dilekçeyle yetkili makamlara başvursunlar‘
Avukat Gonce, işçinin bir ihlalin varlığını güçlü bir biçimde gösteren bir durumu ortaya koyduğunda, işverenin böyle bir ihlalin mevcut olmadığını ispat etmekle yükümlü olduğunun altını çiziyor. İş Kanunu’nun bu konuda açıklayıcı hükümler düzenlediğine dikkat çekiyor. Ayrıca kadın işçilere ayrımcılık yapılması durumunda işyerine karşı da cezai ve hukuki müeyyideler uygulanacağını anımsatıyor. Bu noktada kadın işçilere de bir çağrısı var hukukçunun:
“Bir işyerinde çalışan kadın işçilerin, yaşadıkları her türlü baskı, zorlama, taciz, işi bırakmaları için mobbing uygulanması gibi durumlarda yalnız olmadıklarını bilmelerini ve hukuki destek almak için mutlaka bu konuda uzman bir avukat ile görüşmelerini öneriyorum. Birçok kadın, işyerinde yaşadığı kötü olaylar karşısında sessiz kalmak zorunda bırakılıyor. Bu hallerin artarak devam etmemesi adına kadın işçiler haklarını aramaktan bir an olsun vazgeçmemeli ve işyerinde yaşanan olumsuz durumlar karşısında dilekçe yazarak yetkili makamlara başvurmalılar.”
“Bütün kapılar yüzüme kapatılıyor!”
Bütün bunlar olurken, cinsel saldırı suçu işlemesi nedeniyle işten çıkarılan şahıs, yine Türk Metal’in örgütlü olduğu başka bir beyaz eşya fabrikasında iş bulmuştu! Söylentiler, sendikal çevre tarafından el altından korunan failin, başka bir fabrikada iş bulmasının sağlandığı yönündeydi. Onların “dayanışması” sürüyordu. Pınar Elmazoğlu, bu duruma tepkisini şu sözlerle dile getiriyor:
“Mahkeme sonucu ben davamı kazandım ama bu süre zarfında Türk Metal’in örgütlenmiş olduğu hiçbir fabrikada iş bulamadım. Fakat sanık davayı kaybetmesine ve söylentilere göre İş Kanunu 25/2’nci maddeden (“ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller”) işten çıkarılmasına rağmen, Çerkezköy’de bulunan başka bir beyaz eşya grubunda iş buldu. O, işe girip devam edebiliyorken ben haklılığımı savunduğum için işsizim. Nereye iş için başvursam bütün kapılar yüzüme kapatılıyor!”
Kadın dayanışması gerek
Güçlü, direngen, pes etmeyen bir kadın Pınar. Susmuyor, “Tacizci adam bunun bedelini ödemeli” diyor. Sessiz kalmayan bu cesur kadınlar umut veriyor. Onun şimdi bir iş mücadelesi var. İş bulması, ayaklarının üzerinde durabilmesi için kadın dayanışması gerekli. Bu destek önem taşıyor. Nasıl bir sürü erkek el ele verip, işten çıkartılan cinsel saldırı failini kollayıp, onun başka bir fabrikada iş bulmasını sağladıysa! Onların bu “dayanışması” varken, kadınlar da kesinlikle omuz omuza olmalı!
Sendika: ‘Hiç haberimiz yok!’
Bu arada, Türk Metal Sendikası Çerkezköy Şubesi’nden Başkan Yardımcısı Murat Kırıl’la görüştük. Bu yaşanan süreci sorunca, Başkan Yardımcısı’nın ilk sözü “Hiç haberimiz yok” oldu. Pınar Elmazoğlu’nun en son yaşadıkları hakkında bilgi sahibi değillerdi! “Biz de yeni duyduk” diyordu. Sendikanın o eylemindeki cinsel saldırıdan ve açılan davadan söz ederek, uzun süredir devam eden mahkemenin sonlandığını, failin hapis cezası aldığını da aktardık. Bunu da daha yeni öğrenmişlerdi. Failin zaten olaydan bir süre sonra işveren tarafından işten çıkarıldığını vurguladı. Bu konuda daha fazla konuşup detaylandırmamız mümkün olmadı. Peki, böyle kalabalık ortamlarda, eylemlerde kadın işçileri korumak adına, böyle olayların yaşanmaması için neler yapılmalıydı? Bunun için eğitimin önemli olduğunu söylüyordu. Her ay Ankara’ya, genel merkeze 125 işçinin eğitim için gönderildiği bilgisini veriyordu.
Manşet fotoğraf: Türk Metal