Metal Sektöründe ilk kadın şube başkanı: Dünyayı kadınlar özgürleştirecek!

Geçtiğimiz nisan ayında Bursa’da bir ilk gerçekleşti ve bir kadın Türk Metal Sendikası’nın tarihinde ilk kez şube başkanı oldu. Selda Tekman ile birçok hemcinsine örnek olacak bu ilki ve son bulmasını umduğumuz sendikalarda kadın sorunlarını konuştuk.
Paylaş:
Ferhan Petek
Ferhan Petek
ferhan.petek@gmail.com
Ferhan Petek    ferhan.petek@gmail.com

Geçtiğimiz nisan ayında Bursa’da bir ilk gerçekleşti ve bir kadın Türk Metal Sendikası’nın tarihinde ilk kez şube başkanı oldu. Selda Tekman ile birçok hemcinsine örnek olacak bu ilki ve son bulmasını umduğumuz sendikalarda kadın sorunlarını konuştuk.

İsmini tarihe “metal sektöründeki ilk kadın şube başkanı” olarak yazdırdı Selda Tekman. Giritli bir ailenin torunu olarak 1979’da Bursa’nın Mudanya ilçesinde doğmuş. 1997 yılında, Siemens’te kadınların çalışması için açılan bir bölümde kısa süreli olacağını düşünerek işe başlamış. Sendika ile de bu dönemde tanışmış. Ancak Siemens’teki çalışma süresi tahminini çok aşmış. 1999 yılında sendikanın baş temsilciliği görevini üstlenmiş. 2006’dan itibaren şubede ve yönetim süreçlerinde görev almış. İlk olarak mali sekreterlik daha sonra ise eğitim sekreterliği yapmış. 2014’te Bursa’da ilk kadın kollarının açılışına şahit olmuş, daha sonra başka şubelerde de açılmış kadın kolları.

Nisan ayından beri sendikanın Bursa Şube Başkanlığı görevini sürdüren Tekman aynı zamanda 17 yaşında bir çocuk annesi… Bir ilke imza atmış ama tabii ki bu başarı için birçok engel aşması gerekmiş. Çünkü o bir kadın…

Süreci şöyle özetliyor Selda Tekman: “Geldiğim noktadan gurur duyuyorum. Bunu kendim için değil hayatlarına dokunmak istediğim tüm kadınlar için başardım aslında. Sendikamızın kadına değer veren bir başkanı var. Kadın kolları oluşumu süreci de dahil olmak üzere sendikaya attığım ilk adımdan bu yana tüm mücadelemin farkındaydı. Şube başkanı gerektiğinde de tercih kadından yana oldu. Kadın olduğum için her zaman her yerde kadınların yanındaydım. Böyle olmaya da devam edeceğim. Kadın kolları da biraz bu sayede kuruldu aslında. Sürekli dialogda olduğum, dertlerini dinlediğim kadınlar ve çözüm üretmek için uğraştığımız durumlar kadın kollarının gerekliliğini ön plana çıkarttı.”

Bir kadınım ve her şeyi yapabilirim!

Onun yükü elbette diğerlerinden daha ağır. Ne de olsa bu noktaya gelene kadar ona engel olmaya çalışan ayrımcı zihniyetle mücadele etmiş. Bu mücadelesi devam edecek belki ama o her şeye hazır: “Benim yüküm diğerlerinden daha ağır çünkü arkamdan ya birçok kadın getireceğim ya da o ayrımcı zihniyetleri haklı çıkartıp ‘Kadından olmazmış!’, ‘Bak beceremedi işte!’ dedirteceğim.

Ancak net olarak söyleyebilirim ki ikincisi mümkün değil. Çünkü benim lugatımda başarısızlığa yer yok. Her zaman aldığım her görevi hakkıyla yerine getirdim ve bu şekilde de devam edeceğim. Kendinden zerre şüphem olmadı olmayacak da. Şu anki görevimin altında çok büyük mücadeleler yatıyor. Her zaman şu an ve başkanlıktan önceki farklı görevlerdeyken de çalışma hayatındaki kadınların işlerini nasıl kolaylaştırabileceğimi düşündüm. Bu düşünceyi de eylemlerime döktüm. Ne yaparsam yapayım arkamda kalıcı izler bırakmalıyım. Çorbada tuzum olmalı..”

Kadınların birbirlerine düşman olmaması gerektiğini savunuyor Tekman. Aksine kadınların ancak birleşince başarabileceğine inanıyor. Yaşanması da anlatması zor birçok olaya şahit olmuş. Hemcinslerini her şekilde anlamaya çalışmış ve bunu da başarmış. “Kadınları çok iyi anlıyorum. Ne kadar olumsuz tavır sergilerse sergilesin o tavrın altında yatan acıyı, gerçeği görebiliyorum, hissedebiliyorum. Birçok sorun var kadın emekçiler için. Kreş sorunu mesela. Pandemi sürecinde evlere kapanmak zorunda kalınca gördük. Fedakarlık yine kadına düştü. Yaklaşık yüzde 38’inin geliri düştü. Ev içi sorumlulukları yüzünden birçoğu işten ayrıldı. Şiddet arttı. Bakın İstanbul Sözleşmesi meselesine. Unutuldu bile. Bu da bize yapmamız gereken daha çok şey olduğunu gösterdi. Metal sektöründeki sorunlar belki diğer sektörlerden daha az ama bu diğer sektörlere, üyelerimiz dışındaki kadınların sorunlarına gözlerimizi kapatacağımız anlamına gelmiyor, gelemez. Kadınca Hukuk diye bir proje gerçekleştirdik yakın zamanda. Bir kadının doğumundan ölümüne kadar nasıl bir yaşama, ne tür haklara sahip olduğunu anlatan bir çalışmaydı bu. Sadece çalışma hayatı değil özel hayatını da kapsıyordu kadının. Bir kadın hayatı boyunca kendinden başka kimseye güvenemez ne yazık ki. Yalnızdır ve bu yalnızlığında kendine sahip çıkabilmelidir. Bunun için de bilinçlenmelidir. Çalışmamızla kadınların bilinçlenmesine katkıda bulunduk. Sadece çalışan üyelerimizle değil ulaşabildiğimiz her kadına bu sayede destek olduk. Bu benim için de çok özel ve içinde olduğum için huzur duyduğum bir projedir.”

Kadınlar birleşecek! Başka yolu yok!

Tekman, kendi karşılaştığı ve karşılaşacağı engellere karşı başından beri duruşunu değiştirmemiş ve değiştirmeyi de düşünmüyor.  Ona göre bir şeyi gerçekten isteyen bir kadının önünde engel duramaz. “Kadın-erkek ayrımı olmamalı elbette ama var ne yazık ki. Bu ayrım da bizim elimizde. Beni engelleyen bir şey olmadı çünkü hiçbir engelin buna gücü yetmedi. Ha hala ‘Bakalım yapabilecek mi?’, ‘Hımm, göreceğiz ne geliyor elinden!’ bakışlarının üzerimde olduğunun tabii ki farkındayım ama görmüyorum. Yaparım çünkü. Ben bir kadınım ve her şeyi yapabilirim. Endişesi olanları bana güvenmeyenleri görüyor ama ilgilenmiyorum. Cinsiyet ayrımcılığının bana yansımalarını görmezlikten geliyorum. Uzun soluklu bir mücadelenin içindeyiz ve pes etmemek zorundayız. Bir kere bu mücadele için en başından ‘varım’ dedim ve varım, hep de olacağım. Arkamdan başka kadınlar da gelmeli ki anlamı olsun. Kendimi düşünerek sadece kendim için devam edemem yoksa amacıma ulaşamam, ulaşamayız.”

Yalnızca görevi için gereken alanlarda değil birçok platformda da etkin olarak yer alıyor Selda Tekman. Daha çok kadına ulaşabilmek, daha çok soruna çözüm üretebilmek için yetişebildiği her yerde olmaya çalışıyor. Her sektörden kadınları bir araya getiren ortamlarda bulunuyor:  “Sorunlar aynı aslında. Mavi yaka da beyaz yaka da gelir farklılıkları olsa da temelde aynı sorunlarla mücadele ediyor kadın olarak. Elimizdeki fırsatları kullanmamız ve tüm imkanları zorlamamız gerektiğini düşünüyorum. Bunu da ancak çalışanlara hem psikolojik hem hukuksal destekler ve eğitimler vererek başarabiliriz. Bu destekler ve eğitimler her şeyden önce kadınların bir şeyleri fark etmelerini sağlıyor. İnanın yaşadım ben bunu. O farkındalığı o değişimi o kendine güvenin nasıl arttığını gözlemledim, hissettim. Çok büyük adımlara ihtiyacımız var. Ne yazık ki ülkemizde her şey yavaş ilerliyor. Büyük ve sağlam adımlar atmak zorundayız. Ben üstüme düşen görevi yapıyorum ve fazlasını yapmaya da hazırım. Sadece metal sektörü için sadece üyelerimiz için değil ulaşabildiğimiz her kadına faydalı olmak için çalışıyoruz Bir nevi STK gibi çalışıyorum aslında. Göstermelik değil gerçekten yapıyorum yaptığım her şeyi.”

Örgütlü mücadele önemli

Tekman, kadınları birleştiren ve güzelleştiren şeyin de bu mücadele olduğuna inanıyor: “Bence kadınlar gerçekten mücadeleci bir ruha sahip. Bu birleştirici mücadelenin temelinde de örgütlü olabilmek var. İşte bu birlik özgürleştirecek dünyayı. Atılması gereken çok adım var. Yaptırım gücü olanların kadın bile olsa yeterince bir şey yapmadığını düşünüyorum. Geçmişimizde bir kadın başbakanımız da oldu ama erkekleşti. Kadınlar için yaptığı bir şey yok neredeyse. Bir yere gelene, bir noktaya varana dek pozitif ayrımcılık gerekiyor: O yerde kadın ve erkeğin eşit şartlara sahip olabilmesi. Eşit yaşam şartlarına, eşit haklara… Demokrasinin en önemli unsurlarından biri bu eşitlik. Biz geçen dönemde bir komisyon kurulması için çalışmalarda bulunduk.  Ancak maddelerde bazı eksiklikler fark ettik. Kendimize özeleştiri yapıp daha yeterli hale getirmek üzere yeniden değerlendirmeye karar verdik bu komisyon detaylarını. İlerleyen zamanlarda yeniden harekete geçmiş olacağız bu konuyla ilgili. Yenilenmek, kendi eksiklerini görmek, inanmak ve her şeyden önce mücadele şart. Başka türlü ilerleyemeyiz. Bu mücadeleyi de erkeklerden istemeyeceğiz, onlardan alacağız. Birleşerek. Kadınlar birleşecek! Başka yolu yok!”

Son olarak ayrımcılık konusunda bir de mesajı var Selda Tekman’ın: “Cinsiyet kavramı, biyolojik farklılıklarla değil kadın ve erkek olarak toplumun bizi nasıl algıladığı nasıl gördüğüyle ilgili aslında. Meslek yönelimleri de bu şekilde oluşuyor ne yazık ki. Kadın işi erkek işi gibi anlamsız kavramlar çıkıyor ortaya. Hepimiz elimizi taşın altına koyacağız. Bu uzun soluklu yolda bu çok yavaş ilerleyen zamanda hakkımızı almaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Toplumun bir yarısı kadın diğer yarısı erkek madem o halde haklarımız da aynı eşitlikte olmalı. İçinden geçtiğimiz şu dönemde çürümüş kapitalizmin köklü olarak sorgulanması gerektiğine inanıyorum. Bu da ancak emekçinin örgütlü mücadelesiyle gerçekleşebilir. Kadınlar olarak birlikte dünyayı güzelleştirebiliriz ancak ve ayrışmadan, bütün olarak bunu başarabiliriz. Doğal akışta hiçbir şey olmuyor, olmayacak. Biz yapacağız. Kadın ancak birlikte güçlüdür. Kadına yönelik şiddet ile toplum baskısı ile ilgili mücadeleci adımları yine kadın atacak.”

Paylaş:

Benzer İçerikler

Özel sektörde çalışan kadın öğretmenlerin sorunları saymakla bitmiyor. Evli kadınlara maaşlarının daha geç ödendiğini, her gün fönlü gelmelerinin istendiğini, reklam yüzü olarak kullanıldıklarını söylüyorlar. İş bölümünde ayrımcılığa maruz bırakıldıklarını, erkeklerden daha düşük ücretlerle çalıştıklarını anlatıyorlar.
Genel-İş İstanbul Anadolu Yakası 1 No’lu Şube’nin yeni başkanı, yol arkadaşımız Nazan Gevher Çam Ay oldu. Kongrede yaptığı konuşmada, “Kadınların hayatın her alanında etkin rol alması taraftarıyız. Tüm sendikal organlarda kadın-erkek eşit temsiliyet ilkesini uygulayacağız” diyen Nazan’ı ve tüm kadın arkadaşlarımızı tebrik ediyor, başarılar diliyoruz.
Alphindi fabrikasında Şeker-İş’e üye oldukları için işten atılan kadın işçiler, kötü çalışma koşulları nedeniyle sağlığını yitirmiş. Artık demliği bile kaldıramıyorlar, elleri kesik izleriyle dolu. Erkek işçilerin daha yüksek ücret aldığını belirten işçiler, “Sendikalı olmanın önemini daha iyi anladık. Her işçi hakkını savunsun, örgütlensin” diyor.
Sendikalı oldukları için işten atılan, üç haftadır direnişte olan Lezita işçisi kadınlar, bugünlerin geride kalacağından ve kazanacaklarından emin. Kölelik koşullarında çalıştırıldıklarını, şiddete ve cinsiyet ayrımcılığına maruz kaldıklarını anlatan kadınlar, “Hiçbir kadın kendini ezdirmek zorunda değil. Biz bu ezilmeye ses çıkardık, çıkarmaya da devam edeceğiz. Yalnız değiliz” diyor
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!