Elif Sinirlioğlu
90 gündür direnen DGD-SEN üyesi Migros Depo işçileri, eylemlerini Anadolu Grup Başkanı Tuncay Özilhan’ın evinin önüne taşıdıktan sonra polis saldırısına uğrayıp, gözaltına alındılar. İşçiler emekten yana olan herkesi dayanışmaya çağırıyor.
Migros Depo, Kocaeli Çayırevi’nde yaklaşık 120’si kadın 700 işçinin çalıştığı Anadolu Grup’a ait bir işyeri. Çalışma koşullarını iyileştirmek ve pandemi döneminde artan baskıya karşı mücadele edebilmek amacıyla Depo, Liman, Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası’na (DGD-SEN) üye olan işçiler her sendikalaşma mücadelesinde olduğu gibi dostu düşmanı bir kez daha görme fırsatı buldular.
Sendikaya üye olmalarının ardından mesajla ücretsiz izne çıkarılan işçiler tam 90 gündür Migros Deponun önünde direnişlerini sürdürüyorlar. Eylemlerinin başından beri her türlü baskıyla karşı karşıya kalan işçilere geçtiğimiz hafta Anadolu Grup Başkanı Tuncay Özilhan’ın evinin önünde eylem yapmak istemeleri nedeniyle polis saldırdı ve 17 işçi gözaltına alınarak saatlerce tutuldu. Dün (5 Nisan Pazartesi) patronun evinin önünde eylemlerinin 91. Gününde basın açıklaması yapan işçiler yine tartaklanarak, dövülerek gözaltına alındı.
“KOD 29 iptal edilecek”, “tacizci amirler depolardan gidecek” ve “örgütlenme hakkımıza saygı duyulacak” şiarıyla sürdürdükleri direnişi DGD-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Neslihan Acer:
“Migros Direnişi Anadolu Grup Depo’nun önünde başladı ama bugün 90. gün olmasına rağmen sonuç alınamaması ve karşı tarafın muhataplığı kabul etmemesi nedeniyle biz de mücadelemizi Anadolu Grup Başkanı Tuncay Özilhan’ın evinin önüne taşıdık. İlk gün önceden haber vermediğimiz için herhangi bir hazırlık yapılamamıştı ve Tuncay Özilhan’ın oğlu bizimle konuşmak zorunda kaldı. İki gün sonra yeniden oraya gittiğimizde yoğun bir polis hazırlığı ile karşılaştık. Polis kaldırıma hatta caddeye yaklaştırmayacağını söyledi ve hiçbir uyarıda bulunmadan apar topar dövülerek gözaltına alındık. Ertesi gün ise Beykoz Kaymakamlığı’nın kararıyla Çubuklu Mahallesi’nde yani onun evinin olduğu yerde eylem yasağı uygulandı. Bize tebliğ edilmediği halde basının da olmamasını fırsat bilerek yerlerde sürünüp boğazlarımız sıkılarak gözaltına alındık.” diyerek uğradıkları baskı ve şiddeti dile getirdi.
Eylem yasağının kendileri açısından bir anlam ifade etmediğini vurgulayan Acer “Dalga geçer gibi küçücük bir mahalleye eylem yasağı çıkarıp 91 gündür direnen insanları savuşturmaya çalışıyorlar.” dedi.
Yaşadıkları baskının sadece gözaltılar yoluyla olmadığını altını çizen Acer, geceleri aranma ve ifadeye çağrılma gibi yöntemlerle 90 gündür kesintisiz çeşitli türlerde devlet baskısına da maruz kaldıklarını belirtti.
Neslihan Acer, 1 Nisan itibariyle işçilerin de mutlaka katıldığı bir arabulucu sürecinin başladığını ancak karşı tarafın bir şey teklif etmediğini, DGD-SEN olarak taleplerini ilettiklerini belirtti. Acer, Migros Depo patronunun bağımsız bir sendikaya üye olan işçilerin bunca baskıya rağmen bu kadar direnebileceğini öngörmediğini vurgulayarak bu haftanın mücadelelerinde kritik bir yerinin olduğunun altını çizdi.
Direniş sayesinde çalışma koşullarını iyileşti
Sendikalaşma süreçlerinin olmazsa olmazı patronların başta öncü işçileri çıkarması ardından direnişi türlü yöntemlerle bölmeye çalışmasıdır. Bunun en önemli parçası içerideki çalışma koşullarının düzeltilmesidir, kimileri bunu patronun “yüce gönüllüğüne” vermek isteyebilir ama işçilerin çoğu aslında bunun direnişin kazanımı olduğunun farkındadır. Migros Depo’da da benzer bir süreç işlemiş.
“Dokuzu kadın 25 kişiyle yürüttüğümüz direnişimizde şimdiye kadar taleplerimiz konusunda bir sonuç elde edememiş olsak da deponun çalışma koşullarında bir iyileştirme yaşandı aslında. Çok ciddi bir hijyen ve mobbing sorunu vardı, bu ortadan kalktı. İşyerindeki kadınların biraz daha korunaklı bir çalışma ortamına sahip olmasını sağladık. İş Yasası’nda kadınların yeraltı ve soğuk hava depolarında çalışamaması gerekliliği Migros Depo’da uygulanmıyordu. Kadınlar özellikle regl dönemlerinde cezalandırılarak soğuk hava depolarına gönderiliyordu. Buna son verildi. Dinlenme alanları ve servisler düzenlendi, pandemi önlemleri kısmen alınmaya başlandı.” diyen Acer, örgütlenme çalışmalarının da hız kesmeden devam ettiğini belirtti.
İşçilerin tutunabilecekleri tek yerin kendi örgütlülükleri yani sendikal örgütlülükleri olduğunun bilincinde olduğunu vurgulayan Acer direnişin örgütlenme süreçlerini güçlendirdiğini ve üyeliklerin arttığını sözlerine ekledi.
Acer “Kritik bir eşikteyiz ve herkesi dayanışmaya davet ediyorum, Migros Direnişi kazanacak” şeklinde konuştu.