Mitsuba işçisi kadınlar: “Evde de işte de biz hep mücadele ediyoruz”

Mart 2021’de Birleşik Metal sendikasının üye sayısını tamamlayarak yetkiyi aldığı Mitsuba fabrikasında Eylül ayında işten çıkarmalar yaşanmıştı. Son çıkarmaların üzerine, atılan işçilerin geri alınması, işten atmaların son bulması ve sendikal hakların tanınması için Mitsuba işçileri kendilerini fabrikaya kapatarak işgal eylemi gerçekleştirdi.
Paylaş:
Bahar Gök
Bahar Gök
bihargok1982@gmail.com
Bahar Gök  bihargok1982@gmail.com

Mart 2021’de Birleşik Metal sendikasının üye sayısını tamamlayarak yetkiyi aldığı Mitsuba fabrikasında Eylül ayında işten çıkarmalar yaşanmıştı. Son çıkarmaların üzerine, atılan işçilerin geri alınması, işten atmaların son bulması ve sendikal hakların tanınması için Mitsuba işçileri kendilerini fabrikaya kapatarak işgal eylemi gerçekleştirdi.

12 Ekim akşam saatlerine kadar fabrika içerisinde eylem yapan işçilere, fabrika önünde günlerdir direnişte olan işçilerle birlikte destek vermeye gelen çok sayıda insan sloganlar atarak işçilerin anayasal hakları önündeki engellerin kaldırılmasını istedi. Dışarda gece boyunca desteklenen işçilerin işgal eylemini kırmak için su ve elektriği kesen fabrika yönetimi en başta başvurdukları yöntem olan açlıkla terbiye etmeyi seçti. Kolluk güçlerinin fabrikaya girerek işçileri gözaltına aldırmaya çalışmaları direnişin etkisiyle boşa çıkmış oldu. Güçlü ve kararlı duruşlarından geri adım atmayan Mitsuba işçileri aç susuz direnişe devam ettiler. Birleşik Metal sendikası ise tüm engellemelere rağmen işçilere su ve yemek ulaştırabildi.

Telefon fenerleri ile iletişim kuran kadın işçiler

Yetkiye itiraz ederek süreci uzatan Mitsuba yönetimi sendikal çalışmada öne çıkan işçilerden dört kişiyi, 11 Ekim’de de 6 kişiyi işten çıkardı. 12 Ekim günü başkan Adnan Serdaroğlu’nun İzmit Valiliği ve Mitsuba yöneticileriye yaptığı görüşme sonrası işçilerle toplantı yapılarak talepler iletildi. Akşam saatlerine kadar süren tartışmalarda, atılan işçilerin de yeraldığı komite, işgal eylemini, işten atmaların durdurulacağı ve sendikal hakların tanınacağı sözünü aldıktan sonra sonlandırma kararı aldı. Yine sloganlar ve alkışlar eşliğinde fabrikadan ayrılan işçiler fabrika önünde bekleyen kitle ile buluştuğunda duygusal anlar yaşandı. “Aç susuz 10 gün daha direnirdik arkadaşlarımızın geri alınması için” diyen işçilerden bazıları sonucun istedikleri gibi olmadığını dile getirdiler. Direnişte olan işçilerin talepleri kabul etmesi nedeniyle işgali sonlandırmak zorunda kaldığını söyleyen işçileri, atılan işçiler ikna etti.

İşgal eyleminin olduğu Pazartesi gecesinden itibaren fabrika önünde Kadınİşçi olarak bizler de yerimizi almıştık. Gece boyunca dışarıdaki insanlara “Yılgınlık yok direniş var”, “İş ekmek özgürlük”, “Atılan işçiler geri alınsın”, “Sendika hakkımız söke söke alırız” gibi sloganlarla umut taşıyan işçiler içerisinde kadınların bizde yarattığı coşkuyu özel olarak anlatmak gerekir. Telefon fenerleri ve çakmaklarla fabrika pencerelerinde sürekli olarak dışarıyla temas kuran ve kazanana kadar geri adım atmayacakları mesajını gönderen kadın işçilerin sonuna kadar buradayız kararlılığı görülmeye değerdi.

Yaşasın kadın dayanışması

Direnişi bitirip fabrika önünde açıklama yapmak için yine ilk sözü kadınların alması üzerine “Yaşasın kadın dayanışması” sloganı atıldı. Atılan işçilerle kucaklaşan kadın işçiler kararı kabul eden arkadaşlarına “siz kabul etmeseydiniz biz kesinlikle dışarı çıkmayacaktık, elimizi kolumuzu bağladınız,” diyerek sitem ettiler. Duygularını ifade etmesini istediğimiz Dilek arkadaşları için direnmenin gururunu yaşadığını söyledi. Son gün atılan işçilerden olan Dilek “Bütün engelleri aşarak fabrikaya girdim. Onlar için savaştım. İki gün aç susuz kaldım. Yönetime karşı direndik. Arkadaşlarım için sevindirici bir sonuç elde ettik. Onlar için onurlu ve gururluyum” sözleriyle duygularını paylaştı.

İşgalci işçilerden Tuğba ise, içerdeki dayanışmanın güzelliğini anlattı. Uyumadan, yemeden, içmeden davalarını kazanmak için havalandırma deliklerinden dışarıya seslenmenin kazanmalarında çok büyük bir etken olduğunu anlattı. “Mitsuba işçileri olarak özellikle biz kadınlar her zaman en öndeydik, en önde yürüdük. Yaşasın kadın dayanışması” derken bir başka kadın işçi de şöyle konuştu: “ Esasında böyle konuşmamıştık, atılan arkadaşlarımızın geri alınması için yola devam edecektik. Ama biz ağızlarından çıkacak bir kelimeye baktık.  Onların adına sevinelim mi üzülelim mi bilmiyorum.   Arkadaşlarımız gittiği için yarı yolda kaldık.  Sabaha kadar camın önünde onlara destek olduk. Onlar da bize dışardan destek oldukça biz içerde daha güçlü olduk. İnanıyorum işçiler birleştikçe daha dirleşeceğiz. Patronun kölesi olmayacağız böyle oldukça.”

Başka bir kadın işçi “Sonuna kadar mücadele ettik,  tam kazanmış sayılamayız.  Çünkü arkadaşlarımızı kaybettik. O yüzden üzgünüz.” derken sözü bir başka kadın işçi Ayla devraldı. “Bir yandan kazandık bir yandan kaybettik. Sendikayı kazandık ama arkadaşlarımızı kaybettik. İçerde yaşadıklarımıza gelince anlatılmaz yaşanır. Suyunu, gazını her şeyi kesti Mitsuba. O kadar zor şartlarda mücadele ettik. Ama yine de yılmadık.  Kadın olarak zaten hayatta hep mücadele içindeyiz. Evde, işte hep mücadele ediyoruz. Bu mücadele ruhunu da sendikayı kazanabilmek için fazlasıyla gösterdik. Elimizden, sesimizden geleni her şekilde gösterdik. Ama isterdik ki hep beraber devam edelim. Olmadı”.  Ayla’nın ifade ettikleriyle Mitsuba’da tam bir zafer kazanılmamasına rağmen kadınların direnişi ve dayanışmasının hem günlerdir süren direnişte hem de işgal eyleminde belirleyici bir yerde durduğunu söylemek gerekiyor.

Paylaş:

Benzer İçerikler

70 gündür fabrika önünde direnen Polonez işçileri kadın örgütlerini ve feministleri dayanışmaya çağırıyor. Bu çağrıyı ilettiğimiz ve iletimize cevap veren kadın örgütleri “boykot ve dayanışma eylemleri yapalım” fikrinde ortaklaşıyor. O halde gelin Polonez’de kadın işçilerin taleplerini yaygınlaştırıp, seslerine ses katalım…
Türk-İş dün 81 ilde “Zordayız, geçinemiyoruz” diyerek eylem çağrısı yaptı. Ancak işçiden habersiz, fabrika ve işyerlerinden uzak bir eylemden beklenileceği üzere zayıf görüntüler ortaya çıktı. İstanbul’daki eylem bunun en sarih örneği oldu.
CarrefourSA Esenyurt depo direnişinin ikinci gününde kadın işçiler Gülşah, Emel, Perizade ve Esra ile konuştuk. Esra “Bugün onlara olanın bize de olacağını biliyoruz,” Gülşah “İçeride can güvenliğimiz yok” Emel “Bir beyaz yakalı bir kadın çalışanı taciz edebilir mi?” Perizade ise “Biz illallah ettik buradan, sesimizi duymaları gerekiyor” diyor.
Bizlerin bütçesine daha ‘uygun’ market raflarında sıkça gördüğümüz, işlenmiş et ürünleri markası olan Polonez, bir süredir işçi ve sendika düşmanlığıyla anılıyor. Fazla mesai dayatmasıyla ev yüzü görmeden çalışan kadın işçilerin sendikalaşma mücadelesini tanımayan Polonez’de kadınlar, düşük ücretlerle ağır işlerde hakarete maruz kalarak çalışıyor.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!