Gülay Fırat glyfirat@gmail.com
İstanbul’da dört yıl önce açtığı tamirhanede motor ustası olarak çalışan Nuray Yücebudak, hâlâ çevrenin cinsiyetçi önyargılarıyla karşılaşıyor. “Kadın” olduğu için tamirhanede çalışmasını yadırgayan erkeklerle karşılaşmaktan yıldığını belirten Yücebudak, “Arızalı bir motoru tamir etmek, önyargıları yıkmaktan daha kolay” diyor
Beylikdüzü’ndeki Haramidere Sanayi Sitesi’nde çalışan ve Türkiye’deki sayılı kadın motor ustalarından biri olan 43 yaşındaki Nuray Yücebudak, cinsiyetçi yaklaşımlardan mustarip. Yücebudak, “Hâlâ karşıma geçip ‘elinin hamuruyla erkek işine karışma’ diyenler oluyor. Gerçekten çok sinirleniyorum. Bu tür cinsiyetçi söylemleri bu devirde işitmek, insanı yoruyor” ifadelerini kullanıyor.
Nuray Yücebudak gurbetçi bir ailenin kızı. Tamirhane açana dek tezgâhtarlık, muhasebecilik, sekreterlik gibi birçok iş denemiş. 2011’de kendini bir oto servisinde bulan genç kadın, burada el becerisini geliştirmiş ve kısa zaman sonra kendi tamirhanesini açmış. Bu mesleğe ilgisinin aslında çocuk yaşlarda başladığını belirten Yücebudak, “Babam 14 yıl Almanya’da araba fabrikasında usta olarak çalışmıştı. Türkiye’ye dönerken Almanya’daki evimizin garajındaki tüm takım aletlerini ve malzemelerini de getirmişti. Yurda dönünce kaporta haricinde arabasını servise götürmeyerek, gerekli malzemeleri alıp kendisi yapardı. Tabii ben de başında merakla onu izler ve kendisine yardım ederdim” diye konuşuyor.
Ailede tek
İlkokulu bitirdikten sonra özel nedenlerle ortaokul ve liseyi dışarıdan bitiren Yücebudak, daha sonra pek çok çalışan gibi, ikinci öğretimde gündüz çalışıp akşam üniversiteye giderek Dış Ticaret bölümünden mezun olmuş. Nuray Yücebudak’ı dinlediğinizde onun otomobil tamirciliğine uzanan serüveninin aslında patriyarkal düzene bir başkaldırış olduğunu anlıyorsunuz. Henüz çocukluk yıllarında cinsiyet ayrımcılığının farkına vardığını anlatan Yücebudak, şunları söylüyor:
“Çocukken çevremde hep bir cinsiyet ayrımcılığı vardı, kadın işi – erkek işi diye… Daha o yaşlarda kendimi sorgulardım, ‘Kadının da erkeğin de iki eli ayağı var. Neden bu ayrımcılık yapılıyor?’ diye sorardım. Bu algıyı kırmak, yıkmak istediğimden hep erkeklerin egemen olduğu, ilgilendiği alanlara yoğunlaştım. Bu alanların başında arabalar ve inşaat işleri geliyordu. Hatta rahmetli babamla evimizin üçüncü katını birlikte çıktık. Duvar ördüm, sıva yaptım. Tabii bu merak evimizle sınırlı kaldı, inşaatlarda çalışmadım.”
Daha sonra 2003’de tezgâhtar olarak çalışmaya başlamış. Sonrasında farklı alanlarda sekreterlik, muhasebecilik vs. derken kendisini 2011’de bir oto servisinde pazarlamacı olarak bulmuş: “İşte bu benim işim! Hem zaten arabaları seviyorum, dedim. Bu sayede işimden zaman buldukça el becerimi geliştirdim. Bir gün kendi servisimi de açarım diye düşündüm; çünkü çalıştığım diğer işler beni manevi olarak mutlu etmemişti. Sadece para kazanmak için çalışıyordum; fakat hem para kazanmak, hem de yaptığım işten zevk almak istiyordum. Ayrıca ‘erkek işi’ diye gösterilen bu işi yapabiliyor olmak hoşuma gitmişti, böylece başladım.”
Tamirhanedeki başarısı aile içinde de takdir gören genç kadın, “Ailede herkes; ağabeylerim, kuzenlerim, yeğenlerim, hepsi otomobillerle ilgilidir. Fakat bu işe tam anlamıyla kendini veren tek kişi benim” diyor.
Cinsiyetçi önyargılar yoruyor
Motor ustası olmak için arabaları sevmenin şart olduğunu belirten Yücebudak, işi mutfağından öğrenmek için mutlaka bir ustanın yanında çalışmak gerektiğini vurguluyor. Haftanın altı günü dokuz-on saat tamirhanede çalışan Yücebudak, “İşin zor tarafı kesinlikle beden gücü değil, kadın olmak! Kadın olmanın zorluklarını maalesef yaşıyoruz. Hâlâ ‘kadın yapamaz’ diye düşünenlerle, ‘elinin hamuruyla erkek işine karışma’ diye konuşanlarla karşılaşıyorum. Buna hem sinirleniyorum, hem de çok canım sıkılıyor. Yani anlayacağınız, bir motoru tamir etmek önyargıları yıkmaktan daha kolay” diye konuşuyor.
Yücebudak, kadın olduğu için “yapamaz”, “yapsa da iyi olur mu?” gibi tuhaf önyargıların hemcinslerini de etkilediği görüşünde. “Bu işi yapan kadınların sayılı olmasının nedenlerinden biri de bu cinsiyetçi düşünceler. ‘Kadın işi, erkek işi’ diye işlerin ayrılması çok saçma. Pek çok kadın tamir işlerine bu nedenle ilgi göstermiyor. Dokuz senedir bu işi yapıyorum, ben bile hâlâ bu zihniyetle savaşıyorum. O zaman ben de işimle, ortaya çıkarttığım ustalıkla yanıtımı veriyorum” ifadelerini kullanıyor. Kendisini motive etmek için bardağın dolu kısmına baktığını söyleyen Yücebudak, “İşim en büyük moral kaynağım. Türkiye’nin farklı köşelerinde benim gibi tamirhanede çalışan kadın sayısı 20’yi geçmez. Tamirhanede benim dışımda iki de usta çalışıyor, ikisi de erkek. Keşke kadın ustalar daha çok olsa da birlikte çalışsak” diyor.
Beni sekreter sanıyorlar
Otomobilini tamirhaneye getirip karşısında bir kadın motor ustası gören müşterilerin ilk tavrının şaşkınlık olduğunu belirten Yücebudak, “Çok şaşırıyorlar; beni buranın muhasebecisi, sekreteri falan sanıyorlar, bazen beni dikkate dahi almıyorlar, bu benim için çok sinir bozucu oluyor” diyor.
Her şeye rağmen işinin başında olan Yücebudak, erkek meslektaşlarına kendini kabul ettirmeyi başardığı söylüyor: “Elbette zor anlar yaşadığım oluyor ama savaşçı bir kişiliğe sahip olduğum için pes etmedim, etmem de. ‘Eninde sonunda beni de kabul edeceksiniz’ dedim, dediğim gibi de oluyor. Bazı kendini bilmezlerin aksine sanayi sitesindeki erkek meslektaşlarımla iş konusunda dayanışma halindeyiz. Onların da hakkını yiyemem. Şöyle anlatayım, tamirde her bir işin bir ustası vardır. Bu bakımdan bana gelen işte, gerektiği hallerde erkek meslektaşlarımla bir ekip gibi birbirimize destek veriyoruz.”
Pandemide siftahsız günler oldu
Yücebudak, günlük iş temposunu şöyle anlatıyor: “Normalde günlerim arabaların arızalarının tespiti ve tamiriyle geçer. İş yoğunluğum ise çalıştığım şirketlerin araçlarının bakım ihtiyacına göre değişir. Bazen nefes alacak zaman olmuyor, bazen çok az iş oluyor.”
Peki, pandemi işlerini nasıl etkiledi? “Pandemi sürecinden diğer sektörler gibi benim de işlerim çok etkilendi” yanıtını veriyor Yücebudak; “Zincirleme birbirimize bağlıyız. Araçlar çalışacak ki tamirhanelere iş çıksın. Pandemi dönemi siftahsız tamirhaneyi kapattığım zamanlar oldu. Bu bakımdan benim yoğunluğum Türkiye gündemine göre değişiyor.”
Bekâr bir kadın olan Yücebudak gücü yettiğince çalışmaya devam etmek istediğini belirterek, “Bu sektör için kafamda bir yaş sınırı yok” diyor. Hayvanları çok seven Yücebudak’ın iş yerinde dört köpeği, evde ise bir kedisi var. Ev işlerinde iyi olduğunu dile getiren Yücebudak “Ama ütü kâbusum. Ev işlerinde eşitlikten yanayım, evin tüm yükü kadına yüklenmemeli” diye konuşuyor.
Genç kadının mutfakla da arası oldukça iyi. “Bu konuda mütevazılık yapamayacağım. Gaziantepli olmam sebebiyle yöresel yemekleri çok güzel yaparım; Antep usulü kuru dolma, içli köfte vs…” ifadelerini kullanıyor.
Hayat ertelenmemeli
Yücebudak, otomobillere gösterdiği ilgiyi bir kadın olarak kendine de gösterdiğini belirtiyor. Ayda bir mutlaka kuaföre gittiğini söylüyor. İnsanın yapmak istedikleri şeyleri ertelememesi gerektiğini vurgulayan Yücebudak, “Ben insanın kendisine, fiziksel ve psikolojik olarak zaman ayırması gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle yapmak isteyip de fırsat bulamadığım şeyler olmuyor; çünkü yapmak istediğim şey her ne ise, ne yapar eder ona vakit ayırırım” diyor.
Yücebudak’ın işiyle ilgili birçok hayali var. Var olan 150 metrekarelik servisi en az 2 bin metrekareye çıkarmak ve servisin kapsamını genişletmek, bu hayallerden yalnızca biri. Bir diğer hayali ise servisi alışılmışın dışında dekore etmek: “Mesela bekleme salonu ile toplantı odalarını tamamen araç malzemeleriyle dekore etmek gibi… Duvarların tamamını araba resimleriyle donatmak, büyükler ve anne babalarıyla servise gelen çocuklar için oyun salonu oluşturmak… Servisin bir bölümünü kuaför salonu yapmak, böylelikle araçlarını servise bakıma getiren müşteriler, zaman kaybetmeden kendi bakımlarını da yaptırabilsinler. Bu hayalimi gerçekleştirebilirsem Türkiye’de bir ilki başarmış olacağım.”
Nuray Yücebudak, son olarak kadınların kendilerine inanarak yola çıkmaları gerektiğini dile getiriyor ve ekliyor: “Kadınların hayallerindeki şey her ne ise onu gerçekleştirmek için mücadeleden vazgeçmesinler. Sonucu ne olursa olsun, mücadeleye devam etmeliyiz.”