Mutsuzum mutsuz…

Kadınların kelimenin tam anlamıyla ölümüne mücadele ettikleri patriyarkal ittifaka karşı kaybedecekleri pek bir şey kalmamışken, yüzlerindeki gülümsemeyi çalanlardan hesap soracakları günler yakın. Patriyarkal ittifakı yenmeye az kaldı. Çok az kaldı.
Paylaş:
Gülfer Akkaya
Gülfer Akkaya
akkayagulfer@gmail.com

Sezen Aksu “Koca kıçlı” adlı şarkısında “Mutsuzum mutsuz, ev kadını umutsuz” diyerek milyonlarca kadının durumundan bahseder.

Evli bir kadının kocasına karşı yıllarca biriktirdiği öfke ile başlar şarkı. Evin yolunu çok uzun zamandır “unutan” kocasına yönelik süren öfke oradan devam etmez. Kadının kendisine döner. Kadınların en iyi yaptığı şey yani; kendini hor görme, beğenmeme şeklinde kalıp değiştirerek üstelik. “Koca kıçlı, sinirli bir kadın oldum apansız.”

Tüm bunlar apansız mı olur?

Yinelerle dolu davranışların yıllarca devam ettiği, umudun yerini umutsuzluğa, sevginin yerini öfkeye ve sık sık nefrete bıraktığı evlilikler, birliktelikler… Birbirinden uzaklaşmalar…

Amaçların, hayallerin bir ilişki için (çoğu zaman karşılıksız sevginin olduğu ilişkiler) yok edildiği çokça hayat…

Şarkıda geçtiği gibi nice resim yapan, şarkı söyleyen kadın eridi, buharlaştı erkeklerin merkeze konduğu aşklar yüzünden; evlilikler, birliktelikler yüzünden. Zamanla hayallerini ve umudunu yitirip “huysuz, sinirli kadınlara” dönüşüverdiler.

Elbette huysuz, sinirli, agresif kavramları, erkeklerin kadınlara yönelik yaftaları. Ama alıcısı çok olduğundan tutuyor bunlar. Erkekler hem kadınların hayatlarına çöküp hem de “Neden sızlanıp dırdır ediyorsun?” demekte beis görmüyorlar. Çünkü kadın erkeğe itaat eden, onun cinsel nesnesi, ev içi kölesi.

Evde, işte, sokakta, cenazede, düğünde, camide, cemevinde, kilisede, her yerde erkekler kadınlara cinsel bir nesne diye bakarlar. Erkekler masasında böyle konuşurlar. Kendileriyle eşit, kendileri gibi dertleri, amaçları olan birey olarak görmezler kadınları. “İyi erkekten kötü erkeğe” dek skala böyle.

Umut kadınların da ekmeği. “Gelecek için umut, umut için direniş” diyor yıllardır kadınlar. Doğruya doğru, özellikle son iki yıldır keyfimiz neredeyse hiç kalmadı. Ama keyfimizi kaçıranların keyfini kaçırmakta ısrarcıyız.

Kadınlar neden umutsuz?

Sosyal Demokrasi Vakfı’nın (SODEV) hazırladığı rapora* göre, Türkiye’de yaşayan kadınlar kendilerini, mutsuz, güvensiz ve gelecekten umutsuz hissediyormuş.

Araştırmada siyasi partilere oy verme oranları ve bunların değişiminden bahsediliyor; ama benim ilgimi çeken nokta, yüksek oranda kadının kendini mutsuz, güvensiz ve gelecekten umutsuz hissetmesi. Tüm partilerde (iktidar partileri AKP ve MHP dâhil ki araştırmaya göre MHP kadınların en çok uzaklaştığı parti) kadınların aynı duygu içinde olmaları.

En güçlü muhalefetin feminist/kadın mücadelesinin olduğu ülkede, kadınların mutsuzluğunun nedeni ilk bakışta anlamsız gelse de baskının, sorunların yükseldiği yerde elbette ona karşı direniş yükselir.

Kadın-erkek eşitliğine karşı olan tarikatların ülke yönetiminde etkin olduğu, Diyanet’in sistematik olarak cinsiyetçiliği köpürttüğü, patriyarkal ittifak olan Cumhur İttifakı’nın Hüda-Par, Yeniden Refah Partisi gibi partilerle safları sıklaştırdığı yerde, ittifakın içinde yer alan “güçlü” siyasi pozisyonlardaki kadınlar bile erkeklik saldırıları karşısında havlu atıyorsa ülkedeki kadınların mutsuzluğu anlaşılır.

Tek adam rejiminde patriyarkal ittifakın kararı ile bir gece ansızın çıkılan İstanbul Sözleşmesi sürecinde “Erkek şiddetine karşı mücadelemiz sürecek” denmişti kadınlara ve bunun için 6284 sayılı kanuna işaret edilmişti. Yasa daha yerli ve milli hale dönüştürülecekti. Sözlerinde durdular. Şimdi 6284 sayılı yasa hedefte. Kaldırmaktan bahsediyorlar; onu da kaldırırlarsa tam yerli, tam milli olacaklar. Kadına yönelik erkek şiddetini normalleştirmek için patriyarkal ittifak safları olabildiğince sıkılaştırmış durumda.

En önemli sorunlar: Şiddet ve taciz

İktidarın ve ortaklarının bu patriyarkal ittifaklarının sonunda kadınlar işsizler ordusunun ve güvencesiz çalıştırılan kesimlerin en büyük kısmını oluştururken, esnek çalışmayla sömürü oranı artırılmışken, ev içi karşılıksız emekle erkeklerin kölesi pozisyonu sürdürülürken, eğitimde eşitsizlikler artıyorken, en çok kadınlar geçim derdiyle baş başayken, çalışma yaşamında erkeklerle ücret eşitsizliği devam ediyorken… SODEV’in araştırmasında “En önemli sorunlarınız nedir?” sorusuna kadınlar, “erkek şiddeti ve cinsel taciz” cevabını vermişler.

Bu cevap sürpriz mi?

Yukarıda saydığımız sömürü çarklarının devam edebilmesi için erkeklerin kadınları denetim altında tutması lazım. Bu da erkek şiddeti ile olur. Erkek şiddeti çok boyutlu; ancak cinsel şiddet, cinsel taciz bu konuda en yaygın olanı.

Patriyarkal ittifakın kadınları aileye hapsetmeye çalışmasının, erkek şiddetine karşı kadınları güçlendiren İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasayı kaldırmak istemesinin arka planında bunlar var.

Kadınların kelimenin tam anlamıyla ölümüne mücadele ettikleri patriyarkal ittifaka karşı kaybedecekleri pek bir şey kalmamışken, yüzlerindeki gülümsemeyi çalanlardan hesap soracakları günler yakın. Umut kadınların da ekmeği. “Gelecek için umut, umut için direniş” diyor yıllardır kadınlar. Doğruya doğru, özellikle son iki yıldır keyfimiz neredeyse hiç kalmadı. Ama keyfimizi kaçıranların keyfini kaçırmakta ısrarcıyız.

Patriyarkal ittifakı yenmeye az kaldı. Çok az kaldı.

Görsel: Canva

*https://yetkinreport.com/2023/04/03/mutsuz-kadinlar-ulkesi-turkiye/

Paylaş:

Benzer İçerikler

AKP gibi bireysel çıkarlar üzerine kurulmuş ve bu kadar çürümüş partiler, böyle tarihsel anlarda dağılıp yok olurlar. Yalan dolan, hile hurda ile buraya kadar. 21 yıldır her türlü yolsuzlukla TOGG olanlara, biz patates soğan diyeceğiz. Kimsenin kuşkusu olmasın, kazanacağız.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!