Myanmar’da sendikaların demokrasi mücadelesi: Khaing Zar Aung

Khaing Zar Aung, Myanmar Sanayi İşçileri Federasyonu'nun (IWFM) Başkanı, Myanmar Sendikalar Konfederasyonu'nun (CTUM) İcra Komitesi üyesi ve Myanmar İşçi İttifakı'nın bir üyesidir. Myanmar askeri cuntası tarafından kara listeye alındı. 2021 darbesinden bu yana sürgünde yaşıyor.
Paylaş:

Myanmar’daki demokratik güçler, üç yıldır askeri yönetime karşı mücadele ediyor. Sendikalar, bu direniş hareketinde önemli bir rol oynuyor. Sanayi İşçileri Sendikası Başkanı Khaing Zar Aung darbe hükümetinin arananlar listesinde ve sürgünde yaşıyor. Aşağıdaki metin Uluslararası Arthur Svensson Sendikal Haklar Ödülü’ne layık görülen Khaing Zar Norveç’deki ödül töreninde yaptığı konuşmadan derlenmiştir.*

Sadece hak ve özgürlüklerimiz için değil, demokrasi içinde mücadele ediyoruz. Bu, fedakârlık ve kararlılık gerektiren uzun ve zorlu bir mücadele…

Şubat 2021’deki askeri darbeden bu yana ordu, cinayetler, işkence, bombalama, sayısız tutuklama ve sürgünlerle bize boyun eğdirmeye çalışıyor. O tarihten bu yana 3 milyondan fazla insan ülke içinde yerinden edildi.

Aralarında çok sayıda sendikacının da bulunduğu en az 8.000 sivil hayatını kaybetti. Nüfusun yüzde 70’i silahlı çatışmalarla karşı karşıya kaldı.

Okullar ve sağlık tesisleri de dahil olmak üzere 86.000’den fazla bina saldırıya uğradı ve tahrip edildi. Sivil itaatsizlik hareketine katılan yaklaşık 400.000 kamu çalışanı işini ve gelirini kaybetti. Aralarında 500’den fazla sendikacının da bulunduğu en az 26.799 kişi tutuklandı.

Ordu üç yılı aşkın bir süredir Myanmar halkına karşı açık bir savaş yürütüyor ve dünya da bunu fark etmeye başladı. Ancak birbirini izleyen askeri rejimlerin baskısı onlarca yıldır devam etmektedir.

Şubat 2021’de Myanmar İşçi Sendikaları Konfederasyonu (CTUM) darbeyi kınayan bir bildiri yayınladı. Üyelerimizi ve muhalefeti tüm alanlarda örgütledik. CTUM üyeleri ve liderleri sokaklara çıktı ve yüz binlerce kişinin protesto gösterilerine katılmasına destek verdi. Ordu, ben de dahil olmak üzere tüm CTUM merkez komite üyeleri hakkında tutuklama emri çıkardı.

Tüm pasaportlarımız geçersiz ilan edildi ve hepimiz hakkında devlete ihanetten dava açıldı. CTUM merkez ofisi yağmalandı ve eşyalarımız gasp edildi. Aile üyelerimiz sürekli tehdit altında – birçoğu ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Pek çok insan işkenceyle öldürüldü ya da gizlenmeye mecbur bırakıldı.

Sendikamız 1988’den bu yana askeri rejime karşı mücadele etme deneyimine sahiptir. Bugünkü rejimin 20 yıl öncesine göre çok daha zayıf olduğunu ve demokratik güçlerin çok daha güçlü olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. Ordu, demokratik silahlı güçlerin yürüttüğü koordineli saldırılar nedeniyle ülke topraklarının yarısından fazlasını kaybetti. Kazanabiliriz ve kazanacağız.

Ancak uluslararası toplum, ülkemizi özgürleştirmek için hayatlarını riske atan halkımızı desteklemek için daha fazlasını yapabilir ve yapmalıdır.

Şirketlerin ikiyüzlülüğü

Ordu, işçilerin tüm insan haklarını reddediyor ve hazır giyim işçilerinin örgütlenme yoluyla koşullarını iyileştirme şansı olmaksızın günde 1.50 ABD doları kazandığı koşullar oluşturuyor. Bu sırada, Avrupa Birliği tarafından finanse edilen Made in Myanmar projesi kapsamında sahte sendikalar ortaya çıkmaktadır. Made in Myanmar, AB için bir kara lekedir ve derhal durdurulmalıdır. Bu proje, Myanmar’daki ucuz işgücünden faydalanmak isteyen küresel markaların “istihdam sağlama” kisvesi altında uydurduğu bir kılıftan başka bir şey değildir. Sağladıkları şey köleliktir.

İşçiler, gerçek sendikalarda örgütlenmeye cüret ettiklerinde, liderler ve aileleri tutuklanma, işkence ve ölümle tehdit edilmektedir. Birçok hazır giyim fabrikasında çalışma koşulları köleliğe yakındır; Avrupalı tüketiciler için giysi üretmek üzere yoksulluk ücretleriyle günde 16 saatten fazla çalışılmaktadır. Çok uluslu moda markalarının, işsiz işçilere iş sağlamak için Myanmar’da cömertçe kaldıklarını iddia etmeleri uygun bir yalandır. Gerçekte olan ise ucuz işgücünden faydalanmaktadırlar.

Bu askeri rejim altında, “artırılmış sosyal sorumluluk” söylemleri göz boyamadan başka bir şey değildir. Fabrikalarında insana yakışır iş için mücadele eden sendikacıların tutuklanmasını, işkence görmesini ve öldürülmesini durduran bir marka gösteremezsiniz. Elbette durduramazlar, çünkü bu mümkün değildir. Markalar “gerekli özeni” gösterdiklerini iddia etseler de, sözde “sorumlu iş davranışı” yaklaşımları askeri bir diktatörlük altında imkânsızdır. 

Danimarka markası Bestseller gibi ülkede faaliyet gösteren küresel markalar, sendikal hakların yaygın bir şekilde ihlal edilmesini zımnen kabul etmiş sayılırlar. Hatta markalar orduya vergi ve fabrika “koruma ücretleri” ödeyerek bu ihlallere katkıda bulunuyor. Rejimi finanse ediyorlar. Artık mazeret yok: küresel markalar Myanmar’dan sorumluluk bilinciyle çekilmelidir!

ILO kampanyamız

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Myanmar’da zorla çalıştırma ve örgütlenme özgürlüğünün ihlalini araştırmak üzere bir Soruşturma Komisyonu kurdu. Komisyon, askeri yetkililerin ilgili sözleşmeler kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal ettiğini gösteren raporunu Ağustos 2023’te kabul etti. Rapor, ILO Anayasası’nın 33. Maddesi çerçevesinde gerekli tedbirlerin alınmasını tavsiye etmektedir. Sadece sendikaların değil, ILO’daki işverenlerin ve hükümetlerin de Soruşturma Komisyonu’nun vardığı sonuçları somut adımlarla desteklemesine ihtiyacımız var.

Sendikalar olarak, federal demokratik bir sistemin kurulmasını hedeflerken bu gaddar askeri rejime karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu mücadelede uluslararası sendikal hareketin verdiği destek için minnettarız. Askeri rejimin mümkün olan en kısa sürede tasfiye edilmesi için siyasi ve mali olarak sürekli dayanışma ve desteğinize ihtiyacımız var.

Zorunlu Askeri Çalışma

Ekim 2023’te Birleşmiş Milletler haber ajansı ILO Soruşturma Komisyonu’nun bulgularını yayınladı. Tavsiyeler: askeri yetkilileri sendika liderleri ve üyelerine yönelik her türlü şiddet, işkence ve diğer insanlık dışı muameleye derhal son vermeye; sivil özgürlükler ve meşru sendikal faaliyetleriyle ilgili olarak gözaltına alınan sendikacıları serbest bırakmaya ve haklarındaki tüm cezai suçlamaları geri çekmeye ve darbeden bu yana askıya alınan temel sivil özgürlüklerin korunmasını tam olarak yeniden tesis etmeye çağırmaktadır.

Bu tavsiyeler ayrıca askeri yetkilileri, orduyu her türlü zorla ya da zorunlu çalıştırma uygulamasına ve zorla askere alma uygulamasına son vermeye çağırmaktadır. Ancak 10 Şubat’ta Myanmar’daki askeri rejim, devlet televizyonunda yayınlanan haberlere göre, “zorunlu ulusal hizmet yasası”nı uygulamaya koydu. Yeni yasa 18 ila 35 yaş arasındaki tüm erkeklerin ve 18 ila 27 yaş arasındaki kadınların iki yıla kadar askeri komuta altında hizmet vermesini zorunlu kılıyor. Buna ek olarak, 45 yaşına kadar olan doktorlar gibi uzmanlaşmış kişilerin de üç yıllık bir süre için hizmet vermeleri gerekmektedir.

Myanmar’daki insan hakları durumuna ilişkin BM Özel Raportörü Tom Andrews, cuntanın zorunlu askerlik uygulamasını rejimin “zayıflığının ve çaresizliğinin” bir işareti olarak kınadı.

Kapsamlı ekonomik yaptırımlar

Myanmar cuntasının sadece uluslararası metinlerle harekete geçirilemeyeceği açıktır. Uluslararası kararlar, askeri rejimi sona erdirmek için şiddet içermeyen tek eylem biçimi olan ekonomik yaptırımlarla desteklenmelidir.

Sadece Myanmarlı işçi ve sendikaları değil, aynı zamanda gençlik ve kadın örgütleri, ülkenin dört bir yanından grev komiteleri, öğrenci sendikaları ve çağrımız üzerine Sivil İtaatsizlik Hareketi’ne katılan öğretmenler, doktorlar ve hemşireler gibi kamu çalışanlarının da aralarında bulunduğu 183 demokratik örgüt birlikte hareket ediyoruz.

– Büyük ölçüde döviz tahsilatı yapan üç ulusal bankaya karşı ABD ve Birleşik Krallık sistemlerinde sağlanan yasalar yoluyla uygulanmak üzere tam bir silah ambargosu ve kapsamlı ekonomik yaptırımlar talep ediyoruz.

– Sigorta şirketleri ve moda markaları da dahil olmak üzere çok uluslu şirketleri Myanmar’dan sorumlu bir şekilde çekilmeye çağırıyoruz.

– Nakliye şirketlerine Myanmar’a silah, askeri araç ve uçak yakıtı gibi ürünleri göndermeyi durdurmaları çağrısında bulunuyoruz.

– Avrupa Birliği’ni Myanmar’ı Everything But Arms (EBA) anlaşması avantajlarından muaf tutmaya davet ediyoruz.

EBA programı, en yoksul ülkelere demokrasiyi teşvik etmeleri ve temel insan ve işçi haklarına tam saygı göstermeleri için ticari teşvikler sunmak üzere tasarlanmıştır. AB, işçi haklarına saygı göstermediği için 2020 yılında Kamboçya’dan bazı yardımları geri çekti, ancak Myanmar için EBA kapsamındaki tüm yardımları sürdürüyor. Dolayısıyla AB, sanayi bölgelerinin sıkıyönetim altında olduğu, örgütlenme özgürlüğünün yasaklandığı, tüm gerçek sendika temsilcilerinin hakkında tutuklama karar bulunduğu, sendikacıların arandığı, işkence gördüğü ya da öldürüldüğü bir ülkede olağan ticari faaliyetlerin mümkün olduğunu savunmaktadır. AB, EBA ticaret avantajlarıyla orduyu finanse etmeye son vermelidir. Sürgündeki hükümeti tanımalı ve kurtuluş mücadelemizi desteklemelidir.

Mücadeleye ve dayanışmaya devam

Myanmar’daki acımasız diktatörlükle mücadelede güçlü durabilmemiz için bize yardım eden herkese teşekkür ediyorum. Hareketimiz ve şahsım için yaptıklarınıza duyduğum minnettarlığı ifade etmek için yeterli kelime bulamıyorum. Ayrıca Myanmar’daki sendikacı kardeşlerime, özellikle de ülkedeki tüm sendikal hareketi bir araya getiren Myanmar Emek İttifakı’na teşekkür etmek istiyorum.

Sizleri temsil etmekten gurur duyuyorum ve uzakta olmama rağmen bana bu şansı verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Cesaretiniz ve fedakârlıklarınız beni gururlandırıyor. Gururum hüznümle yarışıyor.

*Bu yazı arkadaşımız Kıvanç Eliaçık tarafından derlenmiştir.

**Global Labour Column globallabourcolumn.org/2024/06/13/myanmars-trade-unions-are-facing-brutal-retaliation-in-the-fight-for-democracy

Paylaş:

Benzer İçerikler

Gösterilecek içerik bulunamadı!
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!